Anne babalar çocukları aracılığıyla Tanrı ile ilişkileri ve yaşam hakkında çok şey öğrenirler. Çocuklar soyun devamı dışında anne babaya Tanrı’nın sevgisini, şefkatini, fedakârlığını öğreten, sevinç kaynaklarıdır, demek yerinde bir sözdür.
Birinci çocuğumuz doğduktan sonra onu yanıma getirdiklerinde sevgi konusunda yeni bir deneyim yaşadım. Ona bakmak bana büyük bir doygunluk veriyordu. İkinci çocuğumuz doğmadan önce “İkinci çocuğumuzu birincisiyle birlikte eşit biçimde nasıl sevebileceğim” aklımı kurcalayan büyük bir soruydu. Ancak doğduktan sonra iki çocuğunda ayrım yapmadan sevilebileceğini deneyimlerden öğrendim.
Eşim ile birlikte çocuklarımızla yaşadığımız deneyimler bizlere kendimizi “Biz mi onları eğitiyoruz yoksa onlar mı bizleri eğitiyor?” sorusunu sık sık sormaya yönlendirdi. Bir açıdan bizler onları eğitiyorduk; ama başka bir açıdan karakterimizdeki günahlı eğilimleri onlara olan tutumlarımızda görebiliyorduk. Sanki Rab çocuklarımızı bizlerin sivri yönlerini yuvarlamak için bir törpü gibi kullanıyordu.
Onlarla ilişkimizde anne baba ve çocuk rolünü doğdukları anadan başlayarak kurduk. Onlara arkadaş değil gerçek anne babalar olmayı hedefledik. Çünkü Çocuğumuzun arkadaşlık ihtiyacını karşılamak için bizler yanlış kişilerdik ve çocuklarımızın arkadaşlık ilişkilerinden alacakları doyumu sağlayamazdık.
İki nedenden ötürü böyle bir anlayışın çocuk yetiştirmenin temellerinde yer aldığına inanıyorum. Birinci neden çocuklar yaşamları boyunca arkadaşlık ihtiyaçlarını toplumdan karşılayacaklardır. Toplum onlara arkadaşlar üretecektir. Ama toplum bir çocuğa anne babanın yerine alacak gerçek anne babalar üretemez.70
Birinci nedene bağlı olan ikinci nedense bebeklikten başlayarak çocuk, anne baba arasında bir güç savaşı ortaya çıkar. Çocuk aile üzerinde kendi egemenliğini kurmak ister! Ve büyüdükçe kurnaz yöntemler geliştirir!
Anne Babaların Çocuk Yetiştirme Kılavuzu kitabında Narramore böyle bir ilişkiyi şu şekilde tanımlar: “Anne babalar ve çocuklar arasında hemen hemen her çatışmada bir ölçü güç savaşı vardır. Çocuk bir şekilde anne baba üzerinde denetim kurmak istemektedir. Anne babalar da çocuklarına bir şekilde onların üzerindeki kendi yetkilerini kanıtlamaya çalışırlar.”71
Gerçek nedenlere bağlı olmayan (açlık, acı, hastalık vb. gibi) durumlar dışında ortaya çıkan güç savaşında çocuğun elindeki en büyük silah ağlamaktır. Güç savaşında anne babanın elindeki en büyük silahsa itaat etmesini sağlayarak çocuğunu susturmaktır. Narrmore anne babanın yetkisini yanlış kullandığında “Çocuk itaati öğrense de özdenetimi öğrenemez”72der.
Güç savaşının ailede anne baba ve çocukların rollerinin belirginleşmesiyle çözülür. Anne baba her istediğini çocuğuna yaptıran zorbalar değildir. Çocuklar da anne babalarını köleleştirerek dizginleri ellerine alacak varlıklar değildir. Rab her iki tutumu da Kutsal Kitap’ta mahkûm eder. Anne babalar anne baba gibi, çocuklar da çocuk gibi davranmalı; herkes üzerine düşün sorumlulukları yerine getirmelidirler.