3. Ders - LEVİLİLER - Kâhinlerin El Kitabı


LEVİLİLER ismini İsrail’de kâhinliği0 üstlenen oymaktan alır: Levi oymağı. Bu kitap öncelikle kâhinlere yöneliktir. ÇIKIŞ‘ta özgür kılınan İsrail bir kâhinler krallığı, kutsal bir ulus olarak tertiplendi. LEVİLİLER bölümü kâhinlik görevinin nasıl yerine getirileceğini anlatır. “RAB Musa’yı çağırıp Tapınma Çadırı’ndan ona şöyle seslendi: ‘İsrail halkıyla konuş, onlara de ki,...’” (1:1-2). Artık Rab halka tapınaktan seslenmeye başlar...0


İsrailliler doğrudan Kenan diyarına gideceklerine bulut ve ateş direği ile (bkz. Çık.13:21) güneye, Sina çölüne yönlendirildi. Orada bir yıl boyunca Rab’den çeşitli vahiyler aldılar. Putperest halklarla yüzleşmeden, Rab ile buluşmak ve Kendisiyle sıkı bir ilişki kurmak gerekti. Kölelikten tapınak merkezli yaşama geçen İsrail, artık kurtuluştan hizmete, özgürlükten adanmışlığa adım atması için eğitiliyordu…


Yazarı: Musa’nın diğer iki kitabı için söylediklerimizle birlikte, LEVİLİLER’de elli altı defa “RAB Musa’ya dedi” ifadesi geçmektedir. Kutsal Kitap’ın başka hiçbir bölümü böylesine güçlü bir içsel kanıta sahip değildir. Ayrıca Mesih İsa da bu kitabın Musa’ya ait olduğunu belirtti (Mat 8:4).


Tarihi: Herhalde Musa bu bölümü, Çıkış’ı yazdıktan sonra İ. Ö. 1444’te kaleme aldı. Ama konuların bugünkü sıralaması, belki isyandan ötürü İsraillilerin çölde dolaştıkları 40 yıllık dönemden sonra verilmiş olabilir. Bu “el kitabının” tapınağın inşasından hemen sonra verildiği açıktır.0


Amacı: Tanrı’nın halka ilk seslenişi olarak kişisel ile toplumsal kutsallığa bir çağrıdır. Bu doğrultuda “kutsal” kelimesi 93 kez, “kefaret” kelimesi ise 51 kez geçiyor. LEVİLİLER, bu sözcüklerin Kutsal Kitap’ta en çok geçtiği bölümdür. Kutsal olan Tanrı’yla ruhsal ilişkinin, günahın bağışlanmasına ve itaat yaşamına bağlı olduğu vurgulanır.


Kutsal” kelimesi (İbranicesi ‘kodeş’ yani kuddûs), “Tanrı’ya ayrılan” anlamına gelir. Tanrı’ya yaraşmayan her davranıştan ve ilişkiden sakınmak demektir (11:44; 18:2,3).


Kitabın içindeki kimi kurallar ve talimatlar bize garip gelebilir. Ama unutmayalım: bu yasalar Tanrı halkının ruhsal çocukluk evresinde ona yol göstermek için tasarlanmıştı. Rab görsel bir eğitim kullanarak onlara önemli ruhsal dersler verdi. Ama yalnız onlara değil, bizlere de. Çünkü “İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’nın beğenisini kazanan RUHSAL KURBANLAR sunmak üzere kutsal bir KÂHİNLER TOPLULUĞU olursunuz” (1Pe.2:5).


Özellikleri: LEVİLİLER birçok kez ‘kan’ dan söz eder (93 kez). Çünkü, “Kan dökülmeksizin bağışlama yoktur” (17:11; İbr.9:22). Bu sayısız kurban çeşitleriyle Mesih’in çok yönlü ölümü ve bunun yararları önemle vurgulanmaktadır.


Bu kurallar kurtuluşun yolu değil, KENETLENEN iki halka gibi Tanrı’yla ruhsal beraberlik sağlamanın yoludur. Kurtuluş Fısıh kuzusuyla örneklenir. Levililer’de sözü geçen kurbanlar; kurtuluş için şükretmeye, günah yüzünden bozulan Tanrı beraberliğini yeniden sağlamaya yöneliktir. Kurtuluşa lütufla kavuşurken Rab’be boş ellerle geliyoruz. Ama tapınma ve beraberlik için verilen kurbanlar birer adaktır. Bu durumda “Kimse önüme eli boş gelmeyecektir” (Çık. 34:20; Tes.16:16). Kendimizden bir şeyler veriyoruz, hatta kendimizi Tanrı’ya adıyoruz.


Ana Hatları: LEVİLİLER kitabı iki ana bölüme ayrılır: a) Kurbanlar Düzeni (bölüm 1-10) ve b) Kutsal Toplum Düzeni (bölüm 11-27) İlk bölümler kurban düzeni ve kurbanları kesen kâhinler ile ilgilidir. Geri kalan bölümler ise, göçebe halkın kamu düzenini sağlayan kutsallık yasalarına ve bayramlara ilişkin düzenlemelere ayrılır.


Bu iki ana başlığı alt başlıklara şu şekilde bölebiliriz:


Bölüm 1-3 … Övgü Sunuları.

Bölüm 4-7 … Tövbe Kurbanları.

Bölüm 8-10 … Kâhinlerin Hizmeti.

Bölüm 11-15 … Günlük Hayatta Kutsallık.

Bölüm 16-17 … Ulusal Hayatta Kutsallık.

Bölüm 18-20 … Kişisel Hayatta Kutsallık.

Bölüm 21-23 … Kutsal Kâhinler ve Bayramlar.

Bölüm 24-27 … Ülkede Yenilenme.



Bölüm 1-3. ÖVGÜ SUNULARI

Okunacak Ayetler: 1. Bölüm


Tanrı Musa’ya tapınakta sunulacak beş ayrı kurban çeşidini açıklar İlk üçü, ÖVGÜ SUNULARI (hoş kokulu kurbanlar; Çık.29:18), Tanrı’yla düzenli bir beraberlik içinde bulunan imanlıların sundukları HAMDİ ve TAPINMALARINI örnekliyor (bölüm 1-3): Bu sunular zorunlu değil, isteğe bağlıydı. Ayrıca kişinin maddi imkânlarına göre büyük veya küçük adaklar sunulabilirdi. İkinci grup TÖVBE KURBANLARI (suç için sunular; 4:3), günahın Tanrı’yla insanın arasını açtığında beraberliği yenilemek, ruhsal ilişkiyi yeniden kurmak için sunulurdu (bölüm 4- 7).


a) Tümüyle “yakılmalık sunular” (1:1-17). Çoğu sunulardan bir parçası kâhine ve sunu getiren kişiye ayrılırdı. Kurbanın bir kısmı yenilerek Rab’le olan beraberlik simgelenirdi. Yakılmalık sunu ise, tümüyle Rab’be arz edilirdi. Çok çok pahalı ve en iyisi gerekliydi (“lekesiz ve kusursuz”, 1:3). Davut’un dediği gibi, “Rab’be hiçbir bedele mal olmayan yakılmalık sunular sunmam” (2Sa.24:24). Tamamen gönüllü bir sunuydu (1:3). Öyle ki, büyük bir hamt ve övgü isteğinden kaynaklanırdı.


Bizler de günümüzde en değerli kurbanı, kendi hayatımızı gönüllü kurbanlar olarak sunabiliriz: “…kendinizi Tanrı’ya DİRİ, KUTSAL ve O’nu hoşnut eden bir kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur” (Rom.12:1). O’nun hizmetine kesin teslim söz konusudur. İsrail halkı için her gün yakılmalık sunu sunulurdu (Çık.29:38-42). Tanrı’ya adanmışlığımızı her gün tazelemeliyiz!


b) Bundan sonra “ekmek sunusu” gelir (2:1-16). Bu sunu da zorunlu değil, kişinin isteğine bağlıydı. Adağın çoğu kâhinlere veriliyordu.


Ekmek sunusu, Tanrı’nın Sözü’nü bizlere ileten hizmetlilere yöneliktir: “Tanrı sözünde eğitilen, kendisini eğitenle bütün nimetleri paylaşsın” (Ga1.6:6). “Tapınakta çalışanların tapınaktan beslendiklerini, sunakta görevli olanların da sunakta adanan adaklardan pay aldıklarını bilmez misiniz? Bunun gibi, Müjde’yi yayanların da geçimlerini Müjde’den sağlamasını Rab buyurdu” (1Ko.9:13-14).


Tıpkı Filipililerin Pavlus’u maddi olarak desteklemeleri gibi: “gönderdiğiniz hediyeleri alınca bir eksiğim kalmadı. Bunlar GUZEL KOKULU SUNULAR, Tanrı’nın beğenisini kazanan, O’nu hoşnut eden KURBANLARDIR” (Flp.4:18). Biz bu adaklardan ne kadar sunuyoruz?


c) “Esenlik sunusu” (3:1-17), kurbanın yalnız bir bölümü yakılıyordu. Geri kalanı, sunu getiren kişi, ailesi ve arkadaşları kadar, hizmetçisi, Levililer, yoksullar, öksüzler ve dul kadınla SEVINÇLE paylaşılıyordu (Tes.12:6-7, 17-18). Üç çeşit esenlik sunusu vardı: 1) Tanrı’ya söz verilen (22:21), 2) tamamen gönülden, bir sevgi ifadesi olarak verilen (22:21) veya 3) bir berekete karşılık sunulan hamdın ifadesi olarak verilen adak (22:29).


Tanrı’yla olan beraberliğimizi ifade eden bu kurbanlardan üçüncüsü, insanlar arası esenlik ilişkisine, paydaşlığa ve beraberliğe işaret eder: “Mesih’in esenliği yüreklerinizde hakem olsun. Tek bir bedenin üyeleri olarak bu esenliğe çağrıldınız. Şükredenler olun!” (Kol.3:15). En büyük beraberlik ifadesi gerçekte ve ruhta sunulan toplu ibadet ve paylaşılan her değerli şeydir. “Bu nedenle, İsa’nın aracılığıyla Tanrı’ya sürekli ÖVGÜ KURBANLARI, yani O’nun adını açıkça anan dudakların meyvesini sunalım. İyilik yapmayı ve sizde olanı başkalarıyla paylaşmayı unutmayın. Çünkü Tanrı BU TÜR KURBANLARDAN hoşnut olur (İbr.13:15-16). Kardeşlerle ne kadar vakit geçirip ilgileniyoruz? Sevinç ve üzüntülerine ne kadar ortak oluyoruz? Nimet, bereket ya da dua, bunları paylaşıyor muyuz?


Bu kurbanların hedefi Tanrı’yı HOŞNUT ETMEKTİR! “Tanrı’nın beğenisini kazanan ruhsal kurbanlar”dır (1Pe.2:5). Nitekim, gerçek imanlının en uygun tanımı şöyledir: yaşam amacı Rab’bi hoşnut etmek olan kişi (2Ko.5:9)!


İnsanın Tanrı’yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, TÜM YAKILMALIK ADAKLARDAN ve SUNULAN KURBANLARDAN daha önemlidir” (Mar.12:33).


Rab kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar yakılan takdimelerden ve kurbanlardan hoşlanır mı? İşte itaat ermek kurbandan ve dinlemek koçların iç yağından daha iyidir” (1Sa.15:22; ayrıca Mez.51:16-17; Yşa.1:11-17; Mik.6:6-8).


Tanrı’nın en çok aradığı şey, sevgi ve itaat kurbanlarıdır! Bugün övgüyle a) kendini Rab’be sunmak, b) ondalığını kilisene vermek veya c) her bereketi kardeşlerle paylaşmak için fırsatı kaçırma!



Bölüm 4-7. TÖVBE KURBANLARİ

Okunacak Ayetler: 4 ile 5. Bölüm


Tövbe kurbanları, Tanrı’yla ve/ya kardeşlerle (komşuyla) olan BERABERLİĞİMİZİN günahtan ötürü KOPTUĞU ZAMANLAR için gereklidir: “Paydaşlığımız Baba’yla ve O’nun Oğlu İsa Mesih’ledir… ONUNLA PAYDAŞLIĞIMIZ VAR der ve karanlıkta yürürsek, yalan söylemiş oluruz. Işıkta yürürsek BİRBİRİMİZLE PAYDAŞLIĞIMIZ olur ve O’nun Oğlu İsa’nın kanı bizi her günahtan arındırır... Yavrularım, bunları, günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ama birimiz günah işlerse... Kendisi (İsa) günahlarımızı... bağışlatan kurbandır” (1Yu.1:3,7; 2:1-2).

a) “Suç için sunular” (4:1-5:13), bilmeyerek veya istemeyerek işlenen suçlar için sunuluyordu. Ruhsal kirlilik, ihmal veya dalgınlıktan kaynaklanan günahları kapsıyordu.


İSYAN günahları ve küstahlıkla işlenen günahlar için sunu yoktu! (Say.15:30). Örneğin, Mesih İsa’ya bir zamanlar iman etmişken O’nu bile bile reddetmek gibi... (İbr.6:4-6; 10:26-29; 1Yu.5:16-17).


b) Son olarak “ihlal için sunular” gelir (5:14-6:7). Özellikle bir tazminat veya telafi gerektiren günahlar ile ilgilidir. Buna göre, kurban sunmadan önce yanlış olan şeyin düzeltilmesi veya verilmiş olan zararın tazmin edilmesi gerekiyordu…


Bu yüzden, adağını sunağa getirdiğinde, orada kardeşin sana karşı bir şikâyeti olduğunu hatırlarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git, önce kardeşinle barış; sonra gel, adağını sun” (Mat.5:23-24). Düşün: başka birinin itibarını zedeledin mi, ya da mallarına zarar verdin mi? Özür diledin mi? Zararını telafi ettin mi? Borçlarını ödedin mi? Güzel bir örnek isterseniz Luka 19:1-10’da Zakay’ın öyküsünü okuyun.


LEVİLİLER’in bu ilk kısmının sonunda, bir taraftan kâhinlere, bir taraftan da aileye ve dostlara ayrılan paylar konusunda ayrıntılara giriliyor, kurbanla ilgili talimatlar gözden geçiriliyor (6:8-7:38). Kurbanlar aslında günahı silmiyordu (İbr.10:4). Yalnız Mesih’in kanı bizi her kötülükten arındırır (1Yu.1:9). Buna rağmen kurban geçerliydi, çünkü Tanrı’nın esas kurbanı sağlayacağına ilişkin bir simgeydi. İmanla sunulduğunda imanlı aklanıp temizlenirdi (Rom.3:26).


Mesih yalnız günahın cezasından değil, günahın tutsaklığından bizleri kurtarmak için geldi. Çarmıhta birincisini sağladı. Şimdi göksel yerlerde bizler için şefaat ederken kendi ölümünün değerini gösterir ve bağışlamanın devamı, ruhsal beraberliğin sürekliliği için durmadan hizmet etmektedir! (Bkz. Rom.8:31-34; İbr.7:25-28; 1Yu.2:1-2).


Tanrı ister Eski Antlaşma’da ister Yeni Antlaşma’da olsun İsa’nın aracılık hizmetine çok büyük bir önem verir. Buna göre günlük hayatımızda en ufak bir günah durumunda gecikmeden onu itiraf edelim (birine zarar verdiysek bunu telafi edelim) ve böylece Tanrı’yla beraberliğimizi saf bir biçimde koruyup sürekliliğini de sağlayalım!


İmanlı yaşamımızda zaferin sırrı bundan başka değildir!



Bölüm 8-10. KÂHİNLERİN HİZMETİ

Okunacak Ayetler: 9:23-10:7


Böylesine ayrıntılı kurban çeşitlerini gerçekleştirebilmek için, elbette uzmanlar tayin etmek gerekti. Bu üç bölüm, Tanrı’nın bunu nasıl çözümlediğini anlatır. Bu hizmetliler seçilmiş insanlardı. Herkes bu görevi yapamazdı. Bu sorumluluk “Harun ve oğulları”na verildi (8:1). Görevi yapabilmek için önce uygun bir şekilde yıkanmalı (8:6), sonra uygun giysiler giymeli (8:7-9) ve meshedilmeliydiler (8:10-12). Uygun bir kurban kesilerek (10:14-22), kanı üzerlerine sürüldükten sonra göreve hazırdılar.


Mesih İsa Tanrı’yla insanlar arasında aracıdır (1Ti.2:5), KÖPRÜDÜR. Bu aracılık bir kâhinlik hizmetidir; nitekim O, bizim başkâhinimizdir (İbr.l:3; 5:1-10; 7:25; 9:1-28), bu yüzden artık böyle aracılara gerek yoktur. Çünkü günah için aracılık tümüyle İsa tarafından yürütülmektedir. İsrail’in başkâhini ile Mesih arasında önemli paralellikler ve aynı zamanda farklılıklar vardır; bazılarını şöyle sıralayabiliriz:



İsa nasıl bizler için aracılık etmekteyse, biz de başkaları için dualarımızla aracılık edebiliriz. Unutmayalım ki, “doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkilidir” (Yak.5:16). Gerçek imanlıların hepsi birer kâhindir (bkz. 1Pe.2:5; Esi.1:6). Kâhinlik gayret isteyen bir hizmettir. İmanlıları kâhinler olarak açıklayan İncil’in bu iki bölümü, zulüm altında bulunan kardeşlere yönelikti. Kendi kendini kurban olarak sunan bir kâhin olmak, kolay bir iş değildir.


Biz de seçildik (Yu.15:16), temizlendik (Yu.13:10;15:3), arındık (1Yu.1:9), meshedildik (1.Yu.2:20,27) ve hizmet giysileriyle giyindik (Rom.13:12-14; Esi.7:14). Bizim de sunacak kurbanlarımız var: Rom.12:1; Flp.4:18: İbr.13:15,16; 1Pe.2:5. Bunlar, kanı dökülen kurbanlar değilse de yine ruhsal bir bedel isteyen fedakârlıklardır.


Levili kâhinlerin meshedilme konusunu izleyen iki bölüm (9:1-10:11), bize birbirinden çok farklı iki durum sunar. 9. bölüm Harun’un ve görev arkadaşlarının kesin itaatini, 10. bölüm ise, üzücü bir itaatsizlik, rekabet ve küstahlık öyküsünü anlatır. Nadav ile Avihu “Rab’bin buyruklarına aykırı bir ateş sundular” (10:1).


Tanrı’nın yönlendirişini dikkate alarak hareket ettiğimizde O’nun varlığı bereket kaynağı iken, -varlığı En Kutsal Yer üzerinde duran ateş direği olarak kendini belli ediyordu- kutsallığını küçük görerek keyfimize göre kullanmaya kalkışırsak birden felakete dönüşebiliyor. Nitekim, “Tanrımız yakıp tüketen bir ateştir” (İbr.12:29). Yalnız başkâhin buhur sunabilirdi, çocukları değil… (Çık.30:7-9).


Bundan şu önemli ders ortaya çıkıyor: ibadetlerimizde yalnız Tanrı’nın emrettiğini yapmaya değil, EMRETMEDİĞİNİ DE YAPMAMAYA özen göstermeliyiz! (Bkz. 1Ko.4:6).



Bölüm 11-15. GÜNLÜK HAYATTA KUTSALLIK

Okunacak Ayetler: 11:44-47; 13:59; 14:54-57


Kitabın ikinci kısmı, halkın ruhsal yaşamına yönelik önemli kural ve emirler içerir.


GÜNLÜK YAŞAMDA KUTSALLIK: Bu kaideler öncelikle törenlerin temiz olması ile ilgilidir (11-15). Burada ruhsal kirlilik sınırsız bir önem kazanır. Kutsal Kitap’ın eski tercümesine göre “murdar” kelimesi, bu birkaç bölüm içinde 400 defadan daha fazla geçmekte! Buna göre bazı hayvanların yenmesi (bazı balıklar ve kuşlar dahil) yasaktı (11:1-47).0 Doğum sonrası için arınma törenleri belirlendi (12:1-8). Cüzam (13:1-14:57) ve daha başka fiziksel murdarlık durumları ile ilgili kurallar tespit edildi (15:1-33).


Bu ayrıntılı yasaklar günümüzde belki garip görünebilir. Fakat bedensel ve ruhsal temizlik konusuna önemli bir vurgu getirirler. Ana düşünce KUTSALLIKTIR: “Kutsal olun, çünkü ben kutsalım” (11:44,45; 19:2; ile 1Pe.1:16).


Mesih bizi Eski Antlaşma’nın şekilci (simgesel) ibadet kurallarından kurtardı (Kol 2:13-16,20-23). “Tanrı’nın yarattığı her şey iyidir ve ŞÜKRANLA kabul olunursa hiçbir şey reddedilmemelidir. Çünkü her şey Tanrı’nın sözü ve duayla kutsanır” (1Ti.4:4,5). Günümüz için LEVİLİLER bölümünün dersi, ibadet şekilleriyle ilgili değil, yürek temizliği ve kutsallıkla ilgilidir.


Bölüm 16-17. ULUSAL KUTSALLIK: KEFARET0 GÜNÜ

Okunacak Ayetler: 16. Bölüm


Kitabın bu aşamasında iç temizlik ve ünlü Kefaret Günü konuları işlenir (16:1-34; bkz.23:27; 25:9). İnsan içten ve dıştan temiz olmalıdır. Kefaret Günü’nün temin edilmesi, bütün İsrail halkına kesin bir af bilincini kazandırmak içindi. İmanlının esenliği ve sevinci, kurtulduğunu bilmesinden kaynaklanır!


Önce bir buzağı ve bir koç, sonra da iki ergeç seçilirdi. O sırada başkâhin, kefaret için seçilen ergecin başı üzerine ellerini koyup bütün halkın adına günahları itiraf ederdi. Bununla, günahın masum kurbanın üzerine geçtiği simgelenirdi. Kurban edilmeyen ergeç çölde salıverilirdi (günah keçisi). Bu, günahlının “yerini alan”, onunla “yer değiştiren” anlamına gelen “azazel” in yerine getirilmesi içindi (16:8,10). Ergecin bedenine günahı yükleyip çöle salmak, halkın günahının uzaklaştırılmasını simgelerdi (Mez.103:12).


Sonra yalnız başkâhin (kendi günahları için kurban sunduktan sonra), yılda bir defa yapılan Kefaret Günü’nde, En Kutsal Yer’e girip Antlaşma Sandığı’nın üzerindeki tepsiye kurban edilen ergecin kanını dökerdi. “Örtmek” anlamına gelen “kefaret” (İbranicesi: “kafar”) On Emir levhalarının, kurbanın kanıyla örtüldüğünü simgelerdi. Böylece, Tanrı’nın kutsallığını temsil eden sandığın üstündeki keruvlar (melek heykelleri), bizi suçlu bulan emirleri kandan ötürü adeta göremez olurdu (bkz. Rom.3:25-26; 1Yu.2:1-2).


Vaftizci Yahya, İsa’yı “günahı ortadan kaldıran” olarak tanımlarken belki bu resmi gözünün önüne getiriyordu (Yu.1:29). Çünkü İsa, günahı yüklenip ‘azazel’ olarak bizlerle yer değiştirdi. “Doğru kişi olarak doğru olmayanlar uğruna...” “günahlarımızı... kendi bedeninde yüklendi” (1Pe.3:18; 2:24); ‘Kefaret’ olarak ise, çarmıhta “günahı bağışlattı” (Rom.3:25; 1Yu.2:2; 4:10). Bu yüzden her gerektiğinde Tanrı’yla ilişkiyi yenilemek için bağışlamanın sağlandığını biliyoruz!


Bir sonraki bölümde (17:1-16) kurbanlarla ilgili, daha başka ayrıntılar verilir. Bu konuda titiz davranmak lazım, çünkü diğer ulusların kendi putlarına sundukları kurbanlar aslında cinlere sunulurdu (17:7; Tes.32:17; 1Ko.10:20).


Burada kurban konusunda kanın önemi vurgulanır (17:11). Kutsal Kitap, “kan dökülmeksizin bağışlama olmaz” gerçeğini kesinkes duyurur (İbr.9:22). İsa, döktüğü kendi kanının, Tanrı’yla barışan insanların affını, esenliğini ve özgürlüğünü sağlayacağını biliyordu (Mat..26:28; Mar.14:24; Rom.3:25; 5:9; Ef.1:7; 2:13; Kol.1:14,20; İbr.12:24; 13:20; Esi.1:5).



Bölüm 18-20. KİŞİSEL HAYATTA KUTSALLIK

Okunacak Ayetler: 19. Bölüm


Bu emirlerin üçüncü grubu ahlaki temizlik ile ilgilidir (18:1:20:27). Kutsal olmaya çağrılan Tanrı’nın halkı için yüksek bir ahlak vazgeçilmezdir. “Ben RAB’BİM” ve “kutsal olun çünkü ben kutsalım” ifadesi (20:26), 18. ile 20. bölümlerde yaklaşık 30 kez geçmektedir! Topluluğun yararı için bu yasaklar en küçük ayrıntılarına kadar anlatılır.


Günümüzde ahlak kurallarında görülen gevşeme, suçluluk ve bunalım büyük huzursuzluğa neden oluyor. Evrensel ahlak yasaları var ve insanlar yalnız Tanrı’ya bağlı yaşadıklarında mutlu olabilirler. O bizi, böyle bir özellikle yarattı. Buyruklarını görmezlikten gelirsek kendimizi mutsuzluğa mahkûm etmiş oluruz.


SEVGİYİ YAŞA... Bu bölümlerden bazıları kâhinlerle ilgili kuralları işler, ama halka kutsallığın gereğini sık sık hatırlatır (19:2; bkz. 1Pe.1:16; 2:5). Bu kutsallığın gerekleri yalnız ruhsal hizmet verenler için değildir, Tanrı’nın bütün çocukları kutsal olmalıdır. Aynı zamanda cömert (19:9-10), dürüst (19:11-13), yumuşak huylu (19:14-10) ve pak (19:19-22) olmalıdır. Kısacası:


KOMŞUNU KENDİN GİBİ SEVECEKSIN” (19:18, 34).


“‘Zina etme, adam öldürme, hırsızlık yapma, başkasının malına göz dikme’ buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözle özetlenir: ‘Komşunu kendin gibi sev’” (Rom.13:9; ayrıca bkz. Mat. 5:43;19:19;22:39; Mar.12:31; Gal.5:14; Yak.2:8; özellikle Luk.10:25-37).



Bölüm 21-23. KUTSAL KÂHİNLER VE BAYRAMLAR

Okunacak Ayetler: 21. Bölüm


Bu bölümde toplum içi ilişkiler üzerine bazı kurallar vardır (19:23-20:27). Bir dizi kural da kâhinliğin kutsallığı (21:1-9), başkahinin atanması (21:10-15) ve kâhinlik görevine engel olan sakatlık durumları ile ilgilidir (21:17-22). Kurbanlar ve sunular (22:17-33), haftalık ve yıllık bayramlar (23:1-44), tapınma çadırı için yağ ve sunu ekmekleri (24:1-9) ve küfür ile gaddarlığa dayalı günahlar gibi konularda (24:10-23) kâhinlere talimatlar verilir.


Bayramlar, Tanrı’nın geçmişte sağladığı büyük kurtarış ve bereketlere tekrar dikkat çekmek için fırsat tanıyordu. Aynı zamanda ileti bakıp Mesih’in gelişiyle tamamlanan vaatlere işaret ediyordu. Böylece iman yaşamını, Tanrı’nın zaman üstü zaferini kutlayan bir sevinç ve şükran yaşamı olarak simgeliyordu.


Yıllık Bayramların toplamı yediydi. İlk dördü Mesih’in birinci gelişinde tamamladığı işleri, son üçü (üçü de yedinci ayda kutlanırdı) ikinci gelişinde tamamlayacağı işleri önceden resimlerdi. Yedi sayısının önemi şudur; Tanrı’nın sayısı olup O’nun mükemmel işini simgelerdi (Tıpkı yaratılışın 7 günde tamamlanması gibi).


Yedili” bayramlar:

a. Haftalık dinlenme, sept günü …. Yedi günde bir.

b. Fısıh bayramı ............................ Yedi gün sürer.

c. Pentikost bayramı ..................... Yedinci hafta.

d. Kefaret Günü ............................ Yedinci ay.

e. Sept veya istirahat yılı .............. Yedinci yıl.

f. Lütuf Yılı ...................................... Yedinci sept yılı.


Bayramların bizim için anlamı da şöyledir:


Bayramlar:

Bizim için anlamı:

1) SEPT GÜNÜ

Gereksiz dinsel işlerden dinlenmek (İbr.4:1-10).

2) FISIH BAYRAMI VE MAYASIZ EKMEKLER

Mesih’in kurban ölümü ve O’nun günahsız yaşamı (1Ko.5:7-8).

3) TURFANDALAR

Mesih’in ve imanlıların dirilişinin örneği (1Ko.15:20,23).

4) PENTİKOST

Kutsal Ruh’un dökülüşü ve kilisenin ilk hasatı (Elç.2; Yak.1:18; Esi.14:4).

5) BORAZANLAR

İmanlıların dirilip göğe alınması (1Ko.15:52; 1Se. 4:16,17).

6) KEFARET GÜNÜ

Mesih’in kefareti, yani günahları bağışlatan kurban oluşu (İbr.9:23-26).

7) ÇADIRLAR

Mesih’in Krallığında İsrail’le birlikte tapınan uluslar (Zek.14:16).



Bölüm 24-27. ÜLKEDE YENİLENME!

Okunacak Ayetler: 25. Bölüm


Daha sonraki bölümlerde, toprağın yedi yılda bir nadasa bırakılması (sept yılı), 50 yılda bir Lütuf Yılı kutlanması ve yabancılara nasıl davranılması gerektiği konularıyla ilgili kurallar geçer (25:1-55). Kitabın sonunda bir dizi yargı uyarısı ve kutsama da geçer (26:1-46). Son olarak, adaklara ve ondalık konusuna ilişkin bir paragrafa yer verilir (27:1-34).


İsrail’in Babil’e sürgün edilmesinin en büyük sebeplerinden biri, dinlenme yıllarının tutulmayışıydı (26:33-35). Öyle ki sürgün, tutulmayan her sept yılı için bir yıl sürdü! Yani 70 yıl… (2Ta.36:21; Yer.25:11; 29:10). Ya Tanrı’nın lütfuyla sağladığı dinginlikte yaşarız, ya da doğal benliğin tutkularına esir alınır ve ruhsal sürgünü çekeriz.


Lütuf Yılı kölelerin, borçluların, tutsakların vs. karşılıksız olarak özgür kılındıkları yıldı... Herkese af çıkardı. İsa Lütuf Yılının ruhsal anlamını tamamladı: “Rab’bin LÜTUF YILINI ilan etmek için beni gönderdi” (bkz. Lu.4:17-21). O bizi tümüyle özgür kıldı!


Böylece Tanrı halkı şunu öğreniyordu: toprak ve mallar kendilerine ait değil, Tanrı’nın bir emanetiydi (25:2). Halk onu sahiplenmeden bir kahya gibi idare etmeliydi (25:23).


LEVİLİLER bölümü, hayatımızda Tanrı’ya en önemli yeri vermemiz (1:1-17), af için O’nu aramamız (16:1-34), kendimizi temiz tutmamız (19:2) ve komşularımızı sevmemiz gerektiğini (19:18) hatırlatmak için vahyedildi. Günümüzde bu “görsel” örneklere gerek yoksa da içindeki ruhsal ilkeler her zaman aynı önemi taşıyacaktır.


Sorular


1) Kesilen değişik kurbanların iki ana amacı neydi?


2) Kefaret Günü’nü kendi sözlerinizle anlatınız.


3) Komşumuzu kendimiz gibi sevmek konusunda Levililer 19. bölümden uygulanabilir dört ilke çıkarınız.