Egemenlik Vaadi


Kutsal Yazılar boyunca tekrar ve tekrar ortaya çıkan üçüncü büyük konu Tanrı’nın Egemenliği’dir. Aden Bahçesinde adam ve kadın Tanrı’nın temsilcileri olarak yeryüzü ile ilgilenip ona bakmak ve boyundurukları altına almak üzere atandılar. Günaha düşüş bunların hepsini berbat etti ve Şeytan’ın ‘bu dünyanın prensi’48olarak tarif edilmesi ile sonuçlandı.


Tanrı’nın İsrail’e verdiği toprakların, Tanrı’nın Egemenliği’nin ifade edildiği yer olması bekleniyordu ve bu egemenliğin Yeşu’dan Süleyman’a kadar kısmen ortaya çıktığını söyleyebiliriz. ‘Tanrı’nın Egemenliği’ ifadesini anlamanın bir yolu, ‘Egemenliğin gelsin, gökte olduğu gibi yeryüzünde de senin isteğin olsun’49diyerek Tanrı’nın yüreğinin ve iradesinin ifade edilmesiyle Tanrı’nın etkin ve faal olarak hüküm sürmesi şeklinde tarif edilebilir. Yasa’daki buyruklar Tanrı’nın belli topraklarda ifade edilen adaletini, yeryüzünü dolduran görkeminin önceden bildirilmesiydi. Birkaç örnek vermek gerekirse, Özgürlük Yılı ilkesi50insanların borçtan özgür olması için uygulanıyordu, bu şekilde ülkenin Rab’be ait olduğu gösteriliyor, ülkede yaşayanlar merhamet gösterip putperestlikten özgür bir biçimde yaşayarak Rab’bin yüreğini sergiliyorlardı; Yasa tarlanın tüm ürünlerini toplamama, kölelik ve borç hakkındaki merhametli kurallarıyla Tanrı’nın hükmedişinin bir ifadesi olarak yoksullar için koruma ve ihtiyaçlarının giderilmesini sağlıyordu. Davut, Tanrı’nın yüreğine uygun kişiye51bir örnek olarak adalet ve doğruluk getirmekle Tanrı’nın bütün ulusa yönelik yüreğini yansıtıyordu.


Peygamberler sık sık egemenliğin gelişinini önceden söylemişlerdir. Bir kral gelecek;52yoksullar için sevindirici haber getirecek,53yeryüzünü adaletle yargılayacak;54ve uluslar birbirleriyle savaşmayı bırakıp savaş silahlarını tarım aletlerine dönüştürürken onun esenlik dolu krallık hakimiyeti gözle görünür olarak sergilenecekti.55


İsa geldiğinde, ‘Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı’56diyerek öğretişinde ve eylemlerinde bu egemenliği sergiledi: ‘Eğer ben cinleri Tanrı’nın Ruhuyla kovuyorsam, Tanrı’nın Egemenliği üzerinize gelmiş demektir.’57Kötüye karşı durmak, hastaları iyileştirmek, açları doyurmak ve gerçeği öğretmek Tanrı’nın Egemenliği’nin Mesih İsa aracılığıyla gelişinin ifadeleridir.


Elçiler, Tanrı’nın hakimiyetini sergileyen kudretli belirtilerin eşlik ettiği Tanrı’nın egemenliğinin müjdesini duyurmakla görevlendirilmişlerdi58ve elçilerin misyonu her bir ulusu imandan kaynaklanan itaate kavuşturmaktı.59Ancak anlatının sonu bu değildir; dahası vardır. Şu anda gördüklerimiz, Tanrı’nın iradesinin en sonunda gökte olduğu gibi yeryüzünde de yerine geleceği zamandır. Tanrı’nın her vaadi yeni yeryüzünde ve gökyüzünde gözle görülür bir şekilde gerçekleştir.


Pavlus, ‘egemenliği duyurarak’60aralarına katıldığı Efes’teki ihtiyarlara temel öğretisini özetler. İsa’nın Kral olduğu, bizim şu anda onun yönetimi altında olduğumuz ve bu egemenliğin değerlerini günah ve ölüm dolu bir dünyaya sergileyişimizin bildirisi Müjde’dir. Müjdeher bir yerel kilise için olduğu gibi hem kilise içerisinde hem de daha önemlisi dünyada yürütülen Hıristiyan görevleri ile yardımları için son derece önemli bir temeldir.