Kutsal Kitap bir araya getirilen kutsal yazılardan oluşur. İki ana kısma ayrılır: İsa Mesih'ten önce yazılan kısma Eski Ahit ya da Eski Antlaşma denir ve İsa Mesih'in doğumundan sonra yazılan kısma Yeni Ahit ya da Yeni Antlaşma adı verilir.
İsrail halkı ,Tanrı'nın Kutsal Kitap'ı kaleme almak için seçtiği bir araçtır. Bu halk aracılığıyla, Kutsal Kitap'ın Tanrı'nın esinlemesi altında yazıldığını kanıtlayan olağanüstü yazılar insanlığa sunulmuştur.
İbraniler adıyla da tanınan İsrailliler tarihlerinin hangi döneminde kutsal yazıları kaleme almaya başladılar? Kutsal Kitap'ın ilk beş kısmı, İsa'dan önce yaklaşık 14. yüzyılda yaşamış olan Musa peygamber aracılığıyla yazılmıştı. Tanrısal açıklamanın (vahiy) başlangıcı Musa'ya Sina dağında Tanrı'dan doğrudan doğruya gelen emirlerdi.97Yasa anlamına gelen Tevrat adı bu ilk beş kısımdan kaynaklanmaktadır.
Tanrı, Musa'dan sonra, bin yıl süreyle peygamberler aracılığıyla vahyini açıklamaya devam etti. İsrail tarihinin bu uzun döneminde Eski Antlaşma'nın geri kalan kısımları meydana geldi. Eski Antlaşma, yasalar, tarihler, kutsal şiirler ve peygamberliklerle ilgili kısımlara bölünebilir. Kutsal Kitap'ın bu birinci ana bölümünün hemen hemen tümü İbranice olarak yazılmıştır. Bazı küçük parçalar İbranice'ye yakın bir dil olan Aramice'de kaleme alınmıştır.
Yeni Antlaşma
Büyük İskender'den sonra, İsa dönemindeki Filistin üç yüzyıldan beri Yunan uygarlığının etkisinde bulunuyordu. Romalıların ülkeyi ele geçirmesinden sonra bile resmi dil Yunanca kaldı. Bu nedenle Yeni Antlaşma (İncil) İsa Mesih'in dirilişi ve göğe çıkışından sonra havarileri tarafından Eski Yunanca olarak kaleme alındı. Yeni Antlaşma'yla Tanrısal vahiy tamamlanmış oldu.
İsa Mesih ve havarilerinin çağında dünyada en yaygın dil Yunanca olduğundan, o çağın kilise topluluğunun okuduğu Kutsal Kitap Yunanca idi. İsa Mesih'ten yaklaşık iki yüzyıl önce Mısır'ın İskenderiye Kentindeki Yahudiler Eski Antlaşma'yı İbraniceden Yunancaya çevirmişlerdi. "Septuagint" adıyla tanınan bu ünlü çeviri, havarilerin Yunanca'da kaleme aldığı Yeni Antlaşma'yla birlikte ilk çağ kilisesinin kullandığı Kutsal Kitap'tı.
Kuzey Afrika'daki kilise toplulukları, Yunanca değil, Romalıların etkisi altında Latince konuştuklarından, Yeni Antlaşma'yı Latinceye çevirdiler. Bu çeviri Jerom adlı bilgin tarafından yaklaşık M.S. 400 yılında İbranice ve Yunancaya göre düzeltildi. Jerom daha sonra Eski Antlaşma'yı yeniden çevirdi. Bu Latince Kutsal Kitap "kalabalık" anlamına gelen "vulgus" sözcüğüne dayanarak, "herkesçe tanınan" anlamındaki "Vulgat" adını almıştı. O çağda Kutsal Kitap Süryanice ve Kıpticeye de çevrildi.
Bu çağda İncil'den bir iki parça Orta Asya'daki Türk dillerine de çevrildi. "Türkçeye ilk çeviri Sultan IV. Mehmet'in baştercümanı Ali Bey tarafından yapıldı. Bu çeviri 1666 yılında bütünlendi".98Basılmak üzere Hollanda'ya götürüldü ama basılmadı. Ali Bey'in kaleminden çıkan metin Leyden Üniversitesi kitaplığındadır. "Bu çeviriye dayanan ilk Türkçe Yeni Antlaşma 1819'da 5000 nüsha olarak basıldı. Tüm Kutsal Kitap ise 1827'de yayınlandı"99.
Ali Bey'in çevirisi Arap yazısına benzeyen Osmanlı yazısıyla yazıldı. Türkçe konuşan ama Ermeni yazısını kullananlar için ayrı bir çeviri 1819 yılında basıldı. Bu çevirinin Yeni Antlaşma kesimi 1831 yılında, tümü ise 1843 yılında gözden geçirilerek yayınlandı. Bu çevirinin Osmanlı yazısıyla basılması önerilince uygun görülmedi. Yeni Antlaşma ve Mezmurlar'ın yeni bir çevirisi Osmanlı yazısıyla yayınlandı (1866-1868). On yıl sonra içinde yabancı uzmanlar da olan, Şükri Efendi ve Ahmed Efendi adlı iki Türk'ün ve Keyfi Efendi adlı bir Kürt'ün de bulunduğu bir kurul tüm Kutsal Kitap'ı gözden geçirdi. Bu çalışmanın ürünü hem Osmanlı hem de Ermeni alfabesinde basıldı. Bu çeviri 1885 yılında yeniden düzenlendi.
Osmanlı İmparatorluğunda Türkçe konuşup Yunan alfabesini kullanan bir topluluk vardı. Onlar için Ali Bey'in çevirisinin Yeni Antlaşma bölümü 1826 yılında Yunan alfabesiyle yayınlandı. 1839 yılında Kutsal Kitap'ın tümü Yunan alfabesiyle yayınlandı. Bu eser 1854 ve 1871 yıllarında yeniden gözden geçirildi. 1884 yeni bir çeviri Yunan alfabesiyle basıldı. 1905 yılında üç ayrı Türkçe çeviri yerine aynı çeviri Osmanlı, Ermeni ve Yunan alfabeleriyle yayınlandı.
Dil devrimi gerçekleşince yeni alfabeyle yazılan bir Kutsal Kitap çevirsi zorunluydu. 1929 ile 1941 yılları arasında yapılan çalışmanın sonucunda bugün kullanılan çeviri gerçekleşti. 1987 yılında özel bir kurulun çalışmasıyla "Müjde" başlığı altında İncil'in çağdaş Türkçe çevirisi yayınlandı. 1988 yılının sonunda da Kitabı Mukaddes Şirketi'nin İncil'in Yunancadan çağdaş Türkçeye çevirisi yayınlandı.