Evlerimizdeki ikinci kusur, birbirimize yeteri kadar sevgi göstermememizdir. “Böyle bir şey bizim evimiz için söz konusu değil. Ben ve eşim kadar birbirini seven iki insan daha bulunamaz” diyen biri çıkabilir.
İncil’den gerçek sevginin nasıl olması gerektiği hakkında bir bölüm okumak istiyorum. Sonuna geldiğimizde aynı şeyi söyleyip söyleyemeyeceğinizi merak ediyorum.
Sevgi sadece bir duygu ya da bir arzu değildir. İncil: 1.Korintliler 13’cü bölüm onun ne olduğunu bize açıklar. Ölçüt olarak bu bölümü alırsak gerçekte ne kadar az sevgimiz olduğunu anlayacağız.
Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğü anmaz.
Evlerimizde bu ölçüte nasıl erişiyoruz? Ne kadar sık bir biçimde bunun tam tersini yapıyoruz?
Sık sık birbirimize sabırsız davranırız ve hatta cevap verirken ve gösterdiğimiz tepkilerde kabalaşırız.
Evde kıskançlık da olabilir. Bir kadın ya da eşi, eşinin yeteneklerini hatta ruhsal alanda ilerlemesini kıskanabilir. Anne babalar çocuklarını kıskanabilirler ve kardeşler arasında da büyük kıskançlıklar söz konusu olabilir.
Ayrıca “kaba davranmaz” demek, nazik davranır demektir. Buna ne demeli? Nezaket, küçük şeylerde sevgi göstermek demektir, ama tökezleyip düştüğümüz konular zaten küçük şeylerdir. Evde bütün bunları yapabileceğimizi düşünürüz.
Ayrıca ne kadar gururlu ve şımarığız. Bu birçok yolla ortaya çıkabilir. Her şeyin en iyisini kendimizin bildiğini düşünürüz; bir şeyin kendi istediğimiz biçimde yapılmasını isteriz, dırdır ederiz, yönetmeye çalışırız ve bu şekilde davranmak birbirimizi küçük görmemize yol açar. Ona karşı üstünlük taslamamız kendimizi ondan üstün görmemize yol açar. Sonra eğer kalplerimizin derinliklerinde birisini küçümsediğimizde, onu her şey için suçlarız—buna karşın sevdiğimizi düşünürüz.
Ya “kendi çıkarımızı aramak?” Bu da bencillik değil midir? Günde birçok kereler kendi istek ve çıkarlarımızı karşımızdaki kişininkilerin önüne koyarız.
Ne kadar da kolay öfkeleniriz! Karşımızdaki insanda gördüğümüz bir şey bizi ne kadar da çabuk sinirlendirir. Karşımızdaki kişinin yaptığı ya da yapmadan bıraktığı bir şeyden ötürü düşündüğümüz o kötü düşünceyi ve içerleme duygusuna ne kadar sık izin veririz. Buna karşın evimizde hiçbir sevgi sorunu olmadığını iddia ederiz. Bu tür şeyler her gün olur ve bunları kötü bir şey olarak görmeyiz. Bütün bunlar sevginin zıttı olan şeylerdir ve sevginin zıttı da nefrettir. Sabırsızlık nefrettir, haset nefrettir, gurur ve inatçılık nefrettir, bencillik, sinirlilik ve içerleme de nefrettir! Ve nefret günahtır. “Işıkta olduğunu söyleyip de kardeşinden nefret eden hâlâ karanlıktadır” (İncil: 1. Yuhanna 2:9). Bütün bunlar birçok gerginliklere neden olur, insanlar arasına duvarlar örer, aralarında kavgalar çıkarır ve hem Tanrı ve hem de karşımızdakiyle paydaşlık içinde olmamız imkânsız hale gelir.