3) Peygamberlerin yazdıkları tarihsel ortam

Yazılarını anlamak için peygamberlerin hizmet ettiği dönemi ve halkın içinde bulunduğu durumu anlamamız gerektir. Ama peygamberlerin dönemine geçmeden önce Kutsal Kitap tarihinin içerdiği en önemli dönemleri2 kısaca gözden geçirmemiz yerinde olur:

Atalardan önceki dönem (Yaratılış 1-11): Evrenin yaratılışının ardından insanlığın üzerine gelen üç büyük yıkımı Tanrı’nın vaadi izliyor. Tanrı önce Adem’e, sonra Nuh’a ve İbrahim’e yozlaşmış olan insanlığı kurtarıp kutsama planını bildiriyor.

Ataların dönemi (Yaratılış 12-50): Tanrı, kendileri aracılığıyla, “yeryüzündeki bütün halkları kutsayacağı” bir aile seçiyor. Tanrı, İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a bir toprak, bir soy, bir bereket ve dünya çapında etkili olacak bir müjde vaat ediyor. Tanrısal çağrıya imanla karşılık veren bu “atalar,” Mesih’in geleceği kutsal soyun başlangıcını oluşturuyor.

Musa’nın dönemi (Mısır’dan Çıkış – Yasa’nın Tekrarı): Musa’nın doğduğu günlerde, bu “soy” çoktan artıp bir “halk” haline gelmişti. Tanrı, halkını Mısır’daki kölelikten kurtardı, onların arasında kişisel olarak kalmasının sorumluluğu ve ayrıcalığıyla İsrail’le hiçbir ulusla girmediği türden bir antlaşma ilişkisine girdi.

Krallardan önceki dönem (Yeşu – Hakimler): Önderliğin Musa’dan Yeşu’ya geçişi yeni bir odak noktasını oluşturur. İsrail Tanrı’nın vaat ettiği ülkeyi miras alır. Bu döneme damgasını vuran önemli olay, İsrail’in söz dinleyerek ve iman ederek aldığı, buna karşın günah ve inançsızlıkla tekrar tekrar kaybettiği topraklar ve ‘huzur’dur.

Davut’un dönemi (Rut – 2.Samuel): Davut uzun peygamberler zincirinde ilk yer alan Samuel tarafından “meshedildi.” Böylece Tanrı’nın bütün ulusları kapsayan kurtarma tasarısı, Davut’un soyundan gelen bir kralı merkez alacaktı. Tanrı ona, insanlığın geleceğini içeren sonsuz bir egemenlik vaat etti.

Süleyman’ın dönemi (1.Krallar 1-11; Eyüp – Ezgiler Ezgisi): Tanrı’nın varlığının görkemi, Davut’un oğlunun Yeruşalim’de inşa ettirdiği tapınağı doldurdu. Süleyman’ın kral olduğu dönem, İsrail tarihinin en büyük ve eşsiz başarılar devriydi. Saba kraliçesi, duyduğu şaşaalı haberlerin doğru olup olmadığını kendi gözleriyle görmek için çok uzaklardan geldi. Gördüklerine hayran kalan kraliçenin bu konuda vardığı kararı 1.Krallar 10:6-9’da buluyoruz:

Krala “Ülkemdeyken yaptıklarınla ve bilgeliğinle ilgili bütün duyduklarım doğruymuş” dedi, “Ama gelip kendi gözlerimle görünceye dek inanmamıştım. Bunların yarısı bile bana anlatılmadı. Bilgeliğin de, zenginliğin de duyduklarımdan kat kat fazla. Ne mutlu adamlarına! Ne mutlu sana hizmet eden görevlilere! Çünkü sürekli bilgeliğine tanık oluyorlar. Senden hoşnut kalan, seni İsrail tahtına oturtan Tanrın RAB’be övgüler olsun! RAB İsrail’e sonsuz sevgi duyduğundan, doğruluk ve adaleti sağlaman için seni kral yaptı.”

SÜRGÜNE GİDEN YOL

Ne yazık ki Süleyman yaşamına Rab korkusu ile devam etmedi. Krallığının yıkılışının tohumları kendisi tarafından ekildi. Yasa’nın Tekrarı 17:16-17’deki yasaya açık itaatsizlik ederek kendisi için birçok at ve kadın aldı. Putperest karıları sonunda onu da putperest yaptılar ve Rab krallığın bir kısmını Davut soyunun elinden aldı (1Kr.10:26 – 11:13).

Süleyman’ın oğlu Rehavam babasının yerine egemenlik sürebilirdi. Ama bilgece önerileri aptalca reddetmesi Yerovam’ın önderliği altında on oymağın isyan etmesine neden oldu (1Kr.12). Davut’un soyundan gelen krala sadece Yahuda ve Benyamin oymakları sadık kaldı. O noktadan itibaren krallık, kuzeydeki İsrail Krallığı ve güneydeki Yahuda Krallığı olmak üzere ikiye ayrıldı. İki krallığın durumunu şöyle gösterebiliriz:


KUZEY KRALLIĞI

(‘İsrail,’‘Efraim’ veya ‘Yusuf’)

Başkenti: Samiriye

Yerovam NebatBaaşa

BÖLÜNMÜŞ
KRALLIK
(İ.Ö. 931)

Rehavam AbiyaAsa

GÜNEY KRALLIĞI

(“Yahuda”veya “Benyamin”)

Başkenti: Yeruşalim


Krallığın bölünmesini izleyen döneme “Sürgün Öncesi Dönem” adı verilir, çünkü Süleyman’ın İ.Ö. 931’de ölümünden sonra ulus 345 yıl yokuş aşağıya gitti ve bu gidiş Yahudi ulusunun Babilliler tarafından sürgüne götürüldüğü güne dek son bulmaz (2Kr.25).