Çölde Sayım 25:1-8İsrailliler Şittim’de yaşarken, erkekleri Moavlı kadınlarla zina etmeye başladı. Bu kadınlar kendi ilahlarına kurban sunarken İsrailliler’i de çağırdılar. İsrail halkı yiyeceklerden yedi ve onların ilahlarına taptı. Böylece Baal-Peor’a bağlandılar. RAB bu yüzden onlara öfkelendi. Musa’ya, “Bu halkın bütün önderlerini gündüz benim önümde öldür” dedi, “Öyle ki, İsrail halkına öfkem yatışsın.” Bunun üzerine Musa İsrail yargıçlarına, “Her biriniz kendi adamlarınız arasında Baal-Peor’a bağlanmış olanları öldürün” dedi. O sırada İsrailli bir adam geldi, Musa’nın ve Buluşma Çadırı’nın girişinde ağlayan İsrail topluluğunun gözü önünde kardeşine Midyanlı bir kadın getirdi. Bunu gören Kâhin Harun oğlu Elazar oğlu Pinehas topluluktan ayrılıp eline bir mızrak aldı. İsrailli’nin ardına düşerek çadıra girdi ve mızrağı ikisine birden sapladı. Mızrak hem İsrailli’nin, hem de Midyanlı kadının karnını delip geçti. Böylece İsrail’i yok eden hastalık dindi.
Çölde Sayım 25:14-18Midyanlı kadınla birlikte öldürülen İsrailli, Şimonoğulları’nın bir aile başıydı ve adı Salu oğlu Zimri’ydi. Öldürülen kadın ise Midyanlı bir aile başı olan Sur’un kızı Kozbi’ydi. RAB Musa’ya, “Midyanlılar’ı düşman say ve yok et” dedi, “Çünkü Peor olayında ve bunun sonucunda ölümcül hastalık çıktığı gün öldürülen kızkardeşleri Midyanlı önderin kızı Kozbi olayında kurdukları tuzaklarla sizi aldatarak düşmanca davrandılar.”
YORUM: İsrailliler Kenan yolculuğu sırasında Şittim’de konakladılar. Kalabalık İsrailliler’i gören Midyan Kralı ve yöneticileri onlardan koktular. Kral Balak, Balam’ı çağırtıp onlara lanet okumasını istedi ancak Balam her seferinde lanet yerine onları bereketledi. Balam, Kral’a Midyanlı genç kızların İsrailli erkekleri ayartıp kendi ilahlarına tapmalarını sağlamak için İsrailliler’in yaşadığı bölgeye gönderilmesini önerdi (Çölde Sayım 31:15-16). Böylelikle İsrailliler Tanrı’nın gazabına uğrayacak, Midyanlılar için bir tehlike olmaktan çıkacaklardı. Kral, Balam’ın planını hemen uygulamaya koydu. Onları kurban sunma törenlerine davet ettiler. İsrailliler onların ilahlarına sundukları kurban etinden yiyip, onların ilahlarına bağlandılar. Sayısız İsrailli erkek, Midyanlı kızlarla zina yaptılar.
Kozbi, Midyanlı bir yöneticinin kızıydı. Musa’nın İsrailliler’i Midyanlılar’a karşı uyardığı bir zamanda Kozbi, Musa’nın ve tüm İsrailliler’in gözü önünde bir İsrailli’nin çadırına girecek kadar ahlaksızdı. Bir İsrailli’yi ayartması İsrailoğulları’nın çoğunun yıkımına neden oldu.
Kozbi’nin erkeklerle olan ilişkisini Süleyman’ın Özdeyişleri 7:8-11; 21-23’de tarif edilen kadına benzetebiliriz. Süleyman’ın Özdeyişleri 7:8-11; “Akşamüzeri, alaca karanlıkta, akşam karanlığı çökerken, o kadının oturduğu sokağa saptığını, onun evine yöneldiğini gördüm. Derken kadın onu karşıladı, fahişe kılığıyla sinsice. Yaygaracı, dik başlı biriydi kadın. Bir an bile durmaz evde.”Süleyman’ın Özdeyişleri 7:21-23,“Onu bir sürü çekici sözlerle baştan çıkardı, tatlı diliyle peşinden sürükledi. Kesimevine götürülen öküz gibi hemen izledi onu delikanlı; tuzağa düşen geyik gibi, ciğerini bir ok delene kadar; kapana koşan bir kuş gibi, bunun yaşamına mal olacağını bilmeden.”
Kozbi, Balam’a İsrailli erkeklerin ayartılması planının gerçekleşmesinde yardım edeceğinden, onların kendi ilahlarına tapmalarını sağlayacağından dolayı çok mutluydu. Kozbi, Tanrı’ya yürekten bağlı bir adamın doğru olanı yapabileceğini hesaba katmamıştı. İsrailoğulları, Tanrı’nın öfkesi karşılığında halkın arasına gönderdiği hastalık –bu hastalıktan ölenlerin sayısı bir günde yirmi dört bin kişiydi (Çölde Sayım 25:9)– sebebiyle ağlayıp yas tutarken Zimri ve Kozbi’nin umursamaz tavrı Pinehas’ı öfkelendirdi. Elazar oğlu Pinehas topluluktan ayrılıp eline bir mızrak aldı. İsrailli'nin ardına düşerek çadıra girdi ve mızrağı ikisine birden sapladı. Mızrak hem İsrailli'nin, hem de Midyanlı kadının karnını delip geçti. Böylece İsrail'i yok eden hastalık dindi. Zimri’nin oymağının önemli konumu ve Kozbi’nin Midyanlı bir aile başı olması, yetkileri ve ona yapabilecekleri gerçeği Pinehas’ı düşüncesinden vazgeçirmedi. Tanrı için olan bu gayretine karşılık RAB ailesiyle sonsuza dek sürecek kâhinlik antlaşması yaptı. RAB insanların ölümünden zevk mi alıyor? Hayır! Bütün bunlar Eski Antlaşma dönemine ait konular ve olması gereken durumlardı. Musa zaten önceden putperestliği önleyen davranışlara izin verdi. Mısır’dan Çıkış 20:13’de RAB; “Adam öldürmeyeceksin”diyerek insan öldürmeye karşı olduğunu bildiriyor. Hezekiel 33:11,“Onlara de ki, ‘Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam, ancak kötü kişinin kötü yollarından dönüp yaşamasından sevinç duyarım. Dönün! Kötü yollarınızdan dönün! Niçin ölesiniz, ey İsrail halkı!’”
Kozbi’den öğreneceğimiz dersler; Tanrı ona inanmış kişilerin günahla ayartılmasını istemez, aynı şekilde Kozbi’nin durumuna düşüp diğer kişileri günaha düşürmemizi de istemez. Tanrı O’na itaat etmemizi ve o itaatin sonuncunda bereketleri almamızı ister. Matta 18:7’de İsa Mesih; “İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!” demektedir. Matta 13:41-42’de de; “İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O’nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır”dedi.
Referans ayetler:
Çölde Sayım 25:1-18
1. Korintliler 10:8
Çölde Sayım 27:1-7Yusuf oğlu Manaşşe’nin boylarından Manaşşe oğlu Makir oğlu Gilat oğlu Hefer oğlu Selofhat’ın Mahla, Noa, Hogla, Milka, Tirsa adındaki kızları, Buluşma Çadırı’nın girişinde Musa’nın, Kâhin Elazar’ın, önderlerin ve bütün topluluğun önüne gelip şöyle dediler: “Babamız çölde öldü. RAB’be başkaldıran Korah’ın yandaşları arasında değildi. İşlemiş olduğu günahtan ötürü öldü. Oğulları olmadı. Erkek çocuğu olmadı diye babamızın adı kendi boyu arasından neden yok olsun? Babamızın kardeşleri arasında bize de mülk verin.” Musa onların davasını RAB’be götürdü. RAB Musa’ya şöyle dedi: “Selofhat’ın kızları doğru söylüyor. Onlara amcalarıyla birlikte miras olarak mülk verecek, babalarının mirasını onlara aktaracaksın.”
Çölde Sayım 36:2RAB ülkeyi mülk olarak kurayla İsrailliler arasında paylaştırması için efendimiz Musa’ya buyruk verdi. Kardeşimiz Selofhat’ın mirasının kızlarına verilmesi için de buyruk verildi.
Çölde Sayım 36:6RAB Selofhat’ın kızları için şöyle diyor: Selofhat’ın kızları babalarının bağlı olduğu oymak ve boydan herhangi bir erkekle evlenmekte özgürdürler.
Çölde Sayım 36:7-9İsrail’de miras bir oymaktan öbür oymağa geçmeyecek. Her İsrailli atalarının bağlı olduğu oymağın mirasına bağlı kalacak. Herhangi bir İsrail oymağında miras alan kız, babasının bağlı olduğu oymak ve boydan biriyle evlenmelidir. Öyle ki, her İsrailli atalarının mirasını sahiplenebilsin. Miras bir oymaktan öbür oymağa geçmeyecek. Her İsrail oymağı aldığı mirasa bağlı kalacak.
Çölde Sayım 36:10-12Selofhat’ın kızları Mahla, Tirsa, Hogla, Milka, Noa, RAB’bin Musa’ya verdiği buyruk uyarınca davranarak amcalarının oğullarıyla evlendiler. Böylece Yusuf oğlu Manaşşe boylarından erkeklerle evlendiler, dolayısıyla mirasları da babalarının bağlı olduğu boy ve oymakta kaldı.
YORUM: Kenan’a yolculuklarının sonunda; vaat edilmiş topraklar, zafer kazanmış olan İsrailliler arasında paylaştırılıyordu. Bu topraklar İsrail boylarında bulunan her aileye Tanrı’dan ebedi bir hediye olacaktı. O çağın diğer topluluklarında olduğu gibi İsrail topluluğunda da ataerkil düzeni vardı. Toprak babadan oğula geçiyordu. Selofhat da İsrail topluluğuyla birlikte Mısır’dan çıkmış fakat vaat edilen toprakları görmeden çölde ölmüştü. Beş kızı vardı ama hiç oğlu olmadı. Yusuf’un soyundan geliyordu. Annelerinden bahsedilmiyor. Henüz evlenmemiş oldukları tezinden yola çıkarsak o zamanlarda kızlar çok genç yani 14-15 yaşlarında evlendiklerine göre onlar da o yaşlardaydı. Bu bir tahmindir ama güçlü bir olasılıktır.
Topraklar paylaştırılırken Selofhat’ın kızları sessiz kalmak yerine Musa’nın yanına gelip şikâyetlerini dile getirdiler.
Bu olayda iki önemli nokta var, ilki; Yasa’daki eksikliği fark ettiler, ikincisi; kadınların böyle bir miras hakları olmamasına rağmen uygun bir şekilde tepkilerini dile getirdiler. Saygılı ve mantıklı bir dille durumlarını Musa’ya ilettiler. Erkek kardeşleri olmadığından tek korkuları babalarının adının ve mirasının sonsuza dek yok olmasıydı. Musa onların davalarını RAB’be götürdü. RAB Musa’ya “Selofhat’ın kızları doğru söylüyor. Onlara amcalarıyla birlikte miras olarak mülk verecek, babalarının mirasını onlara aktaracaksın”dedi (Çölde Sayım 27:7). Bu olayla birlikte Yasa’ya yeni bir kural eklendi. Bu Yasa’ya göre bir adam erkek çocuğu olmadan ölürse mirası kızına verilecekti. Kızı yoksa mirası kardeşlerine, kardeşi yoksa amcalarına, amcaları yoksa mirası bağlı olduğu boyda kendisine en yakın akrabasına verilecekti.
Tanrı Selofhat’ın kızlarının sorununu dinledi ve cevap verdi. Her bir insan Tanrı için önemlidir ve her bir sorunu önemser.
Çevrelerindeki diğer kızlardan farklıydılar. Yasanın değişmesine önayak oldular. Vaat edilen topraklardan pay isteyen ilk kişilerdi. Genelde İsrail’de kadınlar böyle bir istekte bulunmazlardı. Benzer bir olayın ikinci örneğini Yeşu 15:16-19 bölümlerinde görüyoruz. Kalev’in kızı Aksa da Selofhat’ın kızları gibi gidip babasından tarlayla birlikte su kaynaklarını da istedi. Yalnız tarla değil bundan fazlasını da istedi, çünkü susuz tarla bir işe yaramayacaktı. Tanrı Eyüp’ün sahip olduğu her şeyi elinden alıp daha sonra ona eski sahip olduğunun iki katını verdi. Eyüp tekrar üç kız, yedi erkek çocuk sahibi oldu. Mal varlığından erkek çocuklarının yanı sıra kız çocuklarına da pay verdi (Eyüp 42:15).
‘Tanrı böyle bir durumun olabileceğini önceden bilmiyor muydu?’, ‘Neden daha önce Yasa’ya böyle bir madde eklemedi?’, ‘Tanrı’nın koyduğu yasalarda eksiklik mi var?’gibi sorular aklımıza gelebilir. Tanrı bu yasayı eklemek için Selofhat’ın kızlarını kullanmak istedi.
Kutsal Kitap’ta bu olaya neden yer veriliyor? Erkekler RAB’bin bereketlerini miras alırken kadınlar bu bereketlerin dışında tutulamazdı. Bundan da Tanrı’nın adaletini görebiliriz.
Selofhat’ın kızlarının bize verdiği ders şudur; öncelikle bir imanlı olarak biz kadınların kim olduğumuzu, Tanrı’nın bizi nasıl gördüğünü ve Egemenliği için hangi görevi verdiğini unutmamak gerek. Tanrı’nın verdiği mirasa sahip çıkmalıyız.
Referans ayetler:
Çölde Sayım 27:1-11; 36:1-13
Yeşu 17:3-5
Çölde Sayım 26:33