İsraillilerin RAB’le Sina’daki karşılaşmaları Eski Antlaşma’nın ilk beş kitabının merkezinde yer alsa da, Sina onların gidecekleri son yer değildi. Bu sebeple, Çölde Sayım’ın başlarındaki ayetler Kenan bölgesine gitmek için Sina’dan ayrılanların, yolculuklarının öncesindeki hazırlıklarına odaklanmaktadır. Bu hazırlıklar İsraillilerin bu topraklarda yaşayan ulusları askeri olarak mağlup etmeleri gerektiğini belirtmekteydi. Bununla beraber, Çölde Sayım’ın sonraki bölümleri, bizim de bir sonraki bölümümüzde daha fazla işleyeceğimiz gibi göstermektedir ki, insanların Tanrı’ya olan güvenleri baskı dönemlerinde dalgalı bir seyir gösterecekti. Bunun bir sonucu olarak da Tanrı’nın onlara vaat ettiği topraklara sahip olma konusunda başarılı olamadılar. Mısır’ı yetişkin olarak terkeden tüm bu insanların içinden, yalnızca Yeşu ve Kalev vaat edilen topraklara girebilecekti. Yine de, önceki başarısızlığa rağmen, Çölde Sayım’ın son ayetleri gösteriyor ki Tanrı’nın toprak vaadi yeni neslin yetişkinleriyle yenilenmişti. Tanrı’nın İbrahim’e olan sözü insanın itaatsizliği yüzünden engellenemeyecekti.
Levililer kitabı İsrail halkı için getirilen düzenleme ve yasaları vurgulayan Tanrısal söylevlerden oluşur ve, yaşanan olaylardan daha az bahsedilir. Oysa Çölde Sayım’da bunun aksine, olaylardan daha fazla bahsedilir. Kitabın büyük çoğunluğu Sina dağında antlaşma yapılmasından kısa bir süre sonra başlayan kırk yıllık süreçte gerçekleşen olayları kaydediyor ve İsraillilerin Moav ovasında ordugah kurup, Kenan topraklarına girmek için hazırlanmasıyla bitiyor. Anlatılan bu anlatıların arasında bir çok yeni düzenleme ve yasaların detaylı kaydı bulunan bölümler vardır (ör. 5-6, 15, 18-19, 28-30. bölümler).
Her ne kadar Çölde Sayım kitabı kırk yıllık bir dönemi kapsamış olsa da, kapsamları pek düzenli değildir: Çölde Sayım 1-10 iki aylık bir sürede gerçekleşen olayları kaydederken, 11-24. bölümler sonraki kırk yıl boyunca yaşanmış olan, seçmeli deneyimlere odaklanır; Çölde Sayım 25-36 ise kırkıncı yılda gerçekleşen gelişmelerden bahseder. Açılış ve kapanış bölümleri genelde İsraillilerin olumlu tasvir edişiyle ile öne çıksa da, orta bölümler İsraillilerin RAB’be güvenme ve itaat etme konusundaki başarısızlıklarını içeren olaylara dikkat çekiyor. Bu gözlemler kitabın üç ana bölüme ayrıldığını gösteriyor. Diğer bazı özellikler de bu ayrım şeklini destekliyor.
İlk ve üçüncü kısımlar yirmi yaşında ya da daha büyük olan erkeklerin nüfus sayımlarıyla başlıyor (1:1–54; 26:1–65). İkinci nüfus sayımında özellikle ilk sayıma katılanlardan yalnızca Kalev ve Yeşu’nun hâlâ hayatta olduğunu dile getiriyor (26:64-65). Bu ikinci sayım anlatıda yeni bir sahneyi başlattı ve kitabın ikinci ve üçüncü kısmı arasındaki önemli farkı vurguladı: 11-25. bölümler çok sayıda İsrailli’nin ölümünü içeren farklı olayları kaydetmiş idi; 26-36. bölümlerde ise hiçbir ölüm kaydı yoktu; Midyanlılarla yapılan savaşta dahi, tek bir İsrailli asker öldürülmemişti (31:49).
Çölde Sayım 27-36. bölümler arasında bulunan tüm maddeler bir şekilde hep Kenan’ın işgaline işaret ediyordu. Bunu Çölde Sayım’ın son kısmını çerçeveleyen iki anlatıdan görebiliyoruz. Bu anlatılardan ikisi de Selofhat’ın kızlarının ülkeye yerleşmesiyle ilgili sorunlara odaklıydı.
Bu bölümde Çölde Sayım’ın ilk ve son kısımlarına odaklanalım. Kitabın ortadaki kısmını ise bir sonraki bölümde inceleyeceğiz.
Çölde Sayım’ın başlarındaki bölümlerinde kaydedilen olayların hepsi Sina Dağı’na yakın yerlerde yaşanmıştı. Her ne kadar bu bölümlerdeki konular farklılık gösterse de, bu ana tema hepsini birbirine bağlıyordu: Çölde Sayım 1-10. bölümler İsraillilerin nasıl Sina Dağı’ndan ayrılıp Kenan’ı işgal etmek üzere hazırlandıklarını anlatıyordu.1 Bu hazırlıkların aşağıda bahsedeceğimiz kısımları dikkate değerdir.
Öncelikle, İsrailliler Kenan’da yaşayanlara karşı bir savaş hazırlığı içerisindeydiler. Bu, kitabın ilk bölümünde,“İsrailliler'in Mısır'dan çıkışının ikinci yılı, ikinci ayın birinci günü”nde (1:1) yapılan bir nüfus sayımının kaydı sırasında öne çıkıyor. Yapılan bu sayım ile “savaşabilecek durumda olan yirmi ve daha yukarı yaşta olan erkeklerin sayımı” (1:3; ve 1:45) amaçlanmıştır. Bu, başka bir yerdeki şu fikri vurgular: (Mısırdan Çıkış 23:31) İsrailliler Tanrı’nın onlara vaat ettiği topraklar için savaşmalıdırlar. Bununla beraber Levililer, bu sayımdan Buluşma Çadırı ile özel bağlantıları nedeniyle çıkarılmıştır. Buluşma Çadırı’nın bakımı ve taşınması ile ilgili özel sorumlulukları nedeniyle, Levililerin toprakların işgali sırasında meydana gelebilecek herhangi bir öldürme eylemine karışmamaları gerekmektedir. 2
İkinci olarak, çatışma hazırlıklarıyla ilgili olarak ordugahta yaşayanların hepsinin pak olması kuralı var. Ordugahı kirletebilecek her hangi bir şey, İsraillilerin Kenan topraklarını işgallerinin başarılı geçmesine yönelik potansiyel bir tehlikedir. Bu suretle kadın ya da erkek, temiz olmayan kim varsa, - bu bir cilt hastalığından, bedenden bir akıntıya da ölüyle her hangi bir temastan dolayı oluşmuş olabilir - ordugahın dışına gönderilmeliydi (5:1-4). Aynı nedenle, günahların telafisi ile ilgili düzenlemeler (5:5-10) ve zina kuşkusu (5:11-31) de buraya dahil edilmiştir. Hiçbir şey ordugahı lekelememeliydi.3
Üçüncü olarak, ordugahın düzeni ile ilgili talimatlar verilmiştir (2:1-34). Her ne kadar bu düzenlemeler oymakların buluşma çadırı etrafındaki konumlarını kuzey, güney, doğu ve batı olarak belirttiyse de,4 aynı zamanda oymakların bir yerden başka bir yere seyahat ederkenki sırası da vurguluyor(2:9, 16, 24, 31). Bu düzenlemelerin seyahat ile ilgili kısımları özellikle buluşma çadırı ve Levililer oymağıyla ilgili yorumlarda bulunmaktadır (2:17).
Dördüncü olarak, oymakların seyahat süresince düzenlemelerini yapmanın dışında, bir çok diğer pratik detaylara da değinilmiştir. Levililerin görevlerini belirlerken, RAB buluşma çadırının ve eşyalarının taşınmasına da özellikle dikkat çekmiştir (4:5, 10, 12, 15, 19, 24, 25, 27, 31, 32). Levililerin nüfus sayımı “RAB’bin Musa’ya verdiği buyruk uyarınca, herkes yapacağı hizmete ve taşıyacağı yüke göre atandı,” notunun düşülmesi ile sona ermişti (4:49). Daha sonrasında oymak önderleri, RAB’be “üstü kapalı altı araba ve on iki öküz getirdiler” (7:3), bunları da Musa Levililere vererek çadırın bazı eşyalarının taşınmasında kullanılması için görevlendirdi. Bununla beraber, Buluşma Çadır’ının en kutsal olan eşyaları hayvanlar yerine insanların omuzlarında taşınmalıydı (7:9) RAB, Musa’ya “topluluğu bir araya toplayarak ordugahları kurmak” üzere ve başka amaçlar üzere kullanılması için iki adet gümüş borazan yapmasını buyurdu. (10:2 ve 10:5-6)
Beşinci olarak, bu yolculuğun önemli olduğu konsepti, 9:15-23’te bahsedilen buluşma çadırının üzerini kaplayan bulut ile de vurgulanıyor. Bu bölüm İsrailliler’e, Sina’yı terk etmeden önce bile, Kenan’a olan bu yolculuklarında Tanrı’nın onları nasıl yönlendireceğini gösteriyor. Bulutun hareketlerinin İsrail ordugahının ilerleyeceğini ya da duracağını belirlediğine tekrar tekrar dikkat çekiliyor.
İsraillilerin Kenan’a yapacakları yolculuk için gereken hazırlıkları belirtmek dışında, Çölde Sayım’ın ilk bölümleri aynı zamanda Levililerin ayrı tutulması konusuna önem veriyor. Bu durum bir çok şekilde görülmektedir. Başlangıçta Levililer oymağı nüfus sayımından ayrı tutuluyor, çünkü buluşma çadırı ve eşyalarından sorumlu kılınıyorlar (1:47-53; ayrıca 2:33). Daha sonra Tanrı, Musa’yı Levililer’i başkâhin Harun’un özel yardımcıları yapmak için görevlendiriyor (3:6-9). Bundan hemen sonra uzunca bir bölümde Levililerin adanması ile İsrailliler’in Mısır’da ilk doğanların kurtulması birbirlerine bağlı olduğundan bahseder (3:11-51; ve Mısırdan Çıkış 13:1-16). Bu bölüm aynı zamanda Tanrının nasıl Buluşma Çadırı ve eşyalarına ait farklı sorumlulukları ana Levili oymakların verdiğini bildirir. Levililer’in üç ana kolunun, özellikle çadırı taşımalarıyla ilgili daha detaylı yönlendirmeler Musa’ya 4:1-49 bölümünde veriliyor. Sonrasında RAB Musa’yı Levililerin ayrı tutulmasıyla ilgili buyruklarda bulunuyor (8:5-19). Bu buyruklar Levililerin “Buluşma Çadırı’ndaki hizmeti yerine getirmek ve günahlarını bağışlatmak üzere” (8:19) kendilerini arındırmaları gerektiğinin altını çiziyor.5 Levililerin asıl ayrı tutulması kısaca 8:20-22’de kaydedilmiştir. Bu, sonrasında Buluşma Çadırı’nda hizmet eden Levililerin yaşıyla ilgili diğer buyruklarla devam etmiştir (8:23-26). Bir çok farklı şekilde Çölde Sayım’ın giriş bölümlerinde Levililer’in özel rollerine dikkat çekilmiştir.
Bazı konularda, Levililerin ayrı tutulması Harun’un ve oğullarının kâhin olarak atanmalarına benzer (Mıs. Çık 29:1-46; Lev. 8:1-36). Bununla beraber, Levililerin kâhinlerle aynı kutsal statüyü elde etmedikleri aşikardır. Kâhinler gibi Buluşma Çadırı’nda hizmet etmelerine rağmen, doğrudan Buluşma Çadırı’nın en kutsal eşyalarına dokunamazlar ya da kâhinler gibi sunuların sunumuna ait görevleri yapamazlar.
Levililer ve kâhinler arasındaki bu fark çok önemlidir. Çölde Sayım kitabından önce, Eski Antlaşma’nın ilk beş kitabında Levililer’e çok az değiniliyor. Mısırdan Çıkış 32:26-28’de Tanrı’ya olan sadakatlerinin altı çiziliyor, Mısırdan Çıkış 38:21’deki kısa değinilme dışında onlara yalnızca tek bir küçük yerde değiniliyor (Lev. 25:32-33). Bunun ışığında, Çölde Sayım’ın ilk bölümlerinde onlara verilen önem çok dikkat çekiyor. Bu noktada onların önemli, büyük ihtimalle kitaptaki diğer gelişmelerle ilişkiliydi. Bir sonraki bölümde daha fazla detayı incelerken, 16:1-50. bölümlerindeki Korah’ın isyanı olayında Levililer ve kâhinler arasındaki ilişkinin merkezinde toplanıyor. Önde gelen Levililerden Korah, kutsal olarak atanmış olan kâhinlerin görevini ele geçirmeye çalışmakla suçlu bulunuyor ve cezalandırılıyor.
6:1-21’de verilen İsrailliler’in adanmış kişi olarak atanmasıyla alakalı buyruklar da Levililerin atanmasıyla yakından ilişkili bulunuyor. Bu maddelere ek olarak Çölde Sayım’ın ilk bölümlerinde kutsal bir statünün kazanılmasının tüm İsrailliler için mümkün olduğu ortaya çıkıyordu. Her ne kadar Levili olmayanlar Buluşma Çadırın’da hizmet edemiyor olsalar da, özel bir kutsallık mertebesi almalarının önünde bir engel yoktu.
Çölde Sayım kitabının son kısımları (26:1–36:13), aynı ilk kısımlarındaki gibi “savaşabilecek durumda olan yirmi ve daha yukarı yaştaki bütün erkeklere” bir nüfus sayımı yapılmasıyla başlıyor (26:2 ve 1:3). Bu ikinci nüfus sayımının önemi ise, kırk yıl önce sayılan nüfustan yalnızca Kalev ve Yeşu’nun hayatta kalmasıdır (26:64–65; ve. 32:11–12). Bu durum toprakları keşif yapmaların ardından gerçekleşen on İsrailli casus tarafından yönlendirilen isyanın (13:1-14:45) ve RAB’bin “Sizi yerleştireceğime ant içtiğim ülkeye Yefunne oğlu Kalev’le Nun oğlu Yeşu’dan başkası girmeyecek” (14:30) demesiyle doğrudan bağlantılıdır. Daha sonra Yasanın Tekrarı 34:1-8. bölümlerde yazdığı gibi Musa bile Meriva suları’nda İsraillilerin gözünde Tanrı’yı onurlandırmadığı için (Say 20:9–13; ve 27:13–14) vaat edilen toprakların dışında ölmüştür.
Çölde Sayım 11-25, Mısırdan kurtulan yetişkin neslin ölmesi ile sonuçlanan olayları kaydetmiştir. Çölde Sayım 26-36 bunlara benzeyen olaylardan bahsetmez; kitabın son kısmında hiçbir İsraillinin ölümüne değinilmemiştir. Midyanlılara karşı yapılan büyük savaşta bile (31:1-24), çatışmadan tek bir askerin bile hayatını kaybetmeden döndüğünü özellikle belirtmiştir (31:49). Kitabın ikinci ve üçüncü kısmı arasındaki zıtlık özellikle dikkat çekicidir ve Mısırdan Çıkış neslinin Tanrı’ya güvenmemelerinden dolayı öldüklerini vurgular. Bir sonraki bölümde de inceleyeceğimiz gibi, Çölde Sayım’ın orta kısmı Tanrı’ya olan itaatsizliklerinden dolayı çok sayıda İsraillinin öldüğü olayları anlatır.
Çölde Sayım’ın 26. bölümünden sonra kaydedilen tüm olaylar bir şekilde Kenan topraklarının işgaline odaklamıştır. İlk seferde vaat edilen topraklara giremeyenlerin ölümüyle, öykü Kenan’ı işgal edecek olan yeni neslin hazırlıklarına odaklanır. Bu hazırlıklar Selofhat’in kızlarını içeren iki öyküyle çerçevelendirilir (27:1–11; 36:1–12). Dikkat çekici şekilde, her iki bölüm de miras kalan topraklar konusuna değinir. İlk olayda, Selofhat’ın kızlarına “amcalarıyla birlikte miras olarak mülk verilmesi” konusunda garanti verilmiştir. İkinci olayda ise miraslarının başka bir oymağa gitmemesi için kendi oymaklarından biriyle evlenmeleri gerektiği belirtilmektedir. Her iki bölümde de mirasla ilgili sorunlar İsrailliler vaadedilmiş topraklara girmeden önce çözülmüştür.
Çölde Sayım’ın son kısmının diğer bölümlerinde, özellikle Çölde Sayımın 32 bölümünde ve 34-35. bölümlerde Kenan toprakları konusu önemli yer alıyor. Bu bölümlerden ilki Rubenlilerin ve Gadlıların Şeria Irmağın doğusundaki “Yazer ve Giled” topraklarına yerleşmeyi istemesine odaklanıyor (32:1). Onların bu dileğinin gerçekleşmesi için Şeria Irmağının batı tarafındaki mirası korumak için diğer oymaklara yardım etmeyi kabul etmeleri gerekiyordu. Musa Ruben ve Gadlıların kalma konusundaki isteklerinin yanlış bir istekten dolayı olmaması konusunda oldukça endişeliydi, onlar vaat edilen topraklara girmeyi reddeden babalarının isyankar davranışlarını izlememeliydiler. Çölde Sayım 32’nin sonlarına doğru ayrıca “Manaşşe oğlu Makir’in soyundan gelenlerin gidip Gilat’ı ele geçirerek, orada yaşayan Amorlular’ı kovdukları” belirtilmiştir. (32:39). Bunun bir sonucu olarak, Manaşşe oymağının yarısının Şeria Irmağının doğu tarafına yerleşmesi kabulenmiştir.
Çölde Sayım 34 iki kısma ayrılmıştır ve bu kısımların her ikisi de Kenan topraklarına odaklanır. Bölümün ilk yarısı İsrail’liler tarafından ele geçirilmesi gereken toprakların sınırlarını belirtir. Bölümün geri kalanı ise toprakları dokuz buçuk oymağa mülk olarak paylaştırmak için her oymaktan birer önder görevlendirmeleri için kâhin Elazar’ı ve Yeşu’yu görevlendirmiştir (34:17). Buluşma Çadırı’nda hizmet ettiklerinden dolayı diğer oymaklardan ayrılmaları nedeniyle, Levililer’in Kenan bölgesinde belirli bir bölgede mülk edinebilmeleri mümkün değildi. Bunun yerine, onlara oniki oymağın bulunduğu bölgeler boyunca her biri çayırlıkla çevrili 48 kent verilmişti. Bu kentlerden altı tanesi “sığınak kent olacaktı, öyle ki adam öldüren biri oraya kaçabilsin” (35:6). Bu kentlerin nasıl istemeyerek birini öldüren kişiler içi sığınak kent olacağı konusunda sonrasında daha fazla detay verilmiştir (35:9-28). Bu bölüm, toprakların temasını vurgulayarak sonlanmıştır: İsrailliler bu toprakları kirletmemelilerdir, çünkü RAB onların arasında yaşamaktadır (35:34).
Çölde Sayım kitabının başlangıç ve bitiş bölümleri açık bir şekilde Kutsal Kitap’ın ilk beş kitabında izlenen anlatı kurgusu ile bağlantılıdır. 1-10. bölümler topraklarının işgalini başlatmak için Sina’yı terketmeden önce yapılan hazırlıkları anlatır. 25-36. Bölümler ise anlatıdaki bir sonraki büyük gelişmeye, yani ülkenin işgaline işaret eder. Ayrıca bir sonraki bölümde daha detaylı inceleyeceğimiz gibi, Çölde Sayım 11-24. bölümler, vaat edilen topraklara gitmek için Mısır’ı terkeden neslin ölümüyle sonuçlanan bir çok olayı kaydeder. Kenan topraklarını ele geçirmeye hazırlanan nesil yepyeni bir yetişkin neslidir.
Yeni Antlaşmayla ilgili en çok ana bağlantı, Çölde Sayım’ın orta kısmını inceleyeceğimiz bir sonraki bölümün sonunda ele alınacaktır. Toprakların temasıyla ilgili olarak, ilgili Yeni Antlaşma maddelerini zaten 5. bölümde (yukarıda) ele almıştık.
1 Çölde Sayım 1:10’daki maddelerin tam bir kronolojik sıralama içinde olmadığına dikkat edelim.
2 Savaşa dair başka bir referans da Çölde Sayım’ın 10:8-9. ayetlerinde, kâhinin borazanları çalmasıyla ilgili bölümde bulunuyor.
3 Kirlilik aynı zamanda Çölde Sayım’ın 3. Bölümünde, ikinci aydaki Fısıh Bayramı kutlamaları sırasında ortaya çıkıyor. Pak sayılma ve kirli olma hakkında daha kapsamlı bir inceleme için, yukarıdaki 11. bölümü inceleyebilirsiniz.
4 Buluşma çadırının en önemli kısmı buluşma çadırına girişin bu kısımda bulunması nedeniyle doğu kısmı olarak kabul edilmekteydi.
5 Bunun ışığında, Korah’ın aykırı davranışları daha da büyük bir önem kazanmıştır. (Çöl. Say. 16)