Kalabalık bir ortamda ‘İnsan yetkinliğe nasıl erişebilir?’ diye sorarsanız insanların bu konu üzerinde ne kadar farklı düşündüklerini görürsünüz. Yetkinlik sözü herkesin hoşuna gider. İnsanlar alt sıralarda değil zirvelerde olmak istiyor. Herkes tırmanıp önemli bir yere yükselmek istiyor. Tabi, yetkinlik derken neyi kastettiğimiz önemlidir. Çoğu insan bunu maddi anlamda algılar. Yetkin olmak işçi değil yönetici olmak demektir. Öğrenci değil öğretmen olmak demektir. Yetkinliğe ermek demek az para değil çok para kazanmak demektir. Sadece lise mezunu değil ünlü bir üniversiteden doktora elde etmek demektir. Kısacası yaşadığımız dünyada yetkinlik demek paranla olsun aklınla olsun olabildiğince yüksek bir konuma yükselmek demektir. Şimdi buradaki portreye baktığımızda kişinin insanların gözünde yetkinliğe nasıl erdiğini görüyoruz. Fakat bundan daha önemli bir olay var o da insan Tanrı’nın gözünde nasıl yetkinliğe erişebilir? Ya da, bizi yaratan yüce Rab’bimize göre asıl yetkinlik nedir?
İncil’in başından beri Mesih’in insanları ‘yetkinliğe’ çağırdığını görebiliyoruz (Matta 5:20, 48). Fakat İsa’nın kastettiği yetkinlik maddiyattan öte bir durumdu. Aynı zamanda yetkinlik sadece dindar olmak değil, nitekim Mesih’in en çok eleştirdiği kesim dindar kesimiydi. Ama yetkinlik herkesin kendi keyfine kalmış göreceli bir kavram da değildir. İsa Mesih için yetkinliğin temeli şu iki ayak üzerinde duruyor: ‘Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.’ ve ‘Komşunu kendin gibi seveceksin (Matta 22:37-39).’ Mesih’e göre peygamberlerin sözleri ve Kutsal Yasa’nın tümü bu iki buyruğa dayanır. Anlaşılan gerçek anlamda yetkin olmak için Rab’bin bu temel ilkelerine uymalıyız. Ama nasıl olacak? Mesih göğe alındıktan sonra izleyicileri İsa’nın bu öğretilerini hayata dökmeye başladılar. Bunu yapmak çok zordu çünkü her yönden baskı geliyordu. Mesih’in öğrettiği gibi herkesi, hatta düşmanlarını bile sevmek o kadar kolay değildir. Yeruşalim’de bulunan ilk kilisenin ana direklerinden biri olan Yakup ise bunu hem kendi hayatında harika bir şekilde uygulardı hem de imanlılara uygulamalı olarak öğretirdi. Yazdığı bu mektupta Mesih’in bahsettiği bu ‘Sevgi Yasası’nın pratik hayatta nasıl uygulanması gerektiğini gösterir.
En başta, Yakup yetkinliğe erişmek için sıkıntılara dayanmamız gerektiğini vurgular. Tabi yetkinlik derken dünyanın gösterdiği maddi bir yetkinlik değil, ruhsal bir olgunluk, kısacası Mesih gibi olmayı kastediyor. Bu anlamda yetkinlik bir konumdan ziyade karakterimizle alakalıdır. İlerleyen bölümlerde yetkin bir karakterin temel unsurlarını şöyle özetler: ‘Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun (1:19).’ Dinlemek derken sadece dinleyici olmak değil, gerçek anlamda uygulayıcı olmamızı ister. Fazla konuşmamak ve öfkelenmemek konusunda daha birçok pratik öğütleri de vardır. Göreceğimiz gibi bu mektup Mesih’in temel buyruklarını uygulamak için pek çok harika örnekler ve pratik öğretiler aktarır. Bu anlamda yetkin birer Mesih imanlısı olmayı öğrenmek için Yakup’un mektubu oldukça zengin bir kaynaktır. Sonuçta insanın sadece Mesih’e uyarak tam anlamıyla yetkinliğe erişebileceğini göreceğiz.
Add new comment