« 8 »
Fısıh Bayramı

Fısıh, Tanrı’nın İsraillileri Mısır’dan kurtarışının kalbinde yer alır. Onları Mısırlılardan ayırt etmek için, Tanrı İsraillilerden kendisine farklı bir kurban etini sunmalarını emreder. Sonuçta RAB Mısır’daki tüm ilk doğanları öldürürken İsraillilerin evlerini atlayacağının sözünü verir (Çık. 12:13, 27). Bu olay o kadar önemli ki İsraillilerin sonraki nesillerinin de atalarını Mısır’daki kölelikten nasıl kurtardığını hatırlaması gerekliydi. İsrail tarihindeki en büyük kurtuluş olay Fısıh’tır. Bu hem onları Mısır’daki ağır baskıdan kurtaran ilahi kurtuluş, hem de kutsal bir ulus olmaları yönündeki ilk adımdı.

Giriş

Mısırdan Çıkış 12-13’teki Fısıh anlatısı, Tanrı’nın Firavun ve Mısırlılara gücünü gösterdiği olaylar serisinin finalini oluşturur (7:8-11:10). “Mısır'daki bütün ilk doğanlar ölecek” (11:5) şeklindeki ilahi bildirinin ışığında, 12:1-13:16’da birbirini izleyen olayları açıklar. İsrailli ilk doğanların ölümden korunması, bu olağanüstü olaya “Fısıh Bayramı” adını verir (krş. 12:11, 13, 23, 27).

İlk Fısıh’ta yaşananların ustaca bir diyalogla aktarılmasının yanı sıra, İsrailin sonraki kuşaklarının Fısıh’ı nasıl anacakları da aynı teknikle açıklanır. Gelecek kuşaklar her yıl yedi gün Mayasız Ekmek Bayramı’nı kutlayacaklardır (12:14-20; 13:3-10). Fısıh ve mayasız ekmek arasındaki ilişkiyi vurgulayan başka ifadeler de vardır (12:34, 39). Mısır’dan hızlı bir şekilde ayrıldıkları için, Mısırdan Çıkış’ın ilk yıldönümüne kadar bu bayramı kutlamaları mümkün olmadı (krş. Say. 9:1-14). Mayasız Ekmek Bayramıyla bağlantılı olarak, İsrailliler Fısıh’ı kuzu ya da oğlak yiyerek anacaklardı (12:24-27, 42-50).1 İlk ayın on dördüncü gecesinde kutlanan Fısıh, ayın on beşinci günü başlayan ve yirmi birinci gününe kadar devam eden Mayasız Ekmek Bayramı’nın hemen öncesine denk gelir (krş: 12:18). Ayrıca, ilk doğanlarının canlarının bağışlanmasını anmaları için, RAB İsrailliler’e gelecekteki tüm ilk doğan erkek çocuklarını ve erkek hayvanlarını RAB’be adamalarını buyurmuştur (13:11-16). Onlar ölümden kurtarıldıkları için özel bir yolla RAB’be ait oldular. Tüm bu yaşananlar RAB’bin güçlü eliyle onları sadece Mısır’dan çıkartmakla kalmadığını (krş. 13: 3, 9, 16), aynı zamanda onlara kutsal ulus konumunu da vermeye yönelik ilk adımını attığını gösterir.

Fısıh Anlatısı

Mısırdan Çıkış 12:1-28’da, Fısıh Bayramı’nın nasıl kutlanacağına ilişkin talimatları içeren iki ayrı konuşma yer alır. Art arda yazılı olsa da, bu iki konuşma birkaç gün arayla yapılmış olabilir. İlk konuşmayı (12:1-20) Tanrı Musa’ya Fısıh töreninin ilk gecesinden günler önce yapmıştır; 3. ayette Fısıh kuzusu ya da oğlağının nasıl seçileceğiyle ilgili talimatlar Fısıh töreninden dört gün önce verilir. İkinci konuşmada (12:21-27) Musa İsrail halkının büyüklerine Fısıh’ın nasıl kutlanacağını anlatır. İkinci konuşma, Fısıh törenine ilişkin çeşitli detaylar içerdiğinden dolayı, ilk konuşmayı tamamlar. Bu iki konuşma ile yazar, ayın on dördüncü gecesi gece yarısı Mısırlıların ilk doğanlarını öldüren olayları da tarif eder (12:29). İki konuşma birbirlerine paraleldir, ikisi de gelecekte (12:14-20, 24-27) Fısıh’ın nasıl kutlanacağı ile ilgili talimatlarla son bulur. Okuyucunun bu iki konuşmanın ışığında yaşanan olayları gözünde canlandırması mümkün kılındığı için, yazar talimatların yerine getirilişini açıklamaz, yalnızca şöyle der: “Sonra gidip RAB'bin Musa'yla Harun'a verdiği buyruğu eksiksiz uyguladılar” (12:28).

11:1-10’da öngörülen olaylar 12:29-36’da gerçekleşir. Gece yarısı RAB tüm Mısırlı ilk doğanları öldürür ve insanlar feryat eder (12:29-30; krş. 11:4-6).2 Musa ve Harun’u son kez çağırdıktan sonra Firavun sonunda İsraillilerin koşulsuz olarak gitmelerine izin verecektir (12:31-32; krş. 11:1). 11:2’de belirtildiği gibi, İsrailliler Mısırlılardan altın, gümüş eşya ve giysi istediler (12:35). Bu istedikleri onlara karşılıksız olarak verildi çünkü “RAB İsrailliler'in Mısırlılar'ın gözünde lütuf bulmasını sağladı” (3:21-22; 12:36; krş. 11:3). Mısırlılar İsraillileri köle olarak çalıştırdığı için, bu hediyeler kısmen de olsa tazminattır (krş. Yar. 15:14).

Firavun’un izin vermesiyle, İsrailliler Ramses’ten Sukkot’a doğru özgürlük yolculuğa çıktılar (12:37-41). 430 yıl sonra, RAB’bin yaptığı güçlü mucizeler sayesinde Mısır’ı terk etmeleri mümkün olmuştu.3

İsraillilerin yolculuk anlatısı 12:42-50 arasında “Fısıh Kuralları” ile bölünür. Bu kurallar hem ilk Fısıh Bayramı, hem de sonraki anmalar içindir (krş. 12:42). Bu bölüm İsraillilerin RAB’bin buyruklarına uyduğu bilgisi ile biter. 50. ayet 12:28 ile büyük benzerlik gösterir, bu da talimat 12:28’de yerleştirilmesi gerektiğini gösterir. Malzemeyi belli bir şekilde düzenleyen yazar, İsraillilerin Mısır’dan çıkışının kutlanması üç yolla vurguladı. Anlatıcının 12:42’den 13:16’ya kadar açıkladığı bu törenler Fısıh Bayramı (12:43-49), Mayasız Ekmek Bayramı (13:3-10) ve her ilk doğan erkek çocuklarını RAB’be adamalarıdır (13:11-16).

41. ayette yarım bırakılan yolculuk detaylarına 12:51’de devam edilir (ör: “O gün,” “ordular halinde”; 41. ve 51. ayet arasındaki benzerlik İbranice metinde daha açıktır). Mısırlı ilk doğan erkeklerin öldüğü günden bir gün sonra, Tanrı Musa’ya “insan ya da hayvan olsun…her rahmin ilk ürününü bana adayın” dedi (13:2). Musa bu talimatları genişleterek halka bildirdi (13:11-16). Bundan önce ise Mayasız Ekmek Bayramı’nın nasıl kutlanılacağıyla ilgili talimatları bildirmişti (13:3-10). Musa ve Harun bu bayram hakkında daha önceden Tanrı tarafından bilgilendirilmişti (12:14-20) ama halk şimdi öğreniyordu. Musa’nın 13:3-16’da insanlara yaptığı konuşma birbirine paralel olan iki kısımdan oluşur. Bunlardan ikisi de insanların Kenan topraklarına girişleri ve böylelikle RAB’bin atalarına verdiği sözün yerine gelişiyle ilgili göndermelerle başlar (13:5, 11). Sonra İsraillilerin Mısır’dan kurtuluşlarını anmak için yapılacak şeyler (13:6-7, 12-13) ve bunların çocuklara açıklanması (13:8, 14-15) gelir. İki kısım da benzer bir kapanışla, “RAB güçlü eliyle sizi Mısır'dan çıkardı” mesajını verir (13:9; krş. 13:16).

Fısıh Töreninin Amacı

Fısıh Töreni’nin özü bir kuzu ya da oğlağın boğazlanmasını, kanının kapı üstlerine sürülmesini ve etinin yenmesini içerir (12:6-11, 21-22). Törenin şekli daha önceki kurban sunularıyla paralellik gösterir ve bu durum 12:27’de şöyle dile getirilmiştir: ‘Bu RAB'bin Fısıh kurbanıdır’. Daha önceki kurban sunularına şekil olarak benzese de, Fısıh töreni kendine özgüdür ve kendi tarihsel koşullarını yansıtır. Harun’un kâhin olarak atanmasından önce (Lev. 8:1-9:24), Musa İsrail’in önde gelenlerine Fısıh kurbanlarını sunmalarını emreder (12:21). Tarihsel bağlamından ötürü, Buluşma Çadırı ile ilgili bir gönderme yoktur. Buluşma Çadırı Mısırdan çıktıktan sonra ilk kez Sina’da söz konusu olacaktı (20:24-26; 24:4; 27:1-8). Diğer kurbanlar normalde gündüz vakti sunulurken, Mısırlıların baskılarından dolayı Fısıh kurbanı en uygun zaman olan gece vaktinde sunulmuştur. Sonuç olarak, Fısıh’ın ayın on dördüncü günü olarak belirlenmesi, onu dolunay vaktiyle eşleştirir. Dolunay, Mısırdan çıkışla ilgili eylemlerin en kolay şekilde yapılmasına imkan tanır.

Hayvan kanının kullanılmasına özel olarak dikkat çekilir: Ev kapılarının yan ve üst sövelerine sürülecektir (12:7, 22). Bazı uzmanlar bu eylemin amacını kötülükten korunmak olarak vurgulayıp, evin içindekileri kötü güçlerden koruma amacı taşıdığını söylese de (krş. 12:13, 23), diğerleri kanın İsraillilerin evlerini arındırmak için kullanıldığını söylemiştir. Mercanköşkotundan söz edilmesi, bu ikinci iddiayı destekler (12:22) çünkü bu ot başka yerlerde törensel arındırma amacıyla kullanılmıştır (ör: Lev. 14:4, 6, 49, 51, 52; Say. 19:6, 18).

Fısıh töreninin bir başka önemli kısmı, kurban edilen hayvanın etinin yenmesidir. İsrail topluluğundaki herkes bu törene katılır (12:47) ve kesilen her bir hayvanın etini yiyecek yeterli sayıda insan olmalıdır. Etin pişirilmesiyle ilgili özel talimatlar verilmiştir. Hayvanın tamamı kızartılacak, haşlanmayacaktır (12:9). Et yalnızca evin içinde yenecek, kemikleri kırılmayacaktır (12:46). Artan tüm etler sabah yakılmalıdır (12:10).

Fısıh’ın teolojik olarak ne kadar önemli olduğunu gösteren birçok unsur vardır. Tanrı bu olayda İsraillileri Mısırlılardan ayırmak için neden özel bir törene ihtiyaç duymuştur? Tanrı herhangi bir tören yapılmadığı halde daha önce gönderdiği belâlardan İsraillilerin etkilenmeyeceğini garanti etmişti. Bu kez neden İsraillilerin evlerinin kanla işaretlenmesi gerekliydi? Ayrıca eğer Mısırlıların ilk doğan erkeklerinin öldürülmesi onlara İsrailliler’e olan tavırlarından dolayı verilmiş bir ceza ise, bu durum İsrailliler için neden tehdit oluşturuyordu? İkinci soru, ilk doğan erkeklerin öldürülmesinin Mısırlılara verilen bir cezadan fazlası olabileceğini işaret eder. Ölüm tehdidi konusunda İsrailliler ile Mısırlılar arasında bir ayrım yapılmamıştı, her iki halkın da ilk doğan erkekleri ölümle karşı karşıyaydı. İsraillileri kurtaran Fısıh’tı. İsraillilerin Fısıh anlayışlarının özünde, bu törenin onları ölümden kurtarması fikri vardır.

Tüm ilk doğan erkek çocukların ve hayvanların ölmesi düşünülünce, Fısıh yemeğinin, Harun’un Mısırdan Çıkış 29 ve Levililer 8’deki kâhin olarak adanma töreni ile benzerlik gösterdiğini fark edebiliriz. Harun ve oğullarının yakında kurulacak Buluşma Çadırı’nda kâhin olarak hizmet etmeleri için diğer İsraillilerden ayrıldığı tören, çeşitli farklı unsurlar içeriyordu.4 Bu unsurlardan birkaçı Fısıh ile yakından benzerlik gösterir. Öncelikle, günahlarının kefareti için bir koç kurban edilir. İkinci olarak, günahlarının kirinden arınmaları için ellerinin ve ayaklarının üzerine hayvanın kanından serpiştirilir. Üçüncü olarak, kurban edilen hayvanın etinden yerler. “Kutsal” eti yiyerek kendileri de kutsal kılınırlar ve bu Buluşma Çadırı’nın kutsal sınırları içinde hizmet edebilmeleri için gerekli bir koşuldur. Dördüncüsü, kurban yemeğinin bir parçası olarak mayasız ekmek yenir. Bu dört unsur bir bütün olarak Harun ve oğullarının kâhin olarak adanmaları ya da kutsal kılınmalarını sağlar.

Detaylarında farklılıklar olsa da, Fısıh törenindeki birçok unsur benzerlik gösterir. Buda bu bir adama veya kutsal kılınma töreni olarak işlev akla getirir. Hayvanın kurban edilmesi insanların günahlarının kefareti içindir ve kapılarının üstlerine sürdükleri kan o evin içindekileri arındırır. Kurban etinin ve mayasız ekmeğin yenmesi de onu yiyenleri kutsal kılar. Fısıh törenine katılarak İsrailliler kutsal bir mevkiye kavuşur (krş. 19:6). Böylece Kutsal Olan RAB gelip onların arasında yaşayabilecektir.

Fısıh törenine katılan her İsrailli bu kutsal statüye erişse de, ilk doğan erkeklerin daha da kutsal bir statüde olması dikkate değerdir. Sadece onlar ölümden kurtarıldıkları için artık kurtarıcıları olan Tanrı’ya özel bir yolla adanmışlardır. 13:11-16’da Tanrı Musa’ya gelecekteki ilk doğacak erkek çocuk ve hayvanların Tanrı’ya adanmasıyla ilgili talimatlar verir. Sonra Çölde Sayım 3’te Tanrı bu talimatlarda düzenleme yaparak, her ilk doğan erkek yerine bütünüyle Levilileri seçer. RAB şöyle diyor: “İşte İsrailli kadınların doğurduğu ilk erkek çocukların yerine İsrailliler arasından Levililer'i seçtim. Onlar benim olacaktır. Çünkü bütün ilk doğanlar benimdir” (Say. 3:12-13a; krş. 18:15-17). İlk doğanların özel bir şekilde kendisine ait olduğunu belirten RAB, ardından şöyle devam eder: “Mısır'da ilk doğanların hepsini yok ettiğim gün, İsrail'de insan olsun hayvan olsun bütün ilk doğanları kendime ayırdım. Onlar benim olacak. Ben RAB’bim” (Say. 3:13). Tüm bunlar İsrailli ilk doğan erkeklerin özel bir yolla RAB’be ait olduklarını bildirmesinin yanında, Tanrı tarafından kutsal kılındıklarını da gösterir. Bu nedenle, ilk doğan erkeklerin yerine bu kez Levililer, diğer İsraillilerden üstün olarak kutsal bir konuma sahip olmuştur. Böylelikle diğer tüm İsrailliler arasından Levililer ayrılmış ve onlara Tanrı’nın yaşayacağı yer olan Buluşma Çadırı ile ilgili özel sorumluluklar verilmişti (krş. Say. 3:40-51; 8:5-26).

İlk doğan erkeklerin sahip olduğu özel statü, Tanrı’nın onları ölümden fidyeyle kurtarmasından kaynaklanır. Mısırdan Çıkış metni onların ölümden kurtarıldığından açıkça söz etmese de, bu 13:11-16’da ima edilmiş gibi görünmektedir. Her ilk doğan erkek, insan ya da hayvan ayrımı olmadan Tanrı’ya aittir çünkü Tanrı onları ölümden kurtarmıştır. Bunun ışığında, Yaratılış 3’teki Adem ve Havva’nın Aden Bahçesi’nden kovulma anlatısını hatırlayabiliriz. Cennetten kovulma olayı hem ölüm cezası (Tanrı’dan ayrılma) hem de kraliyet ve kâhinsel bir makamın kaybıyla ilişkilidir. Fısıh’ın sonucunda olarak ölüm alt edilmiş ve kutsallık İsraillilere verilmiştir.

Eski Antlaşma Değerlendirmesi

İsraillilerin Mısır’dan ilahi kurtulmalarının doruk noktası Fısıh ve onunla ilgili olaylardır. Gelecek nesiller bu eşi benzeri olmayan olayı unutmayacaklardı. Bu olay RAB’bin İsrail halkını seçilmiş kutsal halk olarak belirleme sürecinin başlangıcıydı. Sonraki nesiller için Fısıh ile ilişkili olaylar ve fikirler, Tanrı’nın kurtarışının paradigması olarak anılacaktı: Baskıcı ve zorba bir otoritenin alt edilişi, ölümden fidyeyle kurtuluş ve kutsal makamın iadesi….

Yeni Antlaşma Bağlantıları

Yeni Antlaşma’daki en temel kurtarıcı olay olan İsa’nın çarmıha gerilişi, çeşitli yollardan Eski Antlaşma döneminin en büyük kurtarış olayı olan Fısıh ile bağlantılıdır. İlk olarak dört Müjde’nin her birini, Yeruşalim’de Yahudiler Mayasız Ekmek Bayramını kutlar ve Fısıh’ı anarken, İsa’nın nasıl çarmıha gerildiğini anlatır. İkinci olarak, Yeni Antlaşma’nın ilk üç bölümü (Matta, Markos ve Luka, yani “synoptik müjdeler”) son akşam yemeğini bir Fısıh yemeği olarak tarif eder (Mat. 26:17; Mar. 14:12; Luk. 22:7-8) ve İsa’nın sözleri ile yaptıklarının özel önemini vurgular. İsa’nın öğrencileriyle birlikte yediği bu son yemeği daha sonra RAB’bin Sofrası olarak anılacaktır (1. Kor. 11:23-33). Üçüncü olarak, İsa’nın ölümü Fısıh kurbanı olarak benzetilecektir. Yuhanna’da İsa’nın kemiklerinin kırılmadığı için Fısıh kurbanına benzediği ima edilir (Yu. 19:36; krş. Çık. 12:46). Bu bağlantı 1. Korintliler 5:7’de daha açık bir şekilde gösterilir: “Çünkü Fısıh kuzumuz Mesih kurban edildi.” Dördüncü olarak, kefaret, arınma (temizlenme) ve kutsal kılınma kavramlarının hepsi Yuhanna’da “Dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı kuzusu” olan İsa’nın ölümüyle ilişkilendirilir (Yu. 1:29; krş. 1:36). Ayrıca Yuhanna ölümden fidyeyle kurtulma ile günahın ve şeytanın köleliğinden özgür kalma temalarına da dikkat çeker. Tüm bunlar İsa Mesih’in merkezinde olduğu yeni bir Mısırdan Çıkış temsili ile güçlü Fısıh’ın tipoloji yansıtır.5 Son olarak, her ne kadar başka yorumlar mümkün olsa da, 1. Petrus 1:18-19 da muhtemelen İsa’nın ölümünü Fısıh kurbanı ile ilişkilendirmektedir.

Yeni Antlaşma’da açıklanan İsa’nın ölümü ile Fısıh arasındaki ilişikiye yönelik zorlayıcı bir nokta fark etmeliyiz. Eski Antlaşma’da Fısıh kurbanı her zaman Fısıh yemeğinin yenmesinden önce sunulurdu. Ama Yeni Antlaşma’da bunun tam tersi yapılmıştır. Fısıh yemeği İsa o akşam çarmıha gerilmeden önce yenmiştir. Bununla ilgili bir açıklama Son Akşam Yemeğinin yalnızca bir hazırlık yemeği olduğu ve gerçek Fısıh töreninden önce yendiği şeklindedir. Bu akla yatkın bir açıklama olsa da, Yeni Antlaşmanın ilk üç bölümünün bu yemeğin hazırlığıyla ilgili betimlemelerini göz önüne alırsak, bunun Fısıh yemeğinden başka bir yemek olduğunu düşünmek oldukça zorlaşır.

Yuhanna Fısıh kurbanlarının kesildiği ve İsa’nın çarmıha gerildiği zamanların aynı olduğunu tam olarak söylemez. Bunu alternatif bir çözüm yolu olarak görebiliriz. Belki de Yuhanna İsa’nın Fısıh kurbanlarının sunulduğu günün ertesinde çarmıha gerilişinde bir sorun görmemiştir. Yuhanna için önemli olan şey zamandan ziyade onun ölüm şekli ve amacıdır.6

İsa’nın çarmıha gerilişi ve Fısıh arasında bağlantı kurarak ilk Mesih İmanlıları, İsa’nın ölümünün kurtarıcı doğasına dikkat çeker. Esas Fısıh kurbanı gibi, onun ölümü ile insanların günahlarının bedeli ödenmiş, kanı iman edenleri arındırıp paklamış, bedeni Rab’bin Sofrasında onu yiyenleri kutsal kılmıştır. Pavlus bunu 1. Korintliler 10:14-22’de üstü kapalı olarak belirtir. İmanlıların yediği ekmeğin ve içtiği şarabın İsa Mesih’in bedenini ve kanını temsil ettiğini söyleyerek, onun kurbanına katıldığımızı vurgular (krş. Yuhanna 6:53-56). İsa’nın günahlarımızın bedeli olarak ölmesinin bir sonucu olarak, onu izleyenler kutsal kılar ve yetkinleştirilirler (krş. İbr. 10:1, 10, 14; 13:12).


1 İbranice śeh (Çık. 12:3-5) kuzu ya da oğlak anlamına gelir. 1 Kor 5:7’deki ‘Fısıh kuzumuz’ belki daha iyi sadece ‘Fısıh’ şeklinde tercume olması gerekir.

2 “Ölüm Saçan”ın (12:23) kimliği Mısırdan Çıkış’ta açıklanmamıştır. Bu yüzden bu ifadenin daha iyi bir çevirisi “Tanrı ölümün evlerinize girmesine izin vermeyecek” şeklinde olabilir.

3 Çık. 12:40-41 İsraillilerin Mısırda 430 yıl boyunca yaşadıklarını belirtirken (krş. Gal. 3:17), Yar. 15:13 İbrahim’in torunlarının 400 yıl baskı altında kaldıklarını ima eder (krş. Elç. 7:6). Daha uzun olan 430 yıllık süreç, Yusuf zamanında Mısır’a ilk varıldığında yaşanan barış dönemini de kapsadığı yönünde yorumlanabilir. Ama bu yorum Yusuf’un ailesi ile Mısır’da bir araya geldikten sonra 71 yıl yaşadığı gerçeği ile çakışır. Bu gerçeği temel alırsak kölelik döneminin 359 yıldan daha fazla sürmemesi de gerekir (430-71=359). Tüm bunların arasını bulmak adında, Yar. 15:13’teki 400 yıl ifadesinin sadece yuvarlak bir rakam, bir de önceki cümleye atfen söylendiğini düşünebiliriz: “senin soyun yabancı bir ülkede, gurbette yaşayacak.” Belki de 400 ile kastedilen baskı dönemi değil, orada yaşadıkları zamanın tamamıdır.

4 Harun ve oğullarının kâhin olarak adanmasıyla ilgili daha geniş bilgi için bkz. 10. bölüm.

5 Krş. P. M. Hoskins, “Deliverance from Death by the True Passover Lamb: A Significant Aspect of the Fulfillment of the Passover in the Gospel of John,” JETS 52 (2009): 285-99; a.g.e. “Freedom from Slavery to Sin and the Devil: John 8:31-47 and the Passover Theme of the Gospel of John,” TJ 31 (2010): 47-63.

6 Yuhanna İsa’nın ölümünün zamanlamasının gerçekten Eski Antlaşma’daki Fısıh kurbanının düzenlemelerini yerine getirdiğini inanıyor olabilir. Bu gözlem Yeni Antlaşma dönemindeki Fısıh kutlamasının zamanının Eski Antlaşma’da geçen talimatlara göre farklı olduğuna dayalıdır; bu da günün başlangıcının nasıl sayıldığı konusunda bir değişikliğe dayanıyordu. Eski Antlaşma’daki orjinal Fısıh talimatları günün güneşin doğmasıyla başladığını söyler ama M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren Yahudiler günün güneşin batışıyla başladığı Babil sistemini kullanıyorlardı. Bu değişiklik Fısıh kurbanının zamanı ile ilgili önemli bir farklılık yaratmış olabilir.

Yuhanna İsa’nın çarmıha gerilişinin “Fısıh’a hazırlık yapılan gün” gerçekleştiğini söyler (19:14; krş. 19:31) ve sonraki gün “özel bir şabat” olacaktır (19:31). Bu özel Şabat açıkça Mayasız Ekmek Bayramının ilk gününü işaret eder. Bu özel Şabat’ın normal Şabat ile aynı güne denk geldiğini düşünürsek (ör: cumartesi günü), o zaman İsa’nın Cuma günü Mayasız Ekmek Bayramı’nın başlangıcından hemen önce çarmıha gerildiği sonucuna varabiliriz. Yeni Antlaşma zamanında gün güneşin batışıyla başladığı için, Cuma günü güneşin batmasıyla birlikte Mayasız Ekmek Bayramının ilk günü başlar (ayın on beşinci günü). Eğer Fısıh yemeği ayın on dördüncü gününün akşamında yenseydi bu Perşembe akşamı olacaktı (Yeni Antlaşma’nın ilk üç kitabında ima edildiği gibi). İsa ve öğrencilerinin yaşadıkları zamanın geleneğini uyguladıklarını ve Fısıh yemeğini Perşembe akşam yediklerini varsayabiliriz.

Eğer Fısıh yemeğinin zamanı Eski Antlaşma kurallarına göre belirlenseydi, o kurallara göre gün güneşin doğumuyla başladığı için şöyle bir senaryo oluşacaktı: Gün güneşin doğuşuyla başladığı için Mayasız Ekmek Bayramı’nın ilk günü (ayın on beşinci günü) Cumartesi gününe denk gelecekti, Cuma akşamına değil. Fısıh kurbanı Cuma öğleden sonra sunulacak ve Cuma akşamı yenilen yemekle birlikte yenilecekti (ayın on dördüncü gününün akşamı). Yuhanna belki İsa’nın Cuma günkü ölümünün, Mısırdan Çıkış’taki Fısıh talimatlarına tamamen uygun olduğunu görmüştü.