Bu büyük resmi anlayabilmek, kutucuğu işaretleyip Mesih’i kabul ediyorum demekten daha fazla bir anlam ifade eder; bir toplantıda elimi kaldırmaktan, yeniden doğmanın sevinci anlamına gelen ama hayatımın geri kalanını çevremdekilerden daha farklı bir biçimde yaşayacağım demek olan bir dine üye olmaktan daha fazlasıdır. Günahlarımın bağışlanması aracılığıyla kendi hayatımın değiştirilmesi noktasında, bu büyük değişimde ben de bir katkıda bulunmalıyım, özellikle Tanrı’nın Egemenliğini dünyaya, yaşadığım ve çalıştığım yere ve gönderildiğim uluslara götürebilmeliyim
İnsanların bu büyük resmi anlaması gerekir. Büyük öykü, diğer tüm dünya görüşlerini zayıflatan Kutsal Kitap dünya görüşünün elçisel temelini oluşturur. Bunu yalnızca büyük öykü gerçekleştirebilir.
Bu kitapta yerimiz kısıtlı olduğundan, bazı öteki büyük anlatılara girmeye ve hatta halihazırda söz ettiğimiz konuları geliştirmeye bile fırsatımız yok. Christopher Wright’ın söylemiş olduğu gibi, ‘Kutsal Kitap’ın tamamı bir “misyon” olgusudur. Kutsal Kitap bize Tanrı’nın görev öyküsünü açıklar, bunu Tanrı’nın halkı aracılığıyla Tanrı’nın dünyası ile ilişki kurduklarında Tanrı’nın tüm yarattıkları için yapar.’70Elçiler, ‘Tanrı’nın görevi’ anlayışına sahip, Kutsal Kitap’ın asıl anlatısını iyi bilen ve kimliklerini, Tanrı’nın varlığıyla dolu bir şekilde ulusları bereketleyip Tanrı’nın görevini dünyaya sergileyen cemaatler olmaktan alan kiliseler kurma misyonu ile görevliydiler. Reform doktrini olan sola scriptura – ‘yalnızca Kutsal Kitap’ öğretisine işaret eden Kevin Vanhoozer, ‘Sola Scriptura’nın Kutsal Kitap’ın bilgilerle dolu bir okul kitabından çoksadık ve yaratıcı etkinliği olan bir elyazması olarak gördüğünü söyler. Kutsal Kitap, Hıristiyan yolu, yaşamı, ve gerçeği için temel kaynaktırancak Kutsal Yazılar belli öğretici gerçekler içeren bir el kitabı olmaktan daha fazlası olarak görüldüğünde bu doğrudur.’71
Bu temeli pratik olarak nasıl oluştururuz? Yakın bir zaman önce İngiltere’nin belli bir bölgesindeki birkaç kilise için düzenlenmiş bir Kutsal Kitap haftasonunda ders veriyordum. Bu tür toplantılarda sıklıkla yaptığım gibi ilk bölümü Kutsal Kitap’ın ana temalarını özetleyerek, ikinci bölümü ise bu büyük temaların nasıl Mesih’te yerine geldiğini ve artık bu temaların kilisesi tarafından, yani Mesih’te ne isek tüm kimliğimizin bulunduğu yer tarafından miras alındığını göstererek öğrettim. Daha sonra benim yaşlarımda (altmışların başlarında) biri gözyaşları içerisinde yanıma gelerek şöyle dedi: ‘Bu anlattıklarını yazmalısın.’ Bu seviyede benzeri bir kişisel esini daha önce sadece sevgili dostum Terry Virgo’nun lütuf üzerine verdiği vaazı dinlerken yaşadığını söyledi. Uzun yıllardır Hıristiyan olmasına karşın, Tanrı’nın bu dünyadaki işlerinin büyük öyküsü üzerine verdiğim mesajım, daha önce hiç göremediği bir şekilde Tanrı’nın tasarısının tamamı ile ilgili bir aydınlanma sağlamıştı.
Her zaman sıklıkla yaptığım gibi o haftasonu da vaaz verdim. Daha olgun Hıristiyanlara, daha yeni imanlılara, diğer kültürlerde kiliseler oluşturmak üzere hazırlananlara vaaz ederim. Okuduğunuz bu bölümü yazmadan kısa bir zaman önce eski Sovyetler Birliği halklarının temsilcilerinden oluşan bir gruba, Müslüman bir çevrede müjdenin nasıl duyurululabileceği ve kiliseler oluşturulabileceği üzerine bir dizi seminer veriyordum. Bu programı hazırlarken semineri düzenleyen kişilerden biri ‘Büyük Resim’ hakkında bir öğretiş dahil etmemiş olduğumu fark etti. ‘Neden bu konuyu çıkarttın?’ diyerek sordu. Gelecek olan katılımcıların zaten benim bu konuda bir öğretişimi işitmiş olduğuna emin olduğumu söyledim. ‘Daha önce işitmiş olmaları önemli değil’ dedi. ‘Artık “Büyük Resim” üzerine sunduğun malzemeleri öğretmeden misyon hakkında öğretiş veremezsin.’ Bu malzemeleri her ne kadar bir kez daha tekrarlamış olduğum için biraz utansam da bence bu görevlinin sözleri akıllıcaydı. “Büyük Resim” gerekli bir temeldir.
Müslüman bir geçmişten gelen yeni imanlılarla zaman geçirmeyi ve o büyük öyküyü onlara anlatmayı özellikle severim. Bir Cumartesi Türkiye’de yeni imanlı sayılabilecek kişiler arasında bunu yaptığımı hatırlıyorum. Çok hoşuma gitti, onlar için de öyle! Onları geliştiren bir öyküdür bu. Müslüman bir geçmişten gelen imanlılar için özellikle önemlidir çünkü Müslümanlıkta da öyküler vardır. Elbette Muhammed için son ve en önemli peygamber olarak saygı göstermelerine karşın Eski Ahit peygamberlerini ve İsa Mesih’i de kabul ederler. Müslüman geçmişten gelen bir imanlıya, önceki peygamberlerin bildirdiği sözlerin İsa Mesih’te gerçekleştiğini sergileyen büyük öyküyü anlamak kadar imanda geliştiren başka bir şey yoktur. İslami öğretinin yaptığı gibi, bir peygamberin böyle bir durumda kalması kabul edilemeyeceğine göre İsa’nın çarmıhta ölmüş olamayacağı gibi ifadelerle bu bildiriyi reddeden kişiler için kurban ve aklanma öğretilerinin anlatımı, İsa’nın yaptığı büyük fedakarlığı anlamaları için bir hazırlık işlevi görür. Böylece büyük resmi bir anlatı şeklinde öğretmek ve yukarıda anahatları sunulan noktaların kapsanması, Müslüman dünyagörüşünü Kutsal Kitap dünyagörüşü ile değiştirmelerine yardımcı olmak açısından önemli bir yoldur.
Tarihsel Kutsal Kitap öykülemesinin sözlü kültürlerde kilisenin elçisel görevi için gerekli olduğunu öğrendik. Benim öğretişim artık daha anlatı biçimine değişti. Sıklıkla Kutsal Kitap’tan öyküler anlatırım ve bunu yapmakla bu olayların büyük öyküde nasıl yerli yerine oturduğunu gösteririm. İsa’nın benzetmelerinin pek çoğu kendi içinde ve başlı başına harika öğretiler olmakla kalmaz ama aynı zamanda bu büyük anlatıda yerli yerini bulur. Pavlus’un mektupları Eski Ahit’e pek çok gönderme yaparak arka plandaki söz konusu anlatının, o dönemde yaşayan kişiler tarafından zaten anlaşıldığını varsayar. Arka plandaki öyküyü anlamaksızın Pavlus’un öğretişindeki pek çok konuyu tam olarak kavrayabilmek zordur. Böylece mektuplar üzerinde vaaz verirken, hem Yeni Ahit kilise kurma ve karşılaştıkları sorunlar bağlamında hem de konuya uygun Eski Ahit öyküleri ile Mesih’te ve kilisede gerçekleşmeleri açısından arka plandaki anlatıyı ortaya çıkarırım. Benim için bu, son birkaç yıldır giriştiğim tamamen yeni bir öğretme şekli oldu.
Mesih, tapınak, egemenlik ve günahtan kurtuluş, gerçekten Hıristiyanlığa ve Kutsal Kitap’a uygun bir dünya görüşü edindiğimiz ve her bir yerel kilise ile her bir bireyin kendi çağrısını ve görevini keşfettiği ‘Büyük Resim’ olan Tanrı’nın dünya üzerindeki yollarının ve amaçlarının öğretildiği büyük öykünün temel noktalarını içerir. Özde bir elçisel temelin tüm bu anafikirleri değerlendirip kiliselere bir tohum gibi ektiğine inanıyorum, öyle ki bu anafikirler sadece anlaşılmakla kalmasın ama uygulansın. Bunu bir sonraki bölümde daha detaylı bir şekilde ele alacağız.