TESNİYE, Musa’nın beş kitabını tamamlıyor. Genellikle buna “Deuterenomy” adı verilir. “İkinci Yasa” anlamına gelen bu kelime, kitabın 17:18 ayetinde geçen bir ifadenin Grekçe tercümesinden türemiştir. Ama bu isim bizi yanıltmasın. Bu kitap yeni bir yasa değil, vadedilen diyara girmek üzere bulunan İsrail halkına önceden verilmiş olan Tanrı Yasasının özünü tekrarlayan son bir özettir.
Durum şudur: Tanrı’nın halkı Ürdün’ün doğu yakasında Kenan diyarına geçmek için sabırsızlanmaktadır. Tanrı’nın önderliğinde önceki zaferler kolay olmuştur. Ama bu İsrail, Mısır’dan çıkan İsrail’den epey farklıdır. Mısır’ın putperestliğini tanımamış, 40 yıl boyunca Musa’nın önderliğinde yaşamıştı. Savaşların Tanrı’ya güvenerek kazanıldığını da öğrenmişti. Ne var ki, kendi doğruluğuna güvenmeye yatkın, yine putperestliğe meyillidir. Çözüm gerektiren birçok ailevi ve toplumsal sorunları da vardır. Savaşmasını bilirler, ama yaşamın ve adaletin kutsallığını öğrenmeleri gerekmektedir…
Yazarı: Yakın geçmişte kimi liberal eleştirmenler0 kitabı Yoşiya’nın dönemine atfediyorlardı (İ.Ö. 621; 2Kr.21:24 vd.) Ne var ki yazarın Musa olduğu, metnin içinde ve dışında çok sayıdaki desteklerle kanıtlanır. Üslup olarak üçüncü şahıs anlatımını kullanan (döneminde en yaygın yazı şekliydi) Musa, kitapta kendisinden 38 kez bahsediyor. Ölmeden az önce kendisinin bu yasayı yazıp kâhinlere verdiğine de tanıklık ediyor (31:9,24-26).
Musa’nın ölümüyle ilgili son bölüm ise, Yeşu, Eleazar (Say.20:28) veya Samuel tarafından sonradan ilave edilen bir ektir.
Mesih İsa ve O’nun Elçileri, Yeni Antlaşma boyunca İKİNCİ YASA’dan yaptıkları alıntılarla aynı tanıklıkta bulunuyorlar (Mat.19:8; Mar.10:3; Yu.1:17; 5:46; Elç.3:22; Rom.10:5; 1Ko.9:9).
Tarihi: İ.Ö. 1 Şubat 1405; Musa’nın, halkı bu son konuşmalar için topladığı gündür (1:3). Herhalde bu konuşma birkaç toplantıya ve güne yayıldı, ama “bugün” ifadesi sürekli tekrarlanıyor (77 kez). Musa bundan otuz gün sonra öldü. Böylece konuşmaların ve metnin hazırlanışının birbirine çok yakın olduğu anlaşılır (34:8).
Amacı: İKİNCİ YASA (Tesniye) bölümü, yeni nesli Kenan’daki yerleşik yaşam için ruhsal olarak hazırlar. Otuz dört defa, “Girin ve... diyara sahip çıkın”; otuz beş defa da “Tanrınız RAB diyarı teslim etti” diyor.
İKİNCİ YASA bölümü Sina dağında verilen buyrukları birçok örnekle daha da aydınlatır ve günün gereksinimlerine uyarlar. ÇIKIŞ kitabında Yasa, şartsız kayıtsız bir emirdi. İKİNCİ YASA’da ise, bir teşvik sözü şeklindedir. Bir polisin tebligatı değil, yüreğe ve vicdana seslenen bir vaazdır. Halka geçmişi hatırlatır, şimdiki durumu değerlendirir ve onu Tanrı’nın vaatleriyle geleceğe emanet eder.
Biz de Tanrı’nın vaadi olan kurtuluşa ve yeni yaşama kavuştuk. Bu yüzden İKİNCİ YASA’da bizim için önemli ruhsal dersler vardır. Ana ders, yürekten bağlılıktır. Her durumda Tanrı’nın sözünü dinlemenin önemi vurgulanır. Gerek diyara sahip olunduğunda gerek düşmanlar bozguna uğratıldığında gerekse bu bereket diyarının nimetlerinden yararlanıldığında Tanrı’nın halkı, O’nun buyruklarına tam olarak itaat etmeli…
Mesajı: TESNİYE, Tanrı’nın kendi halkıyla imzaladığı ANTLAŞMADIR. Ne var ki, bu antlaşma birbirine eşit taraflar arasında değil, En Yüce Olan ile insanlar arasındadır. Bu yüzden antlaşma bir yükümlülükten öte bir lütuf ve ayrıcalıktır! Tanrı halkını seviyor ve özgür kılmak istiyor. Nerede yasa yoksa, düzen de yoktur. Doğruyu yanlıştan ayırmanın olanağı olmadığı gibi, kötülüğün sınırı da yoktur; dolayısıyla özgürlük de söz konusu olamaz…
Ama Yasa kendi başına yeterli değildir. Bu yüzden Musa, bu konuşmalarda Tanrı’nın sevgisi, Kelam’ın güvenilirliği ve antlaşmanın geçerliliğinden söz ederek İsrail halkını teşvik ediyor. Aynı zamanda insanın Yasa’yı Tanrı’nın bir lütfu olarak gönülden benimsemesi önemlidir. İman budur. İnsan iman ve sözdinlerlikle yürek kapısını açtığı zaman Tanrı, onda Yasa’ya uygun istekler yaratır ve imanlıyı doğruluk için özgür kılar! (Bkz. Yer.:31-31- 34; Hez.26:26-28 vd.; Rom.6:16-22) Böylece YASA İNSAN YÜREĞİNE YAZILIR (6:6). Rab’bin hedeflediği esas ikinci antlaşma da budur (Yer.31:31-34). O zaman insanı bilge de kılar (4:6); Tanrı’nın yakınlığını sağlar (4:7); Tanrı halkını yüceltir (4:8), onun adil ve doğru olmasını sağlar (6:25).
Bu yüzden mesajı, “YÜREĞİNİ İYİCE KORU” sözüyle özetlenir (4:9,15; 11:16; 12:30; 15:9).
Özellikleri: TESNİYE Kutsal Kitap’ın geri kalan bölümlerini en çok etkileyen kitaptır. Yeni Antlaşma’da da Eski Antlaşma’dan yapılan alıntıların çoğu bu bölümdendir! İncil’in 27 bölümünün 17’sinde 80 defadan daha fazla TESNİYE’ye başvurulur. İsa, Şeytan’ın denemelerine bu bölümün ayetleriyle karşılık vermiştir (Mat. 4:1-11). Kendisi Kutsal Yasa’yı ve Eski Antlaşma’yı özetlerken yine bu bölümden ayetler kullanmıştır (Mat.22: 37). İKİNCİ YASA kitabı, İSA’NIN SEVGİ MÜJDESİNİ ÖNCEDEN EN İYİ ANLATAN BÖLÜMDÜR!
Eski Antlaşma dönemi boyunca İKİNCİ YASA kitabı anahtar oldu! Buyrukları doğru veya sahte peygamberleri, kralların vazifelerini ve bunun gibi birçok noktayı tespit etmek için esastı. İ.Ö. 621’de tapınakta saklı bulununca büyük bir uyanışa neden oldu. Yeremya ve Hezekiel’e kadar birçok peygamberin mesajları için ham malzemeydi… Bölüm 6:4,5; Yahudilerin iman ikrarı halini almıştır. Eski Antlaşma’nın Mesajı İKİNCİ YASA’da özetlenir diyebiliriz!
Eskiden Ortadoğu hükümdarları, kendi aralarında bir antlaşma yaptıkları zaman onu belli bir kalıba döküyorlardı:
Önce antlaşmayı yapan tarafları tanıtan bir bölüm vardı.
Sonra bazı tarihsel bilgiler veriliyordu.
Hemen ardından antlaşmanın maddeleri sıralanıyordu
Bir dizi kutsamalar (antlaşmaya sadık kalınmasının yararları) ve de bir dizi lanetler (antlaşmaya ihanet edilmesinin getirdiği cezalar) yer alıyordu.
Antlaşma, verasetle ilgili maddelerle noktalanıyordu.
TESNİYE’de genel olarak aynı kalıp kullanılıyor:
Çağrının Tanrı’dan geldiği hatırlatılıyor (1:6-8).
Sonra tarihsel bilgiler veriliyor (1:1-4:49).
Ardından antlaşmanın maddeleri geliyor (5:1-26:19).
Kutsamalar ve yargı uyarıları da yer alıyor (27:1-30:20).
Son olarak önderlik Yeşu’ya devrediliyor (31:1-34:12).
Ana Hatları: İKİNCİ YASA (Tesniye) kitabı, içindeki anahtar sözcüklerine göre şu 4 ana bölüme ayrılır:
a) “HATİRLA” (bölüm 1-4); b) “SEV” (bölüm 5-11);
c) “İTAAT ET” (bölüm 12-26); d) “DİKKATET” (bölüm 27-34).
4 ana kısım şu başlıklara ve bölümlere ayrılabilir:
a) Bölüm 1-4 … Geçmişten Alınacak Dersler.
b) Bölüm 5-7 … Yasa’nın Özü: Sevgi!
Bölüm 8-11 … Sevgi ve Terbiye.
c) Bölüm 12-16 … İbadet Yasaları.
Bölüm 17-20 … Sivil Yasalar.
Bölüm 21-26 … Sosyal Yasalar.
d) Bölüm 27-30 … Ya Bereket Ya Lanet.
Bölüm 31-34 … Musa’nın Son Günleri.
Bölüm 1-4. GEÇMİŞTEN ALINACAK DERSLER
Okunacak Ayetler: 1. ve 4. Bölüm
Bu bölümler, Musa’nın konuşmalarının ilkidir. Mesajın ana çağrısı “bozgunları ve zaferleri HATIRLA”dır. İsrail’in bozguna uğraması (ruhsal iflası) ve Tanrısal sadakatin zaferi! Tanrı, atalara bu diyarı vaat etmişti (Musa’nın konuşmalarında “Rab atalarınıza bunu vadetmişti” ifadesi yaklaşık 25 kez tekrarlanır) ve halkının bütün yanlışlarına rağmen sözünden dönmeyecektir!
Çöldeki 40 yıllık hedefsiz yolculuk sona erer. Tam bir nesil yok olmuştur ve şimdi yeni nesil diyarı ele geçirmeye hazırlanırken, geçmişten ders alma zamanıdır. Öyle ki, geçmişin tecrübeleri boşa gitmesin. Ürdün’ün doğusunda Rab’le birlikte yürümenin getirdiği zaferin tadını da almışlardır. Dersler açıktır:
Rab, vaadinden asla dönmez (4:31). Ama imanlılar hatalı yaşamlarıyla onu GECİKTİREBİLİR!
İTAAT ETMEK zafere ulaştırır, itaatsizlik ise yenilgi ve yargıyla sonuçlanır (4:1).
Ama yenilginin “çölünde” bile Rab’bin LÜTUFLARİ EKSİLMEZ (2:7).
Bu yüzden geçmişten ders alalım, şimdi itaat etmeye karar verelim ve bundan böyle Tanrı’nın vaatlerine sahip çıkalım! (Bkz. 1:8, 30-31 vd.).
Kitabın ilk dört bölümünün ana mesajını oluşturan “hatırla” ifadesi (4:32) kitap boyunca sürekli tekrarlanır: 5:15; 7:18; 8:2,18; 9:7,27; 15:15; 16:3,12; 24:9,18; 25:17. Bu ilk kısım, sonraki mesajlar için temel rolü üstlenir.
Neden ve neyi hatırlamalıyız?
Tanrı Sözü İsrail halkına, özgün bir tarih anlayışı kazandırmıştır: Tanrı tarihte etkindir. Bu yüzdendir ki tarih, gelişi güzel bir olaylar zincirinden çok öte Kurtuluş Tarihi’dir! Hayat da bir tarih dersidir: “Mısır diyarında köle olduğunu ve Allahın RAB’BİN seni kurtardığını hatırla” (5:15).
Geçmişin yanlışları ve doğruları, bugün Rab ile daha iyi ve sağlam bir ilişki kurmamız için ışık tutmaktadır. Özellikle Tanrı’nın geçmişteki ruhsal yönetimi, halka bağışladığı bereketleri veya verdiği cezaları çok aydınlatıcıdır. Bu yüzden Musa, Tanrı’nın kendi halkı uğruna yaptıklarını önemle vurgulamaktadır (4:3,9).
O’nu ancak işlerinin ve sözlerinin aracılığıyla öğrenebiliriz… Çünkü O’NU GÖREMEYİZ (4:12,15).0 Tanrı’nın hayatımızda yaptıklarını şükran dualarımızda gözden geçirerek geleceğe güven içinde uzanabiliriz. Sonsuz kurtuluş için teşekkür ederek başlayabiliriz! Geçmişte hayatımızda etkin Olan, gelecekte de öyle olacaktır. Ne harika!
Mezmur 77:2 ve 10’da moral bozukluğu ve ruhsal çöküntü için önerilen “ilaç” nedir?
.....................................................................................
.....................................................................................
Bölüm 5-7. YASA’NIN ÖZÜ: SEVGİ!
Okunacak Ayetler: 6:4-9 ve 7. Bölüm
Musa’nın ikinci konuşması 5. bölümde (aslında 4:44’te) başlar ve 26. bölümde biter. ON EMRİN tekrarıyla bir giriş yapar (işte İKİNCİ YASA). Halkı Tanrı’ya sevgiyle itaat etmesi için teşvik eder. Bu emirler geçmişe ait değil, çağlar boyunca geçerlidir. On Emir, Tanrı’nın insan için kutsal istemini belirleyen “anayasa”dır. Bunları çocuklara öğretmek, Rab’bi sevmeyi öğretmektir.
İKİNCİ YASA’nın vurgusu ve ÖZÜ sevgidir! Yani Tanrı’nın, kendi halkı için beslediği sevgi (6 kez; 4:37; 7:7,13; 10:15; 23:5; 33:3); insanın Tanrı’yı sevme gereksinimi (11 kez; 5:10; 6:5; 10:12; 11:1,13,22; 13:3; 19:8; 30:6,16,20) ve İsrail’in yabancıları sevme gereğidir (2 kez; 10:18,19). Sevgi on birinci emir gibidir, ya da daha doğrusu bütün buyrukları yerine getirten yakıttır!
Hayatımızda sevginin kaynağı, besini ve gücü, Tanrı’nın bize duyduğu sevgiden kaynaklanır (1Yu.4:10,19). Aynı şekilde İKİNCİ YASA, Tanrı’nın halkına duyduğu sevginin, hak edilmeyip karşılıksız olduğunu vurgular. “Bütün kavimlerden daha önemsizdiniz. Fakat RAB sizi sevdi” (7:7-9).
En önemli buyruk da “Allahın RAB’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün gücünle seveceksin”dir (6:5). Öyle ki, Rab’bi sevmek buyruklarını tutmak demek (Yu.15: 10; 1Yu.5:3).
İkinci buyruk buna benzer “komşunu kendin gibi sev” (Mar.12:29,31). “Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey borçlu olmayın. Çünkü başkalarını seven, Kutsal Yasa’yı yerine getirmiş olur. ‘Zina etme, adam öldürme, hırsızlık yapma, başkasının malına göz dikme’ buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde ÖZETLENİR: ‘Komşunu kendin gibi sev.’ Sevgi, komşuya kötülük etmez. Bu nedenle sevgi, Kutsal Yasa’nın yerine getirilmesidir” (Rom.13:8-10).
Gerçek Tanrı sessiz bir put olmadığı gibi, bir din ya da cansız bir yasa da değildir! 6:4-9’a göre Tanrımız tektir ve kişiseldir! O’nunla bir sevgi ilişkisi kurabiliriz. Sevgi en az iki şahıs arasında geçen bir alışveriştir. Bu sevgi, sözüne itaat ettiğimizde ifade bulur.
İtaatimiz Yasa’ya değil, Tanrı’yadır. Aradaki fark çok önemlidir! Yasa’nın yaşam vermesi için teşviklerini doğrudan Rab’bin “dudaklarından” almamız gerekir (8:3; Mat.4:4). O’nu sevmek ve “sesini duymak” paralel gider (4:12,30,33,36; 5:22-26; 8:20; 9:23; 13:4,18; 15:5; 26:14,17; 27:10; 28:1,2,15,45,62; 30:2,8,10,20). Kitabın kalbi olan 6:4-9’da Tanrı’yı sevmekle Sözü sevmek aynı şeydir!
“Dinle, ey İsrail:
Allah’ımız Yahve’dir. O bir ve tektir.
Allahın RAB’bi0 bütün yüreğinle,
Bütün canınla ve bütün kuvvetinle SEVECEKSİN.
Bugün sana buyurduğum bu SÖZLER yüreğinde olacaklar.
Onları çocuklarının belleğine işleyeceksin.
Evinde otururken, yolda yürürken, yatarken
Ve kalkarken bunları konuşacaksın.
Bu sözleri bir işaret olarak elinin üzerine
Ve gözlerinin arasında alnına bağlayacak,
Evinde kapının çerçevesinde yazacaksın.”
Bu ayetlerde Tanrı’nın sözüyle ilgili olarak verilen en az 4 buyruk vardır. Onları sıralayabilir misiniz?
..................................... .....................................
..................................... .....................................
Tanrı halkının kavuştuğu bereketler kendi başarısı değildir, onları kendi gücüyle de elinde tutamaz. Tanrı’nın zaferi ve gücünün işidir. Bu yüzden halkın en önemli ilgi alanı Tanrı’yı unutmamak ve O’na sürekli sığınmaktır! (6:12). Çünkü itaatsizlikle Tanrı’dan kopmak, zaferi yitirmek demektir.
Bu da O’nun temposuna ve planına ayak uydurmak demektir. Huzur diyarına (ruhsal zafere, dinginliğe ve olgunluğa) tam sahip olabilmek, adım adım ilerleyen bir fetihtir (7:22). Günümüz insanı (hatta imanlıları) “bir an önce şunu bunu istiyorum” der. Birden bütün bereketlere sahip olmak hırsıyla altın yumurtlayan tavuğu kesen masaldaki adam gibi sabırsız davranır. İman koşusu bir hız yarışı değil, bir sabır koşusudur (bkz. İbr.12:1-2). Ve en önemli şartı, bizi özgürlüğe kavuşturmuş olan öndere gözümüzü dikmektir.
Bölüm 8-11. SEVGİ VE TERBİYE
Okunacak Ayetler: 8. ile 9. Bölüm
8. bölüm, çölde geçen 40 yıllık yolculuktan dersler çıkarır. Burada bizi “oğullar” olarak kabul eden Tanrı’nın terbiyesi ile ilgili altın dersler vardır (8:5). Terbiyenin amacı eğitimdir. Rab’bin bize kazandırmak istediği ruhsal erdemleri şöyle toplayabiliriz:
YÜREKLERİNİN GERÇEK NİTELİĞİNİ öğrenmek için: “seni denemek... yüreğinde olanı bilmek için... kırk yıl çölde yürüttü” (8:2). Nasıl ki, bir yayı germeden niteliğini öğrenemiyorsak, yüreğimizin niteliği ancak denenme esnasında belli olur.
ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK ve İTAAT erdemlerini geliştirmek için ne yazık ki, terbiyeden başka bir yol yoktur. Rab İsrail halkını, “Seni alçaltmak, seni denemek, emirlerimi tutacak mısın yoksa tutmayacak mısın” diye sınadı (8:2).
YALNIZ RAB’BE SIĞINARAK yaşamayı öğrenmek için: “İnsanın yalnız ekmekle yaşamadığını, fakat RAB’BİN ağızından çıkan her şeyle insanın yaşadığını bilesin diye... seni aç bıraktı… sana manı yedirdi,” “…sana kudret veren O’dur” (8:3,18).
Bereketin (refahın) getirdiği bir tehlike vardır: “...yüreğinde, ‘Benim için bu serveti yapan kendi kudretim ve kuvvetli elimdir’ demeyesin” (8:11-18; ayrıca 6:10-12; 11:14). Genellikle bolluk ve adanmışlık iyi bir ikili değildir. Zenginlik çoğalınca insan kolaylıkla zenginliği Sağlayan’ı unutur. Rab bizden hiçbir iyiliği esirgemez, ama yaramayan fazlalıklar da vermez (Yak.4:3).
9. bölümden sonra, kendi kendimizi terbiye etmekle ilgili altın dersler vardır. Rab’bin bizlere yaşattığı hiçbir zafer, bizim üstünlüğümüzün eseri değildir (9:4-9).
10:12-13’te İsrail’in dört ruhsal kuralını buluruz. “Allahın Rab senden ne istiyor?” İyiliğimiz için verilen kurallar şunlardır:
Rab’den korkmak (derin saygı);
Yollarında yürümek ve O’nu sevmek (derin ilişki);
Canla başla O’na hizmet etmek (derin gayret);
Buyruklarını tutmak (derin bağlılık).
Mika, “Allahın Rab senden ne istiyor?” sorusuna benzer şekilde cevap verdi: “hak olanı yapmak, merhameti sevmek ve Allah’ınla alçakgönüllü olarak yürümek” (Mik.6:8).
Bu kurallar ile dile getirilen ruhsal bağlılık şu sözle özetlenir: “yüreğinizi sünnet edin” (10:16; 30:6; ile Yer.4:4). Yani doğal benliğimize karşı galip gelmek, böyle disiplinli bir ilişki, alçalma ve yaşayışın sonucudur. “Yüreğini iyice koru” diye ısrar etmesi bundandır.
Doğal benliğin kendine yeterlilik, kendine güven ve kendini (bencilce) sevmek olarak beliren derin köklerini sökmek, yalnız Tanrı’dan gelen terbiye (DENEME) ile bizden gelen terbiyenin (ÖZ DENETİM) birleşmesiyle mümkün olur!
Bölüm 12-16. İBADET YASALARI
Okunacak Ayetler: 12:1-16; 14:22-15:11
Musa bu bölümden sonra geçmişte alınan derslerden İsrail’in diyardaki yaşamı için pratik uyarlamalar yapmaya başlar. Tanrı halkından, komşu milletlerden tamamen ayrı ve putperestlikten uzak ruhsal bir yaşam sürmelerini ister. Seçilmişler en yüksek paklık, temizlik, merhamet, cömertlik ve ibadet standartlarını yaşamalıdır. Tanrı halkı ruhsal yasaya uymadığında, Rab’be tapınmayı unutup putperestliğe düşecektir.
İnsanın yüreğinde büyük bir boşluk vardır. İnsan bu boşluğu bir şekilde doldurmaya çalışır. Yüreğinde Tanrı sevgisi sönerse, o boşluk günahla dolacaktır (Ef.5:18).
İmanlının yaşamı putlara karşı devam eden amansız bir savaştır. Çünkü Rab’be bağlılığımızın yerini tutan ve doğal benliğimizin arzularını besleyen her şey bir puttur (1Ko.10:7; Ef.5:5; Kol.3:5; 1Yu.5:21). Bu yüzden de putlara yönelik her ibadet yeri, her yalancı peygamber, her türlü tutsaklık yok edilmelidir (bölüm 12-13; ayrıca bkz. 1Ko.6:12; 10:23,31; 8:13). Günümüzde benzer şekilde kötü alışkanlıkları hayatımızdan sıyırıp atmak veya her türlü yalancı öğretiyi imanlılar topluluğundan uzaklaştırmak gerekir…
Bir insanın ulaştığı mutluluk derecesi, şükran yaşamının derinliğiyle doğrudan orantılıdır. Ruhsal çöküntünün iyileşmesinin de buna bağlı olduğunu gördük. Teşekkür dualarının yanı sıra, Rab’den gördüğümüz iyilikler için teşekkür etmenin bir başka yolu daha var. Ondalığı muntazam vermek, muhtaçlara yardım etmek, borçları bağışlamak... (bölüm 14-16). Cimrilik ve açgözlülük, Yeni Antlaşma’da adı konulan en açık “puttur” (Mat.6:24; Ef.5:5; Kol.3:5).
Bölüm 17-20. SİVİL YASALAR
Okunacak Ayetler: Bölüm 16: 18 – 18:22
İbadetle ilgili yasaların yanı sıra Musa, yöneticilerin seçimini ve hizmetini düzenleyen yasalar da sıralar: Kral nasıl seçilecek? Peygamberlerin doğruluğu nasıl anlaşılacak? İnsanlar intikam duygusundan nasıl korunacak? Savaş esirlerine yanlış davranılması nasıl önlenecek? 17-18. bölümde önderlik vazifesini üstlenen üç dört mevkiye hitap eder: Hakimler, kâhinler, krallar ve peygamberler. Onların başlıca sorumlulukları, ayrım yapmaksızın adalet sağlamaktır. Bunun için iki temel şart vardır: 1) rüşvet kabul etmemek ve 2) Tanrı’ya ve sözüne sürekli başvurmak.
KRAL ile ilgili talimatlar onun, halkın sahibi değil, hizmetkârı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Öyle ki, 1) kral, Tanrı tarafından seçilecek, 2) at sayısını çoğaltmayacak, Mısır’dan yardım istemeyecek. 3) Çok eşli olmayacak, 4) halktan faydalanarak zenginliğini arttırmayacak. Ve en önemlisi, 5) HER GÜN Kutsal Yasa’yı okuyacaktı. Yeni bir kral seçildiğinde kâhinler ona Yasa’nın bir nüshasını vereceklerdi. Bütün bunların amacı kralın “kardeşleri üzerine yüreği yükselmesin” diyeydi (17:20).
Kral Süleyman bunlardan kaçına uydu? Ayetlerin yanına yazar mısınız?
17:16/ 1.Krallar 4:26; ....................................................................
17:17/ " 11:3; ....................................................................
17:17/ " 10:14; ....................................................................
17:18/ " 11:11; ...................................................................
Aslında Rab’bin kendisi onların kralıydı. “Allah’ı Rab onunladır (İsrail’le) ve aralarında krala mahsus alkış vardır” (Say. 23:21). Rab, gelecek olan kralların Kralı’nın (Mesih İsa’nın) yolunu hazırlıyordu! Ama insanlar acele edip Tanrı’dan kral istediklerinde, bu kurallar onlara ışık tuttu (her ne kadar bunlara bağlı kalınmadıysa da). Samuel krallığı kurarken “krallığın usulünü” -yani “kanunlarını”- okur (şüphesiz TESNİYE 17:14-20 buna dahildi) ve bunları bir kitaba yazar (1Sa.10:25).
PEYGAMBERLER. Babil kulesinden sonra putperestlik bütün dünyaya yayıldı. Diri ve tek Tanrı’dan uzaklaşan halklar, her türlü falcılığa, cinciliğe ve ruhçuluğa başvurmaya başlar. Ama bu karışık ortamda Tanrı İbrahim’in soyuna, peygamberler aracılığıyla yol göstereceğini vaat eder. Doğru peygamberlerin kimliğini tespit edebilmek için iki de anahtar verir: 1) Önceden bildirdikleri olayların yerine gelmesi gerekir (18:21-22); ve 2) Bu gerçekleşse bile öğrettikleri, Yasa’nın iman bildirisine uymalıdır (yani Kutsal Kitap’a; 13:1-3, ayrıca bkz. Yşa.8:19,20). Sahtekârlığın cezası ölümdür! (18:20).
“O PEYGAMBER.” Ayrıca bu metinde Mesih’le ilgili güçlü ve önemli bir peygamberlik sözüne rastlıyoruz (Elç.3:22-23; 7:37). Böylece Yahudiler Yahya gibi beklenmeyen güçlü bir peygamberle karşılaştıklarında ona, “O peygamber sen misin?” diye sormuşlardır (Yu.1:21).
“Allahın Rab aranızdan, benim gibi bir peygamber çıkaracak…” (18:15). Musa ile İsa arasında önemli paralellikler vardır. İkisi halkını kurtardı. İnsanlar arasında en alçakgönüllü (Say.12:3 ile Mat.11:29) ve sevgi dolu kişilerdi (Say.27:16-17 ile Mat.9:36). Aracı duaları çok güçlüydü (9:18 ile İbr.7:25). Baba’yla yüz yüze görüşüyor (34:10 ile Yu.1:18), Tanrı’nın yüceliğini yansıtıyorlardı (Çık.34:29-30 ile 2Ko.4:4). Tanrı’nın karakterini ve isteklerini açıklayan en önemli vahiyleri ilettiler (Yu.1:17). Çok büyük mucizeler yaptılar ve Tanrı’nın tasarısında iki önemli dönemi açtılar: Yasa ve Lütuf!
19. bölümde sözü geçen “kısasa kısas” ilkesi (19:21), intikamı teşvik etmek yerine, tam tersine, kan davalarını önlemek içindi. Rab İsa bu konuya değindiğinde, bunun asıl amacından sapıp yanlış kullanılmasını (yani intikam olarak) önledi (Mat. 5:38 vd.).
20. bölümde askerlik (5-8) ve savaşla ilgili (10-15) insancıl kısıtlamalar getiriliyor. Ne var ki, Kenan diyarındaki putperest halkları yok etmek için Tanrı’nın kullandığı araç İsrail olmuştur (16-18).
Bunun cihat ile, yani dini yaymak için savaşı kullanmak ile hiçbir ilgisi yoktur. İsrailliler sadece Tanrı’nın onlara vaat ettiği toprağı ele geçirmeliydiler. Bundan daha fazla yayılmamalıydılar! Savaş, diyardaki halkların dinlerini değiştirmek için değil, Tanrı’nın yargısını tamamlamak içindi. Zaten Tanrı, 440 yıl boyunca bu halkların kötülüklerinin çizmeyi aşmasını beklemişti (bkz. Yar.15:13-16).
Bölüm 21-26. SOSYAL YASALAR
Okunacak Ayetler: 23:1-8; 26:16-19
Bir ulusta barış, esenlik, adalet ve böylece istikrar ve gelişme sağlamak temel bir gerekliliktir. Bu yüzden dosyası kapanmamış cinayetler, yetimlerle dullara yardımlar veya yabancıların hakları, boşanma, miras, kayıp mallar, sağlık sorunları, toprak kavgaları ve bunun gibi bir sürü konuyu daha ele almak gerekiyordu. Bu bölümler “insan hakları”nın ilk taslağı gibidir!
Haça gerilenlerin ölümü üzerine dile getirilen Tanrısal lanet (21:22-23), Rabbimiz İsa Mesih’in korkunç ölümünü ve Tanrısal yargıyı çekişini önceden resimliyor (Gal.3:13; Yu.19:31).
Bazıları İsrail’in dini cemaatine kabul edilmezlerdi: kimi bedensel bozuklukları olanlar, gayrimeşru doğan veya Ammon ya da Moav soyundan gelenler gibi... Bunlar, yine halkın ruhsal sağlığını korumaya yönelik düzenlemelerdi. Günümüzde kilise yaşamına da yakışan ve yakışmayan etkenler vardır. Böylece kendi kendimize şöyle bir soru yöneltmeliyiz: Mesih’in bedenine dahil edildiğime göre, hayatımdan kirlilik kaynağı olan ne gibi şeyleri atmam gerek?
Bölüm 27-30. YA BEREKET YA LANET
Okunacak Ayetler: 27. ile 28. Bölüm
Musa konuşmasında en ciddi noktaya, zirveye ulaşır. Halk, antlaşmaya bağlılığını tasdik etmelidir. Yeni nesle, diyarda Tanrı’nın en tatlı bereketleri ya da en katı yargısıyla karşılaşabileceklerini hatırlatır. Her şey onların sadakatine bağlıdır. Musa şu dramatik sözle konuyu özetleyip noktalar: “Senin önüne hayatla ölümü, bereketle laneti koydum... HAYATI SEÇ!” (30:19).
Bu aslında, doğru veya yanlış hareketlerimize göre işleyen temel bir ruhsal kuralın uyarı şeklidir. “Aldanmayın. Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse, onu biçer. Kendi doğal benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh’a eken, Ruh’tan sonsuz yaşam biçecektir. İyilik yapmaktan usanmayalım” (Gal.6:7-9): Biz kararlarımıza şekil veririz ve aynı zamanda kararlarımız bize şekil verir…
Düşmanın laneti ile Tanrı’nın buradaki uyarılarını karıştırmamak gerek. Düşmanın lanetleri, insanın doğru veya yanlış hareketlerine bir karşılık değildir. Dilenen bir kötülüktür. SAYILAR’da Balak, Balam’ın aracılığıyla Tanrı halkını lanetlemek istedi. Ama hiçbir beddua Tanrı’nın kutsama kalkanının altında duran halkını zarara uğratamaz (23:5). Tabii, itaat ve duayla bu “kalkanın” altında durmak şarttır! Tanrı’nın, örneğin 11:26’da söz ettiği “lanet” ise, insanın bir seçimidir! Bu kelimeyle söylemek istediği şey bir YARGIDIR. Yargı; Tanrı’nın önceden uyardığı, insanın da kötülükleriyle hak ettiği karşılıktır! Tanrımızın uyardığı yargılarla verdiği zarar; kötülük değil, kalıcı da değil, ceza ve terbiye niteliğindedir!
Tanrı’nın açıkladığı isteklere gönüllü cevabımız ve gösterdiği sevgiye mutlu karşılığımız itaattir. Unutmayalım, TEVRAT bir yasadır. Bu Tanrı Sözü bir tavsiye değil, bir buyruk niteliğindedir. Tarafları bağlayan bir antlaşmadır. Ve her antlaşmada olduğu gibi, bunda da şartlar vardır. Antlaşmaya bağlı kalmak büyük yararlar getirir, antlaşmayı ihlal etmek ise büyük zararlar getirir. “İtaat etmek” bereketin anahtarıdır (4:30; 8:20; 9:23; 13:4,18; 15:5; 26:14,17; 27:10; 28:1,2,15,45,62; 30:2).
Tanrı, “Bakın, dikkat edin, sakının” gibi ifadelerle uyarıp itaatin gerekliliğini önemle vurgular (örn.5:32; 6:3,25; 7:11; 8:1; 11:22,32; 12:1,32; 15:5; 17:10; 19:9; 24:8; 28:1,15,58).
Bölüm 31-34. MUSA’NIN SON GÜNLERİ
Okunacak Ayetler: 32. ile 34. Bölüm
Antlaşma yenilendi ve İsrailliler diyara girmek için artık hazırdır! Musa günlerinin sonuna yaklaşmıştır ve hizmet için gücünün tükenmek üzere olduğunun bilincindedir (31:1,2). O zaman, Yeşu’yu kendi halefi olarak tayin eder.
Musa veda konuşmasını yapar ve sözlerinde Tanrı’yı, halk önünde kendisine yol hazırlayan öncü olarak gösterir (31:3). Sıkıntı zamanında O yanımızdadır (31:6-8,23) ve her şey sarsıldığı zaman Kendisi, üzerinde dikildiğimiz sapasağlam bir kaya gibidir (32:4,15,18,30,31). Yavrularını eğiten kartal gibi, Tanrı bize son derece sabırlı davranır (32:11,12). Bizi kendi göz bebeği gibi (32:10) koruyan bir sığınak ve ayakta tutan güçlü kollar gibidir (33:27).
Musa’nın, çöldeki yolculuk boyunca mutsuzluk ve rahatsızlık duyan büyük bir kalabalığı hedefine başarıyla ulaştırmasının sırrı böyle bir güvendedir! Aynı güvenle de Tanrı’nın işini Yeşu’ya teslim eder.
Sorular
1) Kutsal Yasa neden ikinci kez verilip hatırlatılır?
2) İKİNCİ YASA’nın (Tesniye) dört anahtar sözcüğü uyarınca kitabın bir özetini yapınız.
3) “Yüreğinizi sünnet edin” ayeti ne anlama geliyor? Bundan çıkaracağımız pratik ders nedir?
Kutsal Kitap’ın ilk yarısını oluşturan Eski Antlaşma, Tanrı’nın insanlara seslendiği ilk yazılı vahiydir.
“Tanrı bizi neden yarattı?” “İnsan neden O’ndan uzaktır?” “Kendisine ulaşan yol hangisidir?” ya da “Sonsuz tasarısını öğrenebilir miyiz?” gibi temel soruların güvenilir cevapları Kutsal Kitap’tadır!
İlk ciltte “Tevrat”, diğer ismiyle “Musa’nın Beş Kitabı” incelenmektedir. “Tevrat”, kültürümüzde bütün Eski Antlaşma’nın ismi olarak kullanılır. Ama İbraniceden gelen “Tevrat” kelimesi, aslında Kutsal Kitap’ın ilk beş bölümüne verilen isimdir.
Beş ciltten oluşacak olan elinizdeki bu çalışma serisi, Eski Antlaşma’yı kolay anlamanızı ve onu okumaktan büyük bir zevk duymanızı sağlayacaktır. Ve Kutsal Yazı sayesinde hayatınızda sonsuz ruhsal yararlar göreceksiniz!
0 İbrani dizinine göre Eski Antlaşma bölümleri şu şekilde sıralanır:
a) KUTSAL YASA (“TORA”): Musa’nın beş kitabı,
b) PEYGAMBERLER (“NEVİİM”): İlk Peyg. (Yşu – 2Kr) ve Son Peyg. (Yşa – Mal),
c) YAZILAR (“KETUBİM”): Şiir Kitapları (Eyü – Sül), Tomarlar (Ezg, Rut, YM, Vai, Est) ve Tarihler (Dan, Ezr-Neh ve Tarihler).
0 İsa’dan 200 yıl önce, Büyük İskender döneminde bütün imparatorluğa yayılan Yunan kültürünün etkisiyle, Eski Antlaşma Grekçe’ye çevrildi. “Septuagint” ismini alan bu çeviride Musa’nın bölümlerine “Pentateuch” (Pentatok) başlığı verilmişti.
0 “Septuagint” tercümesinde Yaratılış bölümüne “Genesis” başlığı verilmişti.
0 Batılı araştırmacılar bu kaynakları belirtmek için Avrupa dillerindeki isimlerin baş harflerini kullanırlar. Örneğin: Yahve için Yehova’nın (Jehova) baş harfi olan “J”, Tesniye için “Deuterenomy”nin “D”, Kâhinler için “Sacerdot”un “S” harfini kullanırlar.
0 İbranicede ‘nesil’ kelimesi ‘oluşum’ anlamında da kullanılır (Örn.2:4).
0 Tufan öncesi dünyada “Tanrı’nın çocukları”nın (kötü ruhlar: bkz. Yah.6-7) insan kızlarıyla kurdukları fiziksel ilişkilerin sonucunda doğan yiğitler ve devlerden, eski uygarlıklarda mitolojik inançlara yol açan silik bir hatıra kaldı.
0 Tanrı’ya ibadet etmek yerine ASTROLOJİYE dayalı Babil dinini geliştirirler. Babil kulesi bunun simgesidir (11:1-6). Putperest dinler bu şekilde başlar. Babil’in kurucusu olan Nemrud “Tanrı’ya karşı duran güçlü avcı” olarak bilinir (10:9), kendini koruyucu Tanrı ilan eder. Babil, Kutsal Kitap boyunca sahte dinin simgesidir!
0 Her derste çalışılan Kutsal Kitap bölümü ile ilgili referanslar, başında, bölümün kısaltması konulmadan verilecektir. Örneğin: (Yar.1:1) için (1:1) olacaktır.
0 Yaratılış bilimin terminolojisiyle anlatılmasa da açıklanan olaylar GERÇEKTİR. YARATILIŞ bölümünün amacı, bize dünyanın oluşumu hakkında bilimsel bir anlatım sunmak değil, Tanrı’nın mutlak egemenliği, yaratıcılığı ve tasarısını açıklamaktır.
0 Günahın özü sadece kötülüğü bilmek (tecrübe etmek) değil, Tanrı’dan kaynaklanmayan her ‘iyilik’ de günahtır: Çünkü Tanrı, “İYİLİĞİ ve KÖTÜLÜĞÜ bilme ağacından yemeyeceksin” dedi (2:17). Neyi yaptığımızdan çok, bunu kimin için yaptığımız önemlidir!
0 Tanrı yılanın insanı ayartmasına neden izin verdi? Günah bir hastalık gibidir. Hastalık, mikrobu yok edilerek iyileştirilir. İnsan dış bir etken olmadan günah işleseydi, kendisi “mikrop” olup kurtuluş ümidi olmazdı. Halbuki kötülüğün mikrobu insan değil, Şeytan olduğu için o kesinlikle mahvolacak, insan ise kurtulabilir.
0 “Kendimize bir ad yapalım”: Tanrı’nın adına (varlığına) karşı duracak bir birlik oluşturalım demek.
0 “Tanrı’nın Oğlu” unvanı fiziksel değil, manevi bir anlam ifade etmektedir: Yani, ‘beden almış Tanrı’nın Diri Sözü.’
0 Tanrı, Mesih aracılığıyla Kendisine inananları birer çocuk gibi kabul etmektedir (Yu1:12-13).
0 İsraillilerin Mısır’dan göçü için iki ayrı tarih ileri sürülüyor:
a) İ.Ö. 1445. Bu tarih şu ayetlere dayanarak tespit ediliyor: 1Kr.6:1 (Çıkış Süleyman’ın tapınağından 480 yıl önce gösterilir; yani İ.Ö. 967), Hak.11:26 (Ürdün’ün fethi, Yefte’den 300 yıl önce gösterilir; yani İ.Ö.1100) ve Elç.13:17-20 (Çıkış’tan Samuel’e kadar 300 yılın geçtiği gösterilir).
b) İ.Ö. 1290. Bu tarih ise “II. Ramses”in yaşamına bağlı olarak tespit ediliyor (1292-1234). Ne var ki ‘Ramses’ Mısır’da yaygın bir isimdi, tarih konusunda bağlayıcı bir ipucu değildir.
0 Bkz. Çık. 7:14-24.
0 Bkz. Çık. 8:16-19
0 Mısır bütün Kutsal Kitap boyunca, bizi Tanrı yolundan uzaklaştırmak isteyen dünyasal sistemin simgesidir. Çıkış 1-18 İsrail’in, Mısır’dan çıkarılması, Çıkış 19-40 ise, Yasa ve tapınma düzeni aracılığıyla “Mısır’ın (dünya sevgisi), İsrail’in yüreğinden çıkarılmasını, yani halkın kutsallaşmasını anlatıyor (bkz. Gal.6:14).
0 Rab’bin vazgeçmesini, O’nda bir değişkenlik olduğu anlamında yorumlamamak gerek. O’nun birçok kararı şartlıdır. Şartlardan bir tanesi, birinin dua ile aracılık etmesine kadar cezayı sürdürmek olabilir. Nitekim bu durum da öyleydi.
0 ‘Kâhin’ olarak (ya da ‘rahip’, ‘din görevlisi’ olarak) Türkçeye çevrilen sözcüğün asıl anlamı, ‘kehanette bulunan’ değil, ‘kurbanlar kesen’, ‘aracılık eden’dir. Levililer dışında başka oymaktan gelen bir kişi kâhin olamazdı.
0 İbraniler bu bölüme, ‘Rab seslendi’ anlamına gelen ‘vayyikra’ ismini vermişti. Böylece Tanrı’nın İsraillilere artık tapınaktan seslendiği vurgulanıyordu.
0 Yani 1 Nisan ile 20 Mayıs arasında (Çık.40:17; Say.10:11). Son yirmi gün sayım için kullanıldı (Say.1:1). Bu yüzden LEVİLİLER, 1 ile 30 Nisan arasında esinlenmiş olmalıdır.
0 Bu yasaklar aslında günümüzde bilimsel olarak önerilen temizlik kurallarıyla son derece uyumludur. Yasaklanan hayvanlar da sağlık açısından en çok mikrop ve parazit taşıyıcı olanlardır.
0 Kefaret: günahı bağışlatan kurban.
0 Ayet 27’de “ismimi İsrail oğullarının üzerine koyacaklar” diyor; yani “varlığım onların arasında olsun” anlamında…
0 Tanrı 40 yıl boyunca son derece sadık bir şekilde “man”ı sağladığı halde, İsraillilerin yediği tek şey “man” değildi. Mısır’dan çıkarken yanlarında birçok hayvan götürmüşlerdi (Çık.12:38;17:3), ayrıca yolculuk boyunca daha başka yiyecekler de satın alabilirlerdi (Tes.2:6-7).
0 Liberal eleştirmenler: Vahyin doğaüstü etkenlerini reddederek yazıların Musa’ya çok sonradan mal edildiğini ileri süren araştırmacılar.
0 Musa bu bölümde putperest inançlara karşılık Tanrı’nın gözle görünen bir şekli olmadığını, ama işleriyle varlığını çok güçlü bir şekilde hissettirdiğini vurgular.
0 Eski Antlaşma’nın tercümesinde, Tanrı’nın öz ismi olan ‘YAHVE’nin geçtiği yerlerde büyük harflerle yazılan ‘RAB’ ifadesi kullanılıyor.