TİYATİRA KİLİSESİNE

Vahiy 2:18-29

“Ve Tiyatira’da olan kilisenin meleğine yaz:

Ateş alevi gibi gözleri olan ve ayakları parlak tunca benzeyen Allah’ın Oğlu şu şeyleri diyor: Senin işlerini ve sevgini ve imanını ve hizmetini ve sabrını ve son işlerinin evvelkilerden daha çok olduğunu bilirim. Fakat sana karşı bir şeyim var; kendisine peygamber diyen İzebel kadını bırakıyorsun; ve o kullarına zina etmeği ve put kurbanları yemeği talim edip saptırıyor. Ve tövbe etsin diye, kendisine vakit verdim; ve kendi zinasından tövbe etmek istemiyor. İşte onu bir yatağa ve, onun işlerinden tövbe etmezlerse, kendisile zina edenleri büyük sıkıntıya atacağım. Ve onun çocuklarını ölümle öldüreceğim; ve bütün kiliseler bilecekler ki gönülleri ve yürekleri araştıran benim; ve her birinize işlerinize göre vereceğim. Fakat size, Tiyatira’da olan diğerlerine, kendilerinde bu talim olmayanların hepsine, onların dediği gibi Şeytanın derin şeylerini bilmeyenlere diyorum; Üzerinize başka yük koymam. Fakat ben gelinceye kadar, sizde olanı sıkı tutun. Ve galip olup sona kadar işlerimi tutana, ben de Babamdan nasıl aldımsa, ona milletler üzerine hakimiyet vereceğim; çömlekçi kapları parçalandığı gibi onları demir çomakla güdecektir. Ve ona sabah yıldızını vereceğim. Kulağı olan işitsin, Ruh kiliselere ne diyor.”

TEMİZLENMİŞ KİLİSE

Tiyatira, bugün Ege bölgesinde bulunan kasabalarımızdan Akhisar kasabasının olduğu yerdir. Kasabanın içine girildiğinde hemen hemen merkezi diyebileceğimiz bir yerde bu kilisenin de diğer kiliselerin olduğu gibi kalıntılarını hala görebilmek mümkündür. Yüce Allah burada bulunan topluluğa da yine diğer topluluklara olduğu gibi oldukça net bir biçimde seslenmiş ve bu topluluğa seslenişi ile aynı zamanda kendi kiliselerinin tamamına hitap etmek istemiştir.

Tiyatira kilisesine Allah’ın yolladığı bu vahiy aslında diğer altı kiliseye yollanılan vahiylerden en uzun olanı ve içinde en çok buyruk bulunanıdır.

Bu kitap boyunca biz aslında tarihsel açıdan bu kiliseleri incelemedik, bu nedenle kiliselerin bulunduğu ortamları, yaşadıkları siyasi atmosferi falan pek anlatmadık. Sadece biraz kentlerin durumlarına değinip geçtik. Çünkü esas amacımız kiliseye gelen vahyin içeriğinin ne olduğu üzerineydi. Şimdi burada da yine aynı şeyi yapacağız.

Tiyatira o dönemde bir işçi kentiydi. Elbise üretimi, boyama ve çömlekçilik yaygındı. Elçilerin İşleri 16:14’de bahsedilen ve Elçi Pavlus’un imana gelmesine yardımcı olduğu Lidya’nın memleketi burasıydı. Tiyatira’da oldukça açık bir toplum yaşıyordu. Kentin o dönemde bir çok şehrin sahip olduğu gibi belli bir tanrısı, inancı yoktu. Farklı inançlarda insanlar orada yaşıyorlardı.

Mesih İsa’nın kilisesi, Allah’ın sevgisinde yaşayan bir kilise olmalıdır. Bu tür sevgi zaten kendini otomatik olarak diğer sevgilerden ayırmaktadır. Kutsallık zaten alışılmış değerlerden farklı değerlere ayrılmış olmayı göstermektedir. Allah’ın Mesih İsa’da bize sunduğu sevgi de dünyasal değerlerin sunduğu sevgiden çok farklıdır. Bu sevgi tazedir, sıcaktır ve gerçekten Mesih’ten ayrılamayan bir sevgidir.

Bu bağlamda Allah, Mesih İsa’da kurtuluş bulmuş kişilerin oluşturduğu Allah’ın kilisesini, kendi sunduğu sevginin altında görmeyi istemektedir. Kendi kurtarışı, kendi sevgisi ve kendi ahlaki yaşam standartları altında yaşayanların oluşturduğu kiliseyi kendi kilisesi olarak bilmektedir. Böyle olmak için yola çıkan ve güç zamanlar yaşayan kiliselerini ise çıktıkları yolda yalnız bırakmayarak sürekli olarak uyarmaktadır. Çünkü karşısında pırıl pırıl Allah evlatlarının oluşturduğu bir toplum, bir kilise görmek istemektedir. İşte bu noktada Tiyatira kilisesi, Mesih İsa’da kurtuluşlarını gönenerek iman yaşamlarını sürdüren kiliselerden sadece biri olan, bu günün Akhisar’ında bulunan kilise de bir çok kiliselerden, aldığı vahiyle biraz daha özel olarak onurlandırılmış olarak uyarılmıştır. Allah kendi görmek istediğinin ne olduğunu doğrudan bu kiliseye söylemiş ve bu kilise aracılığı ile de bu kilise durumunda olan ve olacak olan bütün kiliselerini uyarmıştır. Rab’bin görmek istediği kilise dünyanın bütün kirinden, pasından temizlenmiş pırıl pırıl bir kilisedir. Kısacası temizlenmiş bir kilisedir.

İşte özellikle İncilin Efesliler bölümünde 5:25-27 “Ey kocalar, Mesih kiliseyi su yıkaması ile kelamla temizleyerek takdis etsin diye, leke yahut buruşuk, yahut bu gibi şeylerden biri olmayarak, onu bizzat kendine izzetli olarak arz etsin, mukaddes ve lekesiz olsun diye, onun uğruna kendisini teslim edip kiliseyi sevdiği gibi karılarınızı sevin.”Bu ayetlerde Mesih’e ait olan kişinin ne çeşit bir yaşamla yaşaması gerektiği çok net bir biçimde görülmektedir. “onu bizzat kendine izzetli olarak arz etsin, mukaddes ve lekesiz olsun diye... kendini feda eden” bir Rab vardır. Bu Rab’bin arzuladığı kilisesinin izzetli, mukaddes ve lekesiz olmasıdır. Tam bir temizlik olmaksızın Mesih’in gelişine hazır olmamız mümkün değildir. Bu vahiyde yapılan bu temizliğe, bu paklığa çağrıdır.

Burada diğer kiliselere verilen vahiyde olduğu gibi yine Mesih kendi kimliğini açıklamıştır..Şimdi bu Rab’bin kimliği ile girişe bakalım.

I. MESİH’İN KİŞİLİĞİ

Mesih’in kişiliğini anlatan giriş ayetinde yani on sekizinci ayette gözümüze ilk çarpan şey Mesih İsa’nın Allah’ın Oğlu olduğu gerçeğinin vurgulanmasıdır. Bu kesinlikle Mesih’in kimliğinin tam ifadesidir ve “gözleri ateş alevi gibi olan” Görünmez Baba’nın, Görünen Oğlu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gözlerinin ateş alevi gibi olması, karanlıkları, derinlikleri, ruh derinliklerini, düşünce derinliklerini Allah’ın Sözü, Allah’ın Oğlu olan bu muhteşem kelam Mesih İsa’nın görebilmesidir. O’nun gözünden hiçbir şeyin kaçmamasıdır. Saklanamamasıdır. Çünkü saklanırsa ateş aydınlatır ve görülür. Önüne başka şeyler konmaya çalışılırsa bu şeyler ateş tarafından yakılır. Ve yine her şey aydınlığa çıkar.Rab için, her şeyin yaratıcısı ve sahibi için insanların gördükleri değil, göremedikleri çok önemlidir. “Ayakları parlak tunca benzeyen Allah Oğlu”sözlerinde ise ateş alevi gibi kilisenin düşüncelerini, davranışlarını, gizlediklerini açıkça görebilen Rab’bin kilise üzerindeki tek yetki sahibi olduğu dile getirilmektedir. Diğer kiliselere verilen vahiylerde görüldüğü gibi kilisenin ortasında duran, kilisenin asıl sahibi Rab’bin kendisidir. Kilisenin yönetimi, pastörleri değildir. Onlar ancak görülebilir bir biçimde Rab’bin hizmetlileridirler. Esas her şeyin yetkisi evrenin sahibi olan Allah’ın elindedir. Yetki Allah kelamıdır. Yani ayakları tunç gibi sağlam, dimdik ayakta duran Allah kelamınındır. Diğer bir ifade ile Allah Oğlu’nundur.

Bu sözlerle ifade edilen Allah’ın kimliğine baktığımızda Allah’ın kilisesini pırıl pırıl olma, temizliğe çağırma konusunda ne kadar ciddi olduğunu ilk anda algılayabiliyoruz.

II. KİLİSE İÇİN ÖVGÜ

Böylesine güçlü sözlerle vahyine başlayan kilisenin esas sahibi Rab, yalnızca kilisesinde ters giden bir şeyleri gördüğünde konuşan bir Rab olarak karşımıza çıkmamaktadır. Biz tam anlayamasak da, o her şeye kadir adaleti ile sürekli olarak iyiye iyi, güzele güzel, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen tek bir Yaratıcı ile karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz. Bunun en güzel örneğini burada bir kez daha gözlemlemiş olacağız. Bölümün on dokuzuncu ayetine bakıldığında buradaki kilisenin Allah tarafından beğenilen yönleri ortaya dökülmektedir. Bu ayette beğenilen tavırlar aynı zamanda bu tavırları yaşayan bütün Allah kiliseleri içindir. Tiyatira kilisesine söylenilen övgü sözleri gerçekten güçlü övgü sözleridir;

a) Tembel olmayan bir kilisedir. Sürekli olarak Rab’bin hizmetinde Rab ile işleyen. Etkin, çalışkan bir kilisedir. Mesih İsa bu konuda kilisesini takdir etmektedir. Kilisenin gayretini görmektedir.

b) Özellikle sevgilerin en büyüğü, Rab’bin tek görmek istediği Agape sevgisi ile yani kimseden ve hiçbir şeyden karşılık beklemeden hizmet etmektedir. Rab, böyle bir hizmeti, böyle bir sevgiyi kendisi sunmaktadır.

c) Sadıktır. Rab’bin kurtarışını gönenmiş, Rab’bin kendisine, sözlerine, istediği yaşama sadık bir kilise olarak karşımıza çıkmaktadır. Rab bu sürekli Rab’be bağlılıktan, sadakatten çok memnundur.

d) Başkalarına hizmet sunmaktadırlar. Rab’be yüreklerini sunan, O’nun agape sevgisini algılayan imanlılar zaten bundan sonra Allah hizmetini başkalarına taşımakla memurdurlar. Tiyatira kilisesi de bunu gerçekleştirmeyi başarabilmiş bir kilisedir ve bunda çok iyidir. Rab tarafından bu konuda takdir görmektedir.

e) Sabırlı bir kilise olduğu için övgü almaktadır. Çünkü Mesih’te yaşarken kişiler oldukça farklı, normalin dışında yepyeni bir yaşama gelmiş bulunmaktadırlar. Bu yaşamları oldukça sabır gerektiren bir yaşam olabilir. İnsanlarla ilişkilerde, Rab’bi paylaşmada, kardeşlerle bir arada geçinmede, normal geçim derdinde bir imanlı olarak yaşamada hep zorluklarla karşılaşacaklardır. Bütün bunlar insanı oldukça zorlayacaktır. Bu nedenle sabır imanlının en güzel niteliklerinden biridir. Ve Rab sabreden evlatlarını gerçekten çok sevmektedir. Burada da görülen zaten budur.

f) Ruhsal anlamda gelişmektedirler. Rab’bin kurtarışında, Rab’bin sözünde, Rab’bin hizmetinde, Rab’bin sevgisinde, Rab’bin sabrında azimle devam eden bu imanlılar gerçekten Ruhsal anlamda gelişim göstermektedir. Bu da Rab’bin bu kilisede gördüğü ve beğendiği en güzel niteliklerden biriydi. Bu anlamda gerçekten Rab Tiyatira’nın imanından, ibadetinden, gelişiminden oldukça sevinç duymaktaydı. Yalnız bir noktada büyük bir problem görüyordu ve bu nedenle Rab bu sevdiği kiliseyi uyarmak istedi.

Şimdi birlikte bu probleme bakalım.

III. KİLİSENİN PROBLEMİ

Kilisenin bu problemi 20.ayette Rab tarafından açıkça dile getirilmektedir. Ateş alevi gibi gözleri olan Rab gerçekten derinlikleri görmektedir. Bu nedenle bütün her şeyi çok net bir biçimde gören yüce Rab, kendi kilisesinin beğendiği yanları arasında beğenmediği yönleri belirtip ortaya çıkarmak ve bu yönlerden de kilisesini temizlemek istemektedir. Bu problem kendisini peygamber diye tanıtan bir kadından kaynaklanmaktadır. Bu kadına İzebel ismi ile hitap edilmektedir. Bu kadının gerçekten adı İzebel olacağı gibi, eski Antlaşmada ahlaksızlığın simgesi haline gelmiş İzebel’den ötürü de bu kadına İzebel denmiş olabilir.[19] Çünkü bu kadın önder konumunda olduğu için toplumu gerçekten etkilemektedir. Ahlaksızlık içinde olan bir kadındır. Kendisi Allah’ın kilisesi içinde adeta şeytanın temsilcisi olarak çalışmaktadır. Tabi bu durumda hemen aklımıza şu soru gelmektedir: Allah’ın bu kadar övdüğü bir kilise içinde nasıl olur da böyle bir şey olabilir? Olur. Çünkü şeytan hiçbir zaman Rab’bin kilisesinin büyüyüp serpilmesini, gelişmesini istememektedir ve mümkün olan her zayıflığı ve boşluğu değerlendirmeye çalışmaktadır. Mesih İsa’yı ve gerçekten O’na ait olanları asla alaşağı edemeyecektir. Çünkü zafer Rab’bimiz Mesih İsa’nındır. Ama aynı zamanda ortalığı karıştırmak için yeterli ortamı da sağlamak için elinden geleni yapacaktır. Özellikle İsrail’in Kenanlılardan etkilenmesi gibi imanlıların bakış açılarını etkilemeye çalışacaktır. İşte bu bağlamda kelamında bize anlattığı gibi şeytan çoğu zaman kendisini ışığın meleği gibi göstermekte ve böyle göstermeye de devam edecektir.[20] Bazen de yanlışların öğretmenleri Hıristiyan elbiseleri altına sığınarak karşımıza çıkabilirler.[21] İşte, bu anlamda Rab olanı gözler önüne sergilerken kilisesini de uyanık olmaya davet etmektedir. Kilise bütün iman hizmetlerinde ve imanlı davranışlarda oldukça etkin olarak yaşarken eğer biraz gaflete düşer ve çevresine dikkat etmezse, işte başına bu kilise de olduğu gibi bir sorun çıkabilir. Tiyatira kilisesine yapılan uyarı içerde mevcut bütün inananların hayatlarının üç aşağı, beş yukarı Rab’bin kelamı ve Kutsal Ruh’u doğrultusunda iman, ibadet, hizmet ve Mesih’te yaşam dörtlüsünde devam etmesine dikkat edilmesidir. Burada kilise önderlerine büyük dersler vardır. Önüne gelenin kendisini peygamber ilan etmesi, önder ilan etmesi, Pastör, vaiz, öğreten, müjdeci olarak ortaya çıkması bizi sonuçta işin içinden çıkılamaz bir duruma getirebilir. Burada Rab’be sığınıp, kelamla, Kutsal Ruh’la, dua ile kilisenin önderleri ve öğretenleri ve müjdecileri seçilmeli ya da bu konumdakilerin iman ve yaşamlarına elden geldiğince dikkat edilmelidir. Bu sürekli olarak kilise içindeki insanlara, önderlere kuşku ile bakmak anlamında değildir. Zaten herkes kelamın tamamını mümkün olduğunca algılayıp, yaşamaya çalışıyorsa buna uymayan kişiler çok açık ve seçik bir biçimde görüleceklerdir.

Burada problem yalnızca kadının yaptıkları değil, aynı zamanda kilisenin bu yapılanlara karşı disiplin verme konusundaki zayıflığıdır da.. Demek ki, Tiyatira kilisesi o kadar övgü dolu yanına rağmen, Allah’a karşı davranan, öğreten kişilerine karşı disiplin verme konusunda oldukça zayıftır. Oysa bir kiliseyi kilise yapan en önemli üç noktadan biri disiplindir. Bu üç noktanın birincisi kelam, ikincisi Rab’bin sofrası ve Vaftizi içeren Sakrament, yani Mesih İsa’nın iki buyruğu ve üçüncüsü ise disiplindir. Bu üç noktayı etkin bir biçimde uygulayan ve sahip çıkan, buna inanan insanların topluluğu kilisedir.

IV. KİLİSEDE DİSİPLİN

Kilisenin Rab’bi bu kadar övgüden sonra kilisenin eksik ve zayıf tarafını hatırlatıp buna karşı hemen tedbir alma zamanının şimdi olduğunu söylemektedir. 22 ve 23. ayetlerdeki yatak bir disiplin olarak hastalığın habercisidir. Sonra büyük bir karmaşa ve sonuçta ölüm gelecektir. Bu zayıflık ve Allah’a karşı yaşam kilise içinde devam ederse sonucu bu kadar kötü olacaktır. Görüldüğü gibi her şey ne kadar güzel giderse gitsin eğer bir kilisede küçücük bir Allah’a itaatsiz ve kötü gelişen bir durum varsa ve mümkün olduğunca çabuk düzeltilemezse, Rab’bin önüne getirilip bu konudan tövbe edilemezse sonuç Rab’be karşı çıkmadan ötürü, O’nun kilisesini kirletmeden ötürü oldukça ağır bedelleri de beraberinde getirecektir. Allah’ın kilisesi mümkün olduğunca paklık isteyen bir oluşumdur. Rab bizlerin sınırlı, kısıtlı, günahlı olduğumuzu çok iyi bilmektedir. Günahsız olan bizdeki Mesih İsa’dır. Allah’ın Sözü, Allah’ın Oğlu Rab’bimiz Mesih İsa sayesinde kurtuluşu aldık ve Rab’bin önüne tertemiz bir görünümle çıkma şansına sahip olduk. Bu O’nun bize sunduğu lütuftur. Ama biz hala dünyadayız. Dünyanın bütün karanlığı içinde Rab’bin ışığında yaşıyoruz.. Rab’bin ışığını karartmaya çalışan şeytan elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Bu nedenle bu karanlığa mümkün olduğunca çabuk dur deyip, tövbe ile ışığa dönmeliyiz.

V. KİLİSEDE TEMİZLİK

Mesih İsa’nın bedeni kendisini ahlak yüksekliği ile tanımlamaktadır. Efesliler 5’e baktığımızda şehvetle değil, sevgide yürüdüğümüzü, karanlığın değil aydınlığın çocukları olduğumuz görüyoruz. Karanlığın meyvesiz işleri ile işimiz yoktur. Selanikliler 4’te de buna benzer öğretiler görmekteyiz. 1. Korintliler 6:18-20’de ise “Zinadan kaçının. İnsanın işlediği başka her günah beden dışıdır. Ama zina eden öz bedenine karşı günah işler. Hem bedeninizin sizlerde bulunan Kutsal Ruh'un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Bu Ruh size Tanrı tarafından verilmiştir. Kendi kendinizin değilsiniz. Bir değer karşılığında satın alındınız. Öyleyse Tanrı'yı bedeninizde yüceltin.” der.

Allah bedenlerimizi Kutsal Ruh’un tapınağı olarak adamamızı istemektedir. Bu nedenle kilise bu tarz ve benzeri kanserleri anında halletmek zorundadır.

İşte, bu noktada Tiyatira’ya inen Allah’ın vahyi hem bu kiliseyi hem de buna benzer Allah’ın kiliselerini tertemiz kılma amacı gütmekte ve kilisenin üç önemli noktasından biri olan disiplinine dikkat çekmektedir.

SONUÇ

Bütün bu uyarılara kilise kulak verir ve hemen harekete geçerse Rab’bimize göre bu ve benzeri kiliselerin üzerine Rab başka bir yük vermeyecektir. Dolayısı ile Rab zaten hoşnut olduğunu söylemekte ve kilisenin en zayıf yönünü gösterip gelecek tehlikelere karşı kilisesini uyarmaktadır. Bu uyarı da kale alındıktan sonra artık Rab’bin kilisesinden hoşnut olmaktan başka yapacağı bir şey yoktur. Çünkü kilisesi O’na aittir, O’nu yüceltmektedir, O’nu ilan etmektedir. Kısacası dünya üzerinde, insanların arasında Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’ta Rab’bin yaşamı olarak hizmet vermektedir. Bu nedenle Rab kilisesine başka bir yük değil, düşmanları üzerine daima zafer verecektir. Çünkü Mesih İsa bu dünyayı yenmiştir, ölüm üzerinde zafer kazanmıştır, şeytan üzerinde zafer kazanmıştır. Mesih İsa’ya benzeyen, her gün biraz daha Mesih İsa olan Allah’ın kilisesi de doğal olarak Mesih İsa’nın zaferini yeniden ve yeniden gündeme getirecek ve zaferli bir iman hayatı sürecektir. Bunun en güzel sonucu da o muhteşem görünüşü ile, yeni günün hatırlatıcısı olan sabah yıldızına sahip olacaktır. Şafağın gelişinin hatırlatıcısı olan Sabah Yıldızına sahip olacaktır. Yani kilisenin önü açıldığı gibi Rab tarafından sürekli yönlendirilecek ve aynı zamanda çevresindeki bütün insanlığa da Rab’de doğacak olan şafağı hatırlatacaktır.

Tiyatira kilisesi bu anlamda dersini alma durumundadır. Tertemiz bir biçimde bütün diğer maharetleri ile birlikte Rab’bin yeniden gelişine hazır, yeni doğuşlu bir kilise olarak Kutsal Ruh’ta övgü dolu yaşamına devam etmelidir. Bu her şeyin hakimi ve kilisenin tek sahibi Rab’bin istemidir. Bu istemden kaçanların sonu bellidir. Kiliseye düşen bu isteme hemen itaat etmek, cevap vermek, tövbe etmek ve kötü olanı, şeytanı hemen aradan çıkararak tertemiz Allah yolunda Mesih İsa’nın kanında sağlanmış aklanmada sonsuz hayata, göksel kente doğru adım adım ilerlenmelidir.