Levililer’de bulunan yemek ile ilgili düzenlemelerde iki teolojik prensip öne çıkmaktadır. Dinsel açıdan temiz ve kirli yemekler arasındaki ayrım İsrail’in kutsal bir ulus, öteki uluslardan farklı olması yönündeki ilahi çağrısının önemini vurgular; dinsel açıdan temiz ve kirli hayvanlar sırasıyla Israillileri ve diğer ulusları simgeler. Kan yemeyi yasaklayan hüküm, tüm yaşamın, hem insanların hem de hayvanların kutsal olduğu düşüncesinden kaynaklanır. Tanrı et yemeyi uygun görse de, yenilmek için boğazlanan hayvanın yaşamına saygı gösterilmesi gereklidir; kan, yaşamın simgesi olarak, insanlar tarafından tüketilmemelidir.
Önceden de belirttiğimiz gibi, Levililer bölümü İsraillilere Musa aracılığıyla gönderilmiş Tanrı’nın söylevlerini içerir. Bu söylevler farklı konuları kapsasa da, birleştirici ana konu Tanrı’nın insanların kutsal bir ulus olması ile ilgili isteğidir. Bu amaçla, Levililer sunuların sunulması ile ilgili düzenlemeleri (1-7. bölümler) ve değişik türlerdeki kirlenmişliklerden arınma prosedürlerini (12-15. bölümler) içerir. Bu konu İsraillilerin hangi hayvanları yiyip hangilerini yiyemeyeceği ile ilgili düzenlemelerin (11:1-47) hemen ardından gelir. Bu düzenlemeler tüm yaşayan canlıları belirli bir kriter altında ikiye ayırır: dinsel açıdan temiz ve kirli olanlar. Yalnızca dinsel açıdan temiz kategorisine ait olan hayvanlar İsrailliler tarafından yenebilirler. Bu düzenlemeler daha sonra Yasanın Tekrarı 14:3-20. ayetlerinde tekrarlanır.
İlk bakışta bu yemek düzenlemeleri ile İsrail’in kutsal bir halk olma arzusu arasında bir bağlantı görebilmek zordur. Yalnızca belirli hayvanları yemek, İsrail’in kutsal bir halk olma çağrısını nasıl gerçekleştirebilir?
Dinsel açıdan temiz ve kirli hayvanları tanımlayan düzenlemeler, hayvanların bulunduğu ana yerlere göre üç bölüme ayrılır: kara (11:1-8), deniz (11:9-12) ve hava (11:13-23). Tüm hayvanlar kendi bulundukları bölgeyi kapsayan bir kurala göre dinsel açıdan temiz ya da kirli kategorisine ayrılıyorlardı:
Yalnızca çatal ve yarık tırnaklı, geviş getiren kara hayvanları dinsel açıdan temizdir; diğer tüm memeliler dinsel açıdan kirlidir.
Yalnızca pullu ve yüzgeçli deniz hayvanları dinsel açıdan temizdir, diğer tüm balıklar dinsel açıdan kirlidir.
Av kuşları ve sıçramak yerine yürüyen kanatlı böcekler dinsel açıdan kirlidir, diğer tüm kuşlar ve böcekler dinsel açıdan temizlerdir.
Levililer 11 kara hayvanları, balıklar ve kanatlı böcekler ile ilgili genel kuralları açıkça belirtir, ama kuşlarla ilgili kurallar, listelenen diğer türlerden çıkarılmalıdır. Bir ilke verildiğinde bile, genellikle belirli durumları açıklamak için ek detaylar verilmektedir. Örneğin kara hayvanları ile ilgili, deveye ve kaya tavşanına, tavşana ve domuza özellikle dikkat çekilmiştir, bunların hepsi genel kurallarda bahsedilen iki kriterden birini karşılamalarına rağmen dinsel açıdan kirli sayılmışlardır (11:4-8).1
Levililer 11 ve Yasanın Tekrarı 14’te belirtilen beslenme kurallarıyla ilgili bir çok farklı açıklamalar sunuldu. Bazı yorumcular, bu türden bir ikiye ayırmanın insanları ve onların davranışlarını simgelediği düşüncesini ortaya attı. Geviş getiren bir hayvan Kutsal yasa üzerinde derin düşünen bir insana benzer. Koyun dinsel açıdan temiz sayılmıştır çünkü antik İsrailliler Tanrı’yı göksel çobanları olarak kabul ederler. Domuz, kirli alışkanlıklarından dolayı dinsel açıdan kirli sayılmıştır ve bu hareketler bir günahkarın hareketlerini andırmaktadır. Her ne kadar bu açıklamaların rastgele yapılmış olması, çağdaş uzmanları onları reddetmeye yöneltmişse de; büyük olasılıkla iki çeşit hayvanın insanların bir simgesi olduğu fikri doğru bir fikirdir.
Diğer yazarlar bu eski yemek düzenlemelerinin dinsel açıdan temizlik ile ilgili modern bilim buluşları ile uyumlu olduğunu iddia etmektedir. Onlar dinsel açıdan temiz olan hayvanların insanların tüketimine uygun olduğunu ve dinsel açıdan kirli olan hayvanların uygun olmadığını söylüyorlar. Bu iddiaya karşı iki etken bulunuyor. Bunlardan ilki, her ne kadar domuz etinden insan sağlığı için zararlı olan bir tür dinsel açıdan kirli et olarak bahsedilse de, bu durum yalnızca et düzgün bir şekilde pişirilmediğinde geçerlidir. İyi bir şekilde pişirilmiş domuz etinin tüketimi, dinsel açıdan temiz sayılan diğer tüm etlerin tüketimi kadar güvenlidir. Benzer şekilde, deve eti sağlık için bir tehlike taşımakta sayılmaz; hatta Araplar bu eti lezzetli bir et saymaktalar. İkinci olarak, sağlığa zararlı olup olmaması bu yemek düzenlemelerinin arkasında yatan neden olsaydı, bu amacın Kutsal Kitap’ta hiç bahsedilmemesi çok ilginçtir. İsrailliler’i bu etleri yememeye teşvik etmek için, böyle bir tehlikeden bahsedilmeyeceğini düşünebilir miyiz? Bu unsurlar ışığında, sağlık açıklaması ikna edici değildir.2
Bazı yorumcular, İsraillilerin kendileri dışındaki inançlarla olan yakın ilişkisi nedeniyle dinsel açıdan kirli hayvanlardan uzak durma talimatı olduğunu iddia ediyorlar. Örneğin, arkeolojik kanıtlar domuzun Kenan geleneklerinde yendiğini belirtiyor. Bazı dinsel açıdan kirli hayvanlar antik İsraillilerin komşularının dini aktivitelerinde açıkça kullanılmış olsa da, bunu dinsel açıdan kirli sayılan tüm hayvanlar için söylemek mümkün değil. Ayrıca, hayvanların sınıflandırılmasının ardında yatan neden bu olsa idi, Mısır ve Kenan dini ritüellerinde önemle kullanılan boğanın dinsel açıdan kirli hayvanlar arasında sayılmaması çok şaşırtıcı olurdu. Bazı durumlarda dinsel bağlantılar mantıklı görünse de, dinsel açıdan temiz ve kirli hayvanlar arasındaki tüm farkları açıklamak için yeterli değillerdir.
Yemek ile ilgili düzenlemelere getirilebilecek en tatmin edici açıklama, İsrailliler için hayvan dünyasının insan dünyası ile aynı şekilde düzenlenmiş olduğu gözleminde yatıyor. Dinsel açıdan temiz ve kirli olan hayvanlar dinsel açıdan temiz ve kirli olan insanlarla paralellik göstermektedir (İsrailliler ve İsrailli olmayanlar). Dinsel açıdan temiz hayvanlar kategorisinde 2 ayrı kategori daha görülüyor, kurbanlık ve kurbanlık olmayan hayvanlar; bunlar da kâhin olanlar ve olmayan kişilere tekabül ediyor. 3 Beslenmelerinde dinsel açıdan temiz hayvanları yemeyi emrederek, İsraillilere dinsel açıdan temiz bir halk olma zorunlulukları ve diğerlerinden farklı olmaları hatırlatılıyordu.4 Sürekli olarak, her öğünde servis edilen etin, İsrailliler için dini gereklilikleri bulunmaktaydı; bu onların kutsal bir halk olmakla ilgili Tanrı’nın çağrılarını hatırlatıyordu. Yemek ile ilgili yapılan düzenlemeler ve İsrailin Tanrı tarafından seçilmişliği arasındaki bağ açıkça Levililer 20.24-26. ayetlerde belirtilmiştir: “…Sizi öteki uluslardan ayrı tutan Tanrınız RAB benim. Dinsel açıdan temiz hayvanlarla kuşları dinsel açıdan kirli olanlardan ayırt edeceksiniz. Sizin için dinsel açıdan kirli ilan ettiğim hayvanlarla, kuşlarla, küçük kara hayvanlarıyla kendinizi kirletmeyeceksiniz. Benim için kutsal olacaksınız. Çünkü ben RAB kutsalım. Bana ait olmanız için sizi öbür halklardan ayrı tuttum.”
Bunun da dışında, getirilen yemek düzenlemeleri İsrailliler’in diğer halklarla birlikte yemek yemesini zorlaştırdı. Bu düzenlemeler yalnızca İsrailin diğer ulusların aksine dinsel açıdan temiz bir halk olduğunu simgelemiyor, aynı zamanda diğer insanların İsrail ile İsrail’in özel statüsünü taviz verebilecek şekilde ilişkiye girmelerinde sınırlayıcı bir etki de oluşturuyordu.
Her ne kadar dinsel açıdan temiz ve kirli insanlar arasındaki ayrım yemek düzenlemeleriyle ilgili bir açıklama getiriyor olsa da, yine de neden bazı hayvanların dinsel açıdan temiz bazılarının ise dinsel açıdan kirli kılındığı açıklanmalıdır. Örneğin neden bir koyun dinsel açıdan temiz sayılırken bir domuz dinsel açıdan kirli olarak sayılmıştı? Bu sınıflandırma yalnızca keyfi bir şekilde mi yapılmıştı, yoksa bazı hayvanlara dinsel açıdan temiz diğerlerine dinsel açıdan kirli demenin ardında yatan belirli nedenler var mıydı? Her ne kadar bir çok uzman hayvanların dinsel açıdan temiz ve kirli olarak sınıflandırılmasının altında yatan belirli bir temel olduğunu kabul etse de, hiç bir açıklama aynı fikri desteklemiyor. Fakat, yine de bir unsur özellikle ele alınmayı hak ediyor.
Dinsel açıdan kirli sayılan birçok hayvanın sahip olduğu ortak bir özellik, bu hayvanların hayatta kalmalarının başka bir canlının ölümüne bağlı olmasıdır.5 Dinsel açıdan kirli sayılan hayvanlarla ilgili yapılan bir araştırmada, bir çoğunda ortak bir özellik olarak şu ortaya çıkıyor: bu hayvanların hepsi etçil hayvanlar. 13-19. ayetler arasında tanımlanan ve dinsel açıdan kirli sayılan tüm kuşlar av kuşlarıdır; yani bu kuşların beslenmesi diğer hayvanların etlerinden sağlanmaktadır. Kara hayvanları için de bu durum geçerli sayılabilir; dinsel açıdan kirli sayılanların pençeleri vardır (ör. kedi ve köpekler) ve bu hayvanlar et yiyen hayvanlardır. Bunun aksine, çatal tırnaklı hayvanlar et yemezler. Etçiller ve etçil olmayanlar (ya da geviş getiren) arasındaki bu farklılık geviş getirme ölçütü de dahil edilerek vurgulanmaktadır. Hayvanların ölüm ile olan ilişkileri 11. bölümde incelediğimiz konuyla bağlantılı olarak dinsel açıdan kirliliklerini belirler. Levililerde, ölüm ve dinsel açıdan kirlilik genellikle birbiriyle ilişki içindedir ve bunlar yaşamın ve kutsallığın karşıtlarıdırlar. İsrailliler dinsel açıdan temiz hayvanlar yiyerek, dinsel açıdan kirliliğin kaynağı olarak görülen ölümle aralarına bir mesafe koymaktadırlar.
Levililer 11. bölümdeki yemek düzenlemeleriyle ilgili değerlendirmemizi sonlandırmadan önce, kan yemeye (ya da içmeye) yönelik yasak ile ilgili bir şeyler söylemek gerekiyor. Bu konu 17:1-16’da (karş. 3:17; 7:26-27; Yas. 12:16, 23-25) vurgulanmaktadır. Bu yasak öyle ciddi bir yasaktır ki, kan yiyen kişi halkın arasından atılacaktır (17:14).
Bunun nedenini anlamak için Yaratılış bölümüne tekrardan atıfta bulunmamız gerekir. Her ne kadar Tanrı insanları vejeteryan olarak yaratmış olsa da (Yar.1:29), Adem ve Havva’nın Aden Bahçesi’ndeki isyanlarının bir sonucu olarak insanlık sonradan et yeme arzusuna sahip olmuşlardır. Sonuç olarak, insanlar yemek için hayvanları öldürdüler ve buna ek olarak insanoğlunun genel şiddetini de eklediğimizde, Tanrı büyük tufanı gönderdi (6:11-13) Tufandan sonra, Tanrı Nuh ve onun soyu ile et yeme ile ilgili bir antlaşma yaptı. İnsanlar artık et yiyebilirdi, fakat bunu yalnızca “can içeren kanlı et yememek” şartıyla yapabilirlerdi (9:4). Her ne kadar Tanrı bir hayvanın canının alınmasına izin verdiyse de kanlı yiyeceklerin yenmesiyle ilgili yasak O’nun tüm yaşama verdiği değere dikkat çekiyor. İsraillilerin hayvanları öldürmeye, hatta yiyeceklere bile bakışlarının komşularınınkinden farklı olması bekleniyordu. Onlar, inançlarını yani Tanrı’nın tüm yaşamın kaynağı olduğunu gösterecek şekilde davranmalıydılar. Tanrı tüm yaşamın kaynağı ve koruyucusu olduğuna göre, yalnız onun bir hayatı sonlandırmaya hakkı vardı.6
Bitirmeden önce, etin İsraillilerin gündelik beslenme düzenlerinde bulunmadığını hatırlamamız gerekiyor, özellikle de çölde geçirdikleri zamanlarda. Etin bulunamaması, Tanrı’ya sürekli şikayet olarak sunuluyordu. Et yenildiğinde ise bu genellikle dini kutlamalar çerçevesinde gerçekleşiyordu.
Bundan önceki değerlendirmemizden de anlaşılacağı üzere, Levililer’deki yemek düzenlemelerinin önemli teolojik fikirler barındırdığı açıktır. Bir tarafta, dinsel açıdan temiz ve kirli hayvanlar arasındaki farklılıklar İsrail’in kutsal bir ulus olma çağrısını vurgular. Diğer tarafta, kanlı yiyecekleri yememeye ilişkin yasaklar Tanrı’nın insanlara olduğu kadar hayvanlara ve tüm yaşama verdiği önemin altını çizer. Dinsel gerçekler yemek yeme ile ilişkilendirilerek çok uygun bir biçimde gündelik rutinlere yansıtılmıştır.
Dinsel açıdan temiz ve kirli yiyecek kavramları sık sık Yeni Antlaşma’da görülmektedir. Matta 15:1-20 ve Markos 7:1-23’deki benzer mesajlarda, İsa’nın dinsel açıdan kirli bir yiyeceği yemeye yönelik tavrına odaklanır. Bu bölümlerde etin dinsel açıdan kirli olduğu özellikle belirtilmemiştir, yalnızca öğrencilerinin “kirli, yani yıkanmamış ellerle yemek yediklerinden” bahsedilir. Buna cevap olarak İsa insanlara şunu söyler: “Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini bilmiyor musunuz?” (Mar. 7:15; krş. Mat. 15:11)
Sonra İsa öğrencilerine şu açıklama yapıyor: “Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da helaya atılır. …İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.” (Mar. 7:18-23; krş. Mat. 15:17-20). Markos, burada kısa fakat önemli şu gözlemi de yapıyor: “İsa bu sözlerle, bütün yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu” (7:19).
Dinsel açıdan kirli ve dinsel açıdan temiz yiyecek meselesi aynı zamanda Petrus’un Tanrı korkusuna sahip bir Romalı olan Kornelius’u ziyaretinde de ortaya çıkıyor. (Elç. 10:1-11:18) Bu olay, Elçilerin İşleri’nde önemli bir yere sahiptir, çünkü müjdenin Yahudi olmayan halklara ilan edilişinin ilk örneğidir. Kornelius’u ziyaret etmesi istenmeden önce, Tanrı bir görümde Petrus’a dinsel açıdan kirli olan bazı hayvanları kesmesini ve yemesini emrediyor. Petrus güçlü bir şekilde bunu reddetse de, Tanrı onu “Tanrı’nın temiz kıldıklarına bayağı dememesi için” uyarıyor (Elç. 10:15). Daha sonra, Kornelius’u ziyaret ettiğinde, Petrus görümünün önemi ile ilgili yorum yapıyor: “Bir Yahudi'nin başka ulustan biriyle ilişki kurmasının, onu ziyaret etmesinin töremize aykırı olduğunu bilirsiniz. Oysa Tanrı bana, hiç kimseye bayağı ya da dinsel açıdan kirli dememem gerektiğini gösterdi.” (Elç. 10:28)
Önceden Tanrı, İsraillileri diğer uluslardan ayırmak için dinsel açıdan temiz ve kirli yiyecek kavramlarını bildirmişti. Fakat Yeni Antlaşma döneminde Tanrı, “dinsel açıdan temiz” olan Yahudiler ile “dinsel açıdan kirli” olan diğer uluslar arasındaki farkın kalktığını belirtmek için dinsel açıdan temiz ve kirli yiyecekler arasındaki ayrımı da ortadan kaldırmıştı. İsa Mesih’in ölümü, dirilişi ve göğe yükselişi ile, Yahudi olmayanlar da artık Tanrı’nın lütuf ve merhametinin alıcısı haline geldiler. Bunun ışığında, dinsel açıdan temiz ve kirli yiyeceklerle alakalı getirilmiş Tanrısal düzenlemelerin kaldırılması oldukça doğal olacaktır, çünkü bu düzenlemeler artık anlamlı bir amaca hizmet etmemektedir. Petrus’un görümü ilk kilisenin genel duruşunun şekillenmesinde o kadar önemlidir ki, Elçilerin İşleri bölümünde iki defa aktarılmıştır (10:9-16; 11:5-10). Daha sonra, Yeruşalim Konseyi’nde Petrus, müjdeyi Yahudi olmayanlara da götürme hareketini, Tanrı’nın Yahudiler ve Yahudi olmayanlar arasında artık bir ayrım yapmadığını söyleyerek savunmuştur.
Her ne kadar ilk kilise dinsel açıdan temiz ve kirli yiyecek ayrımını teolojik temellerde terketmiş olsa da, yine de Yahudi olmayanların kan yememe ile ilgili kurala sadık kalması konusunda ısrar ettiler. Bu durum Yahudi olmayanların Musa’nın yasası ve sünnete ilişkin durumlarını açıklığa kavuşturmak amacıyla toplanan Yeruşalim Konseyi’nin sonunda açıkça görülebilir. Yakup, konseyin kararlarını Yahudi olmayanların “putlara sunulup kirli hale gelen etlerden, fuhuştan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kandan sakınmaları gerektiğini” (Elç. 15:20; krş. 15:29) açıklayarak özetlemiştir. Her ne kadar Eski Antlaşma’da bulunan kadar dinsel açıdan temiz/kirli yiyeceklere dair düzenlemeler İsa Mesih tarafından getirilen Yeni Antlaşma ile gereksizleşse de, Eski Antlaşma’da kanlı yiyeceklerin yenmesiyle ilgili yasağın teolojik temeli değişmediğinden bu düzenleme yeni anlaşmanın bir sonucu olarak kalmaya devam etmiştir (Yar. 9:4-6). Nitekim hem Yahudi hem de Yahudi olmayan inanlıların buna uymasında ısrar edilmesi için iyi bir neden de bulunmaktaydı.
Dikkat çekicidir ki, her ne kadar ilk kilise Eski Antlaşma’nın hayvanların kanının bulunduğu yiyecekler ile ilgili düzenlemelerine uymakta ısrar da etse, çeşitli Yeni Antlaşma bölümleri Mesih’in kanını içmekle ilgili şaşırtıcı söylevler içeriyor. Bunlardan en göze çarpanı ise Yuhanna 6:53-56: “İsa onlara şöyle dedi: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu'nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda.’” İsa ve onun bedenini yiyip kanını içenler arasındaki özel ilişkiyi vurgulayan bu ifadeler, şüphesiz Rab’bin Sofrası ya da Komünyon ile ilişkilidir.7 Yeni anlaşmayı anmak için, imanlılar İsa Mesih’in bedenini ve kanını temsil eden ekmeği yemeli ve şarabı içmelidirler (Mat. 26:27-28; Mar. 14:23-24). Bunu yaparak, İsa ile ilişkilerini kabul ederler ve İsa’nın ölümünün sağladığı nimetlere ortak olurlar (1Ko. 10:16-21; 11:23-26). İsa Mesih tarafından kurulan sofranın temelinde Tanrı ile paydaşlık vardır.
1 Yahudi yemek kurallarının altında yatan 3 ana fikir: (1) kan tüketmek yasaktır (Yas. Tek. 12:23); (2) et ve süt ürünleri aynı anda tüketilmemelidir (Çık. 23:19); (3) belirli türdeki hayvanlar, kuşlar, ve balıklar dinsel açıdan kirli sayılmıştır ve tüketilmemelidirler (Lev. 11:1-47; Yas. 14:3-21). Bu koşulları karşılayan yiyecekler İbranice kāšēr (kāshēr; cf. “kosher”) “dinen uygun,” “yararlı” olarak tanımlanır.
2 Bir Hristiyan’ın perspektifinden eklenebilecek bir neden daha bulunmaktadır. Bu kurallar onlara uyanların sağlığını korumak için getirilmiş olsaydı, İsa Mesih nasıl bunları yürürlükten kaldırabilirdi?
3 Kutsal, dinsel açıdan temiz ve kirli kategorilerinin öneminden daha önce bahsetmiştik (11. bölümde). Bu nedenle yemek düzenlemelerinde bu kategorilerin tekrar ortaya çıkması şaşırtıcı değildir. Lev. 21 ve 22. bölüm birbirlerine paralel giderler: Lev. 21 kirlenmiş kâhinlerle ilgili iken Lev. 22. kirlenmiş yakmalık sunulardan bahseder.
4 Yemek ile ilgili düzenlemeler, kâhinlerin nasıl diğer İsraillilerden farklı oldukları konusundaki bölümden hemen sonra gelir. Kâhinler nasıl diğer İsraillilerden farklı kılınmışlarsa, İsrailliler de o şekilde diğer uluslardan ayrı kılınmıştır.
5 Ölümle bu ilişkiyi daha fazla vurgulamak adına, Lev. 11. bölüm dinsel açıdan kirli hayvanlara dokunmaktan ya da onların leşlerini taşımaktan dolayı oluşan dinsel açıdan kirliliğe odaklanır (bkz. 24-38. ayetler). Dinsel açıdan temiz hayvanların leşleri bile (yani herhangi bir törende kurban edilmek dışında bir nedenle ölenlerin) insanlar için dinsel açıdan kirli sayılmaktadır (39-40. ayetler).
6 Kanın tüm kurban sistemi içerisindeki önemiyle ilgili, lütfen 12. bölüme bakın.
7 Karş. P. M. Hoskins, That Scripture Might Be Fulfilled: Typology and the Death of Chris (LaVergne, TN: Xulon, 2009), 103–9.