A) Daniel birinci düşü görüyor (7:1-28)

İncil yazarları, Daniel kitapçığının en çok bu bölümünden aktarma yaparlar. Başta yaptığımız girişte açıklandığı gibi, Mesih’in kendisi için en çok kullandığı “İnsanoğlu” unvanının kaynağı 7:13’te bulunmaktadır. Bu terimin kullanımı Vahiy kitapçığıyla çok bağlantılıdır. Gökte tahtların kurulduğu mahkeme sahnesi Vahiy 4-5’in temelidir. Saygısızca söz söyleyen “canavar” Vahiy 13’te daha ayrıntılı açıklanır.

Daniel’in 7. ve 8. bölümleri bir hayvanat bahçesine benzer! Bir sürü simgesel canlı yaratık ve canavar sırayla yer alır: Aslan, ayı, pars, koç ve teke. Bunlar İsrail ve özellikle Yeruşalim üzerinde egemenlik sürecek birer krallığı simgelemektedirler. 2. bölümdeki görümde olduğu gibi bu görümler de diğer (Yahudi olmayan) ulusların krallıklarının geleceğini önceden açıklamaktadır. Daha doğrusu, burada bildirilen olaylar diğer ulusların, Yeruşalim’in ilk yıkılışından Mesih’in ikinci gelişine kadar İsrail’le bağlantılı tarihlerini içermektedir.

Bölümün ilk 14 ayeti düşü aktarır. 15-28 ayetleri ise meleğin verdiği yorumu kaydetmiştir.

1) Dört Yaratık ve birbirini izleyen krallıklar (7:1-8)

7:1   Daniel bu düşü, Babil Kralı Belşassar’ın krallığının birinci yılında gördü. Archer’e göre bu tarih yaklaşık İ.Ö. 555 yılına denk gelir.25 Aslında yaşlı peygamberin yataktağında yatarken gördüğü tek bir görüm değil, bir düş ve görümlerdi. Yazıya geçirilen bu bölümdeki ayetler, düşün özeti veya “bu şeylerin tümü”dür. Kutsal Yazılar’ın esinlenme sürecinde sürekli izlenen yol budur. Kutsal tarihin birçok olayında olduğu gibi burada da Tanrı’nın Ruhu peygambere veya elçiye olup biten her şeyi değil, yalnız kendi ilahi amaçları için gerekli olan ayrıntıları kaydettirir.

Babil İmparatorluğu’nun tahtına yeni bir kral geçer. Yatakta yatan yaşlı Daniel, bu tanrıtanımaz, cani krallar ve onların krallıkları daha ne kadar Tanrı’nın halkı üzerinde hüküm sürecek diye derin derin düşünüyor olabilirdi. Kral Nebukadnessar’ın yıllar önce gördüğü düşte bildirilen Ulu Tanrı’nın sonsuz krallığı nasıl kurulacaktır (bkz. 2:44)? Tanrı kuluna, Nebukadnessar’ın düşünü açıklayan, ona paralel bir düş aracılığıyla bu sorulara bazı yanıtlar getirir.

7:2-3   Daniel önce göğün dört rüzgârı tarafından saldırılan denizden birbirinden farklı dört büyük yaratığın çıktığını gördü. Kutsal Yazılar’da “deniz” genellikle kirli ve çalkantılı insanlığın bütününü temsil etmektedir (bkz. Yşa.57:20). Dört rüzgâr ise tarih boyunca tanrısız ulusların maruz kaldığı Tanrı’nın yargılarını resmeder (bkz. Va.7:1; 9:15). Vahiy 13:1’de Mesih Karşıtı diye adlandırılan “canavar” yine denizden çıkacaktır. Görüm Tanrı ve halkına karşı art arda başkaldıran dünya krallıklarının tarihini ve sonunu bildirmektedir. Buradaki dört yaratık 2. bölümdeki heykelin dört kısmına şöyle uyuyor:

1. altından Baş Kanatlı Aslan

2. gümüşten Göğüs ve kollar Ayı

3. bronzdan Karın ve kalçalar Leopar/dört baş

4. demirden Bacaklar; Korkunç Canavar

kil ve demirden ayaklar On boynuz ve bir boynuz

Demek ki bu büyük krallıkların hepsi kocaman bir heykel veya putun birer parçasından başka bir şey olmamakla birlikte, yırtıcı hayvanlar gibi insanlıktan uzak, birer yaratık gibidirler. Yalnız Tanrı’nın krallığı kurulunca “İnsanoğluna benzer birinin” önderliği ortaya çıkacaktır. Başka bir deyişle uluslar, özlemle beklenen gerçek insanlığa yalnız ikinci Adem olan Mesih’in hüküm sürdüğü dönemde kavuşacaklardır.

7:4   Kartal kanatlı aslan Babil İmparatorluğu’nu temsil etmektedir. Aslan Nebukadnessar’ın zamanındaki krallığın simgesiydi. Kanatların koparılması Nebukadnessar’ın Tanrı tarafından alçaltılması, ona bir insan yüreğinin verilmesi ise kralın Tanrı’ya dönüp kendine gelmesini simgeler (4:33-37).

7:5   Peygamberin gördüğü ikinci yaratık hantal bir ayıya benziyordu. Bu yaratık birleşmiş Med-Pers İmparatorluğu’nu resmeder. Bir yanını doğrultuyor olması Persler’in Medler’den daha büyük ve üstün olmasını gösterirken, dişleri arasındaki üç kaburga kemiği onların fehtettiği üç büyük krallığı resmeder: İ.Ö. 546’da Lidya Krallığı, İ.Ö. 539’da Babil Krallığı ve İ.Ö. 525’te Mısır Krallığı.26 Onun vahşi başarılarına Tanrı’nın izin verdiğini “haydi, kalk, yiyebildiğin kadar et ye!” sözlerinden anlayabiliriz.

7:6   Üçüncü yaratık dört kuş kanadı olan bir parsa (leopara) beziyordu. Güçlü ve büyük hızla ilerleyen Büyük İskender’in krallığı bu yaratıkla simgelenmektedir. O’nun İ.Ö. 323’teki ölümünden sonra krallığı parçalanıp dört komutanının yönetiminde bölündü: Yunanistan ve Makedonya: Kassander’in devleti, Trakya ile Anadolu: Lusimakos’un devleti, Mısır ve Filistin toprakları: Ptolemayos’un devleti ve Asya: Selukos’un devleti.

7:7   Önceki yaratıklara benzemeyen dördüncü yaratık Roma İmparatorluğu’nu simgelemektedir. Doğada bilinmeyen büyük demir dişleri olan bu yaratık öncekilerden çok daha kalıcı, çok daha güçlü olacaktı. Askeri ve sömürü gücü karşı konulmaz olacaktı. Diğer krallıklardan artakalanı ayakları altında çiğniyordu. Roma İmparatorluğu siyasal, hukuksal, örgütsel ve askeri yönlerden çok güçlü ve kalıcı bir yönetim olacaktı. On boynuzu heykelin ayak parmaklarına uyar; eski Roma’nın son günlerdeki on devletten oluşan birleşmiş halini göstermektedir.

Peki Roma’dan sonra ortaya çıkan büyük krallıklar bu görümlerde neden yer almıyorlar? Örneğin Bizans, Selçuklu, Moğol, Osmanlı İmparatorlukları. Bunun cevabı Kutsal Kitap peygamberliği, İsrail ve özellikle Yeruşalim’le ile ilgilidir. Yeruşalim’in İ.S. 70 yılında Romalılar tarafından yıkılmasıyla İsrailliler’in eline tekrar geçmesi arasında kalan dönem bir parentez gibidir. Bu uzun, belirsiz dönemde Mesih’in bildirdiği gibi “Yeruşalim, öteki ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek onların ayakları altında çiğnenecektir” (Luk.21:24). Yukarıda sözedilen diğer bütün krallıklar bu ayetin geniş kapsamında yer alıyorlar.

7:8   On boynuzun arasından daha küçük başka bir boynuz çıktı. Bu “boynuz” son “canavar” olan Mesih Karşıtı’nı simgelemektedir. İlk boynuzlardan üçünün onun önünden sökülmesi bu on kral veya krallıkların eşzamanlı var olduklarını gösteriyor. Başka bir deyişle, burada, birbirini izleyen on kral söz konusu değildir.

Muzaffer küçük boynuzun insan gözü gibi gözleri, böbürlenen bir ağzı vardı. Bu küfürbaz, kibirli önder, özellikle Tanrı’ya ve O’nun halkına karşı gelecektir. 2.Selanikliler 2:3-10’da bu acımasız diktatörün ortaya çıkışı şöyle tanımlanmaktadır:

Hiç kimse hiçbir şekilde sizi aldatmasın. Çünkü… mahvolacak olan o yasa tanımaz adam ortaya çıkmadıkça o gün gelmeyecektir. Bu adam, tanrı diye anılan ya da tapılan her şeye karşı gelerek kendini hepsinden yüce gösterecek, hatta kendisini Tanrı ilan ederek Tanrı’nın Tapınağı’nda oturacaktır. …Sonra yasa tanımaz adam ortaya çıkacak. Rab İsa onu ağzının soluğuyla öldürecek, gelişinin görkemiyle yok edecek. Yasa tanımaz adam, her türlü mucizede, yanıltıcı belirtilerle harikalarda ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan’ın etkinliğiyle gelecek.

Tanrı’nın halkından geriye kalanlara karşı çıkan bu “küçük boynuz” (7:8, 24-25), Daniel kitapçığında ayrıca “önder” (9:26b-27) ya da “tanrıların Tanrısı’na karşı duyulmamış sözler söyleyecek” olan bencil bir “kral” diye tanımlanır (8:23-26; 11:36 - 12:1). Yine küçük boynuz olarak tanımlanan ve son yasa tanımaz adamın bir öncüsü olan Yunan generali Antiokus, İ.Ö. 168-165’te Yeruşalim’deki tapınağı yok edecekti (8:9-14; 11:21-35). Ancak Şeytan’ın bizzat içine gireceği adam, Şeytan’a ait soyun doruk noktası olarak (Yar.3:15; 1Yu.2:18) en son ve en korkunç “Mesih Karşıtı” olarak karşımıza çıkacaktır.

Aşağıdaki çizelgede 2. ve 7. bölümdeki görümleri ve yorumlarını şöyle özetleyebiliriz:

DEV HEYKEL VE ONU YOK EDEN TAŞ (2:31-35)

4 YARATIK VE İNSANOĞLU
(7:1-14)

YORUM

(2:36-45; 7:15-28)

1. Baş altından

Kanatlı Aslan

Babil İmparatorluğu

2. Göğüs ve kollar gümüşten

Ayı (8:20’de bir Koç)

Medler’le Perslerin İmparatorluğu

3. Karın ve kalçalar bronzdan

Leopar/dört baş

(8:21-22’de bir Keçi)

Büyük İskenderin Yunan İmparatorluğu ve kendisinden sonra gelen dört komutan

4. Bacaklar demirden; ayaklar kil ve demirden

Korkunç Canavar; On boynuz

ve bir boynuz

Roma İmparatorluğu, Roma’dan çıkan Birleşmiş krallık, Mesih Karşıtı

5.Göksel Taş’ın heykeli parçalayıp, bütün dünyayı doldurması

Günleri Eski Olan tarafından İnsanoğlu’na sonsuz bir krallık veriliyor

Dünya üzerine krallık almak ve yaratığı yok etmek için güçle gelen İsa Mesih

2) Egemenliği alan İnsanoğlu ve Tanrı’nın Krallığı (7:9-14)

Bu ayetler Eski Antlaşma önbildirileri arasında en önemlilerinden sayılır. Dünya krallığının sona ermesi, Mesih’in ikinci gelişi ve Tanrı’nın Egemenliği’nin kurulması ile ilgili büyük gerçekler net bir şekilde açıklanmaktadır. Bu ayetler ile Vahiy 4-20 arasında yakın bir uyum görülmektedir.

7:9-10   Sahne göklerde. Tanrı’nın tahtı ile birlikte tahtlar kuruldu. Vahiy 4:4’te aynı sahneyi görmekteyiz: Tanrı’nın oturduğu “tahtın çevresinde yirmi dört ayrı taht vardı.” Aslında bu bir mahkemedir: Eskiden beri var Olan Tanrı yargıç olarak yerine oturdu Mahkeme kuruldu, yeryüzünde yapılanları kaydeden kitaplar açıldı. Yargıcın bembeyaz giysileri ve başındaki saçları, kutsallığı ve yanılmaz doğruluğunu göstermektedir.

Gelecek gazap ve yargı kızgın ateşe benzetilmektedir: Tahtı alev alev, tekerlekleri kızgın ateş gibiydi. Tahtının önünden ateşten bir ırmak çıkıp akıyordu. Bu korkunç gazap günaha ve her türlü haksızlığa karşıdır. Bu tahtlar kurulduğu zaman “haksızlıkla gerçeğe engel olan insanların bütün tanrısızlığına ve haksızlığına karşı… Tanrı’nın adil yargısının açıklanacağı gazap günü” başlamak üzere olacaktır (Rom.1:18; 2:5).

Sayısız melekler O’na hizmet ediyordu. Melekler Tanrı’nın hükümlerini uygulamak için hazır beklemektedirler.

7:11-12   Övüngen küçük boynuz veya yaratık (canavar), Tanrı’ya meydan okurcasına saygısızca sözler söylemeye devam eder, ama sonunda öldürülür, bedeni kızgın ateşe atılır, yok olur (bkz. Va.19:19-20). Aynı şekilde öbür yaratıkların egemenlikleri ellerinden alınır. Babil, Med-Pers, Yunan ve dünyanın diğer bütün krallıkları sona ermiştir veya erecektir, ama gelecekte bu büyük krallar Tanrı’nın huzurunda bizzat yargılanacaklar (bkz. Yşa.24:21-22; Va.20:5, 11-15).

7:13-14   Olayın anahtarı İnsanoğluna benzer birinin gelmesidir. Tıpkı Vahiy 5:1-7’de olduğu gibi Aslan ve Kuzu olan Mesih İsa göksel tahta yaklaşıp dünyanın tapusunu Eskiden beri var Olan’ın elinden alır. Her Şeyin Mirasçısı bu! Tanrı’nın adil krallığı artık yeryüzünde kurulacak, dünyanın kötü ve başarısız egemenlikleri yok olacaktır. Bu sonsuz krallık kurulmadan önce dünya Tanrı’nın yargısına maruz kalacaktır. Vahiy’de yargının ve sıkıntının hüküm süreceği bu hazırlık dönemi Kuzu’nun kitabın mühürlerini açmasıyla başlar (Va.6) ve Kralların Kralı’nın gelişiyle biter (Va.19). Bu görkemli krallık bütün Kutsal Yazılar boyunca Mesih’e vaat edilmiştir (Yar.49:10; 2Sa.7:16; Mez.2:8; Luk.1:32-33; 2Se.2:6-10; vb.).

Kendisi göğün bulutlarıyla gelecektir. Yargı için gelen Tanrı bulutlar ve savaş arabaları ile birlikte ortaya çıkacaktır (bkz. Mez.18:10-12; 97:2-4; 104:3; Yşa.19:1; Nah. 1:3). Mesih’e verilen egemenlik, yücelik ve krallık ikinci gelişinde gerçekleşecektir. O’nun egemenliği bütün dünya uluslarını kapsayacak ve asla sona ermeyecektir.

3) Melek düşü yorumluyor (7:15-28)

7:15-16   Gördüklerinden çok etkilenen Daniel, orada duran meleklerden birine yaklaşıp ondan görümü yorumlamasını istedi. 9:21’e bakılacak olursa, Daniel’le konuşan melek Cebrail olabilir. Halkının uğrayacağı sıkıntıları düşünmek belki de Daniel’i en çok üzen etkendi.

7:17-18   İlk önce Daniel bütün bunların ne anlama geldiğini merak ettiğini belirten genel bir soru sordu ve karşılığında genel bir cevap aldı. Yukarıda açıkladığımız gibi, dört büyük yaratık yeryüzünde ortaya çıkacak dört kraldır. Mahkeme sahnesi ve İnsanoğlu’nun gelişinin anlamı şöyleydi: Yüceler Yücesi'nin kutsalları krallığı alacak, sonsuza dek ellerinde tutacaklar.

Tanrı’nın Kutsalı olan Mesih ile Tanrı’nın kutsalları arasında öyle yakın bir bağ var ki sonsuzlara dek birlikte yeryüzünde egemenlik sürecekler (bkz. Va.1:5-6; 5:10; 20:6). Bu krallık yalnız manevi bir egemenlik olmayacak: Göklerin altındaki krallıklara özgü krallık, egemenlik ve büyüklük kutsallara, Yüceler Yücesi'nin halkına verilecek (7:27).

7:19-22   Daniel’i düşündüren, özellikle dördüncü yaratığın ne anlama geldiğiydi. En çok küçük boynuzu merak ediyordu, çünkü öbür boynuzlardan farklı, daha göze çarpan bir özelliği vardı. Bu özellik onun gözleri ve böbürlenen ağzı olmasıydı. Ayrıca bu boynuz kutsallarla savaşıyordu. Hatta onları yeniyordu. Gerçi Tanrı’nın halkı en sonunda İnsanoğlu Mesih’in gelişiyle muzaffer çıkacaktı ve onlara yargılama yetkisi verilecekti, ama bundan önce görecekleri zulüm Daniel’i ürkütüyordu.

Yaratığın ayakları altında çiğnediği artakalan,’ öbür krallıklardan geriye kalanlar ya da İsrail’den geriye kalıp kurtulanlar (bkz. Yoe.2:32; Sef.3:12-13; Va.12:17; 13:7) anlamına gelebilir.

7:23-25   Meleğin cevabı (7:23-27) öncelikle küçük boynuzun görevini açıklar. Ama ondan da önce gelecek Roma İmparatorluğu’nun özelliklerini sıralar. Roma İmparatorluğu organizasyon ve birlik açısından tüm diğer krallıklardan oldukça farklı olacaktı. Bilinen dünyayı yavaş yavaş yiyip yutan bir yaratık gibi yiyip bitirecekti. Bir sürü krallıkları ayak altına çiğneyerek parçalayıp sömürecekti.

24. ayette, melek Daniel’in dikkatini tarihsel büyük Roma İmparatorluğu’ndan kaynaklanacak ve bu imparatorluğun ardından gelecek olan on krala çeker. Krallığın bu son hali, birleşmiş bir yönetim türü olacaktır. Aralarından son ve farklı bir başka kral ortaya çıkacaktır. Bu kralın özellikleri şöyle sıralanabilir (bkz. özellikle Va.13:1-10):

• On krallık ortaya çıktıktan sonra aralarından biri üç kralı tahtlarından indirecek. Tıpkı Hitler’in Norveç’i, Hollanda’yı, Macaristan’ı ve Balkan devletlerini kendine bağımlı kılması gibi. Vahiy 6:2’de yazıldığı gibi “beyaz ata binen” bu diktarörün “yayı vardı… Galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı.”

• Yüceler Yücesi’ni kötüleyen sözler söyleyecek. Bu yasa tanımaz adama “kurumlu sözler söyleyen, küfürler savuran bir ağız” verilecek, ve dünyada yaşayan insanların çoğu, Tanrı’ya ve O’nun halkına söven bu canavara tapacaklar (Va.13:4-6). Büyük sıkıntı dönemi, ancak Mesih Karşıtı’nın ortaya çıkmasıyla başlayacak.

• O’nun kutsallarına baskı yapacak. Mesih Karşıtı bütün dünya yönetimini ele geçirecek ve onları kendisine tapmaya zorlayacaktır. Bu dönemi hem Daniel kitapçığı hem de Mesih’in kendisi‚ “dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış korkunç bir sıkıntı” diye tanımlar (Dan.12:1; Mat.24:21). Tanrı’ya inananlar üzerinde çok ağır bir baskı oluşturacaktır. Kendisine “kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar, her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı. Yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalı beri boğazlanmış Kuzu’nun yaşam kitabında adı yazılmamış olan herkes ona tapacak” (Va.13:7-8). Onun zorlayacı gücünün bir yönü ekonomik olacak (Va.13:16-17).

• Belirlenen zamanları, yasaları değiştirmeyi amaçlayacak. Mesih karşıtı yeni yasaların ve yeni bir takvimin kullanılmasını sağlayacaktır. Benzer bir girişim Fransa’daki devrim döneminde yapıldı. İ.S. 1792’den başlayan yeni takvimde aylar ve haftalar bile değiştirildi. Bu düzenin geçerli olduğu on iki yıl boyunca (1793-1805) bu devrim takvimi tamamen zorunlu kılındı. Fakat büyük olasılıkla bu ifade, daha çok İsrail’i bağlayan Kutsal Yasa’daki bayramları ve kurbanları kastetmektedir (bkz. Lev.23). Nitekim bu adam “haftanın yarısı geçince, kurbanı da sunuyu da kaldıracak” (Dan. 9:27).

• Kutsallar bir vakte, vakitlere, yarım vakte kadar27 eline teslim edilecekler. Bu sürenin toplamı üç buçuk yıldır:

- bir vakit 1.0 yıl

- vakitler 2.0 yıl

- yarım vakit 0.5 yıl

3.5 yıl

Bu sıkıntı zamanının belirlenen süresi çeşitli şekillerde bildirilmiştir: 42 ay (Vah.11:2; 13:5), 1260 gün (Vah.11:3; 12:6) “haftanın yarısı” (Dan. 9:24-27).

7:26-27   Ama zaman gelecek, mahkeme kurulacak. İlahi mahkeme karar verecek, küçük boynuzun egemenliğine son verilecek, büsbütün yok edilecek. Ondan sonra tıpkı diğer peygamberlerin yazılarında açıklandığı gibi Tanrı’nın krallığı yeryüzünde kurulacak. Mesih ile birlikte kutsallar egemenlik sürecekler. Bütün uluslar ona kulluk edip sözünü dinleyecek.

7:28   Tanrı’nın huzurunda yaşayan yüce varlıkların ve getirmiş oldukları korkunç açıklamaların karşısında yetersizliğini hisseden Daniel’in benzi soldu. Olayların üzerinde durdukça düşünceleri onu kederlendirdi. Üzüntüsünü atmak için gördüklerini başkasıyla da paylaşamadı. Yakup veya Meryem gibi Daniel de anlayamadığı bu büyük sözleri derin düşünerek içinde sakladı (Yar.37:11; Lu. 2:51-52).