Bu farklılıklar öyle çok ki, incelememize nereden başlamalı? Genel olarak konuları on başlık altına toplayabiliriz:
1. Tanrı Kavramı
2. İsa'nın Kimliği
3. İnsan Kavramı
4. Günah ve Kurtuluş Kavramları
5. Şeytan Kavramı
6. İbadet Kavramı
7. Dünyanın Sonu ile Cennet/Cehennem Kavramları
8. Tanrı'nın Egemenliği (Düzeni)
9. Kadının Konumu
10. Tarihsel Çelişkiler
Göreceğimiz gibi hem Kutsal Kitap'ta hem de Kuran'da değinilen bu önemli ve geniş konular hakkındaki öğretiler her iki kitapta çok farklıdır. Bu konuların hepsini sırayla ele alacağız.
İlk önce belirtmeliyiz ki birçok konuda Kuran'daki Allah, Kutsal Kitap'ın bize tanıttığı Tanrı'dan pek farklı değildir. Şüphesiz Allah kavramında kitaplar arasında önemli ortak noktalar vardır. Bu gerçeği inkâr etmek istemeyiz. Dahası bizce bu ortak noktalar Mesih İnanlıları ile Müslümanların birbiriyle anlaşabileceği bir diyalog zemini oluşturmalıdır.
Örneğin Kuran'a göre Allah her şeyden önce tektir. "Eşhedü en lâ ilâhe ill'Allah"ifadesi, "Allah'tan başka tapacak yoktur" anlamına gelen kelimei şahadetin ilk bölümü, İslamiyet'in bu temel inancını dile getirmektedir.
Allah'ın tekliğini vurgulayan İhlas sûresi şöyle yazar:
"Ey Muhammed!
De ki O Allah birtektir.
Allah her şeyden müstağnî (doygun, bağımsız, mağrur)
ve her şey O'na muhtaçtır.
O doğurmamış ve doğmamıştır.
Hiçbir şey O'na denk değildir." (İhlas sûresi/112)
Yine Kuran'ın başka bir yerinde buna benzer sözler yer almaktadır:
"Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yarattıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı, gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür." (Bakara/2:255)
Burada önemli bir tartışmamız yoktur. Yaradan Tanrı, tektir, kendiliğinden var olandır, eşsizdir ve benzetilmezdir. Kuran'ın yazılışından bin yıl önce Kutsal Kitap'ta Allah hakkında aynı görkemli gerçek şöyle yazıldı:
"Rab Benim, ve başkası yoktur; Benden başka Allah yoktur"
"RabbınRuhuna ölçü koyan, ve öğütçüsü olup ona öğreten kimdir?... O'nun önünde bütün milletler bir hiç gibidir; O'nun için hiçten az ve boş şey sayılır. Öyle ise, Allahı kime benzetiyorsunuz? Ve hangi benzeri onunla denk tutuyorsunuz?"
"Beni kime benzeteceksiniz ki, ben ona musavi olayım?" Kuddûs diyor. "Gözlerinizi yukarı kaldırın, ve görün, bunları (yıldızları) kim yarattı; O ki, bunların ordusunu sayı ile çıkarır; onların hepsini adları ile çağırır; kudretinin büyüklüğünden ötürü onlardan hiçbiri eksilmez. Ebedî Allah, Rab, dünyanın uçlarını yaratan, zayıflamaz ve yorulmaz; onun anlayışının derinliğine erilmez." (Yeşaya 45:5; 40:14, 17-18, 25-28)
Görüyoruz ki Allah'ın tekliği, gücü, yaratıcılığı v.b. konularında Kuran ile Kutsal Kitap arasında büyük bir fark yoktur. Ancak bu gerçekler Tanrı'ya imanın sadece bir temeli olup insanı Tanrı katında aklamaz. "Sen, Tanrı'nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun! Cinler bile inanıyor ve titriyorlar"(Yakup 2:19).
Daha esaslı bir soruya gelmemiz gerekir: Bu tek Allah nasıl bir Tanrıdır? O'nun sıfatları nedir? İslamiyet'te Allah'ın sıfatları genellikle iki gruba ayrılır:
Allah'ın ne olduğunu (Sübûti) dile getiren sıfatlar şunlardır:
· Hayat- Allah, "Diri"dir
· İlim- Allah, "Bilen"dir
· Semi- Allah, "İşitici"dir
· Basar- Allah, "Gören"dir
· İrade- Allah, "Dileyen"dir
· Kudret- Allah, "Güçlü"dür
· Kelâm- Allah, "Konuşan"dır
Allah'ın ne olmadığını (Selbi) dile getiren sıfatlar şunlardır:
· Kıdem- Allah, "Öncesi olmayan"dır
· Bekâ- Allah, "Sonrası olmayan"dır
· Kıyam Bi Nefsihi- Allah, "Yeri-yurdu ve dayanağı olmayan"dır
· Vahdâniyyet- Allah, "Hiçbir şeyi başkasıyla paylaşmayan, ortağı olmayan"dır
· Muhalefetun Lil Havâdis- Allah, "Kendisinin dışındakilere hiçbir biçimde benzemeyen"dir
Tanrı'nın ne olduğunudile getiren sıfatlara dikkatle bakacak olursak, açıkçası bunlar, en üstün manada kullanılsa bile, sadece çok büyük bir varlığı tanımlamaktadır. Aralarında çok güçlü ve akıllı her hangi bir varlığa atfedilemeyen bir sıfat var mı? Ama bu sıfatların ahlaki bir yönü yoktur. Gücü sınırsız olan bir varlıkla karşı karşıya olduğumuz kesindir. Ama bu varlık kesinlikle şu veya bu şekilde davranacak diyemezsin. İsterse yapar, istemezse yapmaz. Çünkü gücü herşeye yeten bir padişahtan çok farklı değildir. Her şey O'nun mutlak ve keyfi iradesine bağlıdır. Kuran bu kavramı şöyle dile getirir:
"Dileyen, Rabbine giden yolu tutar. Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.Doğrusu Allah, bilendir, Hakîm'dir. Dilediğine rahmet eder." (İnsan/76:29-31)
"Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz" (Yûnus/10:100)
Kuran'da sözkonusu olan bu kader kavramının başka bir yönü de çok önemlidir. İslamiyet'in çoğunluğu olan Sünnet Ehli'nin (Sünnîlik) benimsediği genel görüşe göre Allah, hem iyiliğin hem de kötülüğün kaynağıdır. Aşağıdaki alıntı "Hak-Batıl mücâdelesi" konusunda bu düşünceyi çarpıcı bir şekilde ifade eder:
"Gereği gibi düşünüp ibret almamız için Cenab-ı Hak her şeyi karşılıklı olarak çift yaratmıştır (Zâriyat/51:49). Yerle gök, hayatla ölüm, tatlı ile acı, aydınlıkla karanlık, hidayetle sapıklık... Bugün dünyanın neresine giderseniz, iki şeyin, birbirine zıt iki kuvvetin şiddetle çarpıştığını görüsünüz: hak ile bâtıl!"1
Demek oluyor ki hayır ve şer Allah'tandır: "Size iyilik ve kötülük veririz" (Enbiyâ/21:35).Kuran'da şöyle ayetler yer almaktadır:
"Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. (Fâtır/35:8)
"Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Ama O, istediğini saptırır, istediğini doğru yola eriştirir." (Nahl/16:93)
"Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için, Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalplerini arıtmak istemediği kimselerdir... Onlara âhirette de büyük azâb vardır."
(Maîde/5:41)
(Ayrıca bkz. En'âm/6:35; İbrâhîm/14:4; Nahl/16:107-108; Nûr/24:35, 46; Şûrâ/42:44; Münâfikûn/63:6; Müddessir/74:31). Allah'ın verdiği karara göre cehennem dolmalı.Bu nedenle Allah cinleri ve kâfirleri yaratmıştır:
"And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık... işte bunlar gâfillerdir" (A'râf/7:179)
"O gün cehenneme: 'Doldun mu?' deriz, o: 'Daha var mı?' der." (Kaf/50:30)
"Biz dilesek herkese hidayet (doğru yol) verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair Benden söz çıkmıştır." (Secde/32:13)
İslam dünyasında günde milyonlarca kez kullanılan "İnşallah" sözcüğü bu kader kavramını ifade ediyor. Allah'ın isteği kaderdir. "Müslümanlar için Allah'ın iradesi mutlak, keyfi, karşı koyulmaz ve kaçınılmazdır... Bir melek, bir katil ve bir sinek, yaşamlarının her saniyesinde, aynı derecede Allah'ın isteğini yapmaktadırlar!"2
Bu noktada kimi okurlarımız "eğer Kuran'daki Allah gerçekten dediğiniz gibi iseAllah'a aşık olmuş olan Mevlana, Yunus Emre, ve benzerlerine ne dersiniz?" diye sorabilir. Şunu belirtmemiz gerekir ki Tasavvuf, yani Tanrı'nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği (vahdet-i vücut) anlayışıyla açıklayan İslam mistisizmi, büyük ilâhiyatçıların (örneğin Gazzâlî, Bedevî, Zamakhshari) Kuran tefsirlerinde kaydettikleri Allah kavramına karşı bir nevi isyandı. Çünkü insanın yüreği, yaşayan ve seven bir Tanrı'yı arar. İnsanla yakın ilışkide bulunan kişisel bir Tanrı'yı, zayıflıklarımıza yakınlık duyabilen, ve dualarımızı işitip cevaplayan bir Tanrı'yı arzular. Oysa Kuran'da açıklanan Allah böyle değildir. Bu eksikliğin en şaşırtıcı kanıtı da, sofilerin en hararetli şiirlerinin ortodoks İslâm tarafından kaba kâfirlik olarak reddedilmesidir. Bu yüzden büyük sofiler mistik uygulamalarını Hep Kuran'la bağdaştırmaya çabalamaktadırlar. Kuran'ın ayetlerini sürekli çok mecazi bir şekilde yorumlamak zorundadırlar.
Ama bu kısa bölümde amaçladığımız, bu yorumlara bakmak değildir. Kuran ve Kutsal Kitap'ın açık ifadelerini ele alarak iki kitabın ana hatlarını çizerek aralarındaki farklılıkları ortaya koymak istiyoruz.
Allah'ınne olmadığını dile getiren sıfatlara gelince insanın O'nu kişisel bir şekilde tanıyamayacağı ortadadır. O'nun hakkında ne düşünürsen Allah kesinlikle o değildir. Hiçbir benzetme kabul edilmez.
Kutsal Kitap'a göre ise insan Tanrı'yı tanımaya ve O'nunla beraberliğe çağrıldı. İnsan bu amaçla yaratıldı. "Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır" (Yuhanna 17:3).Tanrı, her şeyden çok üstün olduğu halde kendini ve amaçlarını bize açıklamaya razı oldu.
Bu bölümde Kuran'da hemen hemen hiç bulunmayan, Kutsal Kitap'taki Tanrı'nın birkaç sıfatına bakabileceğiz.
1) İlk önce Tanrı'nın eşsiz sevgisi ve lütfu gözümüze çarpar. Kutsal Kitap'a göre "Tanrı sevgidir"(I. Yuh. 4:8, 16). "Tanrı'nın bize olan sevgisini tanımış ve buna inanmışızdır"(I. Yuh. 4:16) diyebilenlere ne mutlu!Bu gerçek, Kutsal Kitap'ın sayısız ayetlerinde açıkça yazılıdır. Örneğin:
"...seni yaratan, sana şekil veren Rab şöyle diyor: Korkma, çünkü seni fidye ile kurtardım; seni adınla çağırdım, sen benimsin... gözümde değerli oldun, ve seni sevdiğim için..." (Yeşaya 43:1,4)
"Evet, seni ebedî sevgi ile sevdim; bundan dolayı seni inayetle kendime çektim" (Yeremya 31:3)
"Tanrı dünyayı o kadar çok sevdiki..." (Yuhanna 3:16)
"Tanrı'nın sevgisiyüreklerimize dökülmüştür." (Romalılar 5:5)
"Merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için... bize gösterdiği iyilikle, lütfunun sonsuz zenginliğinisergilemek için..."
(Efesliler 2:4-7)
"Kurtarıcımız Tanrı, iyiliğini ve insana olan sevgisiniaçıkça gösterdi." (Titus 3:4)
Ama Tanrı'nın bize olan sevgisi sadece yazılı olarak açıklanmadı. Kutsal Kitap, Tanrı'nın, sevgisini nasıl eylemlekanıtladığını kaydeden açıklamadır. Yüce Tanrı karşılıksız sevgisini büyük fedakârlıkla kanıtlamıştır:
"Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü. " (Romalılar 5:8)
İşte bu gerçeğin en hayranlık uyandıran yönü budur: Tanrı günahkârları da seviyor. O'nun sevgisi hak edilmez, hatta O'nun sevgisi, O'nun yasalarını ayak altına almış olanları dahi kapsıyor!
Kuran'da ise Allah'ın merhametinin sürekli geçmesine rağmen, sevgisinden çok az söz edilir. Allah sadece kendisini seven mü'minleri sever (Bkz. Mâide/5:54). Fakat "müsrifleri," "zâlimleri," "bozguncular;" "âhiret gününe inanmayanları" vesaire "sevmez" (Bkz. A'râf/7:31; Âl-i İmran/3:57; Mâide 5:64; Nisâ/4:38). Burada çok esaslı bir farklılık vardır.
2) Bundan sonra Kutsal Kitap'taki yaşayan Tanrı'nın Güvenilirliğive Değişmezliğinisıralayabiliriz. O, "Sadık olan Rab"dir (Yeşaya 49:7). Söz verip de yerine getirendir: "Vaadeden Tanrı güvenilirdir" (İbr. 10:23). O hiçbir zaman sözünden caymaz, değişmezdir. Onun inayeti hiçbir zaman azalmaz, tükenmez. Şu ayeti okuyalım:
"Her nimet, her mükemmel armağan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan, yukarıdan gelir." (Yakup 1:17)
Halbuki Kuran, bir yandan "Allah, sözünden asla caymayacaktır" (Hacc/22:47) derken, diğer yandan "bir ayetin yerine başka bir ayetle değiştirdiğimizde..." (Nahl/16:101) ve "her hangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırırveya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya benzerini getiririz" (Bakara/2:106) diyor. Acaba Allah'ın kendi mükemmel vahyinden "daha hayırlısı" ne olabilir? "Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır" (Ra'd/13:39; Ayrıca bkz. İsrâ/17:86). Jalalu'd Din, İtkanadlı kitabında bütün yorumcular tarafından ilga edilmiş olarak kabul edilen 20 ayet veriyor (s. 520). Aşağıdaki listede sekiz örnek vereceğiz:
Değişen buyruk örnekleri |
ilga edilen ayet |
yerine inen ayet |
1. Kıble Kudüs'ten Mekke'ye değişti |
|
2:142-144 |
2. Miras yasası değişti |
4:7 |
4:11 |
3. Gece yarısı ibadet zorunluluğu kalktı |
73:1-4 |
73:20 |
4. Şarap yasağı kesinleşti |
2:219 |
5:90 |
5. Zinakâra uygulanan ceza değişti |
4:15 |
24:2 |
6. Kısas izni değişti |
2:178 |
17:33 |
7. Hürmetli aylarda cihad yasağı kalktı |
9:5 |
9:36 |
8. Oruca dayanamayan için fidye kalktı |
2:184 |
2:185 |
9. İmansızlara tolerans yerine cihad |
2:256 |
9:5, 29 |
Kutsal Kitap'a göre ise Tanrı'nın sözü sonsuza dek kalıcıdır (I. Petrus 1:25). "Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecektir"(Matta 5:18). Tanrı'nın sadakati ve değişmezliği bunu gerektiriyor.
3) Yukarıda (Yakup 1:17) alıntı yaptığımız ayette değişmez-liğiyle birlikte Tanrı'nın Mutlak İyiliğide görülür. Yani kötülüğün olmasına izin verdiği halde O kötülüğün kaynağı değildir. Şer-i Tanrı yaratmadı. Şeytanı bile kötü yaratmadı, yalnız özgür yarattı. Kutsal Kitap'a göre Tanrı hiç kimseyi saptırmaz. "Tanrı kötülüklerle ayartılmadığı gibi, kendisi de kimseyi ayartmaz. Herkes, kendi kötü arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır" (Yakup 1:13-14). "Tanrı hiç kimsenin mahvolmasını istemiyor, herkesin tövbeye gelmesini istiyor" (II. Petrus 3:9).