Tanrı ve insanla gerçek paydaşlık içinde olmanın tek yolu her ikisine karşı da dürüst bir şekilde yaşamaktır. “Ama kendisi ışıkta olduğu gibi, biz de ışıkta yürürsek, birbirimizle beraberliğimiz olur.” Işıkta yürümek, karanlıkta yürümenin tam tersidir, Spurgeon, vaazlerinin birinde bunu “tanımak ve tanınmaya” razı olmak olarak tanımlar. Tanrı için bunun anlamı, kendimiz hakkındaki gerçeği tam olarak bilmeye istekli olmamız ve bu konuda Kutsal Ruh’un söylediklerine açık olmamız demektir. Vicdanımız bize bu konuda ilk acı vermeye başladığında eğiliriz. Tanrı’nın bize günah olarak gösterdiği her şeyi günah olarak ele alırız—-hiçbir şeyi saklayıp mazur göstermeyiz. Işıkta bu şekilde yürüyüş yaşamlarımızdaki günahı gitgide daha fazla ortaya çıkartır ve daha önce günah olmadığını düşündüğünüz şeylerin de günah olduğunu görürsünüz. Bu yüzden bu yola başlamayı istemeyebilir ve gerçekleri saklama konusunda ayartılabiliriz. Ama ayet şu değerli sözleri içerir, “O’nun Oğlu İsa’nın kanı bizi her günahtan arındırır.” Tanrı’nın ışığının günah olarak bize gösterdiği her şeyi itiraf edip Kan Pınarı’na götürebiliriz ve o şey Tanrı’nın huzurundan ve kalplerimizden yok olur. Değerli kanın gücü sayesinde kardan beyaz olabiliriz; ve böylece sürekli ışıkta kalıp Kan’la temizlenerek Tanrı’yla beraberliğimiz olur.
Ama burada bize vaat edilen beraberlik, sadece Tanrı’yla olan değil aynı zamanda “birbirimizle” de beraberliktir. Ve bunun gerçekleşebilmesi için kardeşimizle de ışıkta yürümemiz gerektir. Her durumda, Tanrı’yla “açık” olup kardeşimizle “karanlıkta” olamayız. Bunun anlamı, kendimiz hakkındaki gerçekleri Tanrı’dan olduğu kadar kardeşimizden de öğrenmeye kazı olmamızdır, Kardeşimizin ışığı üzerimize tutmasına (ve bizim de aynı hizmeti kendisine yapmaya razı olmamız gerek) ve hayatımızda en yüksek değerlere erişmeyen noktalar hakkında bizi sevgiyle uyarma sına hazır olmalıyız. Sadece bilmeye değil, gerçekten ne olduğumuzun bilinmesine de razı olmalıyız. Bunun anlamı kendileriyle paydaşlık içinde olmamız gereken kişilerden içimizin derinliklerindeki şeyleri saklamamamız, rol yapıp olduğumuzdan başka türlü görünmememiz ve kendimizi mazur gösterecek bahaneler bulmamamız gerektiğidir. Kendimiz hakkında dürüst olmalıyız. Ruhsal özel hayatımızdan vazgeçip, gururumuzu bir yana atıp, Mesih’teki kardeşlerimize karşı açık ve dürüst olabilmek için göze almamız gereken birçok şey vardır. Bu aynı zamanda diğerleri hakkında kalplerimizde yanlış düşünceler taşımamamız, bunun yerine ilk önce Tanrı’dan bizi bu düşüncelerden kurtarmasını isteyip olayla ilgili kişilerle de durumu düzeltmemiz gerektiği anlamına gelir. Bu şekilde yaşadıkça birbirimizle yepyeni bir düzeyde paydaşlığımız olacağını ve birbirimizi daha az değil, daha çok sevdiğimizi göreceğiz.