4) İyi Çoban’ı reddeden İsrail korkunç yargıya uğrayacak (11:1-17)

Sayfa 222’de (??????????) özetlediğimiz gibi Zekeriya’daki önbildiriler birkaç dizi şeklinde, açıkladıları olayların tarihsel düzenine göre sona doğru ilerler. Ondan sonra tekrar başa dönerek yeniden aynı dönemlerden geçip farklı olaylar ele alarak tekrar sona doğru ilerler. Örneğin 10. bölüm bizi Mesih’in ikinci gelişi sonrasına kadar götürmüştü. 11. bölüm ise bizi tekrar Mesih’in ilk gelişi zamanına getiriyor.

Bu bölüm çok ilginç ve önemli bir metindir. Burada, insanlığın gerçek yüzünü gösteren çok üzücü ve somut bir olay önceden bildirilir. Bu olay, İsa’nın öğrencilerinden birisi tarafından ihanete uğraması, ele verilmesidir. Tanrı’nın iyiliğine karşın insanın nankörlüğü hayret verici bir şeydir. İnsan kendisini Yaratan’a ihanet edebilir mi? Ne yazık ki eder!

Bölümün yorumunu belirleyen anahtar ayetler 12 ve 13’tür, çünkü Matta 26:14-15 ve 27:1-10 bu ayetleri aktarırken nasıl gerçekleştiklerini de açıkça belirtir. Bu metinlerde, İsa’nın öğrencisi Yahuda İskariyot’un, efendisini otuz gümüş paraya ele verdiğini okuyoruz. Daha sonra, İsa’nın mahkûm edildiğini görünce Yahuda pişman olmuş, parayı tapınağın içine fırlatarak intihar etmiştir. Başkâhinler ise iade edilen otuz gümüş parayla Çömlekçi Tarlası’nı satın almışlardır.

Böylece, bu bölümde bildirilen olayların İsa’nın görevi sırasında gerçekleştiğini anlıyoruz. Bu bölüm, İsa Mesih’in yaşamına fazlasıyla ışık tutuyor. Açıklanan olayda, O’nun yeryüzünde yaşarken neler hissettiğini görmemiz bile mümkündür. Tanrı’nın Sözü gelecekteki olacakları şaşılacak bir kesinlikle önceden bildirir.

Bölümde iki farklı “çoban” görülür: “İyi Çoban” olan Mesih (11:4-14) ve “Akılsız Çoban” olan Mesih Karşıtı (11:15-17). İlk önce İsrail’in başına gelecek olan korkunç bir yıkım bildirilir.

11:1-3    Tapınak sedir ağaçlarından yapılmıştı. Sedir ağaçları, ulusun büyüklerini, çam ağaçları ise sıradan halkı simgeliyor olabilir.

Ancak daha önemli olan gerçek şudur: İsrail, kesilen bir orman gibi olacaktır. Yüzyıllar boyunca gelişip serpilen bir orman, bir günde boşu boşuna kesilirse, ne büyük ve gereksiz bir yıkım olur! İşte Rab’bin halkının yargıya uğraması böyle ağır bir olaydır!

a) İYİ ÇOBAN sürü tarafından reddedilecek (11:4-14)

Bu ayetlerde, 11:1-3’te bildirilen yıkımın asıl nedeni açıklanır: İsrail halkı, kendilerini kurtarmaya gelen Kral-Çoban’ı (Mesih’i) reddedeceklerdir. Bu ayetlerde, oldukça ilginç ve simgesel bir dille, İsa Mesih’in “İsrail’in kaybolmuş koyunlarını” nasıl gütmeye çalışacağı, fakat onlar tarafından nasıl reddedileceği ve İsrail’in sonraki perişan durumu gözler önüne serilir.

Rabbimiz’in “İyi Çoban” olduğu gerçeğini Kutsal Yazılar’ın birçok metninde görüruz.59 Elbette “Rab çobanımız” demek, O’nun halkı “Rab’bin Sürüsü”dür demektir (bkz. Yer.13:17; Luka 12:32). Koyunun özellikleri şunlardır: Bağımlıdır, çobansız yapamaz. Sürüden uzaklaşıp kolayca kaybolur, kendi başına yol bulamaz. Kendini koruyamayan bir hayvan, savunmasızdır. İşte bu durumda çobanın görevi bellidir: Koyunları beslemek, gütmek, korumak, yola getirmek, onların yaralarını sarmak, sürülmüş olanları geri getirmek…

Zekeriya 9:16 ve 10:2-3, 8’de Rab’bi, İsrail sürüsünün gerçek Çoban’ı olarak görmüştük. Ayrıca Rab’bin sürüsüne bakmayan değersiz “çobanları” da gördük. İşte 11’inci bölümde bu gerçek çok daha ayrıntılı bir şekilde işleniyor.

Sürünün durumu: “Kesime ayrılmış”

11:4   Rab Zekeriya’ya seslenir, simgesel bir rol üstlenmesini söyler: Kesime ayrılmış sürüyü sen güt. Yani peygamber, çoban görevini yaparak İsrail’in gerçek Çoban’ı olan Rab’bi (Mesih) temsil edecektir. Bunu 8. ve 10. ayetlerde açıkça görebiliriz. Örneğin, bu ayetlerde “uluslarla yapmış olduğum antlaşma” diye konuşan kişinin, Rab’bin kendisi olduğu anlaşılır (11:10). Bu şekilde, Tanrı onlara kendisinin neler yapacağıyla ilgili görsel bir ders vermek ister. Zekeriya Rab’be “Tanrım” diyerek, O’nunla yakın kişisel ilişkisini dile getirmektedir.

Sürünün durumu tek bir deyişle özetlenir: Kesime ayrılmış. Yani halk için artık hiçbir çare kalmamıştır. Roma İmparatorluğu’nun kılıcıyla kıyıma uğrayacaklardır. Acaba, bu üzücü duruma neler yol açmıştı?

11:5-6   Bu ayetlerde Rab halkının üzücü durumunu peygambere bildirir. Yaklaşık olarak, İ.Ö. 100 yıllarında İsrail’de güvenilmez önderler türemeye başladı. Bu ikiyüzlü önderler sürünün ruhsal ihtiyaçlarına bakacaklarına kendi bencil çıkarlarının peşine düştüler. 16. ayet böyle bir çobanı tanımlarken şu sözleri kullanıyor: “Yitiklere bakmayacak, dağılmışları aramayacak, yaralıları iyileştirmeyecek, sağlamları beslemeyecek. Ancak semiz koyunların etini yiyecek, tırnaklarını koparacak.”

Sürüyü satın alanlar deyişi İsrail’i sömüren ulusları kasteder. Koyunları satanlar ise İsrail’in ikiyüzlü önderleri, yani kendi sürülerine acımayan çobanlarıdır. İşin ilginç yanı, bu önderler dindar olacak, bir yandan “Tanrı’ya övgüler olsun!” derken diğer yandan kötü işlerini yapacaklardı!

Rab onları artık kurtarmayacaktır, çünkü O’nu kabul etmeyecek ve istemeyeceklerdir. Bu yüzden, Rab onları kendi arzularına teslim edecek ve terk edecektir. Durumun ne denli ciddileştiği açıktır: Önce diğer uluslar halka acımayacak, daha sonra kendi önderleri onlara zulmedecek, en sonunda Rab’bin kendisi onları terk edecektir.

Herkesi kendi… kralının eline teslim edeceğim sözü şu anlama gelebilir: Öyle bir gün gelecekti ki İsa’yı çarmıha gerdirtmek isteyen başkâhinler, Romalı vali Pilatus’a “Sezar’dan başka kralımız yok!” diye karşılık vereceklerdi (Yu.19:15). Ülkeyi ezeceker deyişi de, İ.S. 70 yılında Romalılar’ın Yahudiler’i korkunç bir yıkımla yok edip dağıtmaları ve Yeruşalim’i yerle bir etmeleri kastedilir.

Bizim için burada önemli bir ders var: İnat edip Rab’bi dinlemeyen bir kişi, en sonunda Rab’den şu sözleri işitir: Artık durum şifa bulmaz derecede kritikleşti, halkımı ağır bir şekilde cezalandırmaktan başka çare yok. Böyle duruma düşen bir kişi kendi arzularına bırakılır. Tanrı’nın yönetim yolunun bu ilkesi, Romalılar 1:18-32’de net bir şekilde açıklanmaktadır. Bu metinde Rab’bin onları üç kez nasıl kendi arzularına “teslim ettiği” anlatılmıştır (Rom.1:24, 26, 28).

İyi Çoban ve Sürü (Simgesel olay)

11:7-9   Bu ayetlerde Zekeriya, yani İyi Çoban, Rab’bin bu isteği üzerine sürüyü gütmeye çalışır, ama reddedilir.

Sıkıntı çekenler sözü aynı bölümde iki kez geçer (11:7, 11). Mazlum, yoksul veya ‘baskı altında tutulan’ (İbranice: “aniy”) anlamına gelen bu sözcük, gelecek kralı tanımlamak için “alçakgönüllü” olarak çevirilmiştir (9:9). Kutsal Kitap’ın birçok yerinde geçen60 bu sıkıntı çekenler deyişi, sağ kalan bir “azınlığı” yani Rab’be sadık, küçük bir “kalıntı”yı temsil eder. Yalnız bu kişiler Çoban’a uydular. O da sürünün bu mazlumlarını özel bir şekilde güderek kayırdı. Böylelerini, “Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Göklerin Egemenliği onlarındır… Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar” diyerek teşvik etti (Mat.5:2, 4).

Çoban bütün sürüyü güdecekti, ama emeğinin ürünü bu mazlumlar olacaktı. Seçilmiş olanlar uğruna her şeye katlanacaktı. Yalnızca böyleleri Rab’bin sözünü anlayacak, diğerleri ise fırsatı kaçıracaktı. Bu sözler İsa’nın yaşamında aynen yerine geldi. Yahudiler’den ancak küçük bir sürü İsa’ya iman etti: Petrus ve diğer elçiler gibi… Rom.11:5-7 şöyle der: “Tanrı’nın lütfuyla seçilmiş küçük bir topluluk (kalıntı) vardır… İsrail aradığına kavuşamadı, seçilmiş olanlar ise kavuştular. Geriye kalanların da yürekleri nasırlaştırıldı.”

Çoban eline Lütüf ve Birlik adlı iki değnek aldı. İsa Mesih bunlarla İsrail’in kaybolmuş koyunlarını gütmeye çalıştı. Ancak halkın çoğunluğu O’nu kabul etmedi. Acaba siz İyi Çoban’ın lütfunu kabul ettiniz mi? Siz İyi Çoban’ın sürüsüne katıldınız mı? Onlarla birlikte misiniz?

Çoban “bir ayda,” yani İsa’nın sürüyü kurtarmaya çalıştığı kısa dönemde, üç çobanı başından savdı (11:8). Bunların kimliğini kesinlikle bilemeyiz, ama bireyler yerine İsa’nın günlerindeki 1) sivil önderlerin 2) kâhinlerin ve 3) Yasa uzmanlarının; ya da 1) Ferisiler’in, 2) Sadukiler’in ve 3) Hirodes yanlılarının tümünü temsil ediyor olabilir.

Sürü O’nu reddedecek, hatta O’ndan tiksinecektir. İsa bunun nedenini şöyle açıkladı “Dünya… benden nefret ediyor. Çünkü yaptıklarının kötü olduğuna tanıklık ediyorum” (Yu.7:7). Buna karşılık, Çoban da sürüden bıkıp usandığını dile getirir. Rab’bin bu bıkkınlığı önceki peygamberlerin sözlerinde de görülür (bkz. Yşa.1:13-14). En sonunda, Rab’bin sınırsız sabrı bile taşacak ve sürüyü kendi haline bırakmak zorunda kalacaktır. İsa, halkına şöyle seslendi:

Ey Yeruşalim... kaç kez senin çocuklarını öylece toplamak istedim, ama siz istemediniz. İşte, eviniz ıssız bırakılacak! (Mat.23:37-38).

Bu korkunç sözler, İ.S. 70’te yerine geldi. Ölen öldü, kesilen kesildi, hatta kentin kuşatılması sırasında, insanlar açlıktan birbirinin etini bile yediler

11:10-11   Çobanın sürüyü güttüğü değneklerin simgesel anlamları 11:10-11 ve 11:14’te açıklanır. Bu ayetlerde birinci değnek (“Lütuf”) kırılır. Uluslarla yapılan antlaşma sayesinde, diğer uluslar ve hatta kır hayvanları bile İsrail’e saldırmıyordu (bkz. Hoş.2:18-20). Tabii ki bu antlaşmanın bozulması çok kötü sonuçlar doğuracaktı. Rab artık onları diğer uluslardan korumayacaktı. İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra bu önbildiri yerine gelmeye başladı ve Yeruşalim’in yıkılışıyla tamamen gerçekleşti.

Sürünün ezilenleri Çoban’ı gözlüyorlar, ve olayı anlayarak üzülüyorlardı!

11:12-13   Çoban sürüden ücretini (veya tazminatını) ödemelerini ister. İstenen ücret aslında gerçek “ürün”dür. Rab İsa Mesih, halkı için yaptıklarının karşılığında sadece tövbeye yaraşır ürünler vermelerini istiyordu. Bunu bağ kiracıları benzetmesiyle açıkça dile getirdi: Nitekim Baba Tanrı, üründen kendisine düşeni almaları için” önce kölelerini (peygamberleri) sonra da biricik oğlunu (Mesih’i) gönderdi (Mat.21:33-37). Ne var ki kiracılar (İsrailliler), hem peygamberleri hem de Mesih’i öldürdüler.

Uygun görürseniz… deyişi, Rab’bin irademizi hiçbir zaman zorlamadığını gösteriyor. Önümüze yaşam ve ölümü koymakta ve bizi yaşamı seçmeye çağırmaktadır: “Önünüze yaşamla ölümü, kutsamayla laneti koyduğuma bugün yeri göğü size karşı tanık gösteriyorum. Yaşamı seçin ki, siz de çocuklarınız da yaşayasınız” (Yas.30:19). O’nun lütfuyla yaşamı ve bereketi seçebilir, “ya da boş verip” İyi Çoban’ı reddederek kendimizi ölüm ve lanete mahkûm edebiliriz.

İsrail halkı, İyi Çoban’ın sevgisine karşılık ölü bir köleye biçilen bedeli verdiler (Çık.21:32). Bunu nasıl yaptılar? Halkın önderleri, İsa’yı ele vermeyi teklif eden Yahuda İskariyot’a otuz gümüş tartıp verdiler (Mat.26:15). Bu alışverişi yapan her iki taraf için de akıl almaz bir olaydı: İsrail’in ruhsal önderleri masum bir kişiyi soğukkanlı bir şekilde öldürtmeyi tasarladılar! Öte yandan, üç yıl boyunca İsa’yla yaşamış olan Yahuda dünyanın tek kusursuz insanına ihanet etti.

13. ayette çeviriden dolayı zor görülen ama önemli bir gerçek yatıyor: Rab bana, “Çömlekçiye at” dedi. Böylece bana biçtikleri yüksek değerin karşılığı olan otuz gümüşü alıp RAB’bin Tapınağı’ndaki çömlekçiye attım” (11:13). Eski çeviride görüldüğü gibi61bana biçtikleri” ifadesi öz metinde muhtemelen peygambere değil RAB’be aittir! Yani İyi Çoban’a 30 gümüş karşılığında ihanet edenler aslında Tanrı’ya aynı değeri biçiyorlardı: Bana değer biçtikleri... otuz gümüş. Rab’be biçtikleri değere bakın! Tanrı’ya ne büyük bir hakaret! Acaba biz Rab’be ne kadar değer biçiyoruz? Yaşam biçimimiz Rab’be ne kadar değer verdiğimizin göstergesidir

Zekeriya parayı tapınaktaki çömlekçiye attı ve böylece onun değersizliğini gösterdi. Yahuda İskariyot bu simgeyi gerçekleştirerek Mesih’i 30 gümüşe ele verdi (Mat.27:3-10)! Daha sonra pişman olup parayı geri vermek istedi: “Otuz gümüşü başkâhinlere ve ileri gelenlere geri götürdü. ‘Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim’ dedi” (Mat.27:3-4). Onlar kabul etmeyince “Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı.” Başkâhinler bu parayla çömlekçinin tarlasını satın aldılar ve adı “Kan Tarlası” oldu (Mat.27:5-8). Ne yazık ki Yahuda’nın pişmanlığında gerçek tövbe niteliği yoktu. Öbür öğrenciler gibi o Mesih tarafından “yıkanmamıştı” ve Mesih’in söylediği gibi “Yıkamazsam yanımda yerin olmaz... Sizler temizsiniz, ama hepiniz değil” (Yu.13:8, 10).

Bu olayın ayrıntısı Zekeriya’da açıklanmıyor. Çömlekçi Tarlası’nın satın alınması yalnızca Matta’da aktarılmıştır. Ancak Yeremya peygamberin yazılarında bir çömlekçi ve bir tarla ile ilgili birkaç bölüm vardır (Yer.18:1-7; 19:1-13; 32:5-25). Elçi Matta, büyük olasılıkla Yeremya’nın ve Zekeriya’nın sözlerini bir araya getirmektedir, çünkü Zekeriya’nın bu peygamberliğini Yeremya’ya atfeder. Yani ikisini sadece “Yeremya peygamber aracılığıyla bildirilen söz” olarak açıklar (Mat.27:9-10). Bazen iki peygamberin sözleri, daha önemli olana atfedilir, ve yalnızca onun adı verilir.62

Bu olayın önemi, insanın Yaratıcısı’nı reddedip ihanet edebilmesinde yatmaktadır. İnsanın yüreği gerçekten de “her şeyden daha aldatıcı, iyileşmez” (Yer.17:9). Ayrıca Yahuda’dan ibret alırsak, şu gerçeği görürüz: “Her türlü kötülüğün bir kökü para sevgisidir. Kimileri zengin olma hevesiyle imandan saptılar, kendi kendilerine çok acı çektirdiler” (1Ti.6:10). Yahuda’nın İsa’yla herhangi bir davası yoktu, anlaşılan sadece para sevgisi yüzünden İsa’yı ele verdi.

11:14   Çoban son olarak öteki değneği (“Birlik”) kırar ve böylece İsrail’deki kardeşlik, ve beraberlik ortadan kalkar. İsrail’i bir arada tutan, sadece Rab’bin sağladığı ruhsal birlikti. Ancak Rab onları terk edince aralarında kavga etmeye başladılar. Bu ayet, 6. ve 9. ayetlerdeki uyarıları daha da netleştirmektedir. Bu ayetlerde Rab, “Herkesi kendi komşusunun ve kralının eline teslim edeceğim” (11:6) ve “geri kalanlar da birbirinin etini yesin!” (11:9) diye bildirmişti. Şimdi bu durumun bütün kardeşlik bağlarının çözülmesiyle gerçekleşeceğini görüyoruz.

Mesih’i çarmıha geren İsrail ulusu, oldukça kısa bir zaman içerisinde kendi bünyesinde parçalandı. Halkın birbirine düşman olan kesimlere bölünmesi İ.S 40-70 yıllarına damgasını vuran belirgin bir özellikti.63 Dışardan gelen düşmanlardan çok, bu çekişmeler ve kan davaları İsrail’in çöküşüne yol açtı. En sonunda Roma İmparatorluğu’nun orduları gelip 70. yılda kenti yerle bir etti.

Bu muhteşem peygamberliği şöyle özetleyebiliriz:

1) Yeruşalim yıkılmadan önce Mesih olan RAB’bin kendisi İsrail’in Çoban’ı olarak görünecekti.

2) Sürünün yalnızca zayıf ve baskı altında ezilenleri O’nu dinleyecek ve kabul edecekti.

3) İyi Çoban’a, ölü bir köleye verilen değer (30 gümüş para) biçilecekti.

4) İsrail halkı, diğer ulusların (Roma’nın) eline, ve kendi aralarında çekişmeye teslim edilecekti.

Bildiğimiz gibi bütün bu sözler gerçekleşti. Hepsi de peygamberliklerde belirtildiği gibi İsrail’in başına geldi.

b) “DEĞERSİZ ÇOBAN” çıkıp yargılanacak (11:15-17)

11:15 İkinci defa Zekeriya simgesel bir çoban rolünü üstlenmeye çağrılır, ama bu kez kendini akılsız bir çoban gibi donatmalıdır. İyi Çoban reddedildikten sonra, onun yerine kötü ve vicdansız birisi gelecektir. “Kaybolanı arayıp kurtarmak için” gelen İsa Mesih şöyle konuştu: Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim. Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir” (Luk.19:10; Yu.10:10-11). İsrail İyi Çoban’ı reddetti, ve bunun sonucunda acımasız bir çobanın eline teslim edilecekti.

11:16-17   Rab’bin kendisi bu çobanı atayacak, tıpkı daha önce Babil, Med-Pers, Asur ve Grek krallarını İsrail’i terbiye etmek için atadığı gibi görevlendirecektir (örneğin bkz. Hab.1:5-11). İsrail de onun peşinden gidecektir.

Bu çobanın acımasızlığı ve gaddarlığı çarpıcı bir şekilde açıklanır – önce yapmayacakları, sonra yapacakları açısından:

1) Yitiklere bakmayacak, dağılmışları aramayacak, yaralıları iyileştirmeyecek, sağlamları beslemeyecek.

2) Semiz koyunların etini yiyecek.
tırnaklarını koparacak, sürüyü terk edece.

Kimdir bu akılsız ve kötü çoban? Bazı yorumcular Kral Hirodes’e, bazıları ise İsrail’in tüm kötü önderlerine, bazıları da Roma imparatoruna işaret eder. Nitekim, yukarıda açıkladığımız gibi İsrailliler Sezar’ı seçmişlerdir (bkz. 11:6). Ancak burada bildirilen çoban, aslında dünyanın sonunda ortaya çıkacak olan ve Mesih Karşıtı denen yasa tanımaz adam olacaktır (bkz. Dan.11:36-39; Yu.5:43; 2Se.2:3-10; 1Yu.2:18; Va.13:1-8). Yani gerçek İyi Çoban yalnızca Mesih olduğu gibi, kötü çobanların en kötüsü de Mesih Karşıtı olacaktır. İsa’nın ikinci gelişinden önce ortaya çıkacak bu dünya önderi, bütün ulusları ve özellikle İsrail’i kandırıp peşinden sürükleyecektir. İsrail’in güvenliğini garanti eden yedi yıllık bir barış antlaşması yapacak, ama sonra sözünü tutmayıp onlara karşı gelecektir (bkz. Dan.9:27; 2Se.2:4).

Ne var ki, bu korkunç önderin sonu kesinlikle yıkım ve ölüm olacaktır. Sürüyü terk eden değersiz çobanın vay haline! Rab Mesih onu, bütün gücünü ve onu izleyen herkesi bizzat yok edecektir:

Rab İsa ağzının soluğuyla öldürecek, gelişinin görkemiyle yok edecek. Yasa tanımaz adam,. her türlü mucizede, yanıltıcı belirtilerle harikalarda ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan’ın etkinliğiyle gelecek. Mahvolanlar, gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmadıklarından mahvoluyorlar. İşte bu nedenle Tanrı, yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç gönderiyor. Öyle ki, gerçeğe inanmamış ve kötülükten hoşlanların hepsi yargılansın. (2Se.2:9-12)