İncil’in ilk dört bölümü Mesih’in hayatına dört farklı açıdan ışık tutar. İlk üçü Mesih’ten kısa bir süre sonra hayatını, ölümünü ve dirilişini paralel bir şekilde aktarır. Yuhanna’nın yazısı ise büyük olasılıkla en sonuncu olarak İsa’nın hayatıyla ilgili çok farklı bir perspektif sağlar. Tanrı, Yuhanna’yı yönlendirerek, Mesih’in ilahi kimliğini vurgulayan bazı olaylara ve ardından gelişen diyaloglara odaklanır. Ayrıca Yuhanna’nın yazısında İsa’nın özellikle öğrencileriyle yaşadığı samimi sohbetlere kulak misafiri oluyoruz. Yuhanna ismini taşıyan bu eser, Mesih’in en yakın dostlarından ve havarisi Elçi Yuhanna tarafından kaleme alındığı biliniyor. Aslında kitap boyunca kendini yazar olarak ismen hiç tanıtmıyor, ancak bize bir takım ipucu veriyor. Bir kaç yerde “Mesih’in sevdiği öğrenci” olarak geçiyor (Yuhanna 13:22-25, 21:20,24). Anlaşılan şu ki Yuhanna aşırı mütevaziliğinden ve Mesih’e duyduğu hayranlıktan ötürü ismini İsa’nın isminin yanına koymaya cesaret etmiyordur. Ancak belli ki bu satırları yazan kişi Mesih’i çok yakından tanıyor ve birinci dereceden olaylara tanıktır. Aynı zamanda ilk çağdaki kilise büyükleri bu eserin Elçi Yuhanna’nın eliyle aktarıldığına hemfikirdiler.
Peki, Yuhanna hakkında ne biliyoruz? Yuhanna Kafernahum’da yetişen bir Yahudi’ydi. Babası Zebedi’nin birkaç balıkçı teknesi vardı, Yuhanna ile ağabeyi Yakup aile şirketinde çalışıyorlardı (Markos 1:20). Annesi muhtemelen Salomeydi (bkz. Matta 27:56, Markos 15:40). O da Meryem’in kardeşi ve İsa’nın teyzesi olabilir (Yuhanna 19:25). Yani büyük olasılıkla Yuhanna İsa’nın kuzeniydi. Yuhanna başta Yahya’nın bir öğrencisi iken üstadının yönlendirmesiyle Mesih’e ilgi duymaya başladı (Yuhanna 1:35-40). Daha sonra Mesih’in çağırmasıyla babasını ve mesleğini tümden bırakıp İsa’nın öğrencisi oldu (Matta 4:21). Yuhanna, on iki havari arasında, Mesih’e en yakın üç kişiden biriydi (Matta 17). Özel durumlarda İsa Yuhanna, Yakup ve Petrus’u yanına alıyordu (Luka 8:51, Matta 26:37). Ağabeyi Yakup ile Yuhanna o kadar ateşli bir karaktere sahiptiler ki onlara “Beni-Regeş” yani “Gök gürültüsü oğulları” lakabı verildi.
Çarmıh yolunda Mesih’in geçirdiği son acılı saatlerde tüm öğrencileri sağa sola dağılırken Yuhanna sonuna kadar O’na sadık kaldı. Mahkemeleri süresince ve sonunda çarmıhın dibinde bile Yuhanna Mesih’in yanından ayrılmadı (Yuhanna 18:15, 19:26). İsa’nın ölümden dirildiği haber gelince de ilk mezara yetişen ve dirildiğine inanan yine Yuhanna’ydı (Yuhanna 20:3). Daha sonra ilk kilise döneminde Yuhanna hep Petrus’la birlikte hareket ediyordu. Beraber tapınakta vaaz veriyorlar, tutuklanıyorlar, hapse atılıyorlar. İlerleyen yıllarda İsa’dan emanet aldığı annesiyle birlikte Yuhanna Efes’e taşındı ve hizmetini orada sürdürdü. Kiliseler arasında hep “Sevgi Elçisi” olarak bilinirdi. İyice yaşlandıktan sonra tutuklanıp yetkililer önüne getirildi. Ona her türlü işkenceyi ettiler ama öldüremeyince onu Patmos adasına sürdüler. Orada “Vahiy” kitabının içeriğini aldı. Daha sonra Efes’e döndü ve orada öldü, hatta mezarı bugün bile Selçuk’un yanında bulunan ve daha sonra adına yapılan devasa bir katedralde bulunuyordur. İşte adını taşıyan bu kitapta Yuhanna kendini değil uğruna yaşadığı ve sonunda canını verdiği Tanrı Oğlu İsa Mesih’i ön plana çıkartır. Neticede bu Yuhanna’nın kitabı değil Tanrı’nın müjdesidir.