1:1 İlk ayet gelen bildirilerin tarihini ve ortamını saptamaktadır. Burada sözü geçen Kral Darius, yukarıda değindiğimiz Medli Darius değil, İ.Ö. 522 yılında Med-Pers İmparatorluğu’nun tahtına geçen Histaspes oğlu Büyük Darius’tur. Krallığının ikinci yılı İ.Ö. 520, altıncı ay Eylül ayı ve birinci günü bugünkü 29 Ağustos’a denk gelmektedir.39
O gün Rab’bin Sözü Peygamber Hagay aracılığıyla Şealtiel’in oğlu (torunu) Yahuda Valisi Zerubbabil ve Yehosadak oğlu Başkâhin Yeşu’ya geldi. Davut’un soyundan gelen Zerubbabil halkın siyasal önderiydi. Mesih’in soyuyla ilgili kayıtta da adı geçen Zerubbabil (Mat.1:12) İsrail krallığının tahtının mirasçısıydı. Diğer önder Yeşu ise halkın ruhsal önderiydi ve başkâhin olarak Harun’un soyundandı.
Ancak bildiri yanlız bu iki lider için değildi, bütün halka yönelikti. Nitekim bu sözler aracılığyla Rab Zerubbabil’i… Yeşu’yu ve sürgünden dönen halkın tümünü bu konuda harekete geçirdi (1:14).
1:2-4 Yalın gerçek şuydu: Tapınak yapılmıyordu. Halkın en büyük önceliği olması gerekirken savsaklama nedeniyle yıkık durumda bekliyordu. Benzer bir şekilde, temeli atılmış birçok kilise topluluğu da büyümüyor ve gelişmiyor.
Neden böyleydi? İlk önce Rab, tapınağın yapılması için zamanın doğru olmadığı hakkındaki yersiz özürlerini ele aldı:
Bu halk, “RAB’bin Tapınağı’nı yeniden kurmak için vakit daha gelmedi” diyor. Sonra RAB, Peygamber Hagay aracılığıyla şöyle seslendi: “Bu tapınak yıkık durumdayken, sizin ağaç kaplamalı evlerinizde oturmanızın sırası mı?”
Bu sözlerle Rab onları öncelikler konusunda azarlıyordu. Halkın sözleri, geçersiz bir bahaneden başka bir şey değildi. Aslında Tanrı’nın evini yapmak için asla tamamen uygun olan bir vakit gelmeyecektir. Düşman her zaman karşı çıkacak ve Tanrı’nın işlerini engellemek isteyecektir.
Bu işlere başlamak başka, onları bitirmek başkadır. Bizler de Rab’bin işine öncelik vermeliyiz. Birçok imanlı gücünü kendi işleriyle tamamen tükettiği için Rab’bin evi olan toplulukta hizmet edemiyor. Bahane uydurmak kolaydır. “Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez, onu kim anlayabilir?” (Yer.17:9). Ekmek paramızı kazanmak zorunda olduğumuz doğrudur, ama yaptıklarımızı yoklarsak anlamsız şeyler yüzünden, Rab’bin işi için zaman ayıramadığımızı görürüz.. Neden? Çünkü önceliklerimiz yanlıştır!
Televizyon izlemek, müzik dinlemek, sohbet etmek, alışveriş yapmak, gezmek, vb. gibi şeyler için zaman bulduğumuz halde ne yazık ki Rab’bin evini geliştirecek işlere zaman ayırmıyoruz. Diğer imanlıları ruhça geliştiren sözler için Kutsal Kitap’ı incelemeye zaman ayırıyor muyuz? Bütün toplantılara katılıyor muyuz? Kendimizi kardeşler için dua etmeye, Müjde’yi duyurmaya, konukseverliğe, kardeşleri ziyaret etmeye ve ihtiyaç içinde olan kutsallara veriyor muyuz (Rom.12:12-13)?
Halkın isteksiz olması Rab’bi kederlendirmişti, çünkü yaptıkları, yüreklerinin isteklerini gösteriyordu: “Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacak” (Mat.6:21). Tanrı, O’nun evi için Mesih gibi gayretli insanlar istiyor: “Evin için gösterdiğim gayret beni yiyip bitirecek” (Yu. 2:17). Mesih gençliğinden beri önceliği Babası’nın evine veriyordu. “Babam’ın evinde bulunmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?” (Luk.2:49). İnsan aynı anda hem kendi evine hem de Tanrı’nın evine öncelik tanıyamaz. Elçi Pavlus’un üzülerek Filipililer’e yazdığı durum maalesef günümüzde de yaygın: “Timoteos gibi düşünen, durumunuzla içtenlikle ilgilenecek başka kimsem yok. Herkes kendi işini düşünüyor, Mesih İsa’nınkini değil.” (Flp.2:20-21).