Binlerce yıl önce, dünyada var olan gelmiş geçmiş en güzel bahçenin içinde bir adamla bir kadın yaşardı. Yaratıcılarının benzerliğinde yaratılmışlardı ve sadece O’nu yarattıklarına ve birbirlerine göstermek ve böylece günün her anında O’nu yüceltmek için yaşarlardı. Yaratıcının önündeki yaratık konumlarını alçakgönüllü bir biçimde, kendilerini O’na tamamen teslim edip O’nun iradesine boyun eğerek kabul etmişlerdi. Kendi iradelerini her zaman O’na teslim ettiklerinden ve kendileri için değil O’nun için yaşadıklarından birbirlerine de tamamen bir teslimiyet içinde yaşıyorlardı. Böylece o güzel bahçedeki ilk evde sadece Tanrı’yla değil birbirleriyle de mutlak uyum, huzur, sevgi ve birlik içindeydiler.
Sonra bir gün uyum bozuldu, çünkü merkezi Tanrı olan eve yılan ve onunla birlikte de günah girdi. Bunun üzerine onlar hem Tanrı, hem de birbirlerine karşı güvenlerini yitirdiler. Artık bir daha Tanrı için yaşamadılar, yaşayamadılar. Her biri kendisi için yaşamaya başladı. Tanrı ve birbirleri için yaşamadıklarından ötürü her biri kendisinin tanrısı oldu. Artık orada huzur, uyum, sevgi, birlik ve güven yoktu. Bunların yerini anlaşmazlık, sevgisizlik, kin, güvensizlik kısaca günah almıştı.