Pavlus, kurduğu kiliselerde müjdelemeyi ve dünya misyonuna adanmayı çok açık bir biçimde desteklemiştir.
Zamanının çok ötesinde etkileyici bir kitap olan Missionary Methods – St Paul’s or Ours? (Müjdeleme Yöntemleri – Pavlus’unkiler mi Bizimkiler mi?) adlı eserinde Roland Allen, Pavlus’un müjdenin tüm bir bölge çapında yayılmasını sağlama stratejisinden söz eder. Allen şöyle der:
Elçi Pavlus’un müjdeyi bir bölgeye duyurma teorisi her yerde kendisinin vaaz vermek değil, iki veya üç önemli noktada Hıristiyan yaşam merkezleri oluşturmaktı.Bildiri bu noktalardan ülke çapına yayılabilirdi. Bu önemlidir, bölgenin önemli bir kasabasından ya da ilçesinden ziyade, bir başkentte müjdeyi vaaz etmeyi tercih ettiğini göstermesi bakımından değil ama topluluğunun hemen bir ışık merkezi haline gelmesini istediğinden dolayı önemlidir. Önemli kentler, kasabalar kadar kolaylıkla misyonun ağır birer parçası haline getirilebilirdi. Önemli bir noktada kurulan kilisenin tüm ülke çapında ışık kaynağı olması için kilise tarafından sahiplenilen bir hayatı olmadığı sürece, bir merkezde işe koyulmanın veya önemli bir yerde kilise kurmanın bir anlamı yoktur.133
Pavlus’un genellikle bir bölgenin ana şehirlerine gittiği ve buralarda kilise oluşturduğu doğrudur. Ancak Allen’ın işaret ettiği gibi, oluşturulan kiliseler müjdeleme odaklı olmadıkları sürece, kentlerde sadece kilise kurmak civar bölgede başka kiliseler oluşmasını sağlamayacaktır. Önemli olan şey şudur,;kilisenin kendisi temelinin bir kısmında, hem bölgesinde hem de yerel olarak müjdeleme sorumluluğu olduğunu görmesidir.
Bu Pavlus’un, en başlangıcından beri ‘Makedonya ve Ahaya’daki tüm imanlılara bir model olan’ Selanik kilisesine tavsiyelerinde örneklenmektedir, ‘Rab’bin sözü sizden yayıldı. Tanrı’ya imanınızın haberi yalnız Makedon’ya ve Ahaya’ya değil her yere ulaştı. Artık bizim bir şey söylememize gerek kalmadı.’134
Pavlus Romalılar’a yazarken şu şekilde açıklar, doğu Akdeniz’deki misyonu müjdenin Yeruşalim’den İllirikum’a kadar yayılmasıyla sonuçlanmıştır, öyle ki şu hayret verici ifadeyi kullanabilmiştir: ‘Şimdiyse bu yörelerde artık yapacağım bir şey kalmadığından...’135Bu nasıl olabilir ki? O yöredeki herkes İsa’ya iman etti mi? Devasa kiliseler mi oluşturuldu? Hayır, bunlardan daha çok Pavlus’un kurmuş olduğu kiliselerin müjdelemeye ve misyona adanmış olacaklarına güveni öylesine tamdı ki çevre bölgelerde müjdeyi vaaz etme ve kiliseler oluşturma görevindeki eksikliği ‘dolduracaklarına’ dair onlara güvenebileceğini biliyordu. Allen tekrar şu yorumda bulunur: ‘Pavlus iki veya üç merkeze işlev kazandırdığında aslında etkin bir biçimde tüm yörede işlev kazanmış oluyordu.’136
Ayrıca Pavlus için kurduğu kiliselerin onun kendi elçisel görevini daha uzaktaki yörelere duyurmak için üzerlerine almaları da önemliydi. Korintliler’e şöyle yazmıştır, ‘Sizin imanınız büyüdükçe sayenizde etkinlik alanımız alabildiğine genişleyecek. Böylelikle Müjde’yi sizlerden daha ötelere yayabileceğiz.’137Açıkca niyeti, oluşturduğu her kilisenin onun yönettiği göreve dahil olmalarıydı. Bugün elçisel hizmet tarafından gözetilen her kilisenin aynı şekilde elçisel göreve dahil olması gerektiğini söyleyebiliriz. Bunu ifade etmenin bir başka yolu her bir kiliseye dahil oldukları müjdeleme görevi ile ilgili meydan okumaktır.