Bu bağlamda Kutsal Kitap, Yaratılış 1:1 “Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı” ayetiyle başlar Vahiy 22:20 “ Bunlara tanıklık eden, ‘Evet, tez geliyorum!’ diyor. Amin! Gel, ya Rab İsa!” ayetiyle, Tanrı’nın günahlardan kurtuluş tasarısını, kainat ve insanla ilişkisini anlatmış olarak tamamlanır.
Kutsal Kitap’ta Müslüman toplumun da aşina olduğu Adem, Havva, Nuh, İbrahim Peygamber, İshak, Yakup, Yusuf, Musa Peygamber, Yunus, Zekeriya, İsa Mesih gibi birçok tarihsel karakterin yaşamlarına ve onlar aracılığıyla gerçekleşen tanrısal olaylara yer verilir. Bu karakterlerin tümü insanlık tarihini etkilemiştir. Adem ve Havva işledikleri günah nedeniyle hem kendilerini hem de insan soyunu RAB’den koparacak asli günah yargısına neden olmuşlardır.
Günümüz Hristiyanları bu bildiriye iman ederler. Çünkü Tanrı
diyerek günah ve günahlardan kurtuluş tasarısını İncil’de açıklamıştır.
Bu açıklama Hristiyan ilahiyatının odak noktasında bulunur. Günahlardan k u r t u l u ş tasarısı görmediğimiz Tanrı, Semavi Baba tarafından tasarlanmış; İsa Mesih’in insanların günahlarına karşılık çarmıhta ölümü ve üçüncü gün dirilişi ile ruhsal ve fiziksel ölümün yargısı üstlenilmiş; iman eden herkese Kutsal Ruh aracılığıyla yeniden doğuş sağlanarak sonsuz yaşam armağan edilmişidir. Günahlardan k u r t u l u ş tamamen Tanrı’nın Lütfu ile (sevaplara bakılmaksızın) Kutsal Ruh’un, Kutsal Kitap sözlerini kullanarak insan yüreğini aydınlatması, İsa Mesih’te sağlanan kurtuluşa iman etmeye yönlendirmesiyle gerçekleşir.
Tüm bu ayetler ne anlama geliyor?
Günah, Tanrı’ya başkaldırmak, O’nun yasasına, kurduğu düzene, isteği ahlak standartlarına uymamak; suç işlemek, doğru yoldan ayrılmak; insan kardeşlerine kötülük yapmak anlamalarını içerir. Herkeste aynı günahlı eğilimler belirgin biçimde ortaya çıkmasa da Kutsal Kitap’a göre İsa Mesih dışında günahlı olmayan tek kişi yoktur. Çünkü insanlar bir şekilde yalan söyleyerek, dedikodu yaparak, nazar boncuğu takarak; falcılık, büyücülük, medyumluk benzeri şeytani işlere, putperestliğe yaşamında yer vererek günah işler ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kalır.
Daha fazlası için:
Eğer insanlar Tanrı ile doğru bir ilişki içinde ise nazar boncuğu takarlar mı; falcılık, büyücülük, medyumluk yaparlar mı; bu işleri yapanlara giderler mi?
Evet ( ) Hayır ( )
Bizler, insanoğlu olarak doğduğumuz andan itibaren artık bu dünya kapısının içinden girmiş bulunuyoruz ve yine yaşamımız boyunca farklı farklı kapılardan giriyoruz. Bu kapıların, hangisi bize huzur ve esenlik vermekte? Zenginlik, iş, ilişkiler, başarılar bitmek bilmeyen içsel arzular… Maalesef sonu doyumsuzluk tatminsizlik, hüsran ve hayal kırıklığı ile sonuçlanan çıkmaz sokak kapıları ile karşılaşmış oluyoruz. Nitekim dünyamıza baktığımızda bunun acı gerçeklerini görüyor ve tecrübe ediyoruz.
Bu bağlamda, İsa Mesih’in kullandığı benzetme de müjdeli haber şudur; hüsrana, yıkıma ve hayal kırıklığına uğratmayan ve insana esenlik verebilecek tek kapının kendisi olduğunu ilan ediyor.
Kullandığı benzetmede Kendini kapı olarak tasvir eden İsa Mesih’in çağrısındaki en önemli nokta, bir kimsenin yalnızca onun aracılığı ile kurtulabilecek olmasıdır. Günümüz toplumundaki her yol Allah’a çıkar, benim kalbim temiz, hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz gibi birçok görüşün aksine, kutsal kitap bize tek kurtuluşun yalnızca İsa Mesih’in kendisinde olduğunu ilan ediyor. Dünyanın başlangıcında, Tanrı yaratma işini sürdürürken, insanı özel olarak diğer tüm canlılardan ayrıcalıklı olarak kendi benzeyişinde yarattı, ruhunu insana üfledi ve insan yaşayan can oldu.
Tanrı ve insan kusursuz ilişki içindeyken Havva ve Adem’in itaatsizliğiyle başlayan günah eylemi bir zincirin halkları olarak sürekli büyümüş, insan ile Tanrı ilişkisi zedelenmiş, nitekim insan soyu yaşamın amacı olan Tanrı’dan uzaklaşarak esenliğini yitirmişti. Bu bağlamda: Hristiyanların Müjde dediği görünmez Tanrı’nın görünümü olan İsa Mesih, Tanrı’nın insan bedeni alarak kendini Adem soyu olan tüm insanların günahlarına karşılık kusursuz ve günahsız bir aracı olarak çarmıhta kurban olarak sunması ve üçüncü gün dirilmesi ile Müjde’yi ilan etmektedir. İncil’de 1. Korintliler 15:3 şöyle yazmaktadır:
“Aldığım bilgiyi öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. Çağlar boyunca Tanrı’nın bu kurtuluş kapısını hazırlamış olduğu vaatler İsa Mesih de yerine gelmiştir.”
Hristiyanlar olarak buna lütuf müjdesi diyoruz. Yalnızca Tanrı’nın bu kurtuluş planına iman ederek kendi sevaplarımızdan bağımsız olarak kurtulmuş oluyor, Tanrı’nın kendisine iman edenlere vaat ettiği kutsal ruhu alarak günahların affına sahip oluyoruz ve ruhsal bağlamda yeniden doğuşu yaşıyoruz.
Özü ve anlamı ile benzetmede Tanrı tarafından insanlara açılmış olan kurtuluş kapısı, İsa Mesih’in kendisidir. RAB İnsanları bu Müjde’ye çağırarak kurtuluş kapısına davet etmektedir ve insanı yeni yaratılışa, ilk insanı yarattığında olduğu gibi kendisi ile harika bir ilişkiye çağırıyor.
Daha Fazlası için:
Hristiyan ilahiyatında Lütuf Müjdesi “insanın iyi işlerine yani sevaplarına” bakılmaksızın Tanrı tarafından karşılıksız sunulan ve İsa Mesih’in günahlarımıza karşılık kendini çarmıhta feda edip üçüncü gün dirilmesine iman ederek kavuşulan k u r t u l u ş u, sonsuz yaşam armağanını ifade eder.
Sizce yukarıdaki paragraf yeterince anlaşılıyor mu?
Evet ( ) Hayır ( )
Etrafımızda ki birçok kişiye sorduğumuzda, hayatlarındaki en önemli şeyin her zaman gerçek olduğunu bizlere söyler. Hayatımızda gerçek kavramı bu kadar önemliyken bizler gerçeği aramak için yeterli gücü gösteriyor muyuz? İsa Mesih bize kendisini Baba’ya yani Tanrı’ya gidecek yol ve gerçek olarak gösteriyor ve yaşamın kendisinde olduğunu söylüyor.
İsa Mesih, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez”13 dedi.
Bu ayete baktığımızda yaşadığımız toplumda İsa Mesih ile ilgili yanlış bildiğimiz birkaç noktaya rastlıyoruz. Toplumda ki insanlar için İsa Mesih kendisine kitap gelmiş peygamberlerden biri olduğu söylenir. O’nun diğer peygamberlerden belli farkları olsa da sıradan bir peygamber ve kurtuluş için başkasını işaret ettiğine inanılıyor. Oysa Kutsal Kitap gerçeğine döndüğümüz zaman da durum gerçekten böyle mi?
İşte gerçeği aramak için burada elimize bir fırsat geçiyor ve bizler inanıyoruz ki Kutsal Kitap’ın içinde ki ayetlerde bu gerçeğin kendisine ulaşabiliriz. Çünkü giriş bölümünde de bahsettiğimiz gibi Kutsal Kitap yaklaşık 1500 yıl içerisinde farklı yazarlar tarafından yazılmış kendi içinde tutarlı tek kitaptır. Kutsal Ruh’un esinlemesiyle yani bizzat Tanrı tarafından yazılmıştır.
İnsanlar tarafından çok söylenen sözlerden birisi de gerçeğin kişiden kişiye değiştiği, herkesin gerçeğinin farklı olabileceği düşüncesidir. Oysa birden fazla gerçek bulunması durumunda ortada bir karışıklık olurdu. Dünya üzerinde bizi Tanrı’ya götürecek birden fazla yol olduğunu söyleyen farklı farklı inanç biçimleri ve ibadet şekilleri var. Ve hepsinin de gerçek olabileceğini söyleyen ya da bunlara inanan milyonlarca insanı görebiliriz.
Daha fazlası için:
Kutsal Kitap’ta “Gerçek” İsa Mesih, Tanrı sözü, kilise ve anlamlı karşılığı olan şeyler için kullanılır. Kutsal Kitap (Tevrat, Zebur ve İncil) bakış açısıyla “Gerçek ve Sonsuz Yaşam” kavramları bugüne kadar sizi ilgilendirdi mi?
Evet ( ) Hayır ( )
“Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. Gökten inmiş olan diri ekmek Ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.”19
Tanrı görüyor, dediğimizde gözü, işitiyor dediğimizde kulağı, Baba, Oğul unvanlarını kullandığımızda fiziksel bir ilişki sonucu oluşmuş varlığı düşünmeyiz! Aynı şekilde İsa Mesih’te Yuhanna 6:48 ayetinde “Yaşam Ekmeği Ben’im” dediğinde aklımıza karnımız acıktığında yiyeceğimiz bir somun ekmek gelmez!
Yine aynı bölümde “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu’nun [İsa Mesih’in] bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda” 53-56 ayetlerde geçen İsa Mesih’in sözleri bilgisiz kişilerce Hristiyanlar’ın yamyamlık yaptığı şeklinde yorumlanmıştır. Aslında İsa Mesih’in söylediklerinin yamyamlıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Sadece mecaz kullanarak kendisinde var olan, günahlarına karşılık ölümüne ve dirilişine imana bağlı k u r t u l u ş u anlatmak istemektedir.
Peki, öyleyse İsa Mesih “Yaşam Ekmeği Ben’im” demekle ne ifade etmek istemektedir?
Birçok kişi İsa Mesih’in öğretisini hem bedende yeryüzünde bulunduğu dönemde hem de göklerde yaşadığı, varlığını sürdüğü günümüzde anlamakta zorluk çeker. Çünkü Tanrı Ruh’tur, insan aklı ise kıttır. Sınırlı mantığı ebedi ve ezeli RAB’bi; O’nun yaratılış ve insan üzerindeki kurtuluş tasarısını ne yazı ki çoğu zaman anlayamamaktadır. Bu durum İsa Mesih “Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. Gökten inmiş olan diri ekmek Ben’im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir” öğretisinde de geçerlidir.
Anlaşılır şekliyle İsa Mesih “Bana iman edenin” yani “Günahlarına karşılık öldüğümü, üçüncü gün dirildiğimi, göklerden ikinci geleceğimi” yürekten kabul edinin sonsuz yaşamı var dememek istemektedir.
İman kavramının açılımı ise biricik bireyin yeniden doğuş aracılığıyla günahlarından kurtularak, Kutsal Ruh’un iç varlığında konut kurmasıyla, göksel bedenine kavuşacağı konusunda İsa Mesih’e güvenmesidir. Hristiyan ilahiyatının odak noktasında buluna bu öğreti, daha önce yazılan Romalılar 1:17 ayetinde “Tanrı’nın insanı akladığı, Müjde’de [İncil’de] açıklanır. Aklanma yalnız [İsa Mesih’e] imanla olur. Yazılmış olduğu gibi, [İsa Mesih’te sahip olduğu] imanla aklanan yaşayacaktır” şeklindedir.
Bu nedenle insanın kurtuluşu, günah nedeniyle Tanrı’yı tanıyamaz ve anlayamaz duruma gelmiş insan aklına değil, imana bağlı kılınmıştır: İsa Mesih kendisine “Yaşam Ekmeği” dediğinde bir somun ekmeği değil, insanlara sonsuz yaşamı verecek, ölümden yaşama geçirecek Varlık’tan, kendisinden söz etmektedir.
Daha fazlası için:
İsa Mesih’in kendisini Yaşam Ekmeği olarak sunması şimdi yeterince anlaşılıyor mu? Evet ( ) Hayır ( )
“Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun [İsa Mesih’in] önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giymişti, ellerinde hurma dalları vardı. Yüksek sesle bağırıyorlardı:
Kurtarış, tahtta oturan Tanrımız’a
İsa Mesih’in “[…] Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim. Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir” sözüne yeniden dönersek, İsa Mesih kendisini dinleyenlerin çok iyi bildiği; Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın Halkı’yla derin ilişkisini açıklamak için zaman zaman kullandığı Tanrı/çoban imajını örnek olarak vermektedir. Vaazı dinleyenler de İsa Mesih’in ne demek istediğini çok iyi anlamaktadır; çünkü Müslümanlar’ın Zebur olarak adlandırdıkları Mezmurlar Kitap’ında RAB, çoban, Tanrı / Halk (ümmet) ilişkisi 23. Mezmur’da Davut Peygamber aracılığıyla şu ayetlerle seslenmiştir:
“1RAB çobanımdır,
Eksiğim olmaz.
2 Beni yemyeşil çayırlarda yatırır,
Sakin suların kıyısına götürür.
3 İçimi tazeler,
Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.
4 Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile,
Kötülükten korkmam.
Çünkü sen benimlesin.
Çomağın, değneğin güven verir bana.
5 Düşmanlarımın önünde bana sofra kurarsın,
Başıma yağ sürersin,
Kâsem taşıyor.
6 Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni,
Hep RAB’bin evinde oturacağım.”
RAB’bin Halkı’na böyle seslenmekteki amacı, iyi bildikleri bir örnekten hareket ederek çobanın sorumlulukları arasında paralellik kurmak ve: a) kendilerine baktığını; b) kendilerini koruduğunu; c) kendilerini yönlendirdiğini söylemektir.
Bu üç unsur, yani RAB’bin Halkı’na bakması, koruması ve yönlendirmesi tüm zamanlarda en iyi ifadesini İsa Mesih’te bulur. Çünkü O, kendisine iman edenler için bol yaşama kavuşsunlar diye canını verecek kadar sevmektedir. Tarihte tüm insanları günahın yargısından kurtaracak, ölümden sonsuz yaşama, bol yaşama geçirecek başka şahsiyet çıkmamıştır.
Daha fazlası için:
İsa Mesih diyor ki: “Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak.”
Soru: İsa Mesih’in söz ettiği başka koyunlar kimdir?
Bir fikrim var ( ) Bilmiyorum ( )
İncil’de, Yuhanna 11. bölümde İsa Mesih’in dostum dediği Lazar’ın ölümü ve İsa Mesih’in onu mucizevi bir şekilde diriltmesi anlatılır. Anlatılan olayın arka planında ise şüphe, imansızlık hakimdir. Çünkü ölmüş, ardında dört geçmiş, kokmuş bir ölünün dirileceğine orada bulunanların aklı yatmamaktadır. İsa Mesih ise diğer “… Ben’im” dediği sözlerinde olduğu gibi tutarlı biçimde kendisine iman edenlerin ölmeyeceğini, sonsuz yaşama sahip olacağını vurgulamaktadır.
Aklı yatmayanlardan birinci kesim İsa Mesih’in dizinin dibinden ayrılmayan öğrencileridir! İsa Mesih “Dostumuz Lazar uyudu, onu uyandırmaya gidiyorum” dediğinde öğrenciler uyudu sözcüğündeki mecazı fark etmeyerek uyuduysa hastalıktan iyileşeceğini varsaymışlardır. Öğrenciler gelişmekte olan bu olayda İsa Mesih’in uluhiyetini, ölüleri bile diriltecek yetkiye sahip olduğunu göz ardı etmişler; üstelik toplum önderleri tarafından taşlanacaklarını düşünerek Yeruşalim’e (Kudüs’e) gitmekte isteksiz davranmışlardır.
İkinci aklı yatmayan Lazar’ın kız kardeşi Marta’dır. İsa Mesih’i karşılayan Marta “Ya Rab, burada olsaydın, kardeşim ölmezdi” demiştir. İsa Mesih de ona bu bölümün ana konusu olan sözleri “Diriliş ve yaşam Ben’im, bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek.” diyerek net bir şekilde cevap vermiş, “Buna [sen] iman ediyor musun?” diye sormuştur. Marta’da “Evet, ya Rab senin, dünyaya gelecek olan Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman ettim” diyerek güven tazelemiştir.
Üçüncü aklı yatmayan Lazar’ın diğer kız kardeşi Meryem’dir. Marta onu çağırdığında hemen kalkıp İsa Mesih’in yanına giden Meryem O’nun ayaklarına kapanıp “Ya Rab, burada olsaydın, kardeşim ölmezdi” diyerek yakınmıştır.
Ölmüş, ardında dört gün geçmiş, kokmuş bir ölünün dirileceğine imansızlık sıkıntısı çeken toplum önderlerinin de bulunduğu kalabalık ölümden dirilişin gerçekleşeceğine aklı yatmayan dördüncü kesimdir. İsa Mesih bu imansız toplum önderlerine aldırmayıp mezarın başına gelmiş, gözlerini gökyüzüne kaldırarak “[Semavi] Baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. Beni her zaman işittiğini biliyordum. Ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim” diye dua ettikten sonra yüksek sesle, “Lazar, dışarı çık!” diye bağırmış “Ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü peşkirle sarılmış olarak dışarı çıkmıştır.”
Sonuçta Lazar’ın mucizevi dirilişini görerek tanıklık edenlerden birçoğu İsa Mesih’in iman etti.
Daha fazlası için:
İsa Mesih’in ölüleri dirilttiğine iman ediyor musunuz?
Evet ( ) Hayır ( )
İsa Mesih de çok bilenen asma örneğinden hareket ederek kendisine iman edenlerin, kendisine bağlı kalmalarında doğruluk ürünleri veren imanlılar olacaklarını söylemektedir. Çünkü çubuk asmada değilse kendiliğinden ürün veremez. Bunun gibi biricik birey İsa Mesih’i kişisel kurtarıcı olarak kabul etse bile O’nun öğrettiklerine bağlı kalmadan O’nu gerçekten kabul etmiş olamaz ve kuruyup gider.
Öyleyse gerçekten İsa Mesih’e bağlı kalmak ne demektir?
Özellikle Hristiyanların birbirlerine olan sevgileri konusunda hem bu bölümde Yuhanna 15:17 ayetinde hem de Yuhanna 13:34-35 ayetlerde “Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin. Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır” şeklinde pekiştirilmiştir.
Evet, İsa Mesih’e iman etmek önemlidir; ama O’na İncil’de anlatıldığı şeklide bağlı kalınmadıkça sadece bir peygamber olarak kabul etmek RAB’bin başta kurtuluş bereketini ve sonra duaların cevaplanması gibi diğer bereketlerini almak için yeterli değildir. Öyleyse İsa Mesih nereden geldiği belli olamayan kulaktan dolma bilgilerle göre tanınmamalı, İncil’de anlatıldığı gibi tanınmalı ve kabul edilmelidir.
Daha fazlası için:
Bu bölüm İsa Mesih’in öğrencisi olmak hakkında faydalı oldu mu?
Evet ( ) Hayır ( )
Tarih boyunca da benzer durumların yaşandığı görülmesine karşın Işık karanlıkta İyi Haber [İncil] olarak parladı ve karanlık O’nu alt edemedi. İsa Mesih’e iman edenler sonsuz yaşama kavuştu. İsa Mesih’in Son Buyruk’unu ciddiye alan öğrenciler O’na olan tanıklığını sürdürmeye devam ettiler. İsa Mesih ışığa, İyi Haber’e [İncil’e] tanıklık etsinler diye öğrencilerini görevlendirirken söylediği “İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim” sözünü tuttu (ve günümüzde de tutmaya devam etmektedir). Çünkü O dirildi, göğe yükseldi ve ikinci gelişine dek varlığını göklerdeki asıl vatandan sürdürmektedir.
Daha fazlası için:
Sizce Karanlık Işık’ alt edebilir mi? Evet ( ) Hayır ( )
İnsanlar “İsa Mesih ölmeyip göğe yükseldiğine ve göklerden yeniden geleceğine göre neden başka bir kişiye inanıyor?” İsa Mesih Kutsal Kitap’ın vaadine göre tekrar geleceğine göre kendisine iman edenleri kurtaracak olan da dünyayı yargılayacak olan da O’dur.
Daha fazlası için
Sizce İsa Mesih ikinci kez gelecek mi?
Evet ( ) Hayır ( ) Bilmiyorum ( )