Bu da bizi yeniden vergi görevlisine döndürür. Tanrı’nın insan kalbi hakkında bütün söyledikleri aklımızda olarak, bu adamın günahını itiraf etmesinin sadece Tanrı’yı haklı çıkardığını, Tanrı’nın kendisi hakkında söylediklerinin doğru olduğunu itiraf ettiğini görüyoruz. Belki Ferisi gibi eskiden Tanrı’nın insan hakkında söylediklerinin kendisi için geçerli olmadığını düşünüyordu. Ama Kutsal Ruh ona hayatında Tanrı’yı haklı çıkaracak şeyler göstermişti ve o da kırılmıştı. Bütün söylediklerinden ötürü Tanrı’yı haklı çıkartmakla kalmıyor aynı zamanda Tanrı’nın kendisini yargılayıp cezalandırmasını da haklı çıkarıyor. Nehemya’nın duası onunki de olabilirdi: “Başımıza gelen bütün olaylarda sen hep adil davrandın, doğru olanı yaptın, bizse kötülük yaptık.’31
Günahlarımızı gerçekten itiraf etmek, gerçek kırıklık böyle olur. Günahımın bir hata, kazayla yaptığım bir şey, kalbime tamamen yabancı bir şey olmadığını itiraf etmektir (Ben aslında böyle şeyler düşünmem ve böyle şeyler yapmam!), ama gerçek “Ben’i ortaya çıkaran bir şeydir; bu beni Tanrı’nın olduğumu söylediği gibi gururlu, korkunç, kirli şey olduğumu gösteriyor; bu tür düşünceleri aklıma getirmek ve bu tür şeyler yapmak tam bana göredir. Davut, “Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim, senin gözünde kötü olanı yaptım, öyle ki, konuşurken âdil, yargılarken hatasız olasın.”32Öyleyse Tanrı bize bunu yapmamız gerektiğini söylediğinde bu tür itiraflar yapmaktan korkmayalım, ve bunun İsa’yı hayal kırıklığına uğratacağını düşünelim. Bunun tam tersi doğrudur, çünkü Tanrı bu tür itiraflar aracılığıyla yüceltilir; çünkü O’nun haklı olduğunu bildirmiş oluruz. Bu bizi Mesih’teki zaferi yeni bir şekilde yaşamamıza neden olur, çünkü, “İçimde, yani doğal benliğimde iyi bir şey bulunmadığını biliyorum”33 ve bu da bizi kötü benliklerimizi kutsal yapmaya çalışmayı bırakıp kutsallığımız olarak İsa’yı almamızı ve O’nun hayatını da kendi hayatımız olarak alacağımız bir yere getirir.