8. Kutsal Kitap'ta Çelişkiler Olduğu iddiası [s. 48]

Deedat, 7. bölüme "Mihenk Taşı" dediği bir iddiayla başlıyor. II. Samuel 24:1 ile I. Tarihler 21:1'i karşılaştırdıktan sonra, birinde Tanrı'nın Davut'u İsraillileri saymaya yönelttiğini, diğerinde Şeytanın bu işi yaptığını belirterek, burada çelişkiye dikkatimizi çekiyor. Ancak, Kuran ve Kutsal Kitap'ın teolojisiyle ilgili yeterli bilgisi olan herkes, Deedat'ın kendi bilgisizliğini sergilemekten başka bir şey yapmadığını hemen anlayacaktır. Bu konuya ışık tutması için, Kuran'ın kendisinde bile benzer bölümler bulmak mümkündür:

"Kâfirlerin üzerine onları kışkırtan şeytanlar gönderdiğimizi bilmiyor musun?" (Meryem/19:83)

Yukarıdaki ayette Allah'ın şeytanları imansızların üzerine gönderdiğini okuyoruz. Bu yüzden onları şaşkınlığa iten Allah da olsa, baştan çıkarmak için şeytanı kullanmaktadır. Kutsal Kitap'ta Deedat'ın sözünü ettiği durum için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Davut'a karşı harekete geçen Tanrı da olsa, İsraillileri saydırması için şeytanı kullanmıştır (Bkz. s. 146-147). Kutsal Kitap'ın Eyup peygamberle ilgili hikâyesinde de bunun bir benzerini buluyoruz. Eyup 1:12'de şeytana, Eyup peygambere karşı kullanması için güç verildiğini, Eyup 2:3'te harekete geçenin Tanrı'nın kendisi olduğunu okuyoruz. İnsanlara karşı şeytanın her hareketini, Tanrı'nın hareketi olarak da görebiliriz. Çünkü, Tanrı'nın izni olmadan, şeytan hiçbir şey yapamaz. "Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir" şeklindeki Bakara/2:7 ile ilgili olarak, Zamakşari'nin yaptığı şu yorum, bu konudaki son söz olabilir:

"Şimdi kabul edelim ki, şeytanın veya imansızın kalbini mühürleyen gerçekte kendisidir. Buna rağmen, bu yeteneği ve olanağı ona verdiği için, mühürleme işi Tanrı'ya atfedilmektedir." 52

Deedat gibi acemilerin Kutsal Kitap'a karşı gereksiz hücumlara kalkıp kendisini komik duruma düşürmeden önce, Zamakşari gibi ünlü bilginlerden Kuran dersi alması gerekmektedir.

Deedat'ın değindiği diğer noktalar, örneğin II. Samuel 24:13 ve I. Tarihler 21:12'de görülen farklı rakamlar, yani birinde 3 yıllık, diğerinde 7 yıllık beladan bahsedilmesi, yazıcıların bir rakam yerine diğerini yazmalarından kaynaklanan basit hatalardır (Ayrıca bkz. s. 148). Örneğin, İbranicede 2000 için kullanılan bir küçük kelime - ki I. Krallar 7:26'da geçer - 3000 anlamında kelimeye çok benzer. Bu da II. Tarihler 4:5'te geçmektedir.53Tarafsız bir araştırmacı bunu bir yazıcının yanlış aktardığını hemen kabul edecektir. Deedat'ın saydığı tüm durumlarda çelişki değil, yukarıdakine benzer yazıcı hataları vardır. Bu küçük hataların, kitabın bütününü nasıl etkilediğini kimse gösterememiştir.

Eğer bunlar çelişkili ise, Kuran'da da benzerlerini bulup göstermemiz mümkündür. Örneğin, Secde/32:5'te, Allah ile bir günün bin yıl olduğunu, Meâriç70:4'te ise böyle bir günün 50.000 yıl gibi olduğunu okuyoruz. Deedat, II. Tarihler 9:25'te dört bin ahır dendiğini, oysa I. Krallar 4:26'da kırk bin ahırdan bahsedildiğini, aradaki 36.000 ahırlık farkın çok büyük olduğunu söyleyip bunu konu yapacağına, yukarıda Kuran'dan verdiğimiz örnekte görülen daha büyük farkın, 49.000 yıllık farkın açıklamasını yapsın.