“Rab’bin önünde kadın ve erkek neden eşittir?” sorusuna verilecek yanıt Rab’bin yaratılış ve insan üzerindeki tasarılarını O’na açık bir yürekle değerlendirmekle mümkündür. Rab kadını ve erkeği, erkek ve dişi olarak kendi benzeyişinde yarattı (Yar.1:27). Bu ayet kadın ve erkeğin Rab’bin gözünde eşitliğini anlamak için bizlerin yorumlarına temel oluşturur. Öncelikle kadın olsun erkek olsun Rab ile ilişki kuracak, O’nun fiziksel olmayan, duygu, akıl, irade ve ahlaksal özelliklerini yansıtacak biçimde, günahsız, Tanrı’nın temsilcisi olarak yaratıldı.”34 Öyleyse kadın ve erkek Rab ile ilişki kurmak yönünden tam’dır. Onları yaratan Rab ikisinin de Efendisi’dir.
Kadın ve erkek arasında bedensel olarak fiziksel; ruhsal açıdan duygusal ve irade ayrımları varsa da bunlar bir eksiklik değil kadın ve erkeğin birbirini tamamlaması bağlamında ele alınmalıdır. Kadın ve erkeğin fiziksel-ruhsal ayrımları, günahsız ortamda, evlilik ilişkisinde birbirlerini tamamlarlar.
Evlilik kurumunda rollerinin aynı olmayışı da bu bağlamda değerlendirilmelidir.35 Yar.2. bölümde Âdem ve Havva’nın yaratılışı biraz daha ayrıntılı anlatılır; rolleri, sorumlulukları belirginleşir. Ailede rol, sorumluluk ve eşitlik kavramları özgün anlamında yorumlanmadığında ortaya karışık bir durumun çıkması kaçınılmazdır.
Rol kavramını TDK internet sözlüğü “Bireyin üyesi bulunduğu kümenin etkinliği sırasında benimsediği davranış özellikleri”36şeklinde tanımlamaktadır. Âdem ve Havva’nın bazı davranış özellikleri de yaratılışta Rab’den aldıkları sorumluluklara göre biçimlenmiştir. Yar.2:15 ayetinde Rab Tanrı Âdem’i Aden bahçesine bakması, işlemesi için koydu. Yar.2:19-20 ayeti de yine Havva yaratılmadan önce Âdem’in Rab’den aldığı yetkiyi belirtmesi açısından önemlidir. Rab hayvanlara ad koyması için onları Âdem’e getirdi.37Âdem de bütün evcil ve yabanıl hayvanlara ne ad koyduysa o canlı o adla anıldı.
Âdem’in Rab’den aldığı sorumluluk ve yetki Havva’nın yaratılışında öncedir. Yukarıdaki her iki ayette Âdem’in yetkisinin Rab tarafından tasarlandığı bellidir. Rab kendi adına dünyayı yönetmesi, kâhyalık yapması için Âdem’i görevlendirmiş, onu donatmıştır.
Âdem yoktan yaratılmıştır, Havva’ysa Âdem’den alınan bir parçadan yaratılmıştır. Pavlus 1Kor.11:7 ayetinde erkeği Rab’bin yüceliğini, kadını da erkeğin yüceliğini yansıtan olarak tanımlaması; sonra da 1Kor.7:11 ayetinde her ikisinin Rab’den bağımsız olmadığını belirtmesi ilişkilerin, rollerin ve yetkinin düzenlemesi Rab’bin tasarıları doğrultusunda gerçekleşmiştir.
Günümüzün liberal dünyasında38eşitlik, rol, sorumluluk ve yetki kavramlarının tartışılmasında değerlendirmeye alınmayan önemli konu: Günah nedeniyle bozulan yaratılıştır. İnsan yaşamında günah, insanı ruhsal ve fiziksel yönden öldüren; kötülük üreten; Rab ile olduğu kadar eş, çocuklar ve toplumla da ilişkileri bozup acı veren deneyimlerdir.
“Günah, Tanrı’nın yasalarına uymamak; Tanrı’ya başkaldırmak, yetkisini yadsımak ya da O’na meydan okumak; kötülük yapmak, suç işlemektir. İncil’de günahı tanımlayan en temel Grekçe terimharmartia’dır; hedeften şaşmak, yanlış yola sapmak anlamına gelir. Kötülük yapmak, suç işlemek, Tanrı’nın yasasını çiğnemek bu terimin kapsamına giren fiillerdir (Yu.8:46; Yak.1:15; 1Yu.1:8). Romalılar 5-8. bölümlerde bu terimin ifade ettiği günahın insan yaşamı üzerinde egemen bir etken olduğu görülür (kş. 5:12; 6:12,14; 7:17,20; 8:2). İncil’de günahı tanımlayan Grekçe terimlerden bir başkasıasebesia’dır; etkin tanrısızlığı ve ruhsal yozluğu ifade eder.Anomiayasasızlıktır, yasayı hor görmek ve çiğnemektir (Mat.7:23; 2Ko.6:14).Adikaözellikle komşuya yönelik kötülüğü tanımlar; zaman zaman ‘adaletsizlik’ (Rom.9:14; Luk.18:6); ‘haksızlık’ (Yu.7:18; Rom.2:8) ve ‘kötülük’ olarak çevrilir (2Ti.2:19). Ayrıca, ‘suçlu’ anlamına gelenenokhos(Mar.3:29; 1Ko.11:27) ve ‘borç’ anlamına gelenopheilema (Mat.6:12), günahla ilişkili diğer terimlerdir.”39
Yukarıdaki paragrafta günahın anlamıyla ilgili gerçekleri eşler (çocuklar ve toplum da katılarak) değerlendirdiğimizde yaratılışta her şeyin iyi ve doğru düzenlendiğini; ancak sonradan bozulduğunu, buna da insanın kendi kararlarının yol açtığını görürüz. Âdem Rab’den aldığı yetkiyi, kâhyalık görevinin sorumluluklarını yerine getirecek biçimde kullanmamasının günümüze yansıması, ne yazık ki yitirilen değerler şeklinde olmuştur.
Âdem karısının sözünü dinleyip Rab’be itaatsizliğinin sonucunu, ruhsal ve fiziksel ölüm zahmetle çalışmak olarak aldı. Havva yasak meyveyi yemekle daha özgür davranmak isterken o da ruhsal ve fiziksel ölümün yanında kendisini köleleştirdi. “Kocana istek duyacaksın, Seni o yönetecek” yargısı aldı.
Yeni Antlaşma’da İsa Mesih’in insanların günahlarına karşılık ölümü ve görkemli dirilişine iman etmekle insanların günahın ölüm gücünden kurtulduğu, aklandığı açıklanır (Rom.6:11-13; 1:16-17). Böylece kadın ve erkeğe yeniden yaratılıştaki konumlarına dönüş yolu açılır. Yeni yaşamda kadın ve erkek günah karşısında öldüğüne göre, sürdürecekleri yaşamları Rab’bi yüceltmek için olmalıdır.
Yoe.2:29 “O günler kadın, erkek kullarınızın üzerine de Ruhum'u dökeceğim” sözleri, Elçi.2. bölümde gerçekleşti. Artık kadın ve erkek iman aracılığıyla aldıkları Kutsal Ruh yardımıyla ruhsal yönden diridirler. Aynı zamanda Kutsal Ruh evliliklerde kadın ve erkeğin yaratılış amaçları doğrultusunda birbirlerine davranmaları için onları değiştirir ve güçlendirir. Birbirlerine karşı nasıl davranmaları gerektiği konusunda Tanrı sözü Kutsal Kitap’a bağlı olarak eşleri eğitir. Böyle bir durumda kadın ve erkeğin birbirlerine karşı tutumları bencil isteklerinin yerine gelmesi değil, Rab’bin kendileri üzerindeki tasarılarını anlayarak O’na ve birbirlerine itaat etmeleridir.
Gal.3:26-28 ayetlerinde “Çünkü Mesih İsa'ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanrı'nın oğullarısınız.Vaftizde Mesih'le birleşenlerinizin hepsi Mesih'i giyindi.Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz” sözleriyle kadın, erkek ve toplumlar arasındaki ayrımlar kaldırıldı. İsa Mesih’in günahın yargısını kaldırmasıyla kadın ve erkek yeniden Rab ile ilişki kurabilir duruma geldi.
İsa Mesih’in ikinci gelişine dek erkeklerin de günahkâr olduğunu her durumda yetkilerini yanlış kullanabileceği gerçeğini göz ardı etmemek önemlidir. Karı koca arasında yatan çekişmelerin nedenlerinden biri de yetkinin doğru kullanılmamasıdır. Koca Rab’den aldığı yetkiyi, Rab’bin istemleri doğrultusunda değil günahlı benliğine uyarak kullanmaktadır. Yeni Antlaşma metinleri erkeğin yetkisini karısına karşı kötülük olarak kullanmasını ret eder (Ef.5:25). Koca Rab’den aldığı yetkiyi karısını köleleştirmek, değersizleştirmek, kötülük yapmak için kullanamaz. Karısına kötülük eden koca Kutsal Kitap gerçeklerine göre tövbe etmelidir. 1Pet.3:7 ayeti kadınları erkeklerle birlikte Tanrı lütfunun, kurtuluşun ortak mirasçıları, saygıya değer varlıklar olarak tanımlar. Karısıyla doğru bir ilişki kuramayan kocanın Rab ile ilişkisinin de bozuk olacağı “dualarınıza bir engel çıkmasın” sözleriyle vurgulanır.
Yeni antlaşma metinleri yine erkeği aile kurumunda yetki sahibi, kadının kocasına bağımlı kalması şeklinde tanımlar (Ef.5:22; Kol.3:18; 1Pet.3:1-2). Kadının kocasına bağımlı olması (boyun eğmesi) eşitlik açısından değil, yaratılışta kurulan rol, sorumluluk ve yetki açısından değerlendirmesi gerektiği anlaşılmalıdır.