9. Sonsöz

Sıkıntı Şelalesi

Daha birçok kişi gibi, Hormoz Shariat61 da 1979’da gerçekleşen İran devrimindeki kaostan kaçmıştı; yerleştiği Kaliforniya’da doktora yaptıktan sonra başarılı bir araştırmacı bilim insanı oldu. Aynı dönemde Hristiyan olarak, evinde dua ve Kutsal Kitap çalışması için bir grup arkadaşıyla buluşmaya da başladı. Grupları büyüdü ve Hormoz’dan pastörleri olmasını istediler. Korku ve endişelerine rağmen bu daveti kabul etti. Kiliseleri on yıl boyunca 120 üye sayısına ulaşana kadar düzenli olarak büyüme başarısını gösterdi. O günlerde ihtiyarlardan birisi Hormoz’u, bir pastör olma çağrısı veya meshi almadığı ve armağanlı bir pastör olmadığı konusunda suçlamaya başladı. Hormoz başlıca armağanının pastörlükten çok, elçisel olduğunun farkındaydı ama yine de kiliseye hizmete çağrıldığını hissediyordu. Sözü edilen ihtiyar birkaç arkadaşını kilise üyelerinin evlerine göndererek Hormoz’u kötüledi ve onun pastörlükten uzaklaştırılması için çaba sarf etti. Bazı arkadaşları Hormoz’dan kendisine yöneltilen suçlamalara karşılık vermesini istedi ama Hormoz kendisini savunmayı reddetti. Tüm bu karşı durmalar karşısında teşvikini öylesine yitirmişti ki, bilim insanı olduğu eski işine dönmeyi düşünmeye başladı. Bir gün kendisini bir şelale altında dururken gördüğü bir görüm gördü ve Rab kendisine şöyle konuştu: “Bu bir sıkıntı şelalesi, altında dur, sakın kaçma.”

Hormoz’a yönelik kötülemeler daha da arttı. Sonunda kilise, üyelerinin Hormoz’u pastörlükten uzaklaştırma kararı aldığı bir oylama toplantısı yapmaya çağrıldı. Muhalif üyeler güvensizlik oyunun çıktığı toplantıdan sonra bunu kutlamaya gittiklerinde, Hormoz Rab'bin kendisine “Sen de git ve onlarla birlikte kutla!” dediğini hissetti. Hep birlikte yemeğe gittiler. Hormoz’un ısmarladığı hamburger, üzerine kürdanla saplanan “mutlu bayrakla” servis edildi. Hormoz bu bayrağı görür görmez Rab'bin sevincini hissetti ve Rab'bin kendisine, “Bugünün yaşamının en kötü günü olduğunu düşünüyorsun ama aslında yaşamının en iyi günü!” dediğini hissetti. Hormoz utançtan kaynaklanan derin acının sevince dönüştüğü o anı anımsatan bayrağı hala saklamaktadır.

Hormoz herkesin önünde küçük düşürülmesine rağmen kilisenin üyesi olarak kalmaya devam etti ve kilisenin arkasında sessizce otururdu. Kiliseyi yönetmeye başlayan ihtiyarlar vaaz verme konusunda zorlanıyorlardı ve hayret verici bir şekilde Hormoz’dan vaaz verme hizmetine geri dönmesini istediler. Buna rağmen düşmanlık ve nefret, saldırıların daha da kötüleşmesiyle devam etti: “Sen cinlere tutsaksın; birisi seni karnında yılanın olduğu bir görümde gördü.” Hormoz kilisedeki dua toplantılarına katıldı ama birçok dua verdikleri yatay mesajlarla kendisine yönlendiriliyordu. Bütün bunlar ona büyük acı veriyordu. Yüreğinin şifa bulması için dua ettiğinde, kendisine zulmedenler için yüreğinin doğaüstü bir sevgiyle dolu olduğunu gördü; onların gözlerine bakarak içten ve gerçek bir şefkatle onlar için dua edebiliyordu. O günlerde sık sık Rab'bin muhteşem varlığını yanı başında hissederek, O’nunla çok güzel zaman geçiriyordu.

Kilisede oldukça büyük olan bir azınlık hala Hormoz’u destekliyordu. Buldukları aracı kişi sonunda, iki grubun kendi yollarına gitmesini önerdi – böylece kilise bölündü. Hormoz teşvikleri kırılmış olan küçük grupla kaldı. Ama bundan sonra Tanrı müthiş bir yaşam ve sevgi patlamasıyla harekete geçti. Sadece iki yıl içinde sayıları 50’den 250’ye çıktı. Hormoz’un sözleriyle “Kiliseye gelen herkes kurtuluşa kavuşuyordu.” Bu doğaüstü sağlıklı dönem, üyeler “bölünme, gurur ve dedikodudan bıktıkları” için gelmişti. Kilise bir topluluktan altıya çıktı ve başlattıkları televizyon hizmeti büyüyüp başarılı olarak, sundukları mesaja İran’da karşılık veren birçok ev kilisesi başlamasına yol açtı.

Bu gerçek hikaye bu kitabın ana mesajını örnekler. Hormoz utanç ve gözden düşmeye maruz kaldığı karanlık günlerden geçti, zehir dolu şahsi saldırıların kurbanı oldu. Tanrı ona karşılık vermek veya kaçmak yerine, orada kalıp dayanması ve sevmeye devam etmesi için lütuf bahşetti. Hormoz Tanrı’nın mordan vazgeç çağrısını kabul edince alçaltılmaya dayanmak için lütuf buldu. Sonunda sadece Kaliforniya’da değil, İran’daki binlerce İranlıya da ulaşan başarılı hizmetiyle haklı olduğu kanıtlandı. Hormoz kendi namını kaybetmeye hazırdı ve Tanrı bunun karşılığında onu daha büyük ve uluslararası bir hizmetle ödüllendirdi.

Engizisyon Mahkemesi Başkanı

Rus yazar Fyodor Dostoyevsky tarafından kaleme alınan harika roman Karamazov Kardeşler’de, inançlı olmayan Ivan Karamazov, imanlı kardeşi Aloysha’ya “Engizisyon Mahkemesi Başkanının Efsanesini” anlatır. Bu efsaneye göre İsa, İspanyol Engizisyon döneminde Sevilla kentine gelir ve katedralin önünde küçük bir kızı ölümden diriltir. Halk İsa’ya övgüler yükseltirken, Engizisyon Mahkemesi Başkanı atı üzerinde oraya gelir ve adamlarına İsa’yı tutuklayıp hapse atmalarını buyurur.

Aynı günün akşamı İsa’yı zindanda ziyaret eder ve Engizisyonu ve Katolik Kilisesini engellemek üzere geldiği için ertesi gün diri diri yakılacağını söyler.

Engizisyon Mahkemesi Başkanı İsa’yı, çöldeki denenmesini hatırlatan üç yöntemi kullanarak alayla sorgular. İsa’ya taşları ekmeğe döndürmüş olsaydı, kalabalıkları besleyebileceğini ve bu sayede onların düşüncesiz ve ölümsüz sadakatini kazanabileceğini; tapınağın tepesinden aşağı atlamış olsaydı, görülecek mucizenin halkın gözlerini kamaştırarak iddialarını kabul edeceklerini ve son olarak, Şeytan’ın yeryüzündeki tüm krallıkları kendisine verme önerisini kabul etmiş olmasını söyledi.

Engizisyon Mahkemesi Başkanı kilise adına şu itirafta bulunur: “Sekiz asır önce, Senin küçük görerek reddettiğin, Şeytan'ın sana yeryüzündeki tüm krallıkları göstererek sunduğu bu son armağanı biz ondan aldık. Roma ve Sezar’ın kılıcını Şeytan'dan aldık ve kendimizi yeryüzünün tek önderi olarak ilan ettik.” Sözlerine şöyle devam eder: “Eğer dünyayı ve Sezar’ın morunu almış olsaydın, evrensel devlet kurardın ve evrensel barış sağlardın.”62

Eğer İsa Sezar’ın morunu almış olsaydı, tüm dünya üzerinde egemenlik sürecek olan büyük bir imparatorluk kurabilirdi! Gerçek yok olup giderdi, özgürlük ümidi mahvolurdu ve bu dünyanın krallıkları her zaman olduğu gibi var olmaya devam ederdi.

İsa Engizisyon Mahkemesi Başkanını sevgi dolu gözleriyle izleyerek pür dikkat dinler ama konuşmayı reddeder. Engizisyon Mahkemesi Başkanı O’nun bir şeyler söylemesini çok istemektedir ama uzunca bir sessizlikten sonra İsa yaşlı adama yaklaşır ve kansız, yaşlı dudaklarından hafifçe öper. Engizisyon Mahkemesi Başkanı kapıyı açar ve İsa’yı serbest bırakır.

Dostoyevsky’nin anlatımı İsa’nın öpücüğünün yaşlı adamın yüreğinde parlamasıyla tamamlanır – ama yine de inatla davranışlarını değiştirmeyi reddeder.

Sonra İblis İsa’yı yükseklere çıkararak bir anda O’na dünyanın bütün ülkelerini gösterdi.6 O’na, “Bütün bunların yönetimini ve zenginliğini sana vereceğim” dedi. “Bunlar bana teslim edildi, ben de dilediğim kişiye veririm. 

Aynen İsa’nın Şeytan'ın önünde yere kapanarak “dünyanın bütün ülkelerini” ve “onların zenginliğini” (Luka 4:5-6) elde etme denenmelerini reddetmesi gibi, ilk kilise de güç ve onur simgesi olan Sezar’ın kılıcını ve mor renkli kaftanı reddetti. Onun yerine İsa ve Pavlus’un örneğini izleyerek, saf bir yaşam sürdürdüler ve kutsallık ve alçakgönüllülükle hizmet ettiler. Ancak Konstantin’den sonra kilise önderleri mor rengi kullanmaya ve töre-karşıtı olan Tanrı’nın Egemenliği'nin temsilcileri olmak yerine, yüksek makamlı hükümet yetkilileri gibi davranmaya başladılar. Kilise zenginleşti ve prestij kazandı ama İsa’nın ve ilk kilise önderlerinin hizmetlerini şekillendiren ruhsal güç ve yetkiyi kaybettiler. Kilise dünyayı, sevgi, gerçek ve fedakârlık aracılığıyla Tanrı tanımaz zihniyetlerden kurtararak değiştirmek yerine, dünyanın değerlerini kabullenerek dünya gibi oldu. Nihayetinde Baş Engizisyoncu gibi, kilise de kendisini müjde ve Ruh’a muhalif durumda buldu.

Günümüzdeki Hristiyan önderler aynı denenmelerle karşı karşıyadırlar. Konumlarımızı kendimiz için onur kazanmak üzere kullandığımız zaman müjdeye ihanet ederiz; ve – karanlık bir dünyada ışık olması gereken - yönettiğimiz kiliseler, bizi seyreden kişiler için sürçme taşı olurlar. Orta Doğu’nun birçok bölgesinde, Mesih’e yönelik benzeri görülmemiş bir ilginin olduğu bu dönemde, kilise önderlerinin İsa merkezli yetki anlayışını kabullenmesi şarttır. Bu kitapta özellikle Orta Doğu’ya odaklandım ama Doğu Asya, Afrika ve Latin Amerika’da büyümekte olan kiliselerin de, içinde yaşadıkları toplumları değiştirme potansiyelini gerçeğe dönüştürmek istiyorlarsa, otoriter önderlik modelinin ötesine geçmeleri gerekecektir. Avrupa ve Kuzey Amerika’daki küçülen kiliseler de, önderleri geçmişte tat aldıkları saygınlığı ellerinden bıraktıkça ve kendilerini töre-karşıtı olan Tanrı’nın Egemenliği'nin temsilcisi olmaya yeniden adadıkça, ruhsal yenilenmeyi tecrübe edebilirler.

Bu meydan okumanın karşısında, yüreklerimizi Engizisyon Mahkemesi Başkanı gibi katılaştıracak mıyız? Konumumuzun getirdiği güç, prestij ve şahsi çıkarlara dört elle sarılacak mıyız? Tanrı’nın Egemenliği'nin gerçek yüceliğini görebilmek için bu dünyanın şaşasından vazgeçmeye cüret edecek miyiz? Rabbimiz – aynen Pavlus’un yaptığı gibi - İsa’yı izlememiz, mordan vazgeçmemiz ve utancı kucaklamamız için bize lütfetsin ki, en yüce onura ulaşarak O’nun ağzından çıkan “Aferin!” sözcüğünü sevinçle işitebilelim.


1 Ali gerçek bir kişi değildir. Ali’nin yaşadıklarını, şahsen tanıdığım kişilerin başından geçen gerçek olaylara dayandırarak oluşturdum.

2 Konstantin’in görümünün bu versiyonu, Eusebius tarafından, Vit. Const. 23’te böyle ifade edilir.

3 Eusebius, Vit. Const. 4.62

4 Alan Kreider’in bölüm 9’da Konstantin’in mordan vazgeçmesiyle ilgili olarak kaleme aldıklarına borçluyum. Alan Kreider, The Patient Ferment of the Early Church: The Improbable Rise of Christianity in the Roman Empire (Grand Rapids: Baker, 2016).

5 Pliny, Nat. 9.127.

6 Hippolitus, Trad. Ap. 16.9-10.

7 Minicius Feliz, Oct. 8

8 Richard Y. Hibbert, “Why Do They Leave?: An Ethnographic Investigation of Defection from Turkish-Speaking Roma Churches in Bulgaria” Missiology 41 (2013): 315

9 Gerçek adı değildir. Öğrendiklerini benimle yaptığı kişisel bir yazışmada paylaştı.

10 Roy Oksnevad, “BMB Discipleship: An Investigation into the Factors Leading to Disharmony within the Iranian Churches in the Diaspora,” St Francis Magazine 8, no . 4 (2012): 397-434.

11 Arley Loewen, New Horizons for Afghanistan: Principles of Leadership Development (Kabul: Faisal Publications, 2008).

12 Delbert Chinchen, “Patron-Client System: A Model of Indigenous Leadership,” Evangelical Missions Quarterly 31, no. 4 (1995): 446-451

13 Chinchen, “Patron-Clien System.”

14 Bu bölümdeki içeriğin büyük çoğunluğu için şu kaynaklara şükran borçluyum: Paul W. Barnett, The CorinthianQuestion (Nottingham: Apollos, 2011); David E. Garland, 2 Corinthians, NAC 29 (Nashville: B&H, 1999); Murray J. Harris, The Second Epistle to the Corinthians, NIGTC (Grand Rapids: Eerdmans, 2005).

15 Elçilerin İşleri 18:1-17

16 Laurence Welborn, “Paul’s Appropriation of the Role of the Fool in 1 Corinthians 1-4,” Biblical Interpretation 10, no. 4 (2002): 420-435.

17 Jennifer A. Glancy, “Boasting of Beatings (2 Corinthians 11:23-25),” Journal of Biblical Literature 123, no. 1 (Spring 2004): 99-135

18 Apeleyus, Metam. 9.12.

19 E.A. Judge, “The Conflict of Educational Aims in the New Testament Thought,” International Journal of Christianity & Education 9 (1966): 32-45.

20 Bu bölümdeki bilgilerin çoğunluğu Biola Yeni Antlaşma profesörü olan Joseph H. Hellerman’ın Embracing Shared Ministry: Power and Status in the Early Church and Why It Matters Today (Grand Rapids: Kregel, 2013) adlı kitabından alınmıştır.

21 Çiçero, Tusc. 2.24.58

22 Joseph H. Hellerman, Reconstructing Honor in Roman Phillippi: Carmen Christi as Cursus Pudorum, Society for New Testament Studies Mongraph Series 132 (Cambridge: Cambridge University Press), 97.

23 Peter Pilhofer, Philippi, Band 1: Die erste christliche Gemeinde Europas, WUNT (Tübingen: Mohr Sieback, 1995)

24 Elç. 16:11-18

25 Brian Rapske, Paul in Roman Custody, The Book of Acts in Its First Century Setting, Vol. 3 (Grand Rapids: Eerdmans, 1994), 124.

26 Elç. 16:19-24.

27 Elç. 16:25-40

28 Philo of Alexandria, Embassy to Galus (110-114).

29 Dio Chrysostom, 1 Serv. Lib. 14.1.

30 Martin Hengel, Crucifixion (Philadelphia: Fortress Press, 1977), 55-63.

31 E. P. Sanders, Paul and Palestinian Judaism (London: SCM Press, 1977), 419-428.

32 N. T. Wright, Justification: God’s Plan and Paul’s Vision (London: SPCK, 2009), 53-58, 221-224.

33 John Piper, The Future of Justification (Wheaton: Crossway, 2007), 183-186.

34 David A. DeSilva alıntı yapmıştır, Honor, Patronage, Kinship & Purity (Downers Grove: InterVarsity Press, 2000), 104

35 Robin Lane Fox, Alexander the Great (New York: Penguin, 1973), 320-325.

36 Jack Mezirow, kendisi ve başkaları tarafından düzenlenen Learning as Transformation: Critical Perspectives on a Theory in Progress adlı eserinde “Learning to Think Like and Adult: Core Concepts of Transformation Theory,” (San Francisco: Jossey-Bass, 2000), 22.

37 Mat. 18; Mar. 9:35; Luk. 9:48.

38 Mat. 19:30; Mar. 10:31.

39 Mat. 20:16; 23:11-12; Mar. 10:43-44; Luk. 13:30; 14:11; 18:14; 22:26.

40 Edward W. Taylor, “Building Upon the Theoretical Debate: A Critical Review of the Empirical Studies of Mezirow’s Transformative Learning Theory,” Adult Education Quarterly 48 (1997): 34-59.

41 Aristotle Poetics IV

42 Xenophon, Cyr. 8.22.

43 1. Krallar 21 Navot’un öyküsünü ve İlyas’ın Ahav’ı nasıl kınadığını anlatır.

44 A. W. Tozer, The Knowledge of the Holy (New York: HarperCollins, 1978), 1.

45 İmad N. Shehadeh, God With Us And Without Us (Carlisle: Langham Global Library, 2018), 114. Tanrı’nın Mutlak Tekliğinin nasıl iradesine özgü bir odağa yönlendirdiğini gösteren bu yazısı için Dr. Shehadeh’a minnettarım.

46 İsmail Al-Faruk, “On the Nature of Islamic Da’wah,” International Review of Mission 65 (1976): 405.

47 Seyyid Kutup, In the Shadow of the Qur’an (Jeddah: Darl-al-‘Elm, 1986), 6:30:3889.

48 Al-Razi, The Commentary of Al-Razi (Damascus: Dar-Al Fikr, 1981), 12:144

49 Samuel M. Zwemer, Moslem Doctrine of God (New York: American Tract Society, 1905), 30.

50 http://naqshbandi.org/teachings/topics/taking-initiation-bayah/.

51 Geert & Gert Jan Hofstede ve Michael Minkov, Cultures and Organizations (New York: McGraw Hill, 2010), 41.

52 Dennis F. Kinlaw, Let’s with Jesus: A New Way of Doing Theology (Grand Rapids: Zondervan, 2005), 82.

53 Shehadeh, God With Us and Without Us, 136.

54 St Bernard of Clairvaux, Sermons on the Song of Songs (USA: Beloeved Publishing, 2014), 34.

55 Shehadeh, God With Us and Without Us, 149

56 Jürgen Moltmann, The Trinity and the Kingdom (Minneapolis: Fortress, 1993), 176, 197-202

57 Viv Thomas, “Leading with Trinity” (PhD Thesis, University of London, 2002).

58 Joseph H. Hellerman, Reconstructing Honor in Roman Philippi (Cambridge: Cambridge University Press, 2009).

59 Peter Marshall, Enmity in Corinth: Social Conventions in Paul’s Relations with the Corinthians (Tubingen: Mohr Siebeck, 1987), 48, 52.

60 Isak Lund, Making Enemies: The Logic of Immorality in Ciceronian Oratory (Lund: Lund University), 52-70.

61 Rev. Dr. Hormoz Shariat kendisiyle yüz yüze yaptığım görüşmede bana bu olayları anlattı.

62 Fyodor Dostoyevsky, The Gospel in Dostoyevsky (Farmington, PA: Plough Publishing, 1988), 33.