5:5-8 Ölçü kabı diye çevrilen sözcük “efah” ölçeğidir. Büyük olasılıkla, ‘efah’ ticareti simgelemektedir (bkz. Özd.20:10; Amo.8:5; Mik.6:10). Babil sürgününden sonra, İsrail’in geçim kaynakları tarımdan ticarete doğru kaymaya başladı. Kutsal Kitap’a göre, son günlerde dünyayı yönetenler ticari güçler olacaktır! Ticaretin ağır bastığı dönem, sistemli günah dönemi olacaktır.
Ölçü kabındaki kadın sahte ve ticari bir dini temsil etmektedir. Zekeriya peygamber, din kisvesine bürünmüş, asıl amacı çıkar ve ticaret olan, yasa tanımaz bir ruhun egemenliğini bildirmektedir. Kadın, henüz tam olarak olgunlaşmamış bir dünya dininin simgesidir. Din ile ölçeğin simgelediği ticaret, sıkı bağlarla iç içe geçmiştir. Vahiy 17-18’de görülen büyük fahişe de büyük olasılıkla bu bölüme dayanır. Oradaki kadın “Babil” olarak adlandırılır (Va.17:5, 18). Ne ilginçtir ki, bu kadın kendi sistemi içinde tutsak kalacaktır.
5:9-11 Kadının götürüleceği Şinar denen ülke ise aslında Babil’dir. Vahiy kitapçığında Tanrı’nın kutsal kenti olan Yeni Yeruşalim’in karşıtı, “Fahişe” olan Babil kentidir. Babil kentinin en ileri gelen insanları, tüccarlardır: “Senin tüccarların dünyanın büyükleriydi” (Va.18:23). Tıpkı bugünkü dünyamızda olduğu gibi. Tabii ki ticaret yapmak kesinlikle kötü değildir, dürüstçe yapılan herhangi bir işte çalışmak kutsaldır.49 Ancak din adına yapılan ticaret öyle değildir, tersine “düşünceleri yozlaşmış ve gerçeği yitirmiş kişilerin durmadan sürtüşmesine yol açar. Onlar Tanrı yolunu kazanç yolu sanıyorlar. Oysa eldekiyle yetinerek Tanrı yolunda yürümek büyük kazançtır” (1Ti.6:5).
Böylece, kötülüğü simgeleyen kadın, son günlerde olacakları beklemek üzere Babil’e götürülür. Tanrı onu ancak o zaman yargılayıp yok edecektir (Va.1718). Kutsal Kitap’ta, sık sık günahın yargılanması için doruğa ulaşması beklenir. Örneğin Rab, İbrahim’e Kenan ülkesindeki ulusları cezalandırmak için dört yüz yıl daha bekleyeceğini açıklar: “Çünkü Amorlular’ın yaptığı kötülükler henüz doruğa varmadı” (Yar.15:16).