2:17 Dördüncü soru grubu 2:17’de bulunur. Malaki, halkı, sözleriyle Rab’bi usandırmakla suçlar. İsrail halkı yüzyıllar önce aynı duruma düşmüştür: “Beni günahlarınızla uğraştırdınız, suçlarınızla usandırdınız” (Yşa.43:24). Yüreği nasırlaşmış olan halk, Malaki aracılığıyla gelen sözlere şöyle karşılık verir: “O’nu neyle usandırdık?” Bunun üzerine Rab, peygamber aracılığıyla onlara yakınmalarını hatırlatır: “Kötülük yapan herkes RAB’bin gözünde iyidir, O onlardan hoşnuttur” ya da “Hani, adalet sağlayan Tanrı nerede?”diyerek usandırdınız.
Tanrı’nın karakterine yapılan iftiralara bakın! Halkın Rab’den uzaklaşmış olduğu ne kadar bellidir! Ruhsal gerçekleri artık anlamaz hale gelmişlerdi. İbadetlerinin karşılığını almadıklarını düşünerek Rab’bi haksızlık yapmakla suçluyorlardı. Hatta kendi homurdanmalarında herhangi bir küstahlık bile göremediler. Ancak Tanrı’yı bu şekilde suçlamaları çok büyük bir terbiyesizlikti.
Tanrı’yla ilgili düşüncemiz veya Tanrı’ya bakış açımız hayatımızı yönlendirecektir. Tanrı’nın karakterine yönelik iftiralara kulak asmamak gerekir. İsrail’in ilk atası İbrahim, Tanrı’nın adaletiyle ilgili şöyle dedi: “Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı” (Yar.18:25). Kesinlikle öyledir. Musa da halka şöyle buyurdu:
Ululuğu için Tanrımız’ı övün!
O Kaya’dır, işleri kusursuzdur,
Bütün yolları doğrudur.
O haksızlık etmeyen güvenilir Tanrı’dır.
Doğru ve adildir. (Yas.32:4)
Kutsal olan Tanrı her etkinliğinde adildir; en ufak adaletsizliği bile söz konusu olamaz! “Kesinlikle hayır! Herkes yalancı olsa bile, Tanrı’nın doğruyu söylediği bilinmelidir” (Rom.3:4).74
İsrail halkı, Kötülük yapan herkes RAB’bin gözünde iyidir, O onlardan hoşnuttur diyordu. Kötülerin iyi durumunu gören mezmur yazarı da kıskanarak şöyle demişti: “Ayaklarım neredeyse tökezlemiş, adımlarım az kalsın kaymıştı.” Ancak Tanrı tapınağına girince, sonlarının ne olacağını anladı (Mez.73:2, 17). Tanrı adildir, ama kötülere karşı çok sabırlıdır. Halk, Tanrı’nın adaletini görmek istiyordu. Ancak Tanrı kötülüğe karşı sabırla değil de anlık adaletle karşılık verseydi, yok olurlardı.
3:1 Adalet sağlayan Tanrı nerede? sorusunun yanıtı şu ayette bulunur: Aradığınız Rab ansızın tapınağına gelecek. Ama O’nun gelişi onların beklediği gibi olmayacak, “yargılamak için size yaklaşacağım” (3:5).
Bu büyük önbildirinin ilk satırı İncil’in üç ayetinde aktarılır.75 Markos 1:1-2’e göre “Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih’le ilgili müjdenin başlangıcı” Yahya peygamberin ortaya çıkışıydı. Bu ayet ve Yşa.40:3, Yahya’nın gelişini önceden açıklar. Peygamber Yahya, İsrailoğulları’na, kendisinden sonra gelecek olana, yani İsa’ya iman etmelerini söyledi. Onları tövbe edip vaftiz olmaya çağırarak Mesih’in yolunu hazırladı. Yahya’nın bildirisi dolaysız ve sadeydi: “Tövbe edin! Tanrı’nın Egemenliği yaklaşmıştır” (Mat.3:2). Efendimiz İsa, Malaki’nin sözlerini kullanarak Yahya’yı şöyle övdü:
Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Size şunu söyleyeyim, gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür. “İşte, habercimi senin önünden gönderiyorum; o önden gidip senin yolunu hazırlayacak” diye yazılmış olan sözler onunla ilgilidir. Size doğrusunu söyleyeyim, kadından doğanlar arasında Vaftizci Yahya’dan daha üstün biri çıkmamıştır. (Mat.11:9-11; Lu. 7:26-28)
Ne var ki, bu büyük haberci yalnızca Rab’bin yolunu hazırlamak için çölde yükselen bir “ses”ti (Yşa.40:3; Yuh.1:23). Tapınağına gelecek olan öncesiz ve sonsuz “Söz,” ise Tanrı’nın kendisiydi (Yuh.1:1). Malaki 3:1 ve Yeşaya 40:3, vaat edilen Mesih’in kimliğini çok açık bir şekilde ortaya koyarlar: Tapınağın asıl sahibi Rab Yahve’dir. Yani İsa Mesih, insan bedenine bürünmüş olan Tanrı’dan başkası değildir. Kendi tapınağına, Rab’bin bizzat kendisi gelecekti!76
Antlaşma habercisi (Antlaşma meleği) deyişi, Mesih’in ölüp dirilerek gerçekleştireceği Yeni Antlaşma’ya işaret ediyordu (bkz. Yer.31:31-33; Mat.26:28; Luk.22:20; İbr.8:6-13; 9:15; 13:20). Burada “haberci” sözcüğü ‘aracı’ sözcüğüyle özdeştir; nitekim Mesih, Yeni Antlaşma’nın aracısı olmuştur. Halk antlaşmaya sadık kalmadı, ama Rab sözüne sadıktı ve İsrail’in bütün ümidi O’ydu.
Bu ayetlerde, Mesih’in yeryüzüne iki ayrı gelişi, sanki tek ‘bir’ geliş gibi aktarılıyor. Eski Antlaşma’daki peygamberlik etkinliğinin önemli bir özelliği budur. Birbirinden çok uzak tarihlerde gerçekleşecek olan olaylar yan yana, hatta aynı ayette bulunur:
3:2-5 Halk adalet sağlayan Tanrı’yı arıyordu. Ancak O’nun gelişine büyük bir yargının eşlik edeceğini düşünmüyorlardı. Mesih’in getireceği adil düzeni istiyorlar, ama O’nun gerçek adaleti kendilerini yakacağını akıllarına getirmiyorlardı. Bu yüzden Rab şöyle soruyor: O’nun geleceği güne kim dayanabilir?
Rab, İsrailoğulları’nı, ve özellikle Levioğulları olan kâhinleri ateşten geçirecektir. Bu yargı bir maden arıtıcısının ateşine, Rab ise arıtıcının kendisine benzetiliyor. Eski atölyelerde, arıtıcı ateşte eriyen madenin önünde durur, arada bir üzerinden cürufu sıyırıp atardı. Saf gümüş üzerinde kendi yüzünün yansımasını görene kadar bu işe devam ederdi. Aynı şekilde, İsrail’de değerli maden vardı, ama önce bütün pislik ve cüruftan arınması gerekliydi. Rab’bin ustalığı sayesinde İsrail deneme ateşinde eriyecek, arıtılıp temizlenecekti. Yeşaya 1:25’te bu olay şöyle dile gelir:
Sana karşı duracak,
Kül suyuyla arıtır gibi seni cüruftan arıtıp temizleyeceğim.
Eskiden, başlangıçta olduğu gibi,
Sana yöneticiler, danışmanlar yetiştireceğim.
Ondan sonra “Doğruluk Kenti”,
“Sadık Kent” diye adlandırılacaksın.
Mesih inanlısının yaşamında Tanrı bu arıtma işine şimdiden başlamıştır. “Çünkü yargılamanın, Tanrı’nın ev halkından başlayacağı an gelmiştir” (1Pe.4:17). Tanrı bizdeki kusurları yakıp arıtmak amacıyla bizi acı ve deneme ateşinden geçirir:
Şimdi kısa bir süre çeşitli denemeler sonucu acı çekmeniz gerekiyorsa da, sevinçle coşmaktasınız. Böylelikle içtenliği kanıtlanan imanınız, İsa Mesih göründüğünde size övgü, yücelik, onur kazandıracak. İmanınız, ateşle arıtıldığı halde yok olup giden altından daha değerlidir... Sizleri Mesih'te sonsuz yüceliğine çağıran ve bütün lütfun kaynağı olan Tanrı'nın kendisi kısa bir süre acı çekmenizden sonra sizi yetkinleştirip pekiştirecek, güçlendirip temellendirecektir. (1Pe.1:6-7; 5:10).
Ne var ki, Malaki’de kastedilen olay, İsrail’le ilgili olup, büyük sıkıntı dönemin sonunda gerçekleşecektir. Zekeriya 13:9’da, Yeruşalim kuşatmasıyla ilgili bu dönem etkili bir dille ortaya konulur:
Kalan üçte birini ateşten geçireceğim,
Onları gümüş gibi arıtacağım,
Altın gibi sınayacağım.
Bana yakaracaklar,
Ben de onlara karşılık vereceğim.
“Bunlar benim halkım” diyeceğim.
Onlar da, “Tanrımız RAB’dir” diyecekler.
Bunun sonucu olarak Levililer, Rab’be doğrulukla sunular sunacaklar ve Rab sunulardan hoşnut kalacak.
Kuyumcuya saf gümüş veya altın gerekir; onun için cürufun hiçbir değeri yoktur. Aynı şekilde, Rab’be de aklanmış gerçek imanlılar gerekir. Bu nedenle bütün sahtekârlar temizlenecektir: Bütün büyücüler, zina edenler, yalan yere ant içenler, işçinin, dulun, öksüzün, yabancının hakkını çiğneyenler, benden korkmayanlar toplanıp atılacaktır. Rab’bin Egemenliği ancak bu şekilde kurulabilir. İsa deliceler benzetmesinde bu olayı şöyle açıkladı:
Deliceler nasıl toplanıp yakılırsa, çağın sonunda da böyle olacaktır. İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O’nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. Doğru kişiler, o zaman Babaları’nın egemenliğinde güneş gibi parlayacaklar. Kulağı olan işitsin! (Mat.13:40-43)
Rab günahkârlara karşı hemen tanık olacaktır. İnsanın yaptıklarının hiçbir ayrıntısı O’ndan saklı değildir. “Kendisine hesap vereceğimiz Tanrı’nın gözü önünde her şey çıplak ve açıktır” (İbr.4:13).
3:6 Bu gelecek yargıdan İsrail’in küçük bir kesimi kesinlikle kurtulacaktır. Bunun güvencesi olarak Rab, kendi değişmez karakterini gösteriyor. Onların yok olmamalarının tek nedeni budur. Halk adalet arıyordu, oysa yalnız merhamet ve lütuf sayesinde hayatta kalabileceklerdi. “Her Şeye Egemen RAB bazılarımızı sağ bırakmamış olsaydı, Sodom gibi olur, Gomora’ya benzerdik” (Yşa.1:9).
Kutsal Kitap Tanrı’nın güvenilirliği ve değişmezliğini vurgular. O, vermiş olduğu vaatlere “sadık RAB”dir (Yşa.49:7). Verdiği sözde durur: “Vaat eden Tanrı güvenilirdir” (İbr.10:23). Hiçbir zaman sözünden caymaz ve değişmez. Onun lütfu hiçbir zaman azalmaz, tükenmez:
Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası’ndan gelir. (Yak.1:17)
Tanrı insan değil ki,
Yalan söylesin,
İnsanoğlu değil ki,
Düşüncesini değiştirsin.
O söyler de yapmaz mı?
Söz verir de yerine getirmez mi? (Say. 23:19)