Gerçekten de öyledir. İnsanın, Yaradanı olan Tanrı'ya verebileceği hiçbir şey yoktur. O'nun önünde insan bir hiçtir. Ama Tanrı yarattığı insanları seviyor ve onları kendisiyle olağanüstü bir beraberliğe çağırıyor. Araştıracak olursak Kutsal Kitap'ın başından sonuna kadar bu gerçeğe rastlayacağız. Bakınız şu ayetlere:
"Ve meskenimi aranıza koyacağım; ve canım sizden nefret etmeyecek. Ve aranızda yürüyeceğim, ve sizin Allahınız olacağım, ve siz benim kavmim olacaksınız"
(Levililer 26:11-12)
"Nitekim Tanrı şöyle diyor: 'Aralarında oturacağım, aralarında yürüyeceğim. Onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım olacaklar'" (II. Korintliler 6:16)
"İşte, Tanrı'nın konutu insanların arasındadır. Tanrı da onların arasında yaşayacak. Onlar kendisinin halkı olacaklar, Tanrı'nın kendisi de onların arasında bulunacak."
(Esinleme 21:3)
Demek ki Tanrı insanları öylesine seviyor ki aralarında yaşamak istiyor. Bu tapınak bize Rabbimiz hakkında çok önemli bir gerçeği vurgulamaktadır, o da Yüce Yaradan olan Tanrı bizi sever ve hatta bizimle birlikte olmak ister!
2. Tanrı yaklaşılmaz kutsallıkta yaşar.Doğru, Tanrı İsrail oğullarının arasında yaşamak istedi. Ama kendisi öyle kutsal ve yücedir ki insan O'na yaklaşıp da yaşayamaz. İncil'in ifadesiyle O, "mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve görmeyeceği Tanrı"dır (I. Timoteyus 6:16).
Bu nedenle tapınağın avlusunu çevreleyen ince ketenden askılar (perdeler) vardı. Tapınağın kapısında gene bir perde vardı. Ve tapınağın iki bölmesi arasında bir perde daha vardı. Onun arkasında En Kutsal Yer denen bir iç bölmede Tanrı'nın görkemi görünürdü. Oraya yılda yalnız bir kez girilirdi. Bu perdelerden yanlış şekilde geçen hemen ölecekti. Tapınağın eşyasına yanlış şekilde dokunan hemen ölecekti. Tapınaktaki hizmeti buyurulandan başka şekilde yapan hemen ölecekti. Neden? Çünkü Tanrı çok kutsaldır. Kutsal olmayan herşeyi, yiyip tüketen bir ateştir. Kutsal olmayan (günahlı) insan istediği şekilde O'na gelemez. O'na karşı en ufak sözdinlemezlik günahtır. Günah'ın bedeli de ölümdür. Kutsal Tanrı bu tapınaktan, Kendisi hakkındaki bu ağır gerçeği öğrenmemizi ister.
3. Tanrı, insanları kendisiyle barıştırıp Kendisine yaklaştırmak için bir yol hazırlamıştır.Bu yol tektir ve hiçbir zaman değişmez. Resimde gördüğünüz tapınağın girişinden başlayıp, Tanrı'nın Antlaşma Sandığının bulunduğu ve günahların bağışlandığı En Kutsal Yere giden yol üzerinde dizilen bazı eşyalar vardı:
· Yakılan Kurban Sunağı
· Ayaklı Su (abdest) Küveti
· Adak Ekmekleri Sofrası
· Yedili Kandillik
· Buhur Sunağı
Bunların sırası da önemli ilkeler belirtmektedir. Şöyle ki, bir kişinin Tanrı'ya yaklaşabilmesi için...
(1) Günahlarının bağışlanması gerekirdi. Günahların bağışlanması ise sadece ve sadece kesilip yakılan bir kurban sayesinde olur. Kutsal Kitap bu gerçeği şöyle açıklar: "Kan dökülmeksizin bağışlama olmaz"(İbraniler 9:22). Neden? Çünkü günahın ücreti (bedeli) ölümdür. Günahlı bir insan, bir kurban getirerek Kutsal Yasa'da emredilen şekilde tapınak görevlilerine kestirirdi. Böylece onun günahlarının cezası adil bir şekilde (bir kefaret sayesinde) bağışlanırdı. Ayrıca kurban, sunak üzerinde tümüyle yakılıp Tanrı'ya sunulur, kimseye dağıtılmazdı (Bkz. Levililer 1). Bu sunak Mesih'in üzerinde öldüğü çarmıhı simgeliyordu. Kurbanlar ise Mesih'i sembolize ediyordu.
Yeni Antlaşma, İsa Mesih'in tüm insanların günahlarını bağışlatan Tanrı'nın esas Kuzusu olduğunu bildiriyor. O kusursuzdu, günahsızdı. Ama O bizim günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. Onun ölümü tüm günahların bedelini ödedi. Tanrı'nın Sözü, "Mesih, birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi" der (İbraniler 9:28). O bizi sevdi ve Kendisini bizim için güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak Tanrı'ya sundu.
(2) Suyla temizlenmesi gerekirdi.İnsanları temsil eden, kâhin adı verilen tapınak görevlileri özel bir küvette suyla yıkanırlardı. Bu da onların Tanrı'nın gözündeki kirliliklerinden temizlenmesi anlamına geliyordu. Yani günahlı insanlar Tanrı'nın önünde hem suçlu hem de kirliler. Hem o suçun bağışlanması, hem de günahın getirdiği kirliliğin temizlenmesi gerekir. İşte Tanrı'nın daha sonra gerçekleştirdiği kurtarışta günahın suçu Mesih'in ölümüyle bağışlanır ve günahın kirliliği O'nun ölümden dirilişiyle temizlenir.
İsa Mesih, ölümden dirildi. Kırk gün sonra göğe gitti ve vaadedilen Kutsal Ruh'u öğrencilerine gönderdi. Kutsal Ruh onların yüreklerine yerleşerek onları tümüyle yıkadı. Mesih bu şekilde Kendisine inananların yüreklerini yenileyip temizledi. Yeni Antlaşma bu mucizeyi şöyle ifade eder: "Kurtarıcımız Tanrı, iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça gösterdi. Bizi, doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh'un yenilemesiyle kurtardı." (Titus 3:4-6).
(3) Kendisi için sürekli aracılık edilmesi gerekirdi.İnsanların Tanrı'yla beraberliği için üçüncü şart sürekli aracılıktır. Tanrı'nın emrine göre Musa'nın kardeşi Harun'un oğulları arasından tapınakta hizmet edecek görevliler (kâhinler) atanırdı. Onlar, tapınma çadırının ilk bölmesine girip orada üç kutsal eşya aracılığıyla halk için devamlı aracılık yaparlardı. Söz konusu üç eşya, has altından yapılan Yedili Kandillik, Adak Ekmekleri Sofrasıve Buhur Sunağı'dır. Orada kâhinler...
· Tanrı'nın nurunu simgeleyen kandilliği halis zeytinyağı86ile doldurarak onu gece gündüz yanar durumda tutuyorlardı.
Yeni Antlaşma'ya göre ölümden dirilip göklerde yaşayan Mesih İsa, "Dünyanın Işığı"olarak İnanlıların ışıkta yürüyebilmeleri için onlara daima rehberlik etmektedir (Yuhanna 8:12).
· Her hafta cumartesi günü Tanrı'yla beraberliği simgeleyen on iki ekmeği hazırlayıp sofra üzerine koyuyorlardı.
İsa Mesih, "Yaşam Ekmeği Ben'im"dedi. O'nun aracılığıyla yaşayan Tanrı'yla sürekli beraberlik içinde yaşayabiliyoruz. Nitekim bunun için yaratıldık (Yuhanna 6:35).
· İkinci perdenin önünde duran buhur sunağı üzerinde, tapınışı, şefaati ve duayı simgeleyen buhuru yakıyorlardı. Ondan yükselen güzel koku tapınağı dolduruyordu.
Dirilmiş olan İsa Mesih kendisine iman edenlere aracılık etmek için hep yaşamaktadır. İncil'in ifadesiyle, "birimiz günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba'nın önünde savunur. Kendisi günahlarımızı, ve yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır" (I. Yuhanna 2:1-2).
İşte bu eşyalarla simgelenen kurtuluş yolunu şöyle özetleyebiliriz: (1) İsa Mesih kendisini son, lekesiz ve günahları bağışlatan bir Kurban olarak sundu. Mesih doğru kişi olarak, doğru olmayanlar uğruna günahlara kurban olarak ilk ve son kez öldü.
(2) Ölümden dirilerek ve Kutsal Ruh'u göndererek Kendisine inananları günahın pisliğinden temizledi.
(3) Onların diri Kurtarıcısı olarak da iki bin yıldır onlar için aracılık etmektedir. Zayıflıklarımızı anlayamayan değil, tersine her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiş bir Aracımız, yaşayan bir Rehberimiz vardır. İncil bu gerçeği şöyle özetler:
"İsa sonsuza dek yaşadığı için... O'nun aracılığıyla Tanrı'ya yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter. Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır." (İbraniler 7:24-25)
Mesih'te gerçekleşen bu tapınak örneği aşağıdaki şekilde resimleyebiliriz:
Bu olayların ayrıntılarını burada daha fazla açıklayacak değiliz. Ancak son olarak sayın okurun dikkatini tapınakla ilgili çok özel bir olaya çekmek istiyoruz: