Her "İncil"de belirli bir odak olduğunu söylemek başka bir şeydir, bunu o "İncil'ler"in metinlerinde göstermek başka bir şeydir. Her İncil'e sırayla bakalım ve bu gerçeğin en belirgin kanıtlarını belirtelim.92
Tanrı'nın Krallığı ve vaat edilmiş Kral İsa, Matta'nın "İncil"i boyunca görülen bir temadır. İsa Mesih'in soyağacıyla başlar, ve Meryem'in kocası Yusuf tarafından soyunun "Davut Oğlu, İbrahim Oğlu"olduğunu gösterir (1:1-17). Davut, İsrail'in ideal kralıydı ve "oğluna" ya da soyundan gelen birisine sonu olmayan bir krallık verileceğine dair kendisine çok büyük vaatler verilmişti (2 Samuel 7; Mezmur 89:20-29; Yeşaya 55:3). Mesih'le ilgili vaatler ilk önce İbrahim'e verildi (Tekvin 12:1-3). Bu yüzden bu soyağacı Eski ve Yeni Antlaşma arasında anahtar görevini görür ve Eski Antlaşma'yı izleyen her şeyin Tanrı'nın değiştirilmez amacının devamı olduğunu gösterir.
Doğudan gelen yıldızbilimciler Yahudi Filistin'in kralı olan Hirodes'e gidip, "Yahudilerin kralı olarak doğan çocuk nerede" (2:2-3) diye sordular. Dinsel önderler, bu rahatsız edici sorunun yanıtını verebilmek için İbranice Kutsal Yazılara başvurdular ve peygamber Mika'da Rab'bin Beytlehem'e söylediği sözlerde yanıtı buldular: "Sen, ...Beytlehem, benim halkım İsrail'i güdecek olan Öndersenden çıkacaktır"(2:6, Mika 5:2'yi aktarmaktadır). Hirodes, hemen bu yeni "kral"ın öldürülmesi için çabalamaya başlar (Matta 2:7-23). Bu tarihsel olaya diğer "İncil'ler"de yer verilmemiştir çünkü konularıyla ilgisi yoktur.
Burada hem Vaftizci Yahya ve hem de İsa'nın mesajları, "Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır"dır (3:2; 4:17). Markos ve Luka'daki paralel bölümlerde ise Yuhanna'nın "insanları, günahlarının bağışlanması için tövbe edip vaftiz olmaya çağırdığını"söyler (Markos 1:4; Luka 3:3).
İsa'nın Yasa veren Kral olarak rolü, ünlü Dağdaki Vaaz'da çok açık bir biçimde anlaşılır (Matta 5-7). Burada İsa, Göklerin Egemenliğinin standartlarını belirlerken Musa'nın Yasasını, "Ama ben size diyorum ki..." şeklindeki yetkili sözleriyle en derin ve ruhsal anlamını vererek uyarlıyor (5:18, 20, 22, 28, 32, 34, 39, 44).
İsrail'e vaat edilen krallıkla ilgili bazı deyimler sadece Matta'da bulunur:
· "Göklerin Egemenliği"hemen hemen otuz kez görülür
· "Göklerin Egemenliğin müjdesi"(9:35; 24:14)
· "Göklerin Egemenliğinin anahtarları"(16:19)
· "Peygamberler aracılığıyla bildirilen sözler yerine gelsin diye..."(1:22; 2:5, 15, 17, 3:3; 4:14; 8:17; 12:17; 13:35; 21:4; 27:9, 35). Diğer "İncil'ler"de de bunlara benzer sözler geçer ama aynı sıklıkta değildir ve Eski Antlaşma peygamberlerini aynı şekilde vurgulamazlar.
İsa'nın üç benzetmesi hariç, Matta'da kayıtlı olan bütün benzetmeleri, "Göklerin Egemenliği"benzetmeleridir. Özellikle 13'üncü bölümdeki benzetmeler krallığın gecikmesinin gizemini açıklar ve " doğru kişilerin, Babalarının egemenliğinde güneş gibi parlayacakları"günü özlemle bekler (13:43). İsa'nın düğün şöleni benzetmesi Luka'da, "Adamın biri"sözleriyle başlarken Matta'da, şölenin "Bir kral"tarafından verildiği kaydedilir (Luka 14:16; Matta 22:2).
Bu çağın sonu hakkındaki öğretisinin düşündürücü zirvesinde İsa, diğer "İncil'ler"in hiçbirinde bulunmayan sözlerle ve bu "İncil"in temasının ne olduğu konusunda hiçbir soru işareti bırakmadan ulusların büyük yargılanışını tanımlar: "İnsanoğlu Kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da onları birbirinden ayıracak... O zaman Kral, sağındaki kişilere, 'Sizler, Baba'mın kutsadıkları, gelin!' diyecek. 'Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!'"(25:31-32, 34).
Yukarıdakiler, Matta'da gördüğümüz vurgulamaların sadece bazı örnekleridir. Mesih'in bize verdiği son emrin sözleri bu "İncil"de ilgimizin özellikle Yasa veren Kral Mesih'e çekildiğini onaylar: "Gökte ve yeryüzünde bütün yetkibana verildi. Bu nedenle gidin ve bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin... Size buyurduğumher şeye uymayı onlara öğretin"(28:18-20).
Markos'da, ayrı öğeler diğer üç "İncil"de olduğu kadar belirgin değildir. Buna karşın birçok ince özellik Mesih'in, "hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye gelen"olduğunu açıklayarak farklılıkları işaretler (Markos 10:45). İsa, "insanoğullarına hizmet etmek için sarfeden ve sarfedilen sabırlı Hizmetkâr ve diğerleri için sunulan Kurban"dı.93Markos anlatımında, Kutsal Ruh'un seçimine dahil etmediği olaylarla başlayarak bu iddianın en belirgin kanıtlarından bazılarını inceliyelim:
Burada, Matta'nın anlatımına karşın,
1. İbrahim ve Davut'tan başlayarak soyunu gösteren soyağacı yok.
2. Mucizesel doğumun anlatımı yok.
3. Vaat edilen doğum yeri olan Beytlehem'in sözü edilmiyor.
4. Doğudan gelen yıldızbilimcilerin tapınması yoktur.
Burada, Luka'nın anlatımına karşın,
5. Nasıra'da geçen çocukluğundan söz edilmiyor.
6. Anne-babasıyla ilişkisi yok.
7. "Bilgelikte ve boyda gelişip Tanrı'nın ve insanların beğenisini kazanması" (Luka 2:52) yok.
Ve burada, Yuhanna'nın anlatımına karşın,
8. Tanrı'nın "Söz"ü olarak daha önceden var olmasından söz edilmiyor.
9. Beden bulması ve bizim aramızda yücelik, lütuf ve gerçekle yaşamasından söz edilmiyor.
Bunun anlamı açık görünüyor - bütün bunlar O'nun Krallığıya da kim olduğukonusunda önemlidirler, ama burada odak noktası O'nun hizmetidir. Bu "İncil"i açarız ve hemen hemen hiçbir giriş olmadan kendimizi hemen İsa'nın hizmetinin başlangıcında buluruz. Burada, Dağdaki Vaaz (Matta 5-7, Luka 6), ya da Yukarıdaki Odadaki Konuşma (Yuhanna 13-17) gibi uzun konuşmalar bulmayız. Markos'ta İsa'nın hizmeti temel olarak öğretimdeğil eylemdir.
Bu kalıp, "Markos İncil'i"nin bütünü boyunca devam eder. İsrail ulusunun suçlandığını, Kudüs'ün yargılandığını, kınayıcı "vay halinize"ler görmeyiz. Markos'un Mesih'in ikinci gelişi hakkındaki Vaaz anlatımında (bölüm 13) ne "Güvey ve Bakireler"benzetmesi, ne Rab'bin hizmetçilerini yargılaması benzetmesi ne de Kral'ın ulusları yargılamasını (Matta 25) görüyoruz. Burada bu olayların gerçekleşeceği gün ve saati bilmeyen İsa'yı buluyoruz (13:32). Diğer hizmetkârlar gibi, "efendisinin ne yaptığını bilmez"(Yuhanna 15:15). Ele verildiği bahçede, Matta 26:53'de olduğu gibi Kendisini kurtarması için çağırabileceği 12 tümenden fazla melekten söz edilmiyor. Çarmıhta, yanında çarmıha gerilmiş olan tövbe etmiş hırsıza söylediği, "doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın"(Luka 23:43) vaadi yok. Dirilişinden sonra bile, havarilerine Müjde'yi bütün yaratıklara bildirme emri verirken, "gökte ve yeryüzünde bütün yetkiye sahip olma"(Matta 28:18) iddiası yok.
Son olarak, Markos'un anlatımında havariler İsa'ya hiçbir zaman, aynı olayın diğer "İncil'ler"deki anlatımında "Rab"sözcüğü kullanılsa bile, "Rab"diye hitap etmiyorlar. Bunlara örnek olarak, Markos 1:40'ı Matta 8:2 ile, Markos 4:38'i Matta 8:25'le ve Markos 14:19'u Matta 26:22 ile kıyaslayın.
Bu durum, İsa'yı Tanrı'nın alçakgönüllü Kulu olarak görmemizi sağlayan tutarlı amacı gösteriyor. Ancak farklı yönler bu şekilde bitmiyor. Markos'un "İncil"inin tümü, Kutsal Ruh'un bunlar aracılığıyla bize İsa'nın eşsiz hizmetçiliği hakkında birçok şeyler öğrettiği dinç etkinlikler ve renkli ayrıntılarla karakterize edilmiştir. Markos, havari Petrus'un asistanıydı, Petrus da "İncil"i işiten ilk Romalılara mesajında İsa'nın hizmetini şu sözlerle özetlemiştir: "Tanrı, Nasıralı İsa'yı Kutsal Ruh'la ve kudretle meshetmiştir. İsa her yanı dolaşarak iyilik yapıyor, İblis'in baskısı altında olanların hepsini iyileştiriyordu. Çünkü Tanrı O'nunla beraberdi" (Elçilerin İşleri 10:38). Bu özet, Markos'un anlatımına özgü ruhu çok güzel bir şekilde yansıtır.
İsa'nın bir hizmetkâr olarak hizmete hazır olduğunu gösteren "hemen"sözü, Markos'ta en az 40 kez bulunur. İsa'nın mucizelerini incelemek bize sadece burada verilen birçok ayrıntıyı gösterecektir. Sadece Markos, İsa'nın insanlara bakma(3:5, 34; 8:33; 10:21, 27) ve dokunma(1:31; 8:23; 9:27,36; 10:16) biçiminden sık sık söz eder. Bunun çok güzel örneklerinden biri de, kutsaması için Kendisine getirilen küçük çocuklara davranış biçimiydi. Sadece Markos'ta, "Çocukları kucağına aldı,ellerini üzerlerine koyup onları kutsadı"sözlerini okuyoruz (10:16).
Ender dinlenme zamanlarında bile sık sık, Kendisinin rahatsız edilmesine izin verdi (1:35-38; 3:20; 4:36; 6:31-34) ve yemek yiyecek zamanı bile bulamaması olağan şeyler arasındaydı (3:20; 6:31). Bu sevgi hizmeti sırasında yaşadığı özel içsel sınanmaların bazılarını Markos'ta görebiliriz: "Yüreklerinin katılığı O'nu kederlendirmişti"(3:5), "Halkın imansızlığına şaşıyordu"(6:6; 16:14), "İçini çekti"ve "İçten bir ah çekti"(7:34; 8:12) ve havarilerini Kendisinin uğruna her şeylerini bırakmalarının ödülünün yine de "çekeceği zulümlerle birlikte"olduğuna dair uyarmıştı (10:30).
Bunlar ve diğer birçok ayrıntılar, İsa'nın hizmetçiliğinin eşsizliğini ve kusursuzluğunu algılamamıza yardım ediyor. Yüzyıllar önce, Rab, Mesih'i hakkında Markos'un çizdiği portrenin özünü şu sözlerle yakaladı: "İşte, Kendisine destek olduğum hizmetkârımKendisinden razı olduğum seçilmişim! Ruhumu O'nun üzerine koydum; Uluslara adalet getirecektir. Bağırmayacak ve sesini yükseltmeyecek... Yeryüzünde adaleti kurmadan önce zayıflamayacak ve cesareti kırılmayacak"(Yeşaya 42:1-4). Bunların hepsi İsa Mesih'te gerçekleşmişti.
Luka'nın İsa'yı çizdiği portre, O'nun insanlığını vurgular. İsa burada öncelikle İbrahim oğlu ya da Davut oğlu değil, Âdem oğlu ya da İnsanoğludur. "Sadece belirli bir krallıkla arasında bir bağ olmakla kalmaz aynı zamanda Âdem'in bütün evlatlarıyla da arasında bir bağ vardır."94
Anlatım, Luka'nın dostu Teofolis'e yazdığı bir önsözle başlar (1:1-4) ve bunu izleyen üç bölüm insanları ilgilendiren ve İsa'nın doğumunu ve çocukluğunu ve kendisinden önce gelen Yahya'yı çevreleyen ilişkileri anlatan öykülerle doludur. Diğer çocuklar gibi, İsa "büyüdü"(1:80; 2:40), "geride kaldı"(2:43) ve annesiyle babasının "sözünü hep dinlerdi"(2:51).
Bu bölümlerde, Tanrı'nın merhametinin İsrail'e olduğu gibi bütün uluslara uzanmasını kutlayan sözler buluyoruz. Melek, çobanlara, "Size tüm insanlığıilgilendiren çok sevindirici Haber'i müjdeliyorum"diyor (2:10). Şimon, bebek İsa'yı kollarına alıp, Tanrı'yı överek şöyle dedi, "Çünkü Senin sağladığın ve tüm halklarıngözü önünde hazırladığın kurtuluşu, uluslarıaydınlatıp Senin halkın İsrail'e yücelik kazandıracak ışığı gözlerimle gördüm"(2:28-32). Sadece Luka, o zamanda yaşayan dünya yöneticilerinden söz ederek Vaftizci Yahya'nın hizmetini bildirir (3:1-2) ve sadece o Yeşaya 40:3-5'den alınan Yahya'nın görevinden söz eden şu ayeti içerir: "Ve tüm insanlarTanrı'nın sağladığı kurtuluşu görecektir"(3:6). Burada Yahya, "Tanrı'nın Krallığı"nı değil, "günahlarının bağışlanması için tövbe etmeyi"vaazını kaydeder (3:3) ve onu her sınıftan insana vaaz ederken görüyoruz (3:10, 12, 14). Sonunda, "bütün halk vaftiz olduktan sonra"İsa vaftiz olmuştur (3:21).
Bu giriş bölümlerinde, Meryem'in önemli rolüyle başa baş giderek, İsa'nın soy ağacı, Matta'da olduğu gibi Yusuf'un atalarını bildirerek değil, Meryem'in atalarını bildirerek sadece İbrahim'e kadar değil ilk insan olan Âdem'e kadar gider (3:23-38).
İsa'nın hizmeti başladığında, O'nun yaşı (3:23) ve "büyümüş olduğu yer olan Nasıra"hakkında notlar buluyoruz (4:16). Yeşaya 61'den bu harikulade ve sevecen sözleri okuması ve bunları Kendine mal etmesini burada, sadece Luka'da öğreniyoruz: "Rab'bin Ruhu benim üzerimdedir. Çünkü O beni, Müjde'yi yoksullara iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak için ... beni gönderdi"(4:18). Sadece burada, Tanrı'nın peygamberleri Yahudi olmayan uluslara gönderdiğini hatırlatarak milliyetçi hemşerilerinin öfkesini üzerine çekiyor (4:23-30). Hizmeti, insanların Tanrı'ya bağımlılığının en derin ifadesi olan dua etme ile karakterize edilmiştir (3:21; 16; 6:12; 9:18, 29; 11:1; 22:32).
İsa'yı, Nain'li dul kadına karşı insansal sempati dolu olarak görüyoruz (7:11-16). İnsansal duygular hakkında özel notlar düşülmüştür: "tek kızım"(8:42) ve "tek çocuğum"(9:38). İsa'yı aynı zamanda davetlere katılan ve sıradan insanlarla yemeğe oturan sosyal bir adam olarak görüyoruz (5:29; 7:36; 11:37; 14:1-24).
Benzetmelerden sadece birkaçı sadece Luka'da bulunur. Bunların hepsi de, "Adamın biri"sözleriyle başlarlar (10:30; 12:16; 13:6; 14:16; 15:4, 8, 11; 16:1, 19; 18:10). Bu ayetlerde İsa bütün insanlığa, özellikle de kaybolmuş ve bakıma ihtiyacı olan kişilere bakmaktadır.
İsa'nın Kendisinin İkinci Gelişi hakkındaki öğretisini anlatırken Luka, Yahudi olmayan uluslardan şöyle söz eder: "Yahudiler, tutsak olarak tüm uluslar arasına sürülecekler. Kudüs, diğer ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek bunların ayakları altında çiğnenecektir"(21:24). Öğrencilerine sadece İsrail'i simgeleyen incir ağacına değil de "bütün ağaçlara" da bakmalarını söyler (21:29).
Bu bakışı Luka'nın son bölümlerinde kaydedilen ve kendi anlatımına özgü olan ayrıntılardan son birkaç tanesinin listesiyle sona erdirebiliriz. Öykü aynı olduğu halde, sadece burada...
· İsa'yı insansal zayıflığında kuvvetlendirmek için Getsemani'de melekler görülmüştür (22:43).
· Hararetle dua ederken "teri, toprağa düşen kan damlalarına benziyordu"(22:44).
· Yahuda'ya, "İnsanoğlunu bir öpücükle mi ele veriyorsun?"diye sorar (22:48).
· Çarmıha gerilme yeri olan tepeden, ulusların ona verdikleri isim olan Kafatası (Kalvari) olarak söz edilmiştir (23:33).
· İsa akıllar almayacak bir alçakgönüllülükle Kendisini öldürenler için dua eder (23:33-34)
· Ölmekte olan hırsız, İsa'nın lütfu aracılığıyla kurtuluyor (23:39-43).
· Ölürken insansal ruhunu göksel Baba'sının ellerine teslim eder (23:46).
· Hayretler içinde kalan Romalı yüzbaşı, "Gerçekten bu adam doğru bir kişiydi"dedi (23:47).
· Ölümden dirildikten sonra, havarilerine göründü ve dirilmiş Rab olarak bile gerçek insanlığını göstermek için, onlardan bir parça kızarmış balık ve biraz bal peteği alarak "onların önünde yedi"(24:41-43).
Bu seçilmiş ayetlerin her biri ve bunların düzenlenmesi, "Luka İncil'i"nde Kutsal Ruh'un özel amacının, bizleri İnsanoğlu ve son Âdem olan İsa'ya çekmek olduğunu vurgular. O'nun gerçek insanlığı, O'nu izleyen bizlere büyük bir cesaret kaynağıdır, "Çünkü zayıflıklarımıza duygusal yönden ortak olamayan değil, tersine her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiş bir başkahinimiz vardır. Bu nedenle merhamete ermek ve gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım"(İbraniler 4:15-16).
Yuhanna'nın çizdiği portre, İnanlıyı basit insansal kavramların çok yukarılarına taşıyor ve kendisinin Mesih'in diğerlerinden çok farklı bir yanıyla ilgilendiğinin çok açık belirtilerini taşır. Burada Mesih'le, Tanrı'nın Ezeli Oğlu ve Sözü, Tanrı'nın özünden "doğan" Tanrı, Baba'yla ve Kutsal Ruh'la yücelik ve Tanrı'lıkta bir olan, lütuf ve gerçek dolu olan olarak tanışıyoruz.
Yuhanna'nın tanıklığı Beytlehem'de değil, dünyalar kurulmadan önceki zamanı ele alarak başlar, "Başlangıçta Söz vardı"(1:1). Söz, "Tanrı idi"ve "başlangıçta Tanrı ile beraberdi... insan olup aramızda yaşadı"(1:1, 2, 14). O'nun bedeni, "tapınaktı"(2:21), Tanrı'nın yeryüzünde kaldığı yerdi. Burada bir krallığın Kralını değil, "İnsanların Işığını"(1:4) buluyoruz; burada O bir Hizmetkâr değil, "Kendisi aracılığıyla her şeyin yaratıldığı"kişidir (1:3); burada O'nu bir kadından doğmuş olup bir ahır yemliğinde yatan bir İnsan olarak değil, "Baba'nın bağrında bulunan ve kendisi Tanrı olan biricik Oğul"olarak görüyoruz (1:18).
Burada, İsa'nın Vaftizci Yahya ile olan ilişkisi de epey farklı yönleriyle gösteriliyor. İsa "ışıktır"(1:4-5,9) ve Yahya da "Yanan ve ışık saçan bir çıraydı"(5:35; 1:7-8). İsa kalıcı "Söz"(1:1-2) ve Yahya da sözü ileten ve sonra yok olan "ses"tir (1:23). Yahya, Matta'da gelecek bir krallık, Markos ve Luka'da günahların bağışlanması için tövbe etme konularında tanıklık eder ve burada da "bir tanık, ışığa tanıklık eden bir tanık"tır (1:7). "Tanrı'nın Oğlu budur"diye tanıklık eder (1:34) ve "İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!"(1:29, 36-37) diyerek kendi havarilerini O'nu izlemeye gönderir. Yahya'nın sevinci, durup İsa'nın sesini duymaktı; "O büyümeli, bense küçülmeliyim. Yukarıdan gelen herkesten üstündür. Dünyadan olan dünyaya aittir ve dünyadan söz eder. Gökten gelen ise herkesten üstündür"(3:29-31).
İsa, mucizelerinde "yüceliğini gösterdi"(2:11). Okuduğumuz her mucizeyi kapsamlı bir ruhsal vaaz izler. İsa, "her şeyi biliyordu. İnsan hakkında kimsenin O'na bir şey söylemesine gerek yoktu. Çünkü Kendisi insanın içinden geçenleri biliyordu"(2:24-25). Kendisinden açık bir biçimde, "Gökten inmiş olan"(3:13) diye söz eder. "Sonsuz yaşama fışkıran diri su"yu verebilecek Kişi olarak, "Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin!"der (7:37). "İbrahim doğmadan önce BENVARIM"şeklinde şaşırtıcı bir şekilde konuşarak, Tevrat'taki "Ben, Ben Olanım"(Çıkış 3:14) anlamına Tanrı'nın yüce ismi, "Yahweh"i Kendi üzerine alır. Tekrar tekrar şu sözleri Kendine mal etmiştir:
· "Yaşam Ekmeği Ben'im"(6:35)
· "Dünyanın Işığı Ben'ım"(8:12)
· "Kapı Ben'im"(10:9)
· "İyi Çoban Ben'im"(10:11)
· "Diriliş ve Yaşam Ben'im"(11:25)
· "Yol, Gerçek ve Yaşam Ben'im"(14:6)
· "Gerçek Asma Ben'ım"(15:1)
Yuhanna'nın anlatımında, İsa'nın çektiği acılar ve ölümünden önce gelen bölümler (13-17) çok farklıdır. Bütün diğer "İncil'ler"de, bu bölümler Yahudi önderlerle tartışmalar ve Mesih'i reddet-tiklerinden ötürü İsrail'in başına gelecek olan yargılanmaların uyarılarıyla doludur. Burada bunun yerine, ölümü ve dirilişi aracılığıyla kendi havarilerinden ayrıldıktan sonra onlar için olan planları konusunda bize derin bir anlayış veriliyor. Çok yakında çekeceği acılar hakkında herhangi bir korku ya da endişe değil, sevdikleri için sadece teselli ve ilgi dolu sözler okuyoruz. Onlara, kendileri için bir yer hazırlamaya gittiği Baba'nın evinden (14:1-6), kendileriyle sonsuza dek birlikte olmak için gelecek olan Gerçeğin Kutsal Ruhu'ndan, "bir başka Yardımcı"dan söz eder (14:15-29; 16:5-33). Son olarak, Rab Baba'sıyla konuşur ve havarileri için aracılık ederken O'nu dinleriz (17).
Ele verildiği bahçede ıstırap dolu bir dua etmek yerine, "başına geleceklerin hepsini bildiğini ve öne çıktığını"okuyoruz (18:4). Kendisini almaya gelmiş olanlara, "Ben O'yum"deyip de onlar "geri düştüklerinde"gizlenmiş haşmetini bir an olsun yakalıyoruz (18:4-6). Pilatus'un önünde, krallığının bu dünyadan olmadığını söyler ve ona, "Ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim"der (18:33-38).
Çarmıhta çektiği acıların sonunda Davut'un Oğlu şöyle bağırdı: "Tanrı'm, Tanrı'm, beni niçin terkettin?"(Matta 27:46), Kul, "Yüksek sesle bağırarak ruhunu verdi"(Markos 15:37), İnsanoğlu, "Baba, ruhumu senin ellerine bırakıyorum"diye bağırdı (Luka 23:46). Ama burada İsa, haşmetli bir şekilde, "her şeyin artık tamamlandığını bilerek, 'TAMAMLANDI' dedi. Ve başını eğerek ruhunu teslim etti"(Yuhanna 19:28-30). Burada ve bunu izleyen dirilmede Kendisinin hayret verici sözleri gerçekleşmiştir: "Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var"(10:18).
Haklı olarak başka bir ismiyle "Ruh'un İncil'i" olarak tanınan bu derin bir biçimde ruhsal olan kitabın yüzeyini biraz daha kazıdık. Orada okuduğumuz sözler ruhtur, yaşamdır. Yükseklerde süzülen kartal, mükemmel bir biçimde Mesih hakkındaki yüksek düşüncelerini sembolize ediyor, ve Mesih'i bu şekilde tanıyanlar için peygamberlerin şu sevinç dolu sözlerini işaret ediyor: "Sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıdım ve sizi kendime getirdim, gördünüz"(Çıkış 19:4). "Rab'bi bekleyenler kuvvetlerini tazelerler, kartallar gibi kanat gerip yükselirler, koşarlar ve yorulmazlar; yürürler ve zayıflamazlar"(Yeşaya 40:31).