Sonuç



Bütün bu uzun incelemelerin esas önemi, BABA, OĞUL ve KUTSAL RUH ile ilgili gerçeklere dayanarak Tanrı’yla gerçek, bilinçli ve yararlı bir ilişki kurabilmektir. İncil’in müjdesi şudur:


Tanrı... İsa Mesih’te bulunarakdünyayı kendisiyle barıştırıyor.” “Nitekim Tanrı şöyle diyor: Aralarında oturacağım” (İncil’den 2. Korintliler 5:19; 6:16).


Elektrikle ilgili her şeyi anlamazsak da, örnekteki enerjinin üç şekli sayesinde (güç, ışık ve ısı), yaşamı kolaylaştırabildiğimiz gibi, önemli olan, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı’yla doğru ilişki kurmaktır.


Elektriğin gücünü görmediğimiz ve ona doğrudan doğruya dokunamadığımız gibi, doğal halimizle...


  1. Doğaötesi olan Tanrı’yı, zaman ve mekân içinde bulunan bizler tam olarak kavrayamayız,


  1. Ateş kadar Kutsal olan Tanrı’ya, hatalı ve kirli (günahlı) insanlar olarak yaklaşamayız.


Ateşe düşen her şeye ne olur? İnsan, mutlak ışıkta, hiç bir gölgenin yer almadığı parlaklıkta da hiç bir şey göremez. Tanrı’nın kutsallığı da böyledir:


Mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, Rablerin Rabbi, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı”dır (İncil; 1. Timoteyus 6:15-16);


Kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası”dır (İncil; Yakup 1:17).


Fakat O’na kavuşabilmemiz için yolu aydınlatmak istedi. Kendisini insanlara en mükemmel şekilde anlattı: bizim algılayabileceğimiz, çarpılmadan yaklaşabileceğimiz bir araç hazırladı. Enerjinin görülen şekli ışıktır:


Oğul Tanrı’nın yüceliğinin parıltısıve O’nun varlığının öz görünümüdür” (İncil; İbraniler 1: 3);


Tanrı’nın görüntüsüolan Mesih” (İncil; 2. Korintliler 4:4); “Görünmez Tanrı’nın görüntüsü...”dür (İncil; Koloseliler 1:15);


Ben (İsa) dünyanın ışığıyım” (İncil; Yuhanna 8:12; ayrıca bkz. Yuhanna 1:4,9; 3:19; 9:5; 12:46; vs.).


Işık” olan Tanrı (1. Yuhanna 1:5), dünyaya girmek için, kendine bir “kılıf” hazırlıyor: insan tabiatına bürünüyor. İsa’nın bedeni Tanrı değildir, ama içindeki Söz ve Ruh Tanrı’dır. Ruhuyla bedenini karıştırmamak lazım (ışığı ve ampulü birbiriyle karıştırmadığımız gibi).


Tanrı’nın özverisinin sırrı büyüktür. O, bedende göründü...” (İncil; 1.Timoteyus 3:16). “Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih’te bulunuyor” (İncil; Koloseliler 2:9).


İsa, Tanrı’nın yolunu aydınlatmakla kalmıyor, eskiden bizi Tanrı’dan ayıran günahlarımızın hesabını ölümüyle kapatıyor. Karanlığı yok ediyor! Artık Tanrı’ya giden yol açıktır.


...Tanrı, Mesih’te bulunup, dünyayı kendisiyle barıştırıyordu... Mesih sayesinde kendisinin doğruluğu olalım diye, günahı...” “İsa’nın bedeninde yargıladı” (İncil; 2.Korintliler 5:19,21 ile Romalılar 8:3).


Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun” (İncil; Yuhanna 3:16).


İşte, İncil’in müjdesi budur: Sevgi olan bir Tanrı vardır. Ezelde sevgiydi; yaratırken sevgiyle yarattı; O’ndan koptuğumuz zaman, sürdürdüğümüz bu kopuk yaşamda hâlâ bizi seviyor. Yaklaşık 2000 yıl önce, Kendisi insan özünü alarak bu dünyaya geldi. Kopukluk olarak nitelendirdiğimiz günah, o kadar iğrenç bir şeydir ki, etkisinden ve cezasından kurtulabilmemizin tek yolu günahsız birinin ölümüdür. O, bundan kaçınmadı. En değerlisini feda etti. Şimdi sizi seviyor ve sevgisine çağırıyor. O’na bağlanmak üzere kendi bencilliğinize dayanan hayatınızdan, vazgeçmenizi istiyor. Çünkü O sizin için Kendinden vazgeçti!


Elektriğe direkt dokunamayız. Ama elektrikle elde edilen ışıktan yarar gördüğümüz gibi, sayesinde de ısınabiliriz. Kişi İsa’ya teslim olduğu zaman, kalbine Kutsal Ruh geliyor. İnsanın kalbi, önce günahın suçundan arındırılmalı. Çünkü temizlenmeyip kutsal bir hale getirilmediği sürece Kutsal Olan ile ilişki kurması mümkün değildir.


Ama günah sorunu halledildiği zaman, İsa Mesih’in izinde Tanrı’nın istediği gibi kutsal bir yaşamı sürdürebilmemiz için gereken güç sağlanmıştır! Çünkü imanlının yüreğine giren KUTSALRuh, kişiyi kutsallık için isteklendiriyor ve güçlendiriyor.


İşte KUTSAL RUH insanın yüreğini temizliyor ve orada yaşıyor. O, ilahi alemle doğal dünya arasında temas sağlar ve Tanrı’yla ilişkiyi mümkün kılar! Ve imanlıda, kâmil insan olan İsa’nın benzerliğini işliyor.


Rab’le birleşen kişi, O’nunla tek bir ruh olur.” “Tanrı Ruhu onda yaşıyor” (İncil; 1.Korintliler 6:17; 3:16). “Rab Ruh’tur ve Rab’in Ruhu neredeyse orada özgürlük vardır. Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek, yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor” (İncil; 2.Korintliler 3:17-18).


Bu şekilde Kutsal Ruh, Tanrı’yla inanlı arasında, en sıkı ve samimi yakınlığı gerçekleştiriyor. Demek ki, Tanrı’yı “Üçlübirlik” olarak tanımadan O’nu(Baba’yı) Sevgi Tanrısı olarak tanımak, O’na (İsa sayesinde) kavuşmak ve O’nunla(Kutsal Ruh aracılığıyla) gerçek bir ilişki kurmak imkânsızdır!


Kısacası, Mesih’in göğe alınışı ile geri dönüşü arasındaki dönemde Tanrı’ya Baba olarak tapınırken ve dua ederken, İsa’ya Rab olarak bağlanırız ve O’nu, ruhumuzla temas kuran Kutsal Ruh sayesinde öğreniriz. Kutsal Ruh, ruhumuza İsa’nın ölümündeki kefaret değerini ve O’nun doğruluğunu aktarır. Öyle ki, İsa Mesih’in izinde yürüyelim ve benzerliğine dönüşelim. Böylelikle inanlı için, var olmanın tek gayesi Baba’yı hoşnut etmek, Mesih İsa’nın yürüdüğü yolda yürümek ve Ruh’un gücünde yaşamaktır!


Öz varlığıylaTanrı’yı göremeyiz. Öz görünümü olan ve beden alan Kelâmsayesinde O’nu “canlı yayında” öğreniyoruz. Ve Kendisine teslim olan kişide, sonsuz yaşamı ve istediği kutsallığı işleyenRuh O’nunla ilişkiyi sağlıyor. İşte üçlübirlikli Tanrı: Yücelik, Kelâm ve Hayat; Öz, Söz ve Ruh.


İnsanı yaratan, insanın kurtuluşunu gerçekleştiren ve tekâmülünü (kutsallaşma) sağlayan kendini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’ta açıklayan tek Tanrı...


AşkınTanrı’ya dokunamayız. Fakat etken Mesih’in sağladığı kurtuluş ve içkinKutsal Ruh’un gerçekleştirdiği ruhsal temas sayesinde önceleri göremediğimiz, dokunamadığımız Tanrı’yı, kutsallığını ve sevgisini, sanki el yordamıyla yüreğimizde yoklayacak kadar yakın hissedebiliriz!


Bu ilişkiye din değiştirmekle başlanmaz. İsa insanları Hıristiyanlığa çağırmadı (bir kere İsa zamanında Hıristiyanlık diye bir din yoktu; O da böyle bir din kurmadı). Bu ilişki bir din ilişkisi değildir. Yaşamı yaratan Kelâm’dan başka aracılar olmadan, Yaradan ile yaradılış arasında, Tanrı ile birey arasında bir ilişkidir. O’na tam teslim olmaktır. Bu nedenle Yaşayan Kelâm’ın (İsa’nın) çağrısı şöyledir:


Yol, gerçek ve yaşam ben’im.

Benim aracılığım olmadan

Baba’ya kimse gelemez

(İncil; Yuhanna 14:6).

1 İlgili kanıtları incelemek istiyorsanız, yazarın diğer yayınlarından yararlanabilirsiniz. Bizden istemeniz yeterlidir.

1 Bununla birlikte tarih boyunca, kulaktan dolma bir inanç haline gelen ve putperest anlayışlar ile bozulan dinsel çevreler dışında, inançlarını doğrudan doğruya Kutsal Kitap’ın özüne bağlayan topluluklar varlığını sürdürdüler. İşte bunlar Arabistan’da Kutsal Kitap’a bağlılıklarını dile getiren Ehl-i Kitap sıfatıyla, yani Kitap sahipleri olarak biliniyorlardı. Bu topluluklarda Üçlübirlik anlayışı doğru bir şekilde benimseniyordu.

1 “Tanrı’nın Oğlu”, Kutsal Kitap’ın terminolojisinde Tanrı’nın bedensel çocuğu değil, “Tanrı’nın özünden gelen canlı Söz” demektir; Yuh 1:1,14 ayetlerinde görüldüğü gibi: ‘Söz’ = ‘Oğul’.

1 Vahiy: Tanrı tarafından bildirilen gerçek, indirilen ayet ya da söz.

1 Bkz. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları KUR’ÂN-I KERÎM ve Türkçe Anlamı (Meâl);Ankara 1985.

2 Örneğin: bkz. KUR’ÂN-I KERÎM ve Yüce Meâli (Açıklamalı), Huzur Yayın-Dağıtımı, İSTANBUL 1992; “İsa... “kûn” kelimesiyle Meryem’e ilkâ olunmuş mahlûktur” (Nisâ (4),171). Kur’ân “ol” buyruğunun Allah’ın özüyle eşit olduğunu, ya da İsa’ya bu buyruğun yüklendiğini söylemiyor. Bu ayetlerde (çoğu yorumculara göre) İsa’nın, Âdem’e benzer bir şekilde, Tanrı’nın direkt emriyle var edildiği ifade ediliyor. Kur’ân’dan verdiğim bu referanslarla yalnız bazı kavramların yakınlığını göstermek istedim.

1 Bazı çevreler, “Parakletos” kelimesini İncil’de Hz. Muhammed’i haber veren bir ayet olarak kullanıyorlar. Parakletos “övülen” demektir diyorlar. “Övülen”ın Arapçası “Ahmet”tir derler, yani “Muhammed”. Ne var ki “övülen”in Grekçesi “Parakletos” değil “perikletos”tur. Ayrıca “Parakletos”tan söz edildiği bu ayetlerden anlaşıldığı gibi, bu Öğütçü İsa zamanında bile Havarilerle birlikteydi, inananların içinde olacaktı ve geldiğinde dünyanın sonuna dek inananlarla kalacaktı (Yuhanna 14:16-17); O’nu İsa gönderiyor (Yuhanna 15:26); İsa havarileri bu Yardımcı’yı beklemelerini istedi (Nitekim bir kaç gün sonra üzerlerine geldi; bkz. Elçilerin işleri 1:24; 2:1-4); ve son olarak bu Parakletos cismi olmayan bir Ruhtur! Dolayısıyla “Parakletos” Hz. Muhammed ile hiç bir ilgisi yoktur.

1 Kendisini Tanrı’ya eşit kılıyordu” ifadesi, Yahudilerin yanlış anlaması değil, Yuhanna aracılığıyla Kutsal Ruh’un açıklamasını kaydediyor.


1 Prof. Abdulahad Dâvud; Tevrat ve İncil’e göre Hz. Muhammed; Allah ve Sıfatları, s.13.

1 Peki, neden 3 benlik? Neden 2, 4 veya daha fazla değil? Kutsal Kitap’ın üç benlik olarak açıklaması yanında (ki kesin kanıt budur), yine mantık, benliklerin 3 olması gerektiğini şöyle ortaya koyar: yaradılışa muhtaç kalmadan Tanrı’nın grup ilişkileri olabilmesi gerekir. Yani, ‘ben’ ile ‘sen’ bir grup olarak üçüncü bir kişi ile ilişki kurabiliriz. Öyle ki, sadece bireysel değil, müşterek ilişkileri de yaşarız. Bütün ilişkilerimiz tek bir kişiyle değildir; kişi gruplarıyla da ilişki kurarız. Tanrı iki benlik olsaydı, yalnız melekleri veya insanları yarattıktan sonra grup ilişkilerini yaşardı. Ne var ki, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasında da, ‘biz’ ile ‘sen’; ‘ben’ ile ‘siz’ (yani Baba, Oğul ile Kutsal Ruh) arasındaki müşterek ilişkinin aynısı var. Tanrı’yı insan ilişkileri düzeyine benzetmiyoruz, indirgemiyoruz da. Zaten kişisel ilişkileri yaşayabilmemizin nedeni Tanrı’nın benzeyişinde ve suretinde yaratılmış olmamızdır. Kişilik olma ve ilişki kurma özeliklerini Tanrı’dan aldık!

1 Akide: İnanç Bağı, İnanç Bildirgesi veya Amentü.

1 Sahte bir eser olup, kendisine mal edilen Barnaba İncili’nde İsa’nın ağızına Tanrılığını inkâr eden birçok ifade konduysa da Barnaba, mektubunda İsa’nın Tanrılığını şüphe götürmez bir dille ikrar ediyor.


2 Bkz. “Benden başka Allah, hak Allah ve Kurtarıcı yoktur. Ey dünya uçları, hepiniz bana bakın ve kurtulun; çünkü ben Allah’ım, ve başkası yoktur” (Yeşaya 45:21-22). İşte burada Barnaba İsa’nın, Yeşaya kitabının bu ayetinde sözü geçen YAHVEH olduğunu gösteriyor.

1 Mesih’in Tanrılığını İnkarnasyon’u veya Üçlübirliği dile getiren ifadeleri bold yazıyla -kalın- gösteriyorum; öte taraftan, bununla çelişen ifadeleri, altını çizerek gösteriyorum.


2 İncil’in Matta bölümünde geçen bu ayette “Baba’nın adı, Oğul’un adı ve Kutsal Ruh’un adı” demiyor. Aynı ad, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıdır. Burada bu noktaya değiniliyor.

3 Yani burada, “doketizm” öğretisine karşı Tanrı’nın gerçek beden almadan “çıplak” ezeliyeti, aşkın ve her şeye kadir konumu, görülmezliği ve yaklaşılmazlığı ile gelmiş olabilmesini itiraz ediyor.