Deizmden Mesih’e


Deizm tek Tanrı’ya inanıp ancak hiçbir dini kabul etmeyen görüştür. Deizmde herşeyi başlatan, evreni bir saat gibi kuran, tasarımlarıyla varlıkları meydana getiren bir Tanrı inancı vardır. Ancak bu Tanrı şimdiki zamana karışmaz, kişisel değildir ve asla vahiy aracılığıyla bir din oluşturmamış ya da insanlı-ğa hitap etmemiştir.

Deizme göre Tanrı tüm evreni başlangıçta yarattı ve bir daha asla yaratılışa müdahale etmedi. Bu yüzden deistler Kutsal Kitap’ta ve özellikle İncil bölümünde geçen mucizelere, Kutsal Ruh’un vahiy yoluyla peygamberlere esinlemesine ya da Tanrı’nın beden alarak insanlık tarihine müdahelesine inanmazlar.

Deizmde esas olan doğayı gözlemleyerek Tanrı’nın varlığına ve bazı sıfatlarına ulaşmak, anlamaktır. Bunlar yalnızca tek bir Tanrı’nın varlığına doğal işaretlerdir ama bu görkemli Tanrı’nın insanlığa ulaşmak ya da hitap etmek isteyebileceğini kabul etmezler.

Deizmin kaynağı olarak mantık ve doğa gös-terilir. Deistler ¨iman¨ kavramına da karşıdırlar ve ¨bir tasarımcının olduğu zaten gözler önün-dedir, aklımla bunu görüyorum. Bu yüzden bir Tanrı’ya iman etmem gerekmemektedir.¨ diyerek Voltaire’e dayandırdıkları bir Tanrı görüşleri vardır.

Deizmin ortaya çıkışının ya da kuvvetlen-mesinin birçok nedenleri vardır. Özellikle teist (tek Tanrılı inançlar - Semavi dinler; İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık) inançtaki bir kısım din adına yaptıkları yanlışlar ya da zulümler yüzünden etkiye tepki olarak güçlenmiştir. Bugün toplumumuzda da bunun örneklerini görüyoruz.

Deizme yönelen insanlara yapacağımız en önemli 2 uyarı şunlar olacaktır:

İlk olarak; Kutsal Kitap (Tevrat-Zebur-İncil) ve Kutsal Kitap’ın İncil bölümü tarihsel olarak içeriği kesinlikle muhafaza edilmiş ve Tanrı Oğlu İsa Mesih’in nasıl mucizelerle ortaya çıktığı ancak çarmıhta durdurulduğu ama Tanrı gücüyle 3. gün ölümden dirildiği, birinci ağızdan tanıkların aktarımlarıyla, hayatlarını ortaya koyarak günümüze kadar etkisini sürdürerek gelmiştir. İncil bir takım teolog (ilahiyatçı) tarafından bir yerde oturup bir din oluşturmak için yazılmış, bir öğretiler ya da kurallar yumağı olan bir şeriat, bir din değildir. Aksine bizi diri Tanrı’ya cesaretle yaklaşmaya çağıran, maddi dünyanın perde arkasındaki ruhsal Tanrı’yla şimdiki zamanda bir sevgi ilişkisine çağıran bir kitaptır.

Tüm Kutsal Kitap boyunca, ilk kitap olan Tevrat’ın Yaratılış bölümünden itibaren Tanrı’nın nasıl evreni, dünyayı ve ilk insanı yaratıp, onlarla bir ilişki içersinde olduğunu, günahlarımız yüzünden Kutsal Tanrı’dan ayrıldığımızı ve Tanrı’nın çağlar boyunca nasıl bu günah sorununa karşı çözüm mücadelesi içersinde olduğunu okuyoruz. Tanrı güvenilir ve sevecendir, kapısını çalanlara o kapıyı en güzel şekilde açacaktır.

İkinci olarak; evet doğa bizlere perde arkasında muhteşem bir Tasarımcı’nın oldu-ğunu söylüyor. Bu Yaratıcı’nın muazzam bir ilmi ve kudreti olduğunu gözlemlediğimiz gibi aynı zamanda herşeyde bir amacı olduğunu, her şeyde bir bakıma insanı esas ve muhatap aldığını, insana karşı çok lütufkâr, cömert ve sevecen olduğunu da gözlemliyoruz. O zaman bu Yaratıcı’nın insanlığa peygamberler ve Biricik Oğul, bizzat beden almış Tanrı Kelamı olan İsa Mesih aracılığıyla seslenmesi gayet doğal değil midir? İnsanlığın en son ve büyük düşmanı olan ¨ölüm¨ gerçeğine karşılık, bizleri uyarmak ve çıkış yolunu göstermek bu muazzam Tasarımcı’dan beklememiz doğal değil midir?

Kutsal Kitabı yakından inceleyenler görecek-lerdir ki, Tanrı gerçekten insanlığı sevmektedir ve kendisiyle bir aile olabilmemiz, O’na ¨Baba, Babacığım¨ diye seslenebilmemiz için gökler-deki Biricik Oğlunu gönderdi ve barışımız için O’nu feda etti. O bize lakayt kalmadığı gibi bizim de O’na lakayt kalmamız gerekir.


İncil Yuhanna 3: 16 “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. 17 Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.


İncil Romalılar 1: 18 Haksızlıkla gerçeğe engel olan insanların bütün tanrısızlığına ve haksızlığına karşı Tanrı'nın gazabı gökten açıkça gösterilmektedir. 19 Çünkü Tanrı'ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Tanrı hepsini gözlerinin önüne sermiş-tir. 20 Tanrı'nın görünmeyen nitelikleri –sonsuz gücü ve Tanrılığı– dünya yaratılalı beri O'nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmek-tedir. Bu nedenle özürleri yoktur. 21 Tanrı'yı bildikleri halde O'nu Tanrı olarak yüceltmediler, O'na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü.