C) Rab, evlilik antlaşmasını bozan halkını azarlıyor (2:10-16)

Malaki’nin metninde buraya kadar kâhinlerin suçları kınanır. Ama halk da suçsuz değildir. Bu nedenle 2:10’dan itibaren Rab halkın özellikle evlilik konusundaki hainliğini ortaya koyar.

Tanrı İsrailliler’e iki toplumsal kurum buyurmuştu: Kâhinlik ile evlilik. Malaki 2’de bu kurumlar birer Tanrısal antlaşmaya dayanırlar: Levi’yle yapılan kâhinlik antlaşması ve karı koca arasında yapılan evlilik antlaşması. Evlilik antlaşmasının iki yönü vardı: Tanrı, kendisiyle halkı arasındaki ilişkiyi bir evliliğe benzetiyordu. Bu ruhsal “evliliğin” yürürlüğe girmesi Sina Dağı’nda bir antlaşmayla sağlanmıştı (bkz. Çık.24:3-8). İsrail halkı orada Tanrı’ya sadık kalacaklarına dair söz verdiler. Bu ilişkinin önemli bir gereği, putperest uluslardan eş almamaktı.

Evlilik antlaşmasının ikinci yönü ise karı koca arasındaki evlilikti. Burada da eşler, verdikleri sözün gereği olarak yaşam boyu birbirlerine sadık kalmalıydılar.

Mesih İnanlıları için evlilik kurumunun her iki yönünün de devam ettiğini söyleyebiliriz. Yalnız Tanrı’nın yeni halkı olan kilise düzeninde, kâhinler ve Levililer gibi özel bir ruhban sınıfı yoktur. Artık Mesih aracılığıyla imanlıların her biri kâhin olmuşlardır (1Pe.2:5, 9). Kâhinlik ve evlilik kilisenin temel öğelerini oluşturur. Örneğin, Efesliler 5:19-25’te bunları bir arada görebiliriz:

KÂHİNLİK:

Birbirinize mezmurlar, ilahiler, ruhsal ezgiler söyleyin; yürekten Rab’be ezgiler, mezmurlar okuyun; durmadan, her şey için Rabbimiz İsa Mesih’in adıyla Baba Tanrı’ya şükredin. Mesih’e duyduğunuz saygıdan ötürü birbirinize bağımlı olun.

EVLİLİK

Ey kadınlar, Rab’be bağımlı olduğunuz gibi, kocalarınıza bağımlı olun. Çünkü Mesih bedenin kurtarıcısı olarak kilisenin başı olduğu gibi, erkek de kadının başıdır. Kilise Mesih’e bağımlı olduğu gibi, kadınlar da her durumda kocalarına bağımlı olsunlar.

Ey kocalar, Mesih kiliseyi nasıl sevip onun uğruna kendini feda ettiyse, siz de karılarınızı öyle sevin.

2:10   Üçüncü soru grubu bu ayette bulunur: Hepimizin babası bir değil mi? Bizi yaratan aynı Tanrı değil mi? Yahudiler Tanrı’yla aralarındaki özel ilişkiyle övünüyorlardı: Bir tek Babamız var, o da Tanrı’dır” (Yu.8:41). Aynı Baba’dan olmaları (bkz. 1:6) onları kardeş kılmıyor mu? O halde nasıl olur da birbirlerine sadık kalmıyorlar? Ancak, Tanrı’yı ve O’nun yollarını düşünmeyen bir insanın diğer insanlarla ilişkileri de yanlış bir temel üzerine kurulur. İnsanların birbirlerini hor görüp incitmeleri, her bireyin Tanrı’dan gelen değerini ve eşitliğini bilmemekten kaynaklanır.

İnsan, hayvanlardan daha üstün bir şekilde, yalnızca bedensel değil, ahlaksal ve ruhsal bir varlık olarak yaratılmıştı. Tanrı’yla zengin ve derin bir ilişki içinde bulunmak üzere tasarlanmıştı. Tanrı’nın benzerliğinde yaratılan insana, Tanrı’ya özgü nitelikler, sevgi, yaratıcılık, mantık ve doğruluk gibi özellikler verilmişti. Bu yüzden insanın çok büyük bir değeri vardı; öldürülmemeli (Yar.9:6) ve hatta sövülmemeliydi (Yak.3:9). Ne yazık ki, Tanrı’nın bu ilkelerine sırt çeviren insan, kardeşine karşı da hainlik yapabilir. Tanrı’ya sadık kalmayan bir kişi, insana da sadık kalmaz.

2:11-12   Bu ayetlerde imanlı olmayanlarla evlenme “ihaneti” konusunda uyarı yapılır. İsrail’le yapılan antlaşmaya göre İsraillilerin başka halklarla evlenmesi kesinlikle yasaktı:

Kız alıp vermeyeceksiniz. Kızlarınızı oğullarına vermeyeceksiniz; oğullarınıza da onlardan kız almayacaksınız. Çünkü onlar oğullarınızı beni izlemekten saptıracak, başka ilahlara tapmalarına neden olacaklardır. O zaman RAB size öfkelenecek ve sizi çabucak yok edecek. (Yas.7:3-4)

Dolayısıyla, bu buyruğu çiğneyen halk ataların yaptığı antlaşmayı bozmuş oluyordu. Nitekim evlendikleri kız, yalnız yabancı bir ulusun kızı değil de, “yabancı ilaha tapınan kız” diye adlandırılır. İsa’ya iman etmeden önce, doğal insan bu dünyanın ilahı olan İblis’in çocuğudur (bkz. Yu. 8:44).

Söz konusu ihanet, Malaki’yle aynı tarihsel döneme ait Nehemya 13’te açıklandı. İsrail’in Tanrısı’nı tanımayan kişilerle evlenmiş olan Yahudiler haince davrandı. Nehemya onları şöyle payladı:

Yabancılara kız verip kız almayacaksınız. Kral Süleyman bu yabancı kadınlar yüzünden günaha girmedi mi? Onca ulusun kralları arasında Süleyman gibisi yoktu. Tanrı onu öyle sevdi ki, bütün İsrail’e kral yaptı. Ama yabancı kadınlar onu bile günaha sürükledi. Şimdi de siz yabancı kadınlarla evlenerek Tanrımız’a ihanet ediyorsunuz. Yaptığınız bu büyük kötülüğe göz mü yumalım?
(Neh.13:25-27)

Malaki peygamber, bu davranışlarda bulunanlara karşı Rab’bin tutumunu açıkça bildirdi: Rab’bin sevdiği kutsal yeri kirletti. Bunu yapan kişi, kim olursa olsun, Her Şeye Egemen RAB’be sunular getirse bile RAB onu Yakup’un topluluğundan atsın!

İncil bu konuda aynı gerçeği vurgular. Evliliği bir çift hayvanın girdiği boyunduruğa benzeten elçi Pavlus durumu şöyle açıklar:

İmansızlarla aynı boyunduruğa girmeyin. Çünkü doğrulukla fesadın ne ortaklığı, ışıkla karanlığın ne paydaşlığı olabilir? Mesih’le Beliyal uyum içinde olabilir mi? İman edenle iman etmeyenin ortak yanı olabilir mi? Tanrı’nın tapınağıyla putlar uyuşabilir mi? Çünkü biz yaşayan Tanrı’nın tapınağıyız. (2Ko.6:14-16)

Bu ayetlerde iyi bir evlilik için gereken nitelikleri bulmak mümkündür: ortaklık, paydaşlık, uyum, söz birliği ve uyuşma. İmanlı kişiyle Rab arasındaki ilişkide bu kadar sıkı bir yakınlık varsa, Rab’be zıt niteliklere sahip bir “gazap çocuğu” (Ef.2:3) ile nasıl bir evlilik yapılabilir? İmanlı olmayan kişi ister istemez fesadın, karanlığın, imansızlığın ve hatta putperestliğin hâkim olduğu İblis’in egemenliğinde yaşamaktadır. Böyle bir kişiyle yapabileceğimiz evlilik, sırf fiziksel ve duygusal bir ilişkiye dayanacaktır. Ama yaşamımızın en önemli alanı olan ruhumuzda hiçbir beraberlik söz konusu olmayacak, çok geçmeden bu evlilikte büyük ve derin sorunlar doğacaktır. Üstelik, kendisine çok sayıda putperest eş alan Kral Süleyman gibi, imanlının da Tanrı’dan uzaklaşması mümkündür.

Demek ki imanlı bir kişinin, imanlı olmayan bir kız veya erkekle evlenmesi Tanrı’ya sırt çevirmektir. Zaten eğer imanlı kişi Rab’le sıkı beraberlik içinde yaşıyorsa, kesinlikle böyle bir şey yapmak istemeyecektir.

12. ayet bu suçun cezasını gözler önüne seriyor: Suç işleyen kim olursa olsun,72 İsrail topluluğundan atılacaktır! Rab’be sunu getirmek bile böyle bir günahı bağışlatamaz. Nehemya 13:28’de bunun bir örneği bulunur. İncil’de, imansızla evlenen kişiye böyle bir ceza uygulanması buyrulmaz. Ancak Elçi Pavlus’un ‘boyunduruk’ benzetmesi ve imanlıların yalnızca imanlılarla evlenmelerine izin vermesi, yeterince önemli uyarılarıdır. İmanlılar Malaki’den ibret almalıdır! Bu konu çok ciddidir.

2:13-14   Bu ayetlerde boşanma “ihaneti” dile getirilir. Malaki’de evlilikle ilgili ikinci bir durum vardı. Kocalar çeşitli nedenlerle karılarını boşamaya başlamışlardı. Rab bu yüzden onların getirdikleri sunuları kabul etmiyordu. Halkın bütün yalvarışlarına rağmen Tanrı onlardan hoşnut değildi ve bereketini esirgiyordu.

Rab bu cezanın nedenini etkili bir şekilde dile getirdi. Evliliklerin bozulmasına ve boşanmalara dikkat çekti: Çünkü RAB seninle gençken evlendiğin karın arasında tanıktır. O yoldaşın ve evlilik antlaşmasıyla karın olduğu halde ona ihanet ettin. İncil’de, karı koca arasındaki anlaşmazlığın önemli bir sonucu ortaya konulmuştur. Karısıyla anlayış içinde yaşamayan kocanın duaları engellenmektedir (1Pe.3:8).

Bu sözlere bakarak, Rab’bin yalnızca tekeşli evlilik istediği açık bir şekilde görülebilir. Zaten Tevrat’ın en başında ikisi (üçü, dördü, beşi değil) tek beden olacak” denilmiştir (Yar.2:24). Tek karı ile tek koca arasındaki ilişkiye büyük önem veren ayetler73 arasında güzel bir öğüt bulunur:

Suyu kendi sarnıcından,
Kendi kuyunun kaynağından iç…
Gençken evlendiğin karınla mutlu ol…
Aşkıyla sürekli coş.
(Özd.5:15-19)

Rab boşanmayı bir ihanet olarak nitelendiriyor. Evlilik antlaşmasıyla Tanrı’nın önünde bir erkek ile bir kadın birbirine söz vermiş ve böylece karı koca ilan edilmiştir. Ama kocalar, karılarını boşamakla verdikleri sözü tutmuyor, eşlerine ihanet ediyorlardı. Bu ciddi antlaşmayı bozarak Tanrı’nın öfkesini uyandırıyorlardı.

Bu ayetlerde karıları betimleyen iki güzel ifade var:

1) Yoldaşın veya “arkadaşın” - Kadın kocasının hizmetçisi veya ikinci sınıf yardımcısı değildir. Kesinlikle yalnız cinsel ilişkinin zevkini veya ürününü sağlayan bir araç da değildir. Tersine kocasının dostu ve yoldaşıdır. Dolayısıyla, kocası yaşam yolculuğunun her yönünü onunla dayanışma içinde paylaşmalıdır. Arkadaş olarak onunla dertleşir, onunla konuşmaktan, ve birlikte zaman geçirmekten zevk alır. İmanlı bir kocanın en yakın dostu karısı olmalıdır.

Mesih inanlılar topluluğunu nasıl sevdiyse, koca da eşini aynı şekilde, hatta kendi bedeni gibi sevmelidir (Ef.5:25-28). Onunla anlayış içinde ve şefkatle yaşamalıdır.

2)  Evlilik antlaşmasıyla karın - Kutsal Kitap’a göre evlilik yaşam boyu süren kutsal bir ilişkidir. Evlilik bir antlaşma niteliğini taşımaktadır ve bu yüzden çok ciddidir. İmanlılar için geçimsizlik gibi bahanelerle ayrılmak, antlaşmayı bozmak için geçerli neden değildir. Evli çiftler, sık sık evlilik yeminleri üzerinde düşünmelidirler. Rab’bin kendisi “seninle gençken evlendiğin karın arasında tanıktır ve Tanrı boş yere ant içenlerden hoşlanmaz (Vai.5:4).

Bu doğrultuda Efendimiz İsa Mesih şöyle buyurdu:

Karısını fuhuş dışında bir nedenle boşayan onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur… ‘Evet’iniz evet, ‘hayır’ınız hayır olsun. (Mat.5:32, 37)

Demek ki, yoldaş ve arkadaş olan eş, evlilik antlaşmasının gereği olarak, koca tarafından baş üstünde tutulmalıdır.

2:15   Tanrı’nın imanlı evliliklerde aradığı neydi? Kendisine özgü bir soy arıyordu veya harfi harfine çevirecek olursak bir Allah zürriyeti arıyordu. İsrail’in imanlı ve Tanrı’ya bağımlı olan kesiminden Mesih çıkacaktı. Halkın Tanrı’ya sadık kalan kesimi, “devrildiği zaman kütüğü kalan yabanıl fıstık ve meşe ağacına” benzetilmiştir. “Kutsal soy” işte bu kütükten çıkacaktır (Yşa.6:13).

Tanrı imanlı erkek ile kadını bu amaçla birleştirmiş, sahte ilahların “çocukları” ile evlenmeden O’na adanmış bir soy olmalarını amaçlamıştır. Böylece, karı ve koca evliliklerini Tanrı’nın istediği şekilde yürüterek kutsal olacaktır.

Adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.” Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı’nın birleştirdiğini, insan ayırmasın. (Mat.19:5-6)

Rab hâlâ imanlı çiftlerin yaşamlarında bir Tanrı soyu görmek ister. Çocuklarını Rab’bin terbiye ve öğüdüyle büyütmelerini buyurur (Ef.6:4). Sevgi ve sadakatle yürüyen bir aile yaşamı, Rab’bin iyiliğini en güzel temsil eden tanıklıktır. Şu uyarıya çok dikkat etmeliyiz:

Tanrı’nın isteği şudur: Kutsal olmanız, fuhuştan kaçınmanız, her birinizin, Tanrı’yı tanımayan uluslar gibi şehvet tutkusuyla değil, kutsallık ve saygınlıkla kendine bir eş alması ve bu konuda haksızlık edip kardeşini aldatmamasıdır. Daha önce de size söylediğimiz, sizi uyardığımız gibi, Rab bütün bu suçlardan ötürü insanları cezalandıracaktır. Çünkü Tanrı bizi ahlaksızlığa değil, kutsal bir yaşam sürmeye çağırdı. Dolayısıyla bu çağrıyı reddeden kişi insanı değil, size Kutsal Ruhu’nu veren Tanrı’yı reddetmiş olur. (1Se.4:3-8)

2:16   Burada Rab çok açık bir şekilde boşanmayla ilgili tutumunu bildiriyor: Ben boşanmadan nefret ederim. Bu ayeti başka türlü anlamak olanaksızdır. İmanlılar boşanma olasılığı akıllarına bile getirmemelidir.

Bunu izleyen ifade, evlilikte zorbalıkla ilgili Tanrı’nın düşüncesini ortaya koyuyor: Giysisinin üstüne bir de zorbalığı kuşanan kişiden de nefret ederim. Tanrı, evlilik ilişkisinde herhangi bir zorbalıktan nefret ettiğini belirtmektedir. Toplumumuzda yaygınlaşan zorbalık hiçbir şekilde imanlıların evinde bulunmamalıdır.

Rab’bin nefret ettiği davranışları öğrenip bunlardan kaçmak imanlıya yaraşır bir tutumdur. Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB. Bunun için kendinize dikkat edin (ruhunuzu sakının) ve ihanet etmeyin. İhanet konusundaki uyarı iki kere tekrarlanmıştır.

Buraya kadar Malaki’nin peygamberlik sözlerinde gelecekle ilgili herhangi bir önbildiri görülmedi. Tanrı yalnız o zamanki durumla ilgili olarak kâhinlerin ve halkın “ruhça gelişmesi, cesaret ve teselli bulması için” İsrail’e seslendi (1Ko.14:3). Bu peygamberlik sözleri onları “öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için” verildi (2Ti.3:16).

Fakat son iki bölümde Rab’bin gelişiyle ilgili daha çok açıklamaya yer verilir. Gelecek olan Rab dünyayı yargılayacak, Tanrı’ya kulluk edenle etmeyen arasında ayrım yapacaktır (3:18).