GİRİŞ

Malaki’nin kısa peygamberlik kitapçığı, Eski Antlaşma’nın son kısmını oluşturur. Peygamberin sert ve çarpıcı sözleri, İsrail halkının ve özellikle kâhinlerin günahlarını açığa vuran azarlama şeklindedir. Ayrıca, Mesih’in ve habercisi olan Yahya’nın gelişleriyle ilgili önemli bir önbildiri de vardır (3:1-5).

Malaki ile Nehemya kitapçıklarında birçok ortak konu bulunur.67 Dolayısıyla, Malaki’nin aşağı yukarı İ.Ö. 430’larda, yani Nehemya’nın Yeruşalim’de vali olduğu dönemde peygamberlik ettiğini anlıyoruz.

Kitapçık halkın ortaya koyduğu altı şikâyetle ilgili olarak düzenlenmiştir (1:2; 1:6-7; 2:10; 2:17; 3:7-8; 3:13). Örneğin Rab’bin sizi sevdim” sözüne karşılık olarak, halk Bizi nasıl sevdin?” diye sorar. Bu sorular kitabın genel yapısını şöyle oluşturur:

I. Rab, sevgisini kanıtlıyor (1:2-5)

II. Rab, kâhinleri azarlıyor (1:6 - 2:9)

A) Rab, saygısız kâhinleri azarlıyor (1:6-14)

B) Rab, kâhinlik antlaşmasını bozan kâhinleri azarlıyor (2:1-9)

III. Rab, evlilik antlaşmasını bozan halkı azarlıyor (2:10-16)

IV. Rab, geleceğini önceden bildiriyor (2:17 - 3:6)

V. Rab, kendisini soyanları azarlıyor (3:7-12)

VI. Rab, kendisine kulluk edenlerle etmeyenleri ayıracaktır
(3:13 - 4:6)

Rab halkın sorularına karşılık peygamber aracılığıyla halka sorular yöneltir (1:6, 8, 9; 2:10, 15; 3:2). Örneğin 1:2’de, “Esav Yakup’un ağabeyi değil mi?…” diye sorarak onları düşündürmeye çalışır.

Peygamber Hagay halkı öncelikleri konusunda azarlamıştı, ama durum geçici olarak düzelmesine karşın halkın tutumu kalıcı bir şekildi değişmedi. Aslında durum daha da kötüydü. Ne yazık ki sürgünden önceki dönemde yazan peygamberlerin uyardıdğı konular yine Rab’bin gündeminde yer alıyor. Tapınak yeniden yapılmış, ama Rab yine orada yapılanlardan iğreniyor: “Ne olurdu, sunağımda boşuna ateş yakmayasınız diye aranızda tapınağın kapılarını kapatan biri olsaydı! Ben sizden hoşnut değilim” (1:10). Ne kadar üzücü sözler!

Malaki aracılığıyla gelen sözler günümüzde güncelliğini yitirmiş değildir. Mesih’e inandığını söyleyen Hırıstiyanlar’ın birçoğunun durumu bu kitapta azarlanan halkınkinden daha parlak sayılmaz. Örneğin bugün Tanrı’ya Baba diyen herkes O’na gerekli saygı gösteriyor mu? O’na her şeyimizin en iyisini tam içtenlikle verir miyiz? Günümüzde Rab’bin sofrası hiç küçümsenmez mi? Hıristiyanlar diye geçinen kocaların hepsi karılarına sadık mı? Herkes ondalığını sevinçle verir mu? Rab’bimiz İsa’nın da kiliselerini buna benzer birçok konuda kınadığını unutmayalım (bkz. Vah.2-3). Bu büyük kitabı incelerken İsrailliler’e sorulanları öncelikle kendimize soralım.