İsa’nın yanımızdan geçerken bardaklarımızı doldurmasını engelleyen sadece bir tek şey vardır. Ve bu da bin bir şekliyle günahtır. Rab İsa kirli bardakları doldurmaz. Ne kadar küçük olursa olsun, benlikten kaynaklanan her şey günahtır. Kendi enerjimiz ya da kendini beğenmişlikle Tanrı ‘ya hizmet etmemiz günahtır. Sıkıntı ve zorluklarda kendi halimize acımamız, iş, ya da Mesih İnanlı işinde kendimizi yüceltmemiz, boş zamanlarımızda kendi zevkimizi düşünmemiz, fazla hassas ve alıngan olmak, başkaları bizi incittiğinde içerlemek ve kendimizi savunmak, kendimizi çok fazla düşünmek, çekingen olmak, endişe etmek ve korkmak hep benlikten çıkarlar ve günahtırlar ve bardaklarımım kirletirler.3Ama diğer bütün şeyler diğer bardağa konuldu. Bu bardak da Rabbimiz İsa’nın Getsemani’de bir an için içmek istemediği ama Golgota’da dibindeki tortularda dahil, son damlasına kadar içtiği günahlarımızla dolu olan bardaktır. Ve eğer bardaklımızda ne olduğunu bizlere göstermesine izin verip bardağımızı O’na verirsek, onları bizim günahımız için hâlâ akan değerli kanı aracılığıyla temizleyecektir. Bu sadece günahın verdiği suçluluk duygusundan ya da günahın lekesinden temizlenmek anlamına gelmekle kalmaz. Tanrı’ya şükür bunların her ikisini de yaptığı halde İsa Mesih, günahımız ne olursa olsun bizleri günahın ta kendisinden temizler. Ve bardaklarımızı temizledikçe onları Kutsal Ruhu’yla taşarırarak doldurur.
Ve bu yüzden her gün o değerli kandan yararlanma imkânına sahibiz. Rab İsa’nın bardağınızı temizlemesine izin verdiğinizi ve onu taşırına dek doldurmasına güvendiğinizi varsayalım. Sonra bir şey olur—birazcık bir haset, bir sinirlenip parlama. O zaman ne olur? Bardağınız kirlenir ve taşmamaya başlar. Bu şekilde sürekli yenilgiye uğruyorsak o zaman bardağımız hiç taşmaz.
Eğer sürekli bir uyanış yaşayacaksak, o zaman bardaklarımızı zemiz tutmayı öğrenmeliyiz. Uyanışın sona ermesi ve tarihte şu ya da bu yılın uyanış yılı olarak bilinmesi hiçbir zaman Tanrı’nın isteği değildir. Böyle bir şey olduğunda bunun sadece bir tek nedeni vardır—günah, sadece Şeytan’ın bardağımıza attığı o küçük günahlar. Ama eğer Golgota’ya döner ve İsa’nın Kanı’nın bizi günahın başlangıcından itibaren dakika dakika temizleyen gücünü yeniden öğrenirsek sürekli temiz olan ve devamlı taşan kapların sırrını öğrendik demektir. O bir parçacık haset, eleştiri, sinirlenme ya da günahınız her neyse onu gördüğünüzde—İsa’ dan onu değerli kanıyla örtmesini ve temizlemesini isteyin. Göreceksiniz ki ilk tepkiniz yok olacak, sevinç ve huzura yeniden kavuşacaksınız ve bardağınız taşmaya başlayacak. Ve İsa’nın Kanı’na bu şekilde güvendikçe bu tür tepkileri daha az göstereceksiniz. Ama temizleniş ancak ilk önce söz konusu konuda Tanrı’nın önünde kırılmakla mümkündür.
Diyelim ki birisinin bazı özellikleri sinirimize dokunuyor. Tepki ve sinirimizi Golgota’ya götürmek yeterli değildir. İlk önce kırılmış olmalıyız; yani bu konuda Tanrı’ya teslim olmalı ve o kişi ve özelliklerini Tanrı’nın bizim için isteği olarak kabul etmeliyiz. İsa’nın Kanı’nın günahımızı temizleyeceğini bilerek yanlış tepkilerimizi İsa’ya götürebildiğimizde ve günahımızdan temizlendiğimizde artık bu konuda üzülmeyi ve kendi kendimizle meşgul olmayı bırakalım. Gözlerimizi kaldırıp zaferli Rabbimize bakalım ve hâlâ zaferli olduğundan ötürü O’nu yüceltelim!
Tanrı sözünün İsa’yla birlikteki yaşamımızı düzenlemek ve günahın ne zaman yaşamlarımıza girdiğini bilmemiz için bize vermiş olduğu sade ama her şeyi içeren bir kural vardır: İncil: Koloseliler 3:15, “Mesih’in esenliği yüreklerinizde hakem olsun” der. Ne kadar küçük olursa olsun ve günaha ne kadar az ben zerse benzesin, kalplerimizde Tanrı’nın bize vermiş olduğu huzuru bozan her şey günahtır. Bu huzur, yüreklerimizde ”hakem” olmalıdır. Bir futbol maçında hakem düdüğünü çaldığında oyun durmalıdır, faul yapılmıştır. Huzurumuzu kaybettiğimizde, kalplerimizde var olan Tanrı’nın hakemi düdüğünü çalmıştır! Hemen duralım, Tanrı’dan bize neyin yanlış olduğunu göstermesini isteyelim. Tanrı’nın bize gösterdiği günahı imanla İsa’nın Kanı’nın altına koyalım. O zaman huzurumuza yeniden kavuşur ve bardaklarımız taşarak yolumuza devam edebiliriz. Ancak eğer Tanrı bize huzurunu vermezse, bunun nedeni gerçekten kırılmamış olduğumuzdur.
Belki, Tanrı’nın yanı sıra hâlâ kendisinden özür dilememiz gereken biri daha vardır. Ya da belki de hâlâ durumun diğer kişinin hatası olduğunu düşünüyoruzdur. Ama eğer huzurumuzu kaybettiysek, bunun kimin hatası olduğu açıktır. Tanrı önündeki huzurumuzu başka bir insanın günahından ötürü değil kendi günahımızdan ötürü kaybederiz. Tanrı bize kendi tepkilerimizi göstermek istemektedir. Ve ancak o konuda temizlenmeye razı olduğumuzda Tanrı’nın huzuruna sahip olabiliriz. Aslında Kutsal Ruh’un Kendisi olan Tanrı’nın huzuru tarafından yönetilmek çok basit olmasına karşın aynı zamanda kalplerimizi araştıran bir şeydir.
Daha önce bizi hiç rahatsız etmeyen eski bencilliklerimiz şimdi bize gösterilmektedir ve hakem düdüğünü çalmadan onlara devam edemeyiz. Günlerimizin Tanrı’nın huzuruyla yönetilmesine hazır olduğumuzda, en ufak bir şeye kadar şikâyetlerimiz, başkalarına karşı hükmedici bir tutum içinde olmak ve dikkatsizliğin günah oldukları bize gösterilir. Günde birçok kereler ve en küçük şeyler hakkında İsa’nın temizleyen kanından yararlanmamız gerekecek ve kendimizi hiçbir zaman olmadığı gibi kırıklık yolunda yürür bulacağız. Ama o kırıklıkta İsa bütün güzelliği ve lütfuyla yansıyacak ve görülecektir.
Ancak bir çoklarımız hakemin düdüğüne sık sık ve çok uzun bir zamandan beri aldırış etmediğimizden artık onu duymuyoruz. Günler günleri izliyor, temizlenmeye çok az ihtiyaç duyuyoruz ve kırılmak için bir neden görmüyoruz. Bu durumda, tahmin edebileceğimizden de kötü bir durumdayızdır. İsa’nın Kanı’nın yaşamımızın hangi alanına gerektiğini bize göstermesi için Tanrı’ya yakarmaya razı olmadan önce Tanrı’nın kalplerimizde egemen olması için Kendisiyle yenilenmiş bir dostluk için büyük bir özlem çekmemiz gerekir. Tanrı ilk iş olarak bize sadece bir tek şey gösterecektir. Sonra o bir tek şeye itaatimiz ve o konudaki kırıklığımız kendi uyanışımızın ilk adımı olacaktır.