Karar vermeyi günlük yaşamımızın her anında ama bilinçli, ama refleks olarak kullanırız. Çoğu durumda “Yarın ne yapacağım?” sorusunun yanıtı bugünden verilmiştir. İşe gitmek, yolculuğa çıkmak, öğle yemeğini yiyeceğimiz yerde bulunmak, otomobil kullanırken trafik kurallarına uygun hareket etmek, kardeşlerle birlikte Pazar ibadetine katılmak… Hep kararlarımızın sonuçlarında gerçekleşen eylemlerdir.
TDK sözlüğünde karar “Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı; değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik”29Ruhbilim Terimleri Sözlüğündeyse “Belirli bir davranış tutumu benimseme”30kavramlarıyla açıklanır. Bir kararın düşünülüp tasarlanmış olması sonuçta bizleri belirli bir davranışı yapmaya ya da tutumları benimsemeye yönlendirmesi kararlarımızın günlük yaşamdaki etkisinin ne kadar büyük olduğunu gösterir.
Antlaşma yapmak da bir karardır. “İki taraf arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmedir. Kutsal Kitap’ta sözü geçen antlaşmalar, Tanrı’nın insanla yaptığı, koşulları Tanrı tarafından belirlenmiş ahit niteliği taşır ve Tanrı ile insan arasındaki ilişkinin temelini oluştur.”31
Kutsal Kitap gerçeklerine göre evlilik antlaşması kadın ve erkek arasında, tek eşlilik çerçevesinde yapılır. İsa Mesih “İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı” diyerek, erkek ve kadının kutsanmış ilişkide tek beden olacaklarını yineledi (Mat.19:4-6). Pavlus da 1Kor.7:2-5 ayetlerinde “Ama fuhuştan ötürü her erkek karısıyla, her kadın da kocasıyla yaşasın. Erkek karısına, kadın da kocasına hakkını versin.Kadının bedeni kendisine değil, kocasına aittir. Bunun gibi, erkeğin bedeni de kendisine değil, karısına aittir” sözleriyle tek eşliliğin tanrısal bir tasarı olduğunu vurgular.
Erkek ve kadın arasında yapılan evlilik antlaşması aralarında güven ortamının kurulmasını ve pekişmesini sağlar. Böyle bir durumda antlaşmanın tanığı ve kutsayanı Rab Tanrı32 her durumda güvenilirdir. Yas.7:9 ayetinde “Tanrınız RAB’bin Tanrı olduğunu bilin. O güvenilir Tanrı'dır. Kendisini sevenlerin, buyruklarına uyanların bininci kuşağına kadar antlaşmasına bağlı kalır.” Eski Antlaşma’da olduğu gibi Yeni Antlaşmada’da Rab’bin güvenirliği ve sadakati kendisini seven ve sadık kalanların pekiştirileceği, kötü olandan koruyacağı vurgulanır.
Hristiyan evliliklerinin Rab’bin önünde yapılan antlaşmayla yürürlüğe girmesine özen göstermek ve önem vermek gerekir. Zaman zaman Hristiyan evliliklerinde eşlerin kendilerini birbirlerine adaması kişisel tercihler olarak görülse de evlilik açık, kilisenin önünde yapılmalıdır. Va.4:12 ayetinde kadın ve erkeğin yanında bulunması gereken üçüncü kat iplik Rab olmalıdır. Çünkü Rab evlilik antlaşmasında hem tanık hem de koruyucudur. Eşler iyi günde ve kötü günde, iyilikte ve sağlıkta, ölüm onları ayırana dek birbirlerine sadık kalacaklarsa Her durumda Rab’be ihtiyaç duyacaklardır.
“Kutsal Kitap metinlerinde antlaşma sözcüğünün karşılığında Grekçe diatheke ve İbranice b’rit sözcükleri kullanılır. Her iki sözcük de Türkçe ve İngilizceye çevrildiğinde sözcük ‘antlaşma ve vasiyet’ olarak anlam kazanır. Günümüzde antlaşma vasiyet ile aynı anlamı taşımaz. Antlaşma yaşarken, vasiyetse öldükten sonra geçerlidir.”33 İki sözcüğü özgün anlamına göre yorumladığımızda evlilik antlaşmasında verilen sözlerin kadın ve erkeği ciddi biçimde birbirine bağladığını, ölüm onları ayırana dek sürmesi gerektiğini ileri sürebiliriz.
Evlilik antlaşması öncesi, bekârlık döneminde evliliği ortadan kaldıracak sorunlar olası gerçekçi biçimde değerlendirilmeli, Rab’bin yönlendirişi aranmalıdır. Kilise önderliğinin öğütleri ya da danışmanlık hizmetleri evliliğe hazırlanmak yararlıdır. Yine Özdeyişler kitabında dendiği gibi “Karşılıklı danışılmazsa tasarılar boşa çıkar, Danışmanların çokluğuyla başarıya ulaşılır (Özd.15:22).”
Çok durumda insanın güvenirliği, sadakati, vaatleri Rab’bin doğruluğundan uzak, oynak olabilir. Ama kararlar Rab’bin yönlendirişiyle ve O’nun tanıklığında onaylanıyorsa tilkiler, yani “Sevgililerin ilişkisi ve bu yeni başlamış ilişkiyi zedeleyebilecek unsurların ortadan kaldırılması” antlaşmaya sadık kalarak çözülür (Ezg.2:15).