5. Tanrıbilimsel İnceleme



  1. Tanrı ezelden ebede, öz varlık veya cevher itibarıyla (vücûdu) bir ve tektir. Birden fazla Allah yoktur.

  2. Tanrı, kişilik itibarıyla (zatı) üç ayrı “benlik” konumundadır. Bunlar Tanrı’nın 3’e bölünmesi ya da girdiği 3 görünüş değildir. Bir varlıkta 3 bilinç merkezi var.

  3. Bu benliklerin her biri Tanrı’nın Kendisidir, Tanrı’nın 3 parçası değildir; Üçü tek ve aynı Tanrısal cevhere tamamen sahiptirler; Tanrılık yönünden farklı değildirler.

  4. Her benlik diğer ikisinden ayrı ve kendine özgüdür. Diğer ikisi ile olan ilişkiler yönünden ayrı şahsiyetlere sahiptirler. Benliklerin özellikleri ve işlevleri karışmaz.

  5. Ne var ki üçü (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh), üç ayrı Tanrı değil, aynı ve bir tek Tanrı’dır.



Özetle:

A. Tanrı’nın varlığı bir ve tektir;

B. Kişiliği üç benlikten ibaret;

C. Her benlik tamamen Tanrı’dır;

D. Her benliğin şahsiyeti özgüdür;

E. Üç benlik aynı ve tek

Tanrı’dır.


Şemada görüldüğü gibi, bir Tanrı vardır. Baba bu Tanrı’dır, Oğul da öyle, Kutsal Ruh da. Varlıkları tek ve aynıdır. Ama kişilikleri farklıdır: Baba Oğul değildir; Oğul Kutsal Ruh değildir; ve Kutsal Ruh Baba değildir. Kişilikleri birbirlerini ayırır, Tanrı’nın öz varlığı birbirlerini birleştirir. İşte ÜÇLÜBİRLİK!

Yani kelâmcıların kullandıkları ifadeye yakın bir açıklamayla “Tanrı’nın üç benliği birbirleriyle aynı değildir; Kendisinden başka ve ayrı da değildir” diyebiliriz.

Bu, ezelden beri böyledir. Nitekim ezelden beri üçlü Tanrı insanları yaratmak ve kurtarmak için kendi kendisiyle (Baba ile Oğul arasında) antlaşma kesmiştir (örn. İbraniler 13:20; 2.Timoteyus 1:9; Mika 5:2). Bu aşamada bir açıklama yapmak gerekir: Bazılarının düşündüğü gibi, üç benlik insanların, Tanrı’nın işlevlerini ayrı ayrı algılaması değildir. Veya yaradılıştan sonra aşkın Tanrı’nın dünya ile temas kurmak için girdiği 2 ayrı şekil de değildir. Ne var ki, Tanrı’nın insanlar ile iletişim ve ilişki kurması ve özellikle evrene günah girdikten sonra insanoğlunu kurtarmayı planlaması, O’nun üç ayrı benlik olarak hareket etmesini daha da gerekli kıldı. Aynı şekilde günah ve ölüm yok edildiğinde ve sonsuz kurtuluşla diriliş gerçekleştiğinde Tanrı’nın üç benliğinin bir tek düzeyde hareket edecekleri de bir gerçek (örn. 1. Korintliler 15:25-28).

Tanrı’nın öz itibarıyla bir olmasını herkes anlar. Aklımızı karıştıran şey, “O’nda üç benlik vardır” denmesidir. Çünkü benliği insanlarda olduğu gibi bir birey olarak algılıyoruz. Ama böyle değildir.



Tanrılıkta Benlik Ne Demektir?


Öyleyse, “benlik” kelimesiyle neyi ifade ediyoruz? Bu kavramı etraflıca incelemeliyiz: Üçlübirliği tanımlayan terimlerin batılı tanrıbilimciler tarafından nasıl tespit edildiğine bir bakalım. İznik Konseyi’nde (İ.S. 325’te) Oğul’un “Homeosis to Patri” olduğu ifade edildi; yani ‘Baba ile aynı öze paydaş’. Bu çalışmada “benlik” olarak kullandığımız kavram için, latin ilahiyatçılarca, Grekçe “prosopon” kelimesinden gelen “person” terimi kullanılageldi. “Prosopo” Yunan oyuncuların, temsillerde kullandıkları maskeydi. Bu maske, sesin daha güçlü çıkması için bir nevi hoparlör rolünü görüyordu. Bu şekilde sözler “per-sonabant”, yani ses yankı ile çıkardı (“per” yankı, “sonabant” ses çıkması anlamındadır). Bu nedenle Yunan ilahiyatçılar başlangıçta “person”un Grekçesini (eski Yunancasını) kullanmaktan çekindiler. Çünkü Üçlübirlik’teki benliklerin, yalnız bir maske veya görünüş olarak anlaşılmasını istemediler. Bu nedenle “hypostasis” terimini kullanıyorlardı; yani “olma tarzı”. “Hypostasis” terimi, Arap yazarlarınca “sıfat” (nitelik, vasıf) veya Grekçede akıl anlamına gelen “gnome”den “üknûm” olarak Arapçaya çevrilmiştir. Fakat Latin dillerinde “person”un kazandığı anlamla Türkçe’de en uygun ifade “benlik”tir (“bilinç merkezi” anlamında).

Benlik, düşünceye, iradeyeve duygularasahip olan bir varlığın bilinçli olgusudur. Normalde Türkçe’ye ‘kişi’ olarak tercüme edilebilen “person”u, ‘insan’ kavramıyla karıştırmamak için, “kişi” yerine ‘benlik’ kelimesini tercih ettim. Tek Tanrı’nın tanımı olan “Ben ben’im” ifadesinde görüldüğü gibi “benlik”, Tanrı’nın “bilinçli özü”nü tanımlıyor. “Benlik” anlamdaşlarına bakacak olursak, anlamı: kişilik, kimlik, karakter, bilinç, şahsiyet veya ferdiyettir. Ama yine de sıraladığımız bu anlamdaşları birbirinden ayırmamız gerekir: Tanrı’dan üç benlik olarak söz ederken...


3 fert ya da bireyden değil...

3 şahıs ya da kişilikten... söz ediyoruz.


Çünkü fert ya da birey, kişinin bir olma halidir. Üç ayrı birey üç ayrı varlık anlamına gelirdi. Hâlbuki tek varlıkta üç benlik söz konusudur. Şahıs ya da kişilik varlığın bilincidir, ama varlığın cevheri değildir. Dolayısıyla “benlik”, varlık veya birey anlamına gelmemekte; bilinç merkezi demektir.


Benlik, kendimden “ben” diye söz etmemi sağlayan kişiliğimdir. Yani benlik, “ben”, “sen” veya “o” olarak söz ettiğimiz bilinç merkezleridir. Tanrı’da bir “Ben”, bir “Sen” ve bir “O” vardır. Ama üç Tanrı yoktur. “Sen geliyorum” diyemediğim gibi, Tanrı’da da benlikler karışmıyor; ancak benlikler ayrı bireyler de değildir! (İnsanda, kişilik ve birey birleşiyor; ama kişiliğin, bedensel niteliğimiz ile ilgisi olmadığını ve birliğin değil, bilincin göstergesi olduğunu unutmamalıyız).


Bu nedenle 3 benlikli Tanrı, üç bireyden oluşmaz, bir nevi 3 üyeli kurul anlamına gelmez; “Üç tanrının üçüncüsü” değildir.


Tanrı’da üç benlik olması neye benzer? 3 kahramanı olan bir tiyatro oyunu düşünün. Ve bu üç kahraman, tek bir oyuncu tarafından aynı anda canlandırılmaktadır. Oyuncu sırayla her kahramanın yerini alır. Diğer oyun kahramanlarına seslenirken farklı şahıslara seslenir; ama öz olarak yine kendi kendine, yani aynı oyuncuya seslenir. Kendisi soru soruyor, yine kendisi yer değiştirip cevap veriyor. Ama soran başka karakter, cevap veren de başka karakterdir. Yani bir arada, bir oyuncu (bir varlık) ve üç karakter (üç benlik) vardır. Tabii, Tanrı oyun oynamıyor.


Ne var ki, Tanrı zaman dışında olduğu için, sıra değiştirerek değil, aynı “anda” Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olabilir. Bir anlamda, örnek yine yeterli değilse de, düşmanlarını şaşırtmak için Superman’ın kullandığı süper hız gibidir. Çok yüksek bir hızla sürekli yer değiştirerek, kendini üç ayrı yerdeymiş gibi gösterebiliyor. Tanrı ise, son derece hızla yer değiştirmiyor. Tanrı’nın boyutunda zaten hız, mekân, zaman vs. diye kısıtlamalar yoktur. O, her anda her yerdedir. Her anda da Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tur.



Tanrıbilimsel Açıklama


Üçlübirlik çok boyutlu bir olaydır. O’nu düz bir anlatımla açıklayamayız. Ayrı ayrı yönlerini ayrı ayrı anlattığımızda da sanki birbirinden farklı olgulardan söz ediyormuşuz gibi yanlış bir izlenim edinebilir. Ama bir nesnenin planı çizildiğinde üç boyuttan iki boyuta geçmek için değişik yüzleri ayrı ayrı çizmek zorunda kaldığımız gibi, evreni aşan Tanrı’nın Üçlübirlikli yapısını ve bunun özelliklerini aklımızın kısıtlı boyutları çerçevesinde ayrı planlar gibi anlatmaktan başka bir çare yoktur. Ama dikkat! Ayrı ayrı anlatımlar olması tek bir gerçeğin birbirini tamamlayan yönleri olmadığı anlamına gelmez!


Bu doğrultuda:



Baba Tanrı


a) Tanrı BABA’dır çünkü...


Dolayısıyla...

b) BABA, Tanrı’nın:

konumu ifade eder.

  1. BABA benliği Oğul ve Kutsal Ruh benliklerinden nasıl farklılaşır?


Baba, enerji örneğinde, enerjinin GÜÇdönüşümüdür. Tanrılığın “birinci” benliğidir. Birinciliği, diğer benliklerden önce var olduğu anlamını taşımaz. Birincidir çünkü kaynaktır. Ayrıca birinciliği, bu gizemin insanlara açıklandığı sıra ile ilgilidir: Tanrı’yı önce doğaötesi Tanrı olarak öğreniyoruz.



Oğul Tanrı



Örnekteki enerjinin IŞIKdönüşümüdür. Oğul Tanrılığın “ikinci” benliğidir. İkinciliği de üstünlük veya sınıf derecesi ile ilgili değil, Tanrılığın “iç” yapısındaki işlevi ve uyumu ile ilgilidir.



Kutsal Ruh Tanrı



Örnekteki enerjinin ISIdönüşümüdür. Kutsal Ruh, Tanrılığın “üçüncü” benliğidir. Üç benliğin sıralanması kaynaklaşma (kim, kime kaynak oluyor) ilişkisine bağlıdır. Baba'nın benliği başka benlikten kaynaklanmadığı gibi, Oğul Baba’dan cereyan eder, Kutsal Ruh ise, Baba’dan ve Oğul’dan “esen rüzgâr”dır.



Üç Benliğin Arasındaki İlişki


Baba’yı, Tanrı’nın düşüncesi olarak, Oğul’u, sözü olarak ve Kutsal Ruh’u, etkinliği olarak örnekledik. Düşünce, ifade ve etkinlik aynı kişiliğin belirmeleri olması yanında, kaynaklaşma açısından düşünce, sözlere ve hareketlere kaynak olurken, kendisi söz ve hareketlerden kaynaklanmamaktadır. Hareketler, düşüncenin, sözler şeklinde bağladığı kararlardan kaynaklanıyor: “şunu, bunu yapayım” gibi. Ancak hareketler ne düşünceleri, ne de sözleri meydana getirir (bkz. şema).


Benzer şekilde Baba, Oğul ve Kutsal Ruh aynı Tanrı’nın belirmeleri olması yanında, Baba mutlak kaynaktır. Kaynaklaşma açısından Baba Söz’ü ifade eder, Kutsal Ruh’u da üfler. Ama Kendisine ne Oğul, ne de Kutsal Ruh neden olur. Oğul hem Baba’dan cereyan eder, hem de Kutsal Ruh’u gönderir. Oğul aracıdır. Kutsal Ruh Baba tarafından üflenir ve Oğul tarafından gönderilir. Ama Kutsal Ruh ne Baba’nın, ne de Oğul’un benliğine neden olur. Kutsal Ruh ise, Tanrılığın bünyesinde cereyan eden yaşam akımının mutlak sonucudur.


Tanrılıktaki üç benlik, Tanrısal öze ait bütün niteliklere sahip oldukları gibi, her bir benlik bize, kendine özgü bir davranışla belirerek de görünür:


  1. Örneğin, Yaradılışta Baba, “ol” der (tasarımcı), Oğul (Söz) yaratır (aracı) ve Kutsal Ruh şekil verir (uyarlayıcı): Tekvin 1:1-3; Eyüp 26:13; Tekvin 2:7. Öyle ki, Kutsal Ruh’un yaratmaktaki etkinliği şekil veren Allah’ın ellerine benzetilebilir: Eyüp 10:8 ile 33:6; Mezmur 119:73.


  1. Vahiy olayında Baba Tanrı ilahi sırları açıklar (kaynak), Oğul açıklanan gerçeği dile getirir (aracı) ve Kutsal Ruh bu sözleri peygamberlerin akıllarına esinler (iletken): İbraniler 1:1-2; 1. Petrus 1:10-12; 2. Petrus 1:21.


  1. 1. Petrus 1:2’de, Baba'nın Kendi önbilgisiyle kurtuluşu planladığını (tasarımcı, kaynak), Mesih'in çarmıhta kurban oluşuyla bu kurtarışı gerçekleştirdiğini (aracı, etken) ve Kutsal Ruh'un inanlıyı temizleyip kurtuluşu onda etkin kıldığını (uyarlayıcı, iletken) görüyoruz.


  1. Yuhanna 6:27, Romalılar 8:29 ve Efesliler 1:13’den anlaşıldığı gibi, Baba imanlı kişinin yüreğinde mühür basar (kaynak), damga olan Kutsal Ruh’la mühürler (iletken) ve bu mührün bıraktığı iz veya ıstampa Oğul’un benzerliğidir (etken).


  1. Duada, Baba Tanrı duaların nedeni ve hedefidir (kaynak), duayı teşvik eden ve Baba’ya ulaştıran Oğul’dur (aracı) ve inanlının içinde onu güçlendiren ve “ah”lar çeken Kutsal Ruh’tur (iletken): Yuhanna 14:13...; Romalılar 8:26-27; İbraniler 7:25.


  1. 1. Korintliler 12:4-6’da Baba herkeste etkin olan güç şeklinde açıklanıyor (tasarımcı, kaynak); Oğul (Rab), bu ayette ilahi hizmet için Tanrı’nın lütfunu bize ulaştırıyor (aracı, etken); Kutsal Ruh da bize yeni bir yapı ve yetenekler sağlayan bu lütfu içimizde işliyor (uyarlayıcı, iletken).


  1. Halkını terbiye ettiğinde Baba fesatlarımızla acı çeker ve disipline karar verir (kaynak), Oğul denemeden başarılı çıkmaları için inanlıları korur, şefaat eder (aracı), Kutsal Ruh terbiyeyi uygular, inanlılarla “çekişir” (uyarlayıcı): Yeşaya 63:9, 10; Tekvin 6:3; Luka 22:32; İbraniler 12:5-9...


  1. 2. Korintliler 13:14’te Baba (tasarımcı, kaynak) sevgisiyle inanlıya ruhsal yaşam için gereken donatımı sağlıyor, İsa Mesih (aracı, etken) sevgiden gelen bu gücü inanlıya akıtıyor (lütfediyor) ve Kutsal Ruh (uyarlayıcı, iletken) bu sevgiyle teması (beraberliği)gerçekleştiriyor.


Tanrı’nın öz nitelikleri (görünmeyen Özü, O’nu açıklayan Sözü ve gücünü işleyen Ruhu), sıfattan öte olan benlikler olarak Üçlübirlik’te, hem Tanrı’yla aynı, hem birbirinden ayrıdırlar. Yani İslâm kelâmcılarının sezip soru halinde bıraktıkları tartışma, Kutsal Kitap’taki Tanrı tanımında çoktan açıklanan uyumlu bir gerçek oluyor. Bunun gibi Tanrı’nın hem aşkın (Baba), hem etken (Oğul), hem de içkin (Kutsal Ruh) oluşu Üçlübirlik’te aydınlığa kavuşur. Ve Tanrı soyut bir kavram olarak değil, kendiliğinden yaşayan (Baba), yaşam veren (Oğul) ve bu yaşamı bizde işleyen (Kutsal Ruh) bir Tanrı olarak karşımıza çıkıyor.


Üçlübirlik, kendini üç benlik halinde, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olarak açıklayan ve insanlara yaşamını aktaran tek Tanrı’dır.