7:1 Peygamberin sekiz görümünden sonra, aradan yaklaşık iki yıl geçmiştir. Kral Darius’un krallığının dördüncü yılının dokuzuncu ayı olan Kislev (Aralık) ayının dördüncü günü RAB Zekeriya’ya seslendi.
7:2-3 Bu sözün gelmesine neden olan bir durum vardı. Beytel halkından ileri gelen iki kişi adamları ile birlikte Yeruşalim’de yapılmakta olan tapınağa gelmişlerdi. İnşaat ilerliyordu ve tapınak iki yıl içinde bitirilecekti (bkz. Ezr.6:15). Bu nedenle, yetmiş yıl boyunca her yıl oruç tutan Beyt-El halkı merak içindeydi: Acaba tapınağın yetmiş yıldır devam eden bu yıkık durumu artık sona erecek mi? Tapınak için oruç tutup ağlamayı ve dövünmeyi bırakabilir miyiz? Yoksa devam edelim mi?
Yakup’un Beytel, yani “Tanrı’nın Evi” diye adlandırdığı ve Rab’bin ona özel bir şekilde göründüğü (Yar.28:10-22; 35:1-15) kentin sonraki yılları aslında oldukça üzücüdür. Krallık ikiye bölündüğü zaman, Davut’un torunu Kral Rehavam’a baş kaldıran Yerovam, İsrail’in on oymağını peşinden sürükledi. Ondan sonra halkın ibadet etmek için tekrar Yeruşalim’e dönmelerini önlemek amacıyla iki altın buzağı yaptı ve birini Beytel’e yerleştirdi (1Kr.12:25-33). Üstelik, orada Rab’bin buyruğuna karşı gelerek kurban kesmeye başladı. Bu olay, İsrail halkının Rab’den ciddi anlamda uzaklaşmasının ilk aşamasıydı. Zamanla Beytel’de bir saray ve bir putperest tapınağı yapıldı (Amo.7:13).
Ne var ki, Asur ve Babil sürgünlerinden dönen Beytel halkı, Rab’bin asıl bulunduğu yerin Yeruşalim’de olduğunu öğrenmişlerdi. Bu nedenle, RAB’bin Tapınağı’ndaki kâhinlerle peygamberlere soru sormaya ve Rab’be yalvarmaya geldiler (1:2). Gelen heyet iki şey soruyordu: “Rab’bin lütfunu dilemek” (eski çeviri) ve “Yıllardır yaptığımız gibi …oruç tutup ağlayalım mı?” sorusuna bir yanıt almak.
Aslında oruç, oldukça geniş bir konudur.50 Mesih inanlıları olarak oruç tutmalı mıyız? Eğer tutarsak, bunu hangi amaçla yapmalıyız? İsa’nın öğrencileri, efendileri gibi önemli durumlarda oruç tutarlardı (bkz. Mat.4:2; 6:16-18; 9:14-15; Elç.13:2-3; 14:23). Ancak Zekeriya’nın bu iki bölümü, oruç tutmanın gerekli olup olmadığı sorusundan çok, kimin için oruç tuttuğumuza önem veriyor. Vurgulanan gerçek şudur: Rab, halkından oruç gibi uygulamalardan çok, kendisine içten bir bağlılık ve kutsallık arzulamaktadır.