D) TANRI’NIN KRALLIĞI

Peygamberlerin mesajında Tanrı’nın Krallığı konusu kadar önemli ve temel başka bir konu yoktur. Aslında bir bakımdan kutsal tarihin tümü bu krallığın tarihidir ve peygamberlerin tümü o krallığın elçileridirler. Yazılarında bulunan bütün Tanrısal önbildiriler de bu gelecek krallığı ya doğrudan ya da dolaylı olarak bildiriyordu. İsrail’in kralları meshedilerek krallık görevine atanırlardı. Beklenen “Mesih” her şeyden önce o krallığın yüce egemeni olacaktı. İsa Mesih görevine başladığı zaman bu egemenliğin yaklaştığını duyurdu: “Zaman doldu, Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde’ye inanın!” (Mar.1:15). Aynı şekilde İsa son kez Yeruşalim’e girerken O’nu sevinçle karşılayan halk “Kral” olarak gelişini kutladı:

Hozana!
Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun!
Atamız Davut’un yaklaşan egemenliği kutlu olsun!
En yücelerde hozana!
(Mar.11:9-10)

Kutsal iman adamları “Tanrı’nın Egemenliği’ni umutla bekleyen” kişilerdi (bkz. Mar.15:43; Lu. 2:38; 23:51). Acaba Tanrı’nın Krallığı için bu büyük beklentiler nereden kaynaklandı? Onların en büyük kaynağı, bizim de burada incelemekte olduğumuz Peygamberlerin Yazıları’ydı. Nasıl bir krallık bekleniyordu? O yazıları inceleyen bir imanlının kafasında nasıl bir egemenlik şekillenir? Bizim bu soruların yanıtlarını o yazılarda araştırmamız gerekir.

Yukarıda açıkladığımız gibi Tanrı, İsrail’in krallığı bozulmaya başlayınca peygamberlerini göndermeye başladı. Bu kişilerin bir görevi, İsrail’in Tanrısızca yaşayan krallarını uyarmaktı. Krallar tövbe etmedikleri takdirde, yıllar geçtikçe krallığın ellerinden alınacağını ve yıkılacağını bildiriyorlardı. Ama bunu yaparken de Tanrı’nın gelecekte kuracağı bir krallığa işaret ederek iman eden kişilere umut aşılıyorlardı. Gelecekte kurulacak olan bu krallık ile önceki krallık arasında yakın bir birlik vardı. Bunlar birbirinden ayrı olgular değildi.

Eski egemenliğine kavuşacaksın.
Ey Yeruşalim, krallığını yeniden elde edeceksin.
(Mika 4:8)

Bu nedenle, beklenen krallığın niteliklerini anlamak istiyorsak, eski krallık döneminde yaşamış olan peygamberlerin sözlerindeki gerçekleri iyice kavramamız gerekir. McClain Peygamberlerin Yazıları’nda Tanrı’nın Krallığı’nda görülecek en önemli özellikleri şöyle özetlemiştir:10

Gelecek krallığın egemeni (kralı)

Gelecek krallığın gelişi(Mat.6:10)

Gelecek krallığın hükümeti

Gelecek krallığın bereketleri

Yukarıda sıralanan krallığın nitelikleri elbette Eski Antlaşma’nın peygamberlik dilinde, o günlerde bilinenlerle ifade ediliyor. Dolayısıyla bu egemenlik kurulduğu zaman neye benzeyecek, nasıl olacak gibi soruları yanıtlarken dikkatli olmamız gerek.

Örneğin, bu listede McClain “Yeruşalim dünyanın ibadet merkezi olacak” derken kaynak olarak Zekeriya 8:20-23’ü gösteriyor. Orada şu vaat bulunur:

Her Şeye Egemen RAB’be yönelmek, O’na yalvarmak için çok sayıda halkla birçok ulus Yeruşalim’e gelecek.

Bunu nasıl anlamalıyız? Buradaki “Yeruşalim,” Tanrı’nın Egemenliği’nde her şeyin yeniden düzenlendiği zaman yeryüzünde kurulacak bir kent mi? Yoksa Vahiy kitabında açıklanan, “Kuzu’ya eş olacak Gelin” (Tanrı’nın yeni halkı, Kilise) “gökten, Tanrı’nın yanından inen ve O’nun görkemiyle ışıldayan kutsal kent, Yeruşalim” midir? Yoksa ikisi birlikte midir? Bu vaatle Tanrı’nın Egemenliği ile ilgili diğer birçok vaat nasıl yerine gelecek?

Başka bir örnek Tanrı’nın Tapınağı’dır. Hezekiel 40-48 ve Hagay 2:6-9 gibi vaatlere göre Tanrı, “yeri, göğü, denizi karayı sarsıp” yaratılmış olan şeyleri ortadan kaldırdığı ve yeryüzünde sarsılmaz bir egemenlik11 kurduğu zaman yeni bir “tapınak” söz konusu olacaktır. Bu tapınak yaşadığımız çağda olduğu gibi “Ruh aracılığıyla Tanrı’nın konutu olmak üzere hep birlikte Mesih’te inşa edildiğimiz” ruhsal tapınak mı olacak (Ef.2:20-22), yoksa Mesih döndükten sonra henüz anlayamadığımız yersel bir tapınak mı söz konusu olacak?

Kilise tarihi boyunca bu sorular tartışılmıştır. Yaptığım yorumlardan benim şu anda verdiğim yanıtlar anlaşılacaktır. Ama önemli olan asıl gerçek şudur: Kral geliyor! Kilise’nin mübarek umudu Kral’ın dönüşüdür! Bir kez geldi, kral olarak kimliğini kanıtladı, kendi halkı tarafından reddedildiği halde krallığın temelini oluşturan büyük eylemlerde bulundu (çarmıhtaki ölümü, ölümü ve ölümün sahibi olan İblis’i yenip dirilmesi, zaferle göğe yükselmesi ve Tanrı’nın tahtına oturması). Bu arada O’nun egemenliğinin ardından giderken dönüşünü bekleyen öğrencilerine “Egemenliğin gelsin” diye dua etmelerini, ve “kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacağı” gün için hazır olmalarını öğretti (Mat.6:10; 25:31). Umarım bu dört büyük peygamberlik kitapçığını incelerken Kral’ın dönüşüyle ilgili umudumuz tazelenir!