Ama bazen Yol’dan çıkabiliriz ve çıkıyoruz da, çünkü Yol dar. Küçücük bir yanlış adım attığımızda yoldan çıkıp karanlıktayız. Bunun nedeni her zaman yeterli itaati göstermediğimiz bir yerler olduğu ya da her şeyi Tanrı’nın yapmasına izin verecek kadar zayıf olmayı başaramadığımızdır. Şeytan her zaman yolun kenarındadır, bize seslenir ama bize dokunamaz. Ama kendi irademizle onun sesini dinleyebiliriz. Bu günahın ve İsa’dan uzaklaşmanın başlangıcıdır. Bazen birisine bazen de Tanrı’nın Kendisine karşı dik başlı olduğumuzu görürüz. Bazen kıskançlık ya da içerleme içimizi doldurur. Hemen yolun kenarından düşeriz, çünkü temiz olmayan hiçbir şey Yol’da yürüyemez. Bardağımız kirlenir ve taşmayı bırakır ve Tanrı’yla olan huzurumuzu kaybederiz. Hemen Yol’a dönmezsek kenardan daha da aşağılara düşeriz. Geri dönmemiz gerekir. Nasıl mı? Yapılacak ilk şey, Tanrı’ya düşmemize neden olan şeyin ne olduğunu sormaktır ve görebilmemizi sağlaması sık sık zaman isteyen bir şey olduğu halde O bunu bize gösterecektir. Belki birisi sinirime dokundu ve kızdım. Tanrı, önemli olanın karşımdaki kişinin yaptığı değil, benim ona gösterdiğim tepki olduğunu görmemi ister. Eğer kırılmış olsaydım kızmayacaktım. Bu yüzden Yol’a özlemle bakarken yeniden Rab İsa’yı, sinirlenmenin ne kadar çirkin bir şey olduğunu ve İsa’nın beni sinirli olmaktan kurtarmak için öldüğünü görürüm. Ellerim ve dizlerimin üzerinde yeniden Yol’a tırmanırken temizlenmek için yeniden O’na ve Kanı’na gelirim. İsa bardağımı yeniden doldurmak için orada beklemektedir. Haleluya! Yol’un neresinden ayrılmış olursanız olun, her zaman O’nun sizi yeniden Kendisine gelip kırılmaya çağırdığını ve Kanın sizi temizlemek için her zaman orada olduğunu göreceksiniz Günah yaşamımıza girdiğinde onu ne yapacağımızı bilmek Yolun büyük sırrıdır. Sır, günahı her zaman çarmıha götürmek, orada onun ne kadar günahlı olduğunu görmek, sonra da onu Kan’ın altına koyup yok olduğuna inanmaktır.
Bu yüzden Yol boyunca gerçek sınav, bardaklarımızın taşıp taşmadığı, kalplerimizde Tanrı’nın huzurunun olup olmadığı, diğer insanları sevip onlarla ilgilenip ilgilenmediğimizdir. Bunlar Yol’un barometreleridir. Eğer bunlar bozulursa yaşamlarımızın bir yerlerine günah—düşünce ya da davranışlarımızda, fazla hassaslıkta, alınganlıkta kendimizi savunmada, kendimizin fazla farkında olmakta, utangaçlıkta, ihtiyatta, endişe, korku ve bu tür şeylerde kendimize acımak, kendi arzularımızı yerine getirmeye çalışmak ve kendi zevklerimize düşmek gibi bir günah girmiş demektir.