1. TANRI’NIN KUTSAL KİTAP’INA GİRİŞ

İslam dinine mensup insanlar, Mesih İsa’ya iman etmiş olan insanların neye inanmış olduklarını sıklıkla merak etmişlerdir. Bunu, bir Müslümanın anlayabileceği şekilde birkaç cümle halinde özetleyebilmek zordur. Bu kitapta, alıntı yapılmış olan ayetler, Tanrı’nın elçileri ve peygamberleri tarafından yazıya geçirilmiş olan ve Mesih İsa’nın izleyicilerinin Eski ve Yeni Antlaşma adlarını vermiş oldukları Tevrat, Zebur ve İncil’de yer almaktadır. (Tevrat, aslında Musa’nın yazmış olduğu 5 kitap olmasına rağmen, bu, Eski Antlaşma’nın tamamını ifade ediyor şeklinde anlaşılmaktadır.) Bu kitaplar, Mesih İsa’nın tüm izleyicileri tarafından, Tanrı’nın vahyi olarak kabul edilmektedirler.

Şunu temel bir anlayış olarak kabul etmeliyiz ki, Kutsal Kitap’taki imansal gerçekleri doğru olarak anlamak için, herhangi bir Hıristiyanın ne söylediği veya ne yaptığının yerine, Tanrı’nın vahyine bakmalıyız. Kuran’da Maide Suresinin 68. ayetinde şöyle denilmektedir: “De ki: Ey kitap ehli; siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabb'inizden size indirilen Kuranı tatbik etmedikçe doğru bir yol üzerinde değilsiniz...” Bizler ise, Kutsal Kitap’ta bize açıklanmış olduğu gibi her şeyin gerçekliğini araştırmalıyız ve sonra kitabın içinde yer alan anlatımların rehberliğinde yaşamalıyız. Kuran’daki Maide suresinin 46 ve 47. ayetleri, bu düşünceyi doğrulamaktadır:

Maide 46-47:

Arkadan da onların izi üzerinde Meryem oğlu İsa’yı kendinden önceki Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderdik. İsa’ya da, sakınanlar için yol gösterici ve öğüt olmak üzere içinde hidayet ile nur bulunan ve kendinden önce inen Tevrat’ı tasdik eden İncil’i verdik. Ve dedik ki: Kendilerine İncil kitabı verilenler, Allah’ın onda indirdiği ile hüküm versinler (yaşamını sürdürsün). Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, onlar fasıkların (iki yüzlülerin) ta kendileridirler.

Ne yazık ki, Kutsal Kitap, Hz. Muhammed’in yaşamından sonrası olan 8. yüzyıla kadar Arapça’ya tercüme edilmemişti. Bu sebepten dolayı, Hz. Muhammed, Kutsal Kitap’ın içindeki gerçek muhtevanın doğru ve tam olarak ne olduğunu öğrenme şansına hiçbir zaman sahip olamadı. Bununla birlikte O, birçok Hıristiyanla bir araya gelmişti ve Kuran’da bahsi geçmekte olan bazı şahıs ve olayların Kutsal Kitap’ta da mevcut olduğunu bilmekteydi. Fakat, Kutsal Kitap’ın içindekilere aşina olan birisi, Kuran’da anlatılan bu olayların, Hz. Muhammed’e ağız yoluyla ulaştığını bilmektedir. Bununla birlikte, Kuran’da anlatılan birçok öyküsel anlatımlar, Kutsal Kitap’ın yazılışının bitirilmesinden yüzlerce yıl sonra yazıya geçirilmiş olan Yahudi halk efsanelerinde anlatılanlardan kaynaklanmaktadır. Bu tür sebeplerden dolayı, oldukça az sayıdaki Müslüman, gerçek Hıristiyan imanını doğru olarak anlamaktadır.

Bu kitabı okurken, yeni edineceğiniz birçok kavramlar sayesinde, kendinizi, kafanızın arka planında zaten var olan bilgilere uyumsuz olarak, bu yeni kavramlara karşı koyacak şekilde bulabilirsiniz. Bu durum, sizin, bu kitap üzerindeki çalışma arzunuzu zayıflatmasın. Davut Peygamberin Zebur’da dediği gibi:

Mezmur 119:

18 Gözlerimi aç, yasandaki harikaları göreyim.

105 Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır.

Kutsal Kitap’ın söylediklerini anlamak, Tanrı’nın ve O’nun yollarının gerçekliğinin, ruhsal boyuttaki anlamını fark etmeyi gerekli kılmaktadır. Yüreğimizin etrafındaki örtü kaldırıldığında, Tanrı’nın doğruluğu, bizlere bir ışık aracılığıyla parıldamaktadır. Dolayısıyla, Tanrı’nın, kendisini, yazılı metinler aracılığıyla bizlere açıklamış olmasından dolayı O’na minnettarız. Kutsal Kitap’taki sözleri ve Tanrı’nın adını, ne demek istediğini anlamadan, ezberlemiş bir şekilde tekrarlamanın hiçbir değeri yoktur. Bu yüzden, bu sözlerin bizim yaşamımızdaki önemini kavrayabilmek için konulara dikkatli bir biçimde odaklanmalıyız.

Bu kitabın içinde belirtilmiş olan ayetler, orijinal İbrani ve Yunanca’dan İngilizce’ye modern bir çeviri olan Kutsal Kitap’ın ‘yeni uluslararası’ sürümünden alınmıştır (kitabın Türkçe’sinde Kutsal Kitap’ın yeni çevirisi kullanılmıştır). Kuran örneğinde olduğu gibi, Kutsal Kitap’ın Arapça orijinal bir metni hiç olmamıştır. Buradaki anlatımlarda bahsi geçen İngilizce özel isimler ve bazı kelimeler, mesela Abraham yerine İbrahim, İzak yerine İshak, Yakop yerine Yakup, Moze yerine Musa, Davit yerine Davut, Solomon yerine Süleyman, Yozef yerine Yusuf, Meri yerine Meryem, Gabriel yerine Cebrail gibi Kuran literatüründe kullanılan kelimeler seçilmiştir. Sizlerin, metni anlamanızı kolaylaştıracağı düşünülerek İbranice veya Yunanca orijinallerinin yerine, Arapça kelimelerin kullanılması tercih edilmiştir.

KUTSAL KİTAP’I GÖZDEN GEÇİRME

Kutsal Kitap’tan alıntı yapılmış olan pasajları okurken, farklı biçimde yazıya geçirilmiş metinler olduğunu hissedeceksiniz. Kutsal Kitap’ta kullanılan yazı türlerinin bu şekilde farklı olmasını gerekli kılan birçok neden vardır. Kutsal Kitap’ın içinde yer alan 66 kitapçık (bunların 39 tanesi Eski Antlaşma, 27 tanesi Yeni Antlaşma bölümündedir) 40 farklı yazar tarafından yaklaşık 1550 yıllık bir zaman periyodunda yazıya geçirilmiştir. Kitap, Cennetten gönderilmiş bir melek aracılığıyla değil, ama, Tanrı’nın kendisi ve Kutsal Ruhu aracılığıyla, bölgenin tarihsel ve kültürel değerleriyle birlikte esinlenmiş yazarlar tarafından yazılmıştır. Neticede, Kutsal Kitap’ın içindeki sözler, seçilmiş insanlar tarafından yazıya geçirilmiş olan Tanrı sözleridirler. Elçi Petrus 2. mektubunda bu konuda şöyle demektedir:

2. Petrus 1:20-21

Öncelikle şunu bilin ki, Kutsal Yazılarda bulunan hiçbir peygamberlik sözü kimsenin özel yorumu değildir.

Çünkü; hiçbir peygamberlik sözü insanın isteğinden kaynaklanmadı. İnsanlar Kutsal Ruh tarafından yöneltilerek Tanrı'nın sözlerini ilettiler.

Kutsal Kitap’taki metinlerin bazıları düzyazı iken, diğer bazıları da şiir, öykü ve diyalog türünden yazılardır. Bazı bölümler, Tanrı’nın, seçilmiş halkını nasıl yeryüzüne dağıtmış olduğu konusunda bilgi veren, tarihsel önem ihtiva eden metinlerdir. Başka bölümlerde, Tanrı’ya sunulan övgü ve tapınma biçimlerinden bahsedilir. Kutsal Kitap’ın pekçok yerinde, söz konusu pasajın yazılmış olduğu tarihten sonrası hakkında, Tanrı’nın, gelecek zaman için ne yapmak istediği konusundan bahseden peygamberlikler mevcuttur. Kutsal Kitap’ın başka bölümlerinde, evvelce yapılmış olan bu peygamberliklerin nasıl yerine getirilmiş olduklarından bahsedilir. Kutsal Kitap’ta ayrıca, günlük yaşamımızı düzene sokacak biçimde, azarlamalar, emirler, uyarılar, kutsamalar ve Tanrı’nın vaatleri de mevcuttur.

2. Timoteos 3:16

Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek ve doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır.

En önemlisi de, Kutsal Kitap bize, Tanrı’nın kim olduğunu ve O’nunla kişisel bir ilişkiyi nasıl kurabileceğimizi öğretmesidir. Bu da, Kutsal Kitap’ın bize sunmuş olduğu eşsiz ve bulunmaz bir özelliğidir ve en önemli konusudur. Kutsal Kitap bize şöyle söyler:

2. Timoteos 3:15

Mesih İsa'ya olan iman aracılığıyla seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazıları da çocukluğundan beri biliyorsun.

KUTSAL YAZILARIN YANILMAZLIĞI KONUSU

Bazı insanlar da, Hıristiyanların kendi Kutsal Kitap’larında mevcut olan ve Kuran’da da bahsi geçen bazı ifadeleri, Kuran’daki anlatımlara karşıtlık oluşturması amacıyla değiştirmiş oldukları kanaatine sahiptirler. Bu kişiler, Kutsal Kitap’ın tahrif edilmiş olduğunu söylemektedirler. Fakat gerçekte, Kuran, Kutsal Kitap metinlerinin değiştirildiğini söylememektedir. Tam tersine, Kuran dahi, Tanrı’nın kendi sözünün değiştirilmesine izin vermeyeceğini doğrulamaktadır (Sure 6:115 – 116, Sure 10:65). Bizler, bugün, İslam’ın ortaya çıkışından önceki zamana ait bazı el yazması metinlere sahibiz. Kutsal Kitap’taki ayetlerin, Hz. Muhammed getireceği Kuran’a uygun olup olmayacağı bilinemeyeceğine göre, Kutsal Kitap’ı kim ne zaman ve nasıl değiştirebilir? Bugün artık şu açıkça bilinmelidir ki:

... tüm Eski ve Yeni Antlaşma el yazması metinlerinin en eski tarihli olanları (Sinaitikus Kodeksi) M.S 4. yüzyıla (Hz. Muhammed’in doğumundan 200 sene evvel) aittir. Ölü Deniz Tomarları olarak adlandırılan tarihsel buluntuların içinde Eski Antlaşma (Tevrat ve Zebur) metinleri M.Ö son birkaç yüzyıllık bir döneme ve M.S ilk yüzyılın ilk dönemlerine aittirler. Tüm bu metinler, bugün bizlerin kabul ettikleri Kutsal Kitap bölümlerinin doğru (değiştirilmemiş) olduklarını onaylamaktadırlar. Benzer şekilde, Yeni Antlaşma olarak adlandırılan İncil için de, 3. yüzyıldan kalma bazı elyazmaları veya İncil’den bazı bölümlerin de bu tomarların içinde yer aldıklarını bilmekteyiz. Yeni Antlaşma’da mevcut olan en erken el yazmasının M.S 125 yılına ait ve Papirus üzerine yazılmış olduğunu bilmekteyiz. Dolayısıyla, şimdi şöyle düşünelim, şayet, Hz. Muhammed kendisine gelecek olan vahiyin, kendisinden önce gelmiş olan vahiyi doğrulamış olduğunu bilmiş olarak, öyle ki, o zamanlarda bu metinler Yahudilerin ve Hıristiyanların ellerindeydi, hangi zaman biriminde ve kimler tarafından bu söz konusu metinler değiştirilmiş (tahrif edilmiş) olacaklardı? Eğer öyle olsaydı, bu durumda, Hz. Muhammed Yahudileri ve Hıristiyanları kendi metinlerini bozmuş olduklarından dolayı şiddetle suçlamalıydı. Fakat, buna rağmen, Kuran kendinden evvel vahyedilmiş olan tüm kutsal metinlerin doğruluklarını onayladığını iddia etmektedir. 1

Hıristiyanlar, bugün, Kutsal Kitap’ın tamamen güvenilir ve yanlışları barındırmamış olduğu konusunda kendilerinden emindirler. Tanrı, bütünüyle bizleri kurtuluşa eriştirecek olan sözünü, bizler için korumayı tasarlamıştır. Eğer Tanrımız her şeye kadir olan ise, kendi sözünü değiştirilmiş olmaktan koruyamamış veya koruyamayacak mıdır? Kutsal Kitap Tanrı sözüdür ve pek çokları onu başarıyla korumaya çalışmış olsalar da, Tanrımız onu muhafaza etmek için herhangi bir kimsenin korumasına ihtiyaç duymamaktadır. Zebur’da şöyle denilmektedir:

Mezmur 105:

8 O antlaşmasını,

Bin kuşak için verdiği sözü,

İbrahim'le yaptığı antlaşmayı,

İshak için içtiği andı sonsuza dek anımsar.

10-11 "Hakkınıza düşen mülk olarak

Kenan ülkesini size vereceğim" diyerek,

Bunu Yakup için bir kural,

İsrail'le sonsuza dek geçerli bir antlaşma yaptı.

Açıklama:

İsrail: Yaratılış 32:28’de Tanrı tarafından, Yakup’a ve onun soyundan gelenlerin oluşturacağı millete verilen isim. Şimdi, İman aracılığıyla (soya dayalı olmayan) tüm uluslarda yaşamakta olan inanlılar, Yeni İsrail’in (bugünkü İsrail devletiyle alakasız olarak) bir parçasını oluşturmaktadır ve Tanrı’nın antlaşmasının altındadırlar (Galatyalılar 3:79, 14; Romalılar 11:25).

Kral Davut, Tanrı’nın kendisine vermiş olduğu sözü uyarınca, tüm düşmanlarından kurtulduktan2 sonra, şu övgü dolu sözleri Tanrı’ya söylemiştir:

Mezmur 18:30

Tanrı'nın yolu kusursuzdur, RAB'bin sözü arıdır.

O kendisine sığınan herkesin kalkanıdır.

Mezmur 12:6

RAB'bin sözleri pak sözlerdir;

Toprak ocakta eritilmiş,

Yedi kez arıtılmış gümüşe benzer.

Süleyman’ın Özdeyişleri 30:5

Tanrı'nın her sözü güvenilirdir,

O kendisine sığınan herkese kalkandır.

Yuhanna 17:17’de Tanrı’nın sözü Mesih İsa, şöyle demektedir: ‘Senin sözün gerçektir.’

Mesih İsa’nın tanıklığı ve Eski Antlaşma’dan yapmış olduğu yaygın biçimdeki alıntılar, Kutsal Kitap’ın bütünüyle doğru olduğu konusunda Tanrı’nın bizlere vermiş olduğu güveni pekiştirmektedir. Sizlerin de, Kutsal Kitap’ı güvenilir bulacağınızı ümit etmekteyiz.

EBEDİ SÖZ

Kutsal Kitap’ta birçok yerde, Tanrı, sözünün sonsuzluklar boyunca değişmeden kalacağını söylemektedir. Sözlerini bir şekilde iptal edeceğini söylememektedir.

Yeşaya 30:8

Ot kurur, çiçek solar, ama Tanrımızın sözü sonsuza dek durur.

Mezmur 119:89

Ya RAB, sözün göklerde sonsuza dek duruyor.

Vaiz 3:14

Tanrı'nın yaptığı her şeyin sonsuza dek süreceğini biliyorum. Ona ne bir şey eklenebilir ne de ondan bir şey çıkarılabilir. Tanrı insanların kendisine saygı duymaları için bunu yapıyor.

Meryem oğlu İsa şöyle demektedir:

Matta 5:17-18

"Kutsal Yasayı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.

Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasadan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek.

“Yasa ya da peygamberler:” Eski Antlaşma vahyinin tamamına işaret eden bir Yahudi deyimi.

Mesih İsa, kendinden önceki vahyi, geçersiz kılmaya veya iptal etmeye değil fakat onu tamamlamaya geldiğini söylemektedir. Mesih İsa, kendisiyle birlikte evvelki vahiyin de tam olarak anlamını bizlere vermiş olarak, eski vahiyi tüm doluluğuyla tamamlamıştır. Yeni Antlaşma’yı açıklarken, Tevrat ve Zebur’dan sık miktarda güvenilir ve değişmez bir doğrulukta alıntılar yapmıştır. Bir keresinde, gene böyle bir alıntıyı tüm güvenilirlik ve yetkin kişiliğiyle yaparken şöyle demişti:

Yuhanna 10:35

...ve Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez.

Gene aynı amaçla, başka bir zaman, şöyle demişti:

Markos 13:31

Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.

Soru:

Bu ifade, İsa Mesih’in sözlerinin kaynağı hakkında neyi açığa çıkarmaktadır?

Kutsal Kitap’ın uzun yüzyıllar boyunca göstermiş olduğu dayanıklılığı sayesinde Tanrı’nın vahyi bizlere ulaşmıştır. İman aracılığıyla Kutsal Kitap’taki bu mesajı alarak, bizler adına sonsuz yaşam denilen yeni bir ruhsal yaşama doğmaktayız. Havari Petrus’un dediği gibi:

1. Petrus 1:23-25

Çünkü ölümlü değil, ölümsüz bir tohumdan, yani Tanrı'nın diri ve kalıcı sözü aracılığıyla yeniden doğdunuz.

Nitekim, insan soyu bir ota benzer. Tüm yüceliği de kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rab'bin sözü sonsuza dek kalıcıdır.

“Diri:” Kutsal Ruh’un yüreklerimize esinlendirmiş olduğu ve Tanrı’nın da kendisi aracılığıyla konuşmuş olduğu sözü canlıdır. İsa Mesih’in kimliğinde açıklanmış olan bu sözü duyarak ve iman ederek, bizler sonsuz yaşamı kazanmaktayız.

Soru:

İnsan ve onun şöhreti ile Tanrı’nın sözü arasında ne tür bir karşıtlık yapılmaktadır?

SÖZÜN YETERLİLİĞİ

Zebur’da açıklanmış olan Tanrı sözünün karakteri ile, bize doğa aracılığıyla verilmiş olan genel vahiy arasında bir karşıtlık vardır.

Mezmur 19:711

RAB'bin yasası yetkindir, cana can katar,

RAB'bin buyrukları güvenilirdir, Saf adama bilgelik verir,

RAB'bin kuralları doğrudur, yüreği sevindirir,

RAB'bin buyrukları arıdır, gözleri aydınlatır.

RAB korkusu paktır, sonsuza dek kalır,

RAB'bin ilkeleri gerçek, tamamen adildir.

Onlara altından, bol miktarda saf altından çok istek duyulur, Onlar baldan, süzme petek balından tatlıdır.

Uyarırlar kulunu,

Onlara uyanların ödülü büyüktür.

Tanrı’nın varlığının ve gücünün bir göstergesi olan doğal yaradılıştaki vahiy harikadır ama sınırlıdır. Bunun tersine Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta açıklamış olduğu kelami vahiy, mükemmel, güvenilir, doğru, aydınlık saçan, saf, kesin, kıymetli, hoş ve sahip olmaya değer olandır. Tanrı sözünün tam ve bütünsel yeterliliğini daha fazla miktarda vurgulayabilmek için Mezmur yazarının bilinenden farklı olacak şekilde hangi lisanı kullanması gerekmektedir? 3

Şayet Tanrı’nın sözü yanlış değil, güvenilir, yetkili, ve ezeli ise, neden sadece daha evvelki vahiyi doğruluyor olan daha ileri düzeyde bir vahiye ihtiyaç duyuyor olalım? Yaşam için ihtiyaç duyduğumuz Tanrısal çizgi, rehberlik, sosyal yenilenme ve kurtuluşumuz Kutsal Kitap’ta bizlere zaten verilmiş durumdadır. Aslında, Kutsal Kitap, bizleri, kendisinde açıklanmış olan öğretişe karşı farklı bir anlayış ilave etmememiz ve çıkarmamamız konusunda uyarmaktadır. Tanrı, peygamber Musa aracılığıyla İsrail halkına şöyle seslenmiştir:

Yasanın Tekrarı 4:2

Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyun.

Yasanın Tekrarı 12:32

Size bildirdiğim bütün buyruklara iyice uyun. Bunlara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın.

Tanrı’nın bu emirleri, Kutsal Kitap içinde yazılmış bulunan her şeye itaat edilmesi konusunda yeterlidir. Tanrı’nın bu buyruklarını değiştirecek veya onunla çelişki yaratacak olan her türlü anlayış kesinlikle tolerans göremez.

Gene, Kutsal Kitap’ta Tanrı şöyle söylemekte:

Süleyman’ın Özdeyişleri 30:6

O'nun sözüne bir şey katma, yoksa seni azarlar, yalancı çıkarsın.

Tanrı, Elçi Yuhanna aracılığıyla Kutsal Kitap’ın Vahiy bölümünde bizi şu şekilde uyarmaktadır:

Vahiy 22:18-19

Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Eğer bir kimse bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır.

Eğer bir kimse bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.

“Yaşam ağacı:” Varlığından zevk aldığımız Tanrı’nın, vermiş olduğu sonsuz yaşamı simgeleyen ve yenilen meyvelerinin sadece sembolik olduğu ağaç.

“Kutsal şehir:” Kudüs’ü işaret eden, cenneti simgeleyen, Tanrı’nın inanlılar için hazırlamış olduğu güzel bir yer.

Yukarıda bahsi geçen bu metin, Kutsal Kitap’ın son kitapçığı olan Vahiy bölümünde geçmekte olmasına rağmen, bu metin, Kutsal Kitap’ın bütününü kapsayacak şekilde birçok yerde daha geniş kapsamlı bir uygulama alanına sahiptir. Dolayısıyla, bu ilahi vahiy, ne şimdiki zamanda Tanrı tarafından geçerliliği kaldırılmıştır, ne de gelecekteki bir zamanda kaldırılacağı düşünülmektedir.

DÜŞÜNME İÇİN

Soru:

Bu kitapta bahsedilen öğretişin kendisi, sizin daha evvel bu konudaki bilgilendirilmenizden ne şekilde farklıdır?

UYGULAMA İÇİN

Soru:

Tanrı tarafından bize açıklanmış olan gerçek yol hakkındaki mesajın anlaşılması konusu sizin ilginizi çekmekte midir? Eğer öyleyse, bu kitapta anlatılmaya çalışılan konuları irdelemeye devam edin.

Zebur bize şöyle demektedir:

Mezmur 119:81

İçim tükeniyor senin kurtarışını özlerken,

Senin sözüne umut bağladım ben.

Bu tür bir arzu ve özleme siz de sahip olabilirsiniz. Bu kitapta açıklanmaya çalışılan konuları okumaya devam ederek, bu tür bir özlemin hissedilebilir doluluğuna ulaşacağınızı ümit etmekteyiz.