10 Kur’an’da İbrahim

Kur’an okuyan bir kişi kısa süre içinde Kutsal Kitap’ta sözü edilen Nuh, İbrahim, Musa, Meryem ya da İsa gibi kişiliklerin sık sık geçtiğini fark eder. Fakat yaşam öyküleri Kutsal Kitap’ta sözü edilenden oldukça farklıdır. İ.S. VII. yüzyılda Muhammed Hristiyan ve Yahudi gruplarla ilişki kurmuş olduğundan Kutsal Kitap’ta yer alan ve almayan öykülere aşinadır. Bunun için de bu öykülerin Kur’an’a eklenmiş olması şaşırtıcı değildir (Müslümanlar, tabii ki, buna farklı bakarlar ve Kur’an’ın doğrudan, katıksız ilahi vahiyle bağlantı kurduğunu varsayarlar).

Muhammed Eski Antlaşma’daki saygın kişileri ve peygamberleri kendi yaşamının ve sözde tarihteki en son ve en önemli peygamber olduğu çağrısının fonu olarak kullanır. Kur’an’daki anlatımlar biçim ve içerik açısından çarpıcı benzerlikler gösterir. Tanrı halkını imansızlıkları ve putperestlikleri nedeniyle gelmekte olan yargıya karşı uyarmak için bir elçi gönderir. Bu mesajı duyanların çoğu tövbe etmeyi reddettiği için Tanrı peygamberliğin doğruluğunu ceza göndererek kanıtlar, yalnızca uyarıyı dikkate alanlara dokunmaz.

İbrahim’in öyküsü de benzer bir yol izler.

Rol Modeli Olan İbrahim

Kur’an’da adı geçtiği şekliyle İbrahim, İslam’ın en önemli peygamberlerinden biridir ve 114 surenin 25’inde adı geçer. Kur’an onun için “sıdkı bütün bir peygamberdir” (Meryem suresi 19:41), “işlerinde doğru olan” (Nisa suresi 4:125), “Allah’a itaat eden” Allah onu seçmiş “ve doğru yola iletmişti” (Nahl suresi 16:120-121) der. ‘’İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah’a vermiş biri idi.” (Hud suresi 11:75) Aynı Kutsal Kitap’ta olduğu gibi18Kur’an da ondan Tanrı’nın dostu “Allah İbrahim’i dost edinmiştir.” (Nisa suresi 4:125) diyerek söz eder.

Kur’an İbrahim’in kendisinden sonraki kuşaklar için olan önemini içerir, ancak Kutsal Kitap onu izinden yürüyen (Romalılar 4:12) ‘bütün inananların babası’ (Yaratılış 15:2, Romalılar 9:7-8), bütün Hristiyanlar’ın babası olarak tanıtır. Kur’an’daki işlevi ise örnek bir inanan olmasıdır: “...Ben seni insanlara önder yapacağım...” (Bakara suresi 2:124). Nahl suresi 16:120-121 onun örnek davranışlarını vurgular: “İbrahim, gerçekten Hakk’a yönelen, Allah’a itaat eden bir önder idi … Allah’ın nimetlerine şükrediciydi.” (Nahl suresi 16:120-121)

Peygamber ve Kabe’nin Kurucusu Olan İbrahim

Kur’an İbrahim’in yaşamı hakkında çok az bilgi içerir ve halkının putperestliğine karşı çıkışı üzerinde odaklanır. Müslüman teolojisine göre, putperest muhalif komşularına tek tanrıcılığı vaaz ettiği için bir Müslüman sayılırdı. İslam kendisini insanlığın tarihinin başlangıcından beri var olan orijinal din olarak görür ve Tanrı’nın elçileri tarafından tekrar tekrar duyurulduğuna inanır. Aynı zamanda, Kur’an İbrahim’in ne Yahudi ne de Hristiyan olduğunu (Ali İmran suresi 3:67), bunun yerine onun ‘Tanrı’ya yönelen’ (Arapça: hanîf; En’am suresi 6:79; Nahl suresi 16:120) olduğunu söyler. Muhammed’in zamanından önce bile eski Arapça’da bu sözcük dindar bir kişi için kullanılmaktadır. Kur’an bu terimi detaylı bir şekilde tanımlamamakla birlikte kullanılış şeklinden Muhammed’in bu sözcüğü birden fazla tanrıya tapmayı bırakıp, İslam’a yakın bir anlayışa ulaşmış bir kişiyi anlatmak için kullandığı anlaşılmaktadır.

Ancak Kur’an, İbrahim’in İslam inancını dolaylı olarak ikrar ederek daha da ileri gittiğini söyler. Bakara suresi 2:131’de şu ifadeyi kullanır: “Alemlerin Rabbine boyun eğdim” (Arapça: aslamtu li rabbi l-’alamain). ‘Boyun eğdim’ (aslamtu) ifadesi, Sebe Melikesi tarafından Ali İmran suresi 3:17’de ve Neml suresi 27:44’te İslam’a dönüşünü ilan etmek için kullanılmıştır. Müslüman yorumcuların gözünde bu İbrahim’in İslam’a dönüşünün kanıtıdır.

İbrahim İslam için şu açıdan da önemlidir; Kur’an’a göre İbrahim ve oğlu İsmail Müslümanlar’ın mabedi olan, tek gerçek Tanrı’ya dua edilecek Kabe’yi kurmuşlardır (Bakara suresi 2:124-127). Allah ona yıldızların değil, yerin ve göğün Tanrı’sının insanların kaderini yönlendirdiğini açıklar (En’am suresi 6:75). Eski Arap inancındaki yıldızların insanların kaderini etkiledikleri düşüncesine karşılık olarak, Muhammed’in İbrahim’in halkının astrolojisinden söz etmiş olabileceğini varsayabiliriz.

Kur’an’da, İbrahim daha önceden inandığı güneş, ay ve yıldızlara tapma inancını reddeder (En’am suresi 6:76-79) ve gerçek Tanrı’ya yönelir. Ancak inancını tasdik etmek ve bütün kuşkularını yok etmek için Tanrı’dan bir mucize yapmasını, ölü olanı diriltmesini diler.

Peygamberin kendisinin öldürdüğü dört kuşu canlandırarak Tanrı duasını yanıtlar. “Allah aziz ve hâkim” olduğunu kanıtlar (Bakara suresi 2:260). İbrahim’in oğlunu kurban etmesi konusunda da bu kuşların öldürülmesi önem taşır, çünkü peygamber Tanrı’nın ölüleri diriltebileceğini görmüştür. Ancak Kutsal Kitap, İbrahim’in Tanrı’ya olan koşulsuz imanından söz eder (İbraniler 11:17-19). Bu koşulsuz iman, Tanrı’nın güvenirliğinin kanıtını görmeden oğlunu sunağa yatırmakta tereddüt etmemiştir (Yaratılış 22).

İbrahim’in Çağrısı

İbrahim’in halkı, Muhammed’in çağdaşları gibi, çok tanrılı bir inanca sahiptir. Allah’a yöneldikten sonra, peygamber Kabe’yi putlardan temizleme görevini alır (Hac suresi 22:26-29). İbrahim babası Azer’i19ve komşularını çok tanrılı inançlarını bırakmaları için teşvik eder, çünkü her şeye kadir olan Tanrı Allah’tır. Ankebut suresi 29:17’de onlara şöyle der: “Siz Allah’ı bırakıp birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız rızık veremezler. O halde rızkı Allah katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Ancak O’na döndürüleceksiniz.” İbrahim’in yaşamındaki bu dönüm noktası – halkının geleneksel inancı olan çok tanrıcılığı reddetmesi ve çevresindekilere tek gerçek Tanrı’ya inanmaları için çağrıda bulunması – Muhammed’in kendi geçmişini çok açık bir şekilde yansıtır.

İbrahim babasına Şeytan’a hizmet etmekten vazgeçmesi için yalvarır, ancak Azer reddeder ve oğlunu taşlatmayla tehdit eder. Peygamber bundan sonra Allah’a dua ederek babasını bağışlamasını ister (Meryem suresi 19:44, 46-47; Şuara suresi 26:86). Kendi ailesinin inancından böyle dramatik bir şekilde ayrılması ve onların karşı çıkıyor olması da Muhammed’in kendi durumunu yansıtır. Kendi yeni inancını açık bir şekilde duyuran İbrahim, babasını ve putperest inancını belirgin bir şekilde terkeder (Meryem suresi 19:42-48).

İbrahim Kabe’deki İlahları Yok Eder

İbrahim’in halkı daha sonra putperestliklerini babalarının geleneklerine ve dinlerine başvurarak haklı çıkarmaya başlarlar. Peygamber onların bu özürünü göklerin ve yerin yalnızca bir Tanrı’sı vardır diyerek reddeder. “Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi.” (Enbiya suresi 21:54). Dinleyicileri yine de onu dinlemeyi reddedince, putlarının en büyüğü hariç hepsini yok eder. Kızgın komşuları bunu kimin yaptığını sorduğunda, alaycı bir şekilde kendisinin değil geride kalmış olan tek putun yaptığını ileri sürer (Enbiya suresi 21:63). Bir kez daha tektanrıcılığı vaaz eder, ancak kızgın olan halk onu diri diri yakmaya karar verir. Bundan sonra Allah onu ve kendisine inanan Lut’u kurtarır (Ankebut suresi 29:26). Kur’an nasıl kurtuldukları hakkında ayrıntı vermez, başka bir ülkeye kaçışlarını ise içermez.

İbrahim’in Oğulları

Hud suresi 11:69 ve Tur suresi 52:24 İbrahim’e oğullar vaat edilişini anlatır. Konuklarına yemeleri için buzağı sunar. Onlar yemek yemezler, ancak “bilgili” bir oğulun doğacağını vaat ederler. Eşi, çok yaşlı olduğu için çok şaşırır ve güler (Hud suresi 11:71). İbrahim bile bu vaatten kuşku duyar çünkü o da yaşlıdır (Hicr suresi 15:54). Bir süre sonra, önce İshak, sonra da Yakup doğar (Meryem suresi 19:49) ve her birine peygamber denilir. Kutsal Kitap’taki Yakup’tan farklı olarak, Kur’an’daki Yakup İbrahim’in torunu değil, oğludur (bkz. Yaratılış 25:19, 28).

Tanrı İbrahim’le bir antlaşma yapar ve onu insanoğlunun önderi ilan eder. Hadisler ayrıca Allah’ın onu İsmail’in soyundan gelen ve yüce bir ulus olan Araplar’ın atası yaptığını da ekler.

İbrahim’in Kurbanı – İshak mı, İsmail mi?

Kur’an da bir kurban öyküsü içerir ancak ayrıntıları çok daha farklıdır. İbrahim’in oğullarından biri babasının onu öldüreceğine ilişkin bir rüya görür. İbrahim oğlunu bu buyruğa uyması gerektiği konusunda ikna eder. Ancak soru şudur; hangi oğuldan söz edilmektedir, İshak mı yoksa İsmail mi? Kur’an’daki metinde isim verilmemesine karşın (Saffat suresi 37:99-107), Müslümanlar’ın çoğu kurban edilen oğulun İsmail olduğuna inanır. Ancak eski Kur’an yorumları daha farklı sonuçlara varmaktadır. En yaygın görüş bu olayın İshak’ın doğumundan önce gerçekleşmiş olduğu yönündedir, çünkü Eski Antlaşma İshak’tan İbrahim’in “biricik oğlu” olarak söz eder (Yaratılış 22:12). Ancak Kutsal Yazılar’da yer alan metin “İshak’ı, sevdiğin biricik oğlunu” der (Yaratılış 22:2).

Rüyayı duyduktan sonra İbrahim oğlundan doğru kararı vermesini ister (Saffat suresi 37:101-102). Metnin bu buyruğun doğrudan Tanrı’dan geldiğini açıkça belirtmemesi, ancak İbrahim’in rüyayı bu şekilde yorumladığını söylemesi son derece ilginçtir. Hadisler uyarınca İbrahim rüyanın Şeytan’dan mı yoksa Tanrı’dan mı geldiğini anlamak için bir günlüğüne inzivaya çekilir. Akşam olunca aynı vahyi alır ve bunu Tanrı’nın gönderdiği bir mesaj olarak kabul eder. İtaat etmeyi isteyen İbrahim, oğlunu kurban olarak sunmaya hazırdır.

Hadisler Şeytan’ın pusuya yatarak babayla oğlunu planlarından caydırmaya çalıştığını da ekler.

İsmail’le konuştu, ‘Nereye gidiyorsun? Ölmek için daha çok gençsin!’ İbrahim’e, ‘Bu doğru olamaz. Allah dostum dediği birine nasıl böyle zalim bir buyruk verebilir?’ Allah’ın iyi planından kuşku duymayan İbrahim şeytanı kaçırmak için ona taşlar fırlatır.”20

İbrahim kurban törenine başlarken Allah onu durdurur, ona itaat etmeye niyetli olmasının itaat etmek kadar geçerli olduğunu söyler ve oğlunun yerine kurban etmesi için ona kurbanlık bir hayvan verir. Tanrı bunu İbrahim’i sınamak için yapmıştır (Saffat suresi 37:103-107). Bu olayın anısına hacca giden her bir kişi hac yolculuğunu Mekke’deki Kurban Günü’nde bir kurban keserek tamamlar. Daha sonra bu kurban etleri yoksul ve ihtiyaç içinde olanlar arasında dağıtılır. Kurban Bayramı’yla birlikte Ramazan ayının bitimindeki Ramazan Bayramı İslami takvimdeki en önemli bayramlardır.

İbrahim’in Kur’an’daki yaşamı Kutsal Kitap’takinden büyük farklılıklar gösterir. İbrahim’in Kur’an’daki rolü yalnızca insanoğluna örnek olmak ve putperestliğe karşı olan mücadelede Muhammed’ten önce gelen peygamber olmaktır. Kutsal Kitap’ta o yalnızca kurtuluş tarihinin önemli bir parçası olan bir ata değil, imanını tamamen Tanrı’ya yerleştirmiş biri olarak kuşaklar boyu yeni imanlılar için bir rol modelidir (bkz. İbraniler 11).