2. MESİH VE MESİH’TE KİM OLDUĞUMUZ

Sonraki iki bölümde elçisel temelin yerel kiliselerde pratik olarak nasıl atıldığına ve nelerden oluştuğuna bakmaya devam etmek istiyorum. Elçilerin öğrettiği ‘büyük anlatıya’ zaten baktık; yine de yerel kilise yaşamının gerekli temelinin parçası olarak Pavlus’un öğrettiği bazı öz değerler bulunmaktadır.


Böylesi bir temel oluşturmak bilinçli ve planlıdır ve temeli oluşturanlar yerel kilisede ne zaman kurulduğunu bilirler. Bu, yerel kilisenin mükemmel ya da olgun olduğu ya da her bir üyenin öğretilen her şeyi anladığı anlamına gelmez; her halükarda sağlıklı bir kiliseye henüz asıl öğretişi işitmemiş kişiler her yeni gün katılabilir. Bunların hiçbiri kilisenin otomatik olarak bu öz değerlere sadık kalmakta başarı göstereceği anlamına gelmez. Ancak kiliseler bu öz değerlerden uzaklaştığı zaman, Pavlus’un Galatya kiliselerine hitap ettiği gibi önceden kurulmuş gerçek temel ve elçiler ile hizmet ettikleri kiliseler arasında var olan güçlü, içten ilişkiler söz konusu olduğunda tekrar bu öz değerlere dönebilirler.


Valery Seleznev ile birlikte güney Rusya’da seyahat ettiğim zaman, bu seyahat sırasında aynı öğretişi benden tekrar ve tekrar işitmenin ne kadar sıkıcı olabileceğine işaret etmiştim. Bu öğretişi tekrar etmemin sebebi, yerel kiliselerin birlikte ortak yaşamını karakterize etmek amacıyla bir temel öz değerler listesini sistematik olarak öğretmemden kaynaklanır. Mesih’te kişisel inancın temellerini ve birey olarak Tanrı’da nasıl yürüyeceğimizi öğretmiyordum, bunlar zaten başkaları tarafından yapılmaktaydı. Amacım kilise yaşamı için aşağıdaki değerleri sistematik olarak işlemekti:



Bu listenin kapsamlı ya da tamamlanmış bir liste olduğunu iddia etmiyorum ama nasıl çalıştığımı gösteriyor. Sonraki iki bölümde bu temel değerlere ve nasıl öğretilmeleri gerektiğine bakacağız. Doğruyu söylemek gerekirse Rus arkadaşım öğretişlerin sıkıcı olmadığını aksine kendi hizmeti için değerli bir eğitim olduğunu söyledi – Pavlus’un sözleri için iyi bir örnek, ‘Size aynı şeyleri yazmak bana usanç vermez; hem bu sizin için bir güvencedir.’72