Tepenin üzerinde, çarmıh ciddi ve uyaran bir şekilde Yol’a bekçilik eder. Çarmıh orada zamanı ve insanları birbirinden ayıran olarak durmaktadır. Çarmıhın altında alçak bir kapı vardır, o kadar alçaktır ki, insanın oradan geçebilmesi için eğilip emeklemesi gerekin Yol’a tek giriş bu kapıdandır. Yolumuzda ilerlemeyi istiyorsak bu kapıdan geçmeliyiz. Bu kapıya Kırık Olanların Kapısı denir. Sadece kırılmış insanlar Yol’a girebilirler. Kırılmış olmanın anlamı, “Ben değil, İsa” tutumunda olmaktır. Her birimizin içinde gururlu ve dik başlı bir “ben” vardır. Dik başlılık Aden Bahçesi’nde başlarını her zaman Tanrı’nın isteğine eğmiş olan Adem’le Havva’nın dik başlılık edip bağımsız olmayı seçtikleri ve “tanrılar gibi” olmaya çalıştıklarında başlamıştır.
Tanrı, Kutsal Kitap’ın bütünü boyunca halkının da aynı şekilde dik başlı olduğunu söyler. Aynı şey bizim yaşamlarımızda da görünür. Katı ve bükülmez kişilerizdir. Fazla hassasızdır ve hemen inciniriz. İçerleriz ve kolay kolay bağışlamayız. Kendi zevklerimize düşkünüzdür ve bu da insanı sık sık günaha sürükleyebilen bir şeydir. Bunlar ve daha birçoklarının her biri, içimizdeki bu gururlu benlikten kaynaklanır. Eğer biz orada olmasaydık ve orada bizim yerimize Mesih olsaydı, bu tür tepkilerimiz olmazdı. Yola girebilmeden önce, dik başlı benliğin yerine Mesih’in egemen olabilmesi için Tanrı’nın onu eğip kırması gerekir. Kırılmış olmanın anlamı Tanrı ve insanların önünde hiçbir hak talep etmememizdir. Bu da sadece haklarımı O’na teslim etmem değil, cehennemi hak etmiş olmaktan başka bir hakkım olmadığı anlamına gelir. Bir hiç olmak ve zaman, para, mal mülk ya da konum gibi hiçbir şeye benim dememek anlamına gelir.
Kendi isteklerimizin kırılıp O’nun isteklerine dönüşmeleri için, Tanrı bizleri Çarmıh’ın altına getirir ve orada bize gerçek kırıklığın ne olduğunu gösterir. İsa yaralı el ve ayakları, sevgi dolu yüzünün dikenlerle taçlandığını ve günah bardağımızın içindekileri dipteki tozlularına kadar içerken, “Benim değil senin istediğin olsun” diyenin kırıklığının bütünlüğünü görürüz. Bu yüzden kırık olmanın yolu O’na bakmak ve O’nu çarmıha çivileyenin günahımız olduğunu anlamaktır. O zaman bizim yerimize ölenin sevgisi ve kırıklığını göreceğiz ve kalplerimiz tuhaf bir şekilde eriyecek. İsa için kırılmayı isteyecek ve bunun için dua edeceğiz.
Ah, kendimden kurtulabilsem, sevgili Rab,
Ah, kendimi sende kaybedebilsem.
Ah, artık ben, ben olmasam da
İçimde yaşayan Mesih ben olsa.
Ve bazılarımız Tanrı’nın bizi kırması için ettiğimiz dua kadar başka hiçbir duayı bu kadar hızlı yanıtlamadığını görmüşüzdür.