Sadukiler: Çoğunlukla üst tabakadan seçkin kâhinlerin oluşturduğu Yahudi dinsel topluluk. Hem ölülerden dirilişi, hem meleklerin varlığını (Elç.23:8; Mar.12:18-27) hem de Yasa’yı bütünlemesi gereken sözlü aktarmaları yadsıyorlardı.
Ferisiler: Orta tabakadan olan Yahudi dinsel topluluk. Ruhban sınıftan olmayan bu akım, tapınakta hizmet eden ve gerçekte yalnızca kâhinler için geçerli olan, Yasa’nın bildirdiği arınma kuralları uyarınca yaşamak konusunda tüm halkı yönlendirmek istiyordu. Halk Yasa’yı tümden tutmakla kalmayacak, tersine sözlü aktarılan yorumlarını ve Yasa’nın uygulamalarını da yerine getirecekti. Ferisilerin kanısına göre, Mesih’in gelip halkı kurtarabilmesi için, bu şekilde paklanmış ve kutsal kılınmış bir halk önkoşuldu. Ferisiler ölülerin dirilişine ve meleklere inanıyorlardı (Elç.23:8).
İsa, Ferisiler’i ikiyüzlülük ve kibirlilikleri dışında, her şeyden önce kendi ekledikleri törelerle bile bile Tanrı yasasının gücünü ortadan kaldırmakla suçluyordu (Mat.23; Mar.7:1-13).
Din bilginleri, Kutsal Yasa öğretmenleri: Çoğunlukla Ferisiler’den olan Yahudi tanrıbilimciler. Görevleri Yasa’yı araştırmak ve yorumlamaktı, bununla birlikte yorumları Yasa’nın kendisi gibi bağlayıcı olarak görülüyordu (krşl. Gal.1:14; Mar.7:3). Din bilginleri kendilerini ve görevlerini Ezra’nın geleneğine dayandırıyordu (Ezr.7:6,10,25).
Samiriyeliler: Asurlular’ın Kuzey Krallığı’nı ele geçirmesinin ardından (İ.Ö. 722) ortaya çıkan, etnik ve dinsel açıdan karışık bir halk: Sürgüne götürülmeyen İsrailliler ve Asurlular’ın yeni yerleştirdikleri halkların karışımıyla Samiriye halkı oluştu (2Kr.17:24-41). Sürgünden geri dönen Yahudiler (İ.Ö. 538’den itibaren) Samiriyeliler’i İsrailli olarak tanımadı ve bu nedenle tapınağın yeniden inşaasına katılmalarına izin verilmedi (Ezr.4:1-5). İsa’nın yaşadığı dönemde dindar Yahudiler Samiriyeliler’i ve topraklarını hor görüp uzak durdu (Yu.4:9), çünkü sadece Musa’nın beş kitabını (özel bir derleme) Kutsal Yazı olarak kabul ediyorlardı ve Siyon Dağı’ndaki Tapınak’ta değil, Gerizim Dağı’nda kendi tapınaklarında ibadet ediyorlardı (Yu.4:20).
Mesih/Hristos: Mesih İbranice’den gelir ve “Meshedilmiş” anlamını taşır, “Hristos” sözcüğünün Grekçe karşılığıdır. Bu ünvan, kökeninde Tanrı tarafından çağrılan ve görevi kapsamında İsrail’in meshedilen krallarına ait bir ünvandır (Örnek: 1Sa.12:3). 2.Samuel 7:11-16’da Tanrı tarafından Davut’a verilen tanrısal vaat uyarınca, İsrail İsa’nın yaşadığı dönemde ülkeyi işgalci Roma egemenliğinden kurtaracak, onları parlak yeni bir çağa iletecek ve tüm dünyaya egemen kılacak bir “Davut Oğlu” bekliyordu.
İsa çağdaşlarının bu beklentisini düzeltiyor: İşgalci Roma egemenliğinden kurtaran, siyasal zafere sahip Mesih olarak gelmek yerine (Yu.18:36-37), günah ve suç egemenliğinden kurtaran (Mat.26:28), acılar çeken Mesih olarak geliyor (Mar.8:27-33). İsa’nın şimdi de sahip olduğu gizlideki görkemli görünümü (Mat.28:18; İbr.2:8), ancak ikinci gelişinde herkesçe görülür olacaktır (Mar.14:61-62).
İsa ortaya çıktığında, yaşadığı dönemin Mesih’e ilişkin yaygın beklentilerine uymadığından çok az kişi tarafından Mesih olarak kabul edildi.
İsa’nın döneminde birçok kişi ayaklanarak Mesih oldukları iddiasıyla ortaya çıktığından ve işgalci Roma’ya karşı halkı kışkırttığından (krşl. Elç.21:38), Romalı makamlar bu ünvanla ortaya çıkanlara karşı bu bağlamda aşırı tepki gösteriyordu. Bu nedenle Yahudi önderler İsa’yı Roma valisi Pilatus önünde siyasi-devrimci Mesih olarak şikayette ve O’nun çarmıha gerilmesi konusunda başarılı oldular (Mat.27:1-2, 11-26).