Anadolu’nun Ekümenik Konsilleri

 Hepimiz az ya da çok Anadolu’da gerçekleşen ekümenik konsiller hakkında bir şeyler duymuşuzdur. Peki bu ekümenik konsiller nedir? Niye önemliler? İsterseniz buradan başlayalım.

Hristiyanlığın ilk döneminden itibaren birden fazla kilise cemaatini etkileyen dini ve ahlaki sorunlar toplantılar ve meclislerle çözülmeye çalışılmıştır. Bu toplantılara verilen iki isim vardır: konsil ve sinod. Sinodlar daha çok belirli bir bölgedeki kiliselerin kendi yerel problemlerini müzakereyle çözmek için yerel ruhanilerin buluştuğu toplantılardır. Konsiller ise bütün kiliseleri etkileyen sorunları çözmek amacıyla toplanan meclislerdir. Bu konsillere ayrıca “ekümenik” denilir. Ekümenik terimi Grekçe οἰκουμένη kelimesinden gelir ve anlamı “yerleşik dünya”dır. Bu kelimeden kastedilen şey başta geçmiş dönemin Roma imparatorluğu olmak üzere, yerleşik dünyada kurulan kiliselerin ve piskoposlarının Hristiyan ilahiyatı, dönemin sapınlıklarını ve ibadet düzeniyle ilgili konuları tartışmak için toplandıkları meclisler. Zannedelenin aksine, bu evrensel meclislerin amacı İncil’in bölümlerini kararlaştırmak veya Hristiyan ilahiyatını değiştirmek değildi. Konsiller sapkınlıkları ortadan kaldırmak; İsa’nın havarileri ve onların müritleri tarafından aktarılan öğretilere dogmatik tanımlar getirmek; ve inanç amentüleriyle bu öğretişleri muhafaza etmek için toplanmışlardı.

Hristiyan tarihinin ilk konsili İznik konsili değildir. Henüz Mesih İsa’nın havarileri hayattayken M.S. 50 yılında Kudüs konsili diye bilinen konsil düzenlenmiştir. Musevilerin Ferisi mezhebinden Hristiyan akımına katılan kişiler, gayri-Yahudi Hristiyanların kurtuluşa erişmeleri için sünneti şart koyuyorlardı. Bu sorunu tartışmak için bir araya gelen havariler böylece tarihin ilk konsilini düzenlemiş oldular. Petrus bu konsilde şu ifadelerle görüşünü belirtti: “Öyleyse, ne bizim ne de atalarımızın taşıyamadığı bir boyunduruğu öğrencilerin boynuna geçirerek şimdi neden Tanrı'yı deniyorsunuz? Bizler, Rab İsa'nın lütfuyla kurtulduğumuza inanıyoruz; onlar da öyle.” (Elç. İş. 15:10-11) Pavlus ve Barnaba gayri-Yahudilerin nasıl mucizevi belirtilerle birlikte Mesih İsa’ya iman ettiklerini aktardı. Mesih İsa’nın üvey kardeşi Yakup ise konsilin kararını şekillendirecek ifadelerde bulundu: “Bu nedenle, kanımca öteki uluslardan Tanrı'ya dönenlere güçlük çıkarmamalıyız. Ancak putlara sunulup murdar hale gelen etlerden, fuhuştan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kandan sakınmaları gerektiğini onlara yazmalıyız. (Elç. İş. 15:19-20) Böylece Konsil gayri-Yahudilerin kurtuluşu için sünneti zorunlu kılmazken; Gayri-yahudilere fuhuş, putperestlik, ve putlara sunulan kurban etinden yeme konusunda bir yasak getirdi.  

Yazar Hakkında

Marc Madrigal

Evli ve üç çocuk babası olan Marc Madrigal 2006 senesinde Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Dili ve Edebiyat bölümünden mezun olduktan sonra 2009 senesinde Phoenix Seminary ABD'de Hristiyan İlahiyatı üzerinde Yüksek Lisansını tamamlamıştır. 5 dil bilen Madrigal, araştırmalarını erken dönem Hristiyanlık tarihi ve Kutsal Kitap dönemi arkeolojisi üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Madrigal aynı zamanda İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı yönetim kurulu üyesidir.

Marc Madrigal Tarafından Yazılmış Başka Kitaplar

Yeni yorum ekle