2. Kutsal Kitap'ın Doğruluğu

"Dünya ne denli ilerlerse ilerlesin, insan bilgisinin tüm dalları son aşamaya geliştirilsin, bütün eğitimin temeli olan Kutsal Kitap'ın yerini hiçbir şey tutamaz." Goethe

(Alman şair)

Şimdiye dek Tanrı'nın açıklaması (vahiy) olan Kutsal Kitap'ın metninin yüzyıllar boyunca doğru olarak iletildiğini saptadık.

Şimdi başka bir sorun ortaya çıkabilir: Bu kitabın bildirdikleri doğru mudur? Tarihsel, coğrafi ya da başka konularda yanlışlıklara rastlasaydık, Kitap'ın tanrısal kökeni ve esinlemesinden kuşku duyacaktık. Tanrı gerçeğin Tanrısı'dır: O'nun yazdırdıkları gerçek olmalı.

Burada ele alınması gereken iki konu vardır: (a) Arkeolojinin tanıklığı (b) Yerine gelmiş olan ve günümüzde yerine gelmekte olan Kutsal Kitap peygamberlik sözleri.

Kutsal Kitap'ın doğruluğu ile arkeoloji.

İsrail devletinin kurulduğu 1948 yılından bu yana sürekli olarak, ülkede arkeolojik çalışmalar yapılmaktadır. Ortadoğunun tüm ülkelerinde "tel" adıyla tanınan höyükler bulunur.Bunlar üst üste kurulmuş birkaç kentin kalıntılarından oluşan tepelerdir. İsrail'de kazılmamış "tel"lerin sayısı fazla olduğundan arkeoloji araştırmaları daha uzun bir süre devam edeceğe benzemektedir.

Arkeoloji; paleografi (eskiyazıbilim), epigrafi (yazıtbilim), filoloji (dilbilim), semantik (anlambilim), numistik, papiroloji ve sijillografi gibi bilim dallarının yanı sıra potasyum-argon, karbon 14, termo-luminesans v.b. tekniklere dayanan bir bilimdir. Yardımcı bilimleriyle birlikte arkeoloji sayesinde eski uygarlıklar hakkında bilgimiz vardır. Kutsal Kitap'taki tarihsel olaylarda adı geçen uygarlıklarla ilgili olarak arkeoloji aracılığıyla daha ayrıntılı bilgi elde edebilmekteyiz. Bu da olayları daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Efsane, mi gerçek mi?

Kutsal Kitap'ın Tekvin kısmında anlatılan tarihe ait bazı arkeolojik çalışmaları inceleyelim. Bir kısım yorumcular, Kutsal Kitap'ta anlatılan çoğu olayları efsane olarak kabul eder. Onlara göre İbrahim, İshak, Yakup ve Yusuf'u anlatan öyküler, birer dinsel efsaneden başka bir şey değillerdi.

Arkeolojik araştırmalar sayesinde bu görüşün asılsız olduğu kanıtlanmıştır. 1902 yılında Susa'da de Morgan tarafından bulunan Hammurabi'nin dikili taşı, 1925 ile 1933 yılları arasında Irak'taki Yorgan Tepe'de Edward Chiera'nın yönetimindeki müze ve üniversite ekiplerince ortaya çıkarılan ve sayısı yirmi bine ulaşan Nuzi levhaları, ve Louvre Müzesinin eski yönetmeni Andre Parrot'un 1933 ile 1956 yılları arasında Fırat Irmağı yakınlarındaki çalışmalarla bulunan Mari kral kitaplığının levhaları sayesinde o çağın toplumsal, hukuksal ve siyasal uygarlığıyla ilgili geniş bilgiye sahibiz. İbrahim'in mirasçısını değiştirmesi100, Esav'ın ilk oğulluk hakkını Yakup'a satması101, Yakup'un eşlerini elde etmek için yıllarca çalışması102, Laban'ın ilahlarının Rahel tarafından çalınması103ve başka birçok ayrıntının çağın uygarlığına uygun olduğu belgelenmiştir. Orta doğunun kumları altından çıkarılan bilgilerle doğrulanmaktalar. Mari'de Kutsal Kitap'ta bulunan adlara benzer Nahur (Nahor), Sarug (Seruc) adlarının yanı sıra İbrahim adına benzeyen adlar yazılar arasında görülmüştür.Arkeolojik bulgular Kutsal Kitap'taki kişilerden söz etmemekle birlikte , bu adların ataların yaşadığı çağ ve ülkelerde yaygın olduğunu kanıtlar.

M.Ö. 9. yüzyılda yaşamış olan İsrail kralı Yehu'yu ele alalım. Kutsal Kitap'taki II. Krallar kısmı onunla ilgili çok şey anlatır. Kutsal Kitap bu kralın Asur kralı 3. Şalmaneser'e haraç vermek zorunda kaldığını bildirmez. Ama 1850 yılında Nineve kalıntılarından çıkarılan ve Londra'daki Britanya Müzesi'nde korunan siyah dikili taş, İsrail kralı Yehu'nun efendisi 3. Şalmaneser'in önünde eğildiğini gösterir. Bundan başka, böyle bir belgenin ortaya çıkarılışından sonra hiç kimse Kral Yehu'nun, Asur İmparatorluğu'nun, 3. Şalmaneser'in ya da başkenti Nineve'nin var oluşunu yadsıyamaz. Oysa Voltaire Nineve'nin hayali bir kent olduğunu öne sürmüştü! Eğer Voltaire'in, Rich, Botta, Layard, Rassan, Smith ve başkalarının, yaşadığı dönemden yaklaşık yüz yıl sonra yapacakları kazılardan haberi olsaydı, ortaya çıkaracakları yapıları, sarayları, binlerce levhayı, yüzlerce metrelik kabartmayı görseydi daha ölçülü konuşurdu!

Bu kabartmalardan biri, Lakiş kent halkının Sanherib tarafından sürgüne götürülmesini gösterir. Yahuda bölgesindeki Lakiş kentinin kuşatılmasına Kutsal Kitap'ta II. Krallar 18:13-14 ayetlerinde ve Lakiş halkının sürgüne götürülmesine Yeremya 34:7 ve Mika 1:13'de değinilir. Bilmediğimiz şey, bu sürgünün ayrıntıları ve onu uygulayanların zalimliğidir. Arkeoloji bu yönü aydınlatmakla değerini kanıtlamıştır.

Kutsal Kitap boyunca anlatılan olayların tarihsel doğruluğunu pekiştiren arkeolojik buluşlarla ilgili bol örnekler verilebilir. Bu, arkeolog ve eski yazı uzmanlarının Kutsal Kitap'taki her olayla ilgili bir buluş yapmış oldukları anlamına gelmez. Ama kesin olarak diyebiliriz ki, Kutsal Kitap'ın ana tarihsel olayları dolaylı olsa bile arkeoloji tarafından birçok kez doğrulanmıştır. Profesör Albright aynı görüşü şu sözlerle savunur: "Arkeolojinin Kutsal Kitap'ın tarihsel doğruluğunu tam olarak saptadığına kuşku yoktur."

Kutsal Kitap peygamberliklerinin gerçekleşmesi

Eski Antlaşma'nın büyük bir kısmı, İsrail halkını Baallar ve Aşeralar gibi yalancı tanrılara hizmet etmek için bıraktıkları gerçek Tanrı'ya döndürmek amacıyla söylenmiş peygamberlerin bildirilerinden oluşur.

Ama Kutsal Kitap'ta başka tür peygamberlikler de vardır: Bunlar gelecekte neler olacağını haber veren önbildirilerdir. Böylece, Kenan ülkesini almaları, Mısır'da bulunmaları, Babil'e sürgün gitmeleri, sürgünden dönmeleri104gibi İsrail tarihinin büyük aşamaları önceden bildirilmiştir. Bunların yanı sıra, Nineve105,Babil106, Sur107ve Petra, Yeni Antlaşma'da Kafernaum ve M.S. 70 yılında yıkılan Kudüs gibi belirli kentlerin saldırıya uğrayıp yıkılmalarıyla ilgili önbildiriler vardır.

Peygamberlerin sadece çağlarının siyasal gelişmeleriyle ilgili önsezi yeteneğini taşıyan kişiler olduğunu varsaymak olanaksızdır. (Kutsal Kitap'taki önbildirilerin Tanrı'nın geleceği bildirmesi olduğunu kabul etmeyen kimi Tanrıbilimcilerin öne sürdüğü açıklama gerçi budur.) Çünkü bu önbildirilerin bu denli ayrıntılı olarak doğru çıkmaları, insanlar tarafından gerçekleştirilmeleri olanakdışı bir iştir.

İsa'nın önceden bildirilişi

İsa Mesih'in birinci gelişini önceden bildiren Kutsal Kitap'ın önbildirileri çok ayrıntılı olarak gerçekleştiler (Bkz. sayfa 267-268'deki liste). Eski Antlaşma, vaadedilen Mesih'in hangi İsrail soyundan doğacağını yaklaşık M.Ö. 1500 yılında, ve Yahudiye'nin hangi kentinde dünyaya geleceğini M.Ö. 700 yılında açık bir şekilde önceden bildirmiştir. Bunun yanı sıra bir bakireden doğacağı (M.Ö. 700 yılında) Mısır'a sığınıp oradan döneceği (M.Ö. 750 yılında) bir de nasıl öleceği (M.Ö. 1000 yılında)108ayrıca anlatılmıştır. Çakıldığı çarmıhın dibinde giysilerinin paylaşılacağı ve giysileri için kura çekileceği Mezmur 22:18'de doğumundan 1000 yıl önce bildirilmiştir. Eğer bir kimse bu önbildirilerden İsa'nın vaadedilen Mesih ve dünyanın Kurtarıcısı olduğunu anlayamazsa, bunun asıl nedeni onun Mesih'i reddedip O'na gelmek istememesidir.

Yoksa uyduruldu mu?

Bazıları İsa Mesih'in İncil'deki yaşamının Eski Antlaşma'daki önbildirilere göre uydurularak yazıldığını iddia etmişlerdir. Halbuki bu önbildiriler o kadar ayrıntılı verilmiştir ki buna uygun bir yaşam yazılmış olsa bile tarihsel olarak bunu ispatlamak ve o zamandaki yüzlerce insanın tanıklığını yok saymak mümkün olamazdı. İsa'dan 700 yıl önce yaşamış olan Yeşaya Peygamberin Mesih'le ilgili gerçekleşen "kabrini kötülerin yanında yaptılar (belirlediler) ama ölümünde zengin adamla beraberdi"(Yeşaya 53:9) önbildirisini örnek olarak inceleyebiliriz. Sırf bu ayete bakarak bunun önceden nasıl gerçekleşeceği tahmin edilemezdi. Fakat olay gerçekleşince bunun nasıl olacağı ortaya çıktı.

Önbildiride iki olay vardır:

1. "Kabrini kötülerin yanında yaptılar (belirlediler)" - Romalılar çarmıha gerilen suçluların cesetlerini Kudüs dışındaki bir çöp yığınına atıyorlardı. Normalde İsa'nın cesedi de oraya atılacaktı.

2. "Ve ölümünde zengin adamla beraberdi" - Ama İsa'nın gizli öğrencisi olan Yusuf adında zengin bir Aramatyalı, Roma valisi Pilatus'tan cesedin kendisine verilmesi için izin aldı ve yeni yaptırmış olduğu kendi kabrine yatırdı.

Böylece 700 yıl önceki bu önbildiri gerçekleşmiş oldu. Biz sadece bu önbildirilerden bir ayeti örnek olarak verdik.

Bu peygamberlikleri anlama yolu.

Kutsal Kitap'ın tüm peygamberlik sözleri hemen yorumlanabilecek türden değildir. Kutsal Kitap okuru, peygamberlik sözlerini birbirleriyle dikkatli bir biçimde karşılaştırmalıdır. Bir ayet veya bir bölümde birbirinden ayrı iki olay önceden bildirilebilir. Örneğin: Matta 24'te İsa, "Tapınak ne zaman yıkılacak?", "Mesih'in ikinci gelişiyle ilgili belirti nedir?"ve "Çağın sonuyla ilgili belirti nedir?" diye üç ayrı soruya cevap verir. İlk iki soruda belirtilen olaylar arasında 1900 seneden çok bir sürenin geçeceğini şu anda biliyoruz çünkü tapınak M.S. 70 yılında yıkıldı ve İsa Mesih'in ikinci gelişi gerçekleşmedi.

Bu nedenle henüz Mesih İnanlıları gelecekle ilgili önbildiriler bazı tarikatların davrandığı gibi kesin tarihler belirlememelidir. Buna çarpıcı bir örnek Allah'ın Çocukları'nın, İsa'nın 1993'de geleceğini bildirmeleridir. Daha önce de Yehova Şahitleri'nin eski Başkanı Rutherford, İsa Mesih'in 1914 yılında geleceğini ilan etmişti. Oysa bu tarihte, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı çıktı. Böyle olunca, tarikat İsa Mesih'in gözle görülür gelişini "göklerde tahta oturtulmasına" dönüştürdü. Aslında Yeni Antlaşma'ya göre İsa Mesih'in tahta oturması dirilişinden kırk gün sonraki Tanrı katına yükselişinde oldu (Elçilerin İşleri 2:32-36).

Sonuç

Hem arkeolojinin hem de yerine gelen önbildirilerin oluşturduğu bol kanıt sayesinde Kutsal Kitap'ın olağanüstü doğruluğu kör kör parmağım gözünedir. İşte bu nedenle Kutsal Kitap'ta Rab, sahte peygamberlere ve ilahlara şöyle meydan okuyor:

"Davanızı ileri sürün, RAB diyor; kuvvetli delillerinizi ortaya koyun, Yakubun Kıralı diyor. Ortaya koysunlar, ve olacak şeyi bize bildirsinler; önceki şeyler nedir, bildirin de onları düşünelim, ve onların sonunu bilelim; yahut gelecek şeyleri bize işittirin. Bundan sonra gelecek şeyleri bize bildirin de, ilâhlar olduğunuzu bilelim; evet, iyilik edin, yahut kötülük edin de etrafımıza bakınalım, ve hep birden görelim. Onu başlangıçtan kim bildirdi ki bilelim? ve önceden kim bildirdi ki: Doğrudur, diyelim? Evet, bildiren yok; evet, işittiren yok; evet, sözlerınizi işiten yok." (Yeşaya 41:21-26)

"Bunları size şimdiden bildiriyorum. Öyle ki, saati gelince bunları size söylediğimi hatırlayasınız." (Yuhanna 16:4)

Bununla ilgili olarak şunu belirtelim ki yukarıda ve aşağıdaki listede gösterdiğimiz önbildiriler Kutsal Kitap'a özgü bir kanıt türüdür. Kuran'ı bu şekilde doğrulayan açık bir şey yoktur.