1) Gör ne vardır!
2) Bil ne demektir!
3) Yap ne lazımsa!
1) Gör ne vardır! Bu adımda çalıştığımız parçanın içeriğini çıkarmaya çalışıyoruz.
Bunu yapabilmek için altı soru sormak lazım. Bir "K" ve beş "N"!
İsa Mesih’in havarisi Petrus(1:1)
Pontus’ta, Galatya’da, Kapadokya’da, Asya ili ve Bitinya’da dağılmış ve oralarda yabancılar gibi yaşayan müminler(1:1)
Eski peygamberler (1:10)
Melekler (1:12; 3:22)
Semavî yetkiler ve kudretler (3:22)
Atalarınızdan miras aldığınız boş hayattan kurtuldunuz (1:18).
Rab İsa’yı reddeden insanlar (2:4); iman etmeyenler(2:7-8,12); imansızlar (4:3-5)
Her insanî müessese: imparator, valiler(2:13-17)
Köleler (2:18)
Efendiler (2:18)
Kadınlar (3:1-6)
Kocalar (3:7)
Hepiniz(3:8-10); her biriniz(4:7-11); birbiriniz(5:14)
İyi günler görmek isteyen (3:10-11)
Sâlihler(3:12); sâlih kişi(4:18)
Kötülük yapanlar (3:12); takvasız günahkâr (4:18)
zindanda olan ruhlar(3:19).
Nuh’un zamanında (3:20).
Cemaatin önderleri (5:1-4)
Gençler (5:5)
İblis (5:8-9)
Silvanus (5:12)
Babil’deki (5:13)
Markos (5:13)
Petrus, imanlılara mektup yazar (1:1; 5:12).
Bu imanlılar Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde dağılmış olarak yaşarlar (1:1).
Allah imanlıları ezelî öngörüsüyle seçti, Mukaddes Ruh’un vasıtasıyla takdis etti. Çünkü İsa Mesih’e itaat etmelerini ve O’nun kanı vasıtasıyla günahlarından arınmalarını istedi (1:2).
Allah Petrus’a ve imanlılara yeni hayat verdi, ebedî bir umuda kavuşturdu (1:3).
Allah semada onlara miras tahsis etti (1:4).
Allah onları ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir (1:5).
Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaklardı (1:5).
Bu sebeple sevinçle coşuyorlar (1:6).
Kısa bir süre için çeşitli sıkıntılar çekerler (1:6).
Sıkıntılara dayanmaları, imanlarının ne kadar samimi olduğunu gösterir (1:7)
Mesih’i görmediler, fakat O’nu seviyorlar, O’na iman edip sevinçle coşuyorlar (1:8).
Eski peygamberler onlara bahşedilen lütuftan söz ettiler; bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar (1:10).
Ruh peygamberlere Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi (1:11).
Peygamberler Ruh’un kimden söz ettiğini ve O’nun ne zaman geleceğini araştırdılar (1:11).
İlettikleri bilgilerle gelecek çağdaki imanlılara hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi (1:12).
Bu bilgileri imanlılara kurtuluş müjdesini verenler ilettiler (1:12).
Mukaddes Ruh semadan gönderildi (1:12).
Kurtuluş müjdesini verenler Mukaddes Ruh’un kuvvetiyle vazediyorlar (1:12).
Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar (1:12).
İmanlılar Allah’ın evlatlarıdır. Eskiden cahildiler, kendi ihtiraslarının peşinden gittiler(1:14).
İmanlılaratalarından miras aldıkları boş hayattan kurtuldular (1:18).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi (1:20).
Bu ahir zamanda da Mesih’i imanlıların uğruna dünyaya gönderdi (1:20).
İmanlılar hakikate itaat ederek kendilerini arıttılar(1:22).
Şimdi mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar (1:22).
İmanlılar ruhen yeniden doğdular(1:23).
Bu doğuş, ölümsüz bir tohum olan Allah’ın kelâmındandır (1:23).
Allah’ın kelâmı hayat veren ve ebediyen geçerlidir (1:23).
Allah’ın kelâmı imanlılara müjdelenmiştir (1:25).
İmanlılar iman ettiler (2:7).
İmanlılar bu taşın kıymetini bilirler (2:7).
İman etmeyenler Allah’ın kelâmını dinlemedikleri için sürçerler. Bu onlar için Allah’ın takdiridir (2:8).
İmanlılar Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiler (2:9).
Bir zamanlar imanlılar Allah’a ait değildiler; fakat şimdi O’nun halkıdırlar. Bir zamanlar Allah’ın merhametinden mahrumdular; fakat şimdi merhamete erdiler (2:10).
Valilerin vazifesi suç işleyenleri cezalandırmak, iyilik yapanları da takdir etmektir (2:14).
İmanlılar iyilik yaptıkları halde acı çekip sabrederlerse, Allah’ın lütfuna nail olurlar(2:20)
Allah imanlıları bunun için çağırdı (2:21).
İmanlıların örneği İsa Mesih’tir. O onların uğruna acı çekti. Onlar da O’nun izinden gitmeliler (2:21).
Mesih hiç günah işlemedi. İmanlıların günahlarını üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, artık günah işlemesinler, hak yolunda yaşasınlar diye yaptı (2:22-24).
O’nun yaralarıyla imanlılar şifa buldular (2:24).
İmanlılar yolunu şaşıran koyunlar gibiydiler; fakat şimdi onları fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndüler (2:25).
İmanlılar iyilik yapmakta gayretli olurlarsa hiç kimse onlara kötülük etmez (3:13).
İmanlılar doğru olanı yaptıkları için acı çekseler bile ne mutlu onlara! İnsanların tehditlerinden korkmamalıdırlar (3:14).
İmanlılar vicdanlarını temiz tutsunlar. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdükleri hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar. Eğer Allah’ın isteği ise, iyilik yapıp acı çekmek, kötülük yapıp acı çekmekten daha iyidir (3:16-17).
Ruh vasıtasıyla zindanda olan ruhlara gidip kurtuluş müjdesini vazetti. Bu ruhlar geçmişte, Nuh’un zamanında gemi yapılırken yaşayan insanlardı. Allah tövbe etmelerini sabırla bekledi, fakat O’na itaat etmediler. Sadece bir avuç kişi, daha doğrusu sekiz kişi, gemiye binip suyla kurtuldu (3:19-20).
Tufanın suyu vaftizi işaret eder. Vaftiz bedenimizi kirden temizlemek için değildir. Allah’a yönelen temiz bir vicdanın taahhüdüdür (3:21).
İmanlılar Mesih’in dirilişi sayesinde vaftizle kurtuluşa ererler (3:21).
Dirilen Mesih arşa çıktı; şimdi Allah’ın sağında oturmaktadır. Bütün melekler, semavî yetkiler ve kudretler O’na tâbi kılınmıştır (3:22).
Mesih dünyadayken bedenen acı çekti (4:1).
İmanlılar acı çekmeye hazırlıklı olmalıdır. İmanlı olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir (4:1).
İmanlılar geçmişte imansızların hoşlandıkları şeyleri yaparak yeterince vakit harcadılar. Hayatları sefahat, şehvet, ayyaşlık, çılgın eğlenceler ve içki âlemlerinden ibaretti. Allah’ın şeriatını hiçe sayarak putlara secde ettiler (4:3).
İmansızlar şimdi kendileriyle aynı sefahat seline kapılmadıklarını görüp onları yadırgıyorlar, kötülüyorlar (4:4).
İmansızlar Allah’a hesap verecekler. Allah yaşayanlara da ölülere de hükmetmeye hazırdır (4:5).
Kurtuluş müjdesi ölülere de vazedildi. Neticede onlar da herkes gibi hayattayken işledikleri ameller için hesap verecekler; fakat ruhen Allah’ın katında yaşayacaklardır (4:6).
İmanlıların çektikleri sıkıntılar onlara giydirilen ateşten bir gömleğe benzer; böyle imtihan ediliyorlar. Başlarına garip bir şey geliyormuş gibi şaşmamalıdırlar (4:12).
Allah’ın hesap günü yaklaştı. Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. Eğer Allah önce Petrus ve imanlılardan hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak? (4:17).
Süleyman Peygamber şöyle der: “Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?” (4:18).
İmanlılar ayık ve uyanık kalmalıdırlar. Hasımları İblis, ortalıkta kükreyerek dolaşan bir aslan gibi,yutacak birini arıyor (5:8).
Petrus mektubunda Allah’ın lütfundan bahsetti. Bu lütfun hakikat olduğuna şahitlik etmek istiyor. İmanlılar de bu lütfa bağlı kalmalıdırlar (5:12).
Semavî Babamız Allah sizi ezelî öngörüsüyle seçti (1:2).
Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaksınız (1:5).
Şimdi kısa bir süre için çeşitli sıkıntılar çekmeniz lazım olabilir (1:6).
Eski peygamberler bahşedilen lütuftan söz ettiler (1:10).
Peygamberler O’nun ne zaman geleceğini araştırdılar (1:11).
Şimdi de iletilen bilgilerle kendilerine değil, hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi (1:12).
Allah’a itaat edin; çünkü artık O’nun evlatlarısınız. Eskiden cahildiniz, kendi ihtiraslarınızın peşinden gittiniz; fakat artık öyle yapmayın (1:14).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu sizin uğrunuza dünyaya gönderdi (1:20).
Hakikate itaat ederek kendinizi arıttınız. Şimdi mümin kardeşlerinizi riyasızca sevebiliyorsunuz (1:22).
Allah’ın kelâmı hayat veren ve ebediyen geçerlidir (1:23).
Müjde imanlılara duyurulmuştu (1:25).
Bir zamanlar imanlılar Allah’a ait değildiler; fakat şimdi O’nun halkıdır. Bir zamanlar Allah’ın merhametinden mahrumdular; fakat şimdi merhamete erdiler (2:10).
İman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürün. Belki içlerinde kötülük yakıştırıp iftira edenleri vardır. Bırakın, onlar hayırlı amellerinizi görsünler. O zaman mahşer gününde Allah’ı yüceltecekler (2:12).
İçinizdeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olun (3:15).
Bu ruhlar geçmişte, Nuh’un zamanında gemi yapılırken yaşayan insanlardı (3:20).
Dirilen Mesih arşa çıktı; şimdi Allah’ın sağında oturmaktadır (3:22).
Mesih dünyadayken bedenen acı çekti (4:1).
Hayatınızın geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarsınız (4:2).
Geçmişte imansızların hoşlandıkları şeyleri yaparak yeterince vakit harcadınız (4:3).
Neticede onlar da herkes gibi hayattayken işledikleri ameller için hesap verecekler (4:6).
Her şeyin sonu yaklaştı (4:7).
İzzet ve kudret ebetler ebedince Mesih’e aittir (4:11).
Allah’ın hesap günü yaklaştı (4:17).
Mesih’in tezahür edecek ihtişamına ortak biri olarak (5:1).
Mesih tekrar geldiği zaman hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek (5:4).
O da zamanı geldiğinde sizi yüceltecektir (5:6).
Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek (5:10).
Bütün kudret ebediyen Allah’ındır (5:11).
Pontus’ta, Galatya’da, Kapadokya’da, Asya ili ve Bitinya’da dağılmış ve oralarda yabancılar gibi yaşayan müminler (1:1).
Allah’ın semada tahsis ettiği miras (1:4).
semadan gönderilen Mukaddes Ruh (1:12).
Babil’deki cemaat selamlarını gönderiyor. Onlar da sizin gibi Allah tarafından seçilmişlerdir (5:13).
Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaksınız Bu sebeple sevinçle coşuyorsunuz (1:5-6).
Çünkü sıkıntılara dayanmanız, imanınızın ne kadar samimi olduğunu gösterir (1:7).
Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar. Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun. Umudunuzu tamamen İsa Mesih’in gelişinde bahşedilecek lütfa bağlayın (1:12-13).
Allah’a itaat edin; çünkü artık O’nun evlatlarısınız (1:14).
Sizi halkı olmaya çağıran Allah paktır. Bu sebeple siz de yaptığınız her şeyde kendinizi pak tutun (1:15).
Allah’ı “semavî Baba” diye çağırıyorsunuz. O’nun insanlar arasında hiç ayrım yapmadığını unutmayın. Bu sebeple dünyadaki gurbet zamanınızı takva içinde geçirin (1:17).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu sizin uğrunuza dünyaya gönderdi. O’nun sayesinde Allah’a iman ediyorsunuz. Allah O’nu ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için Allah’a iman ediyorsunuz, O’na umut bağlıyorsunuz (1:20-21).
Hakikate itaat ederek kendinizi arıttınız. Şimdi mümin kardeşlerinizi riyasızca sevebiliyorsunuz. Bu sebeple birbirinizi candan ve yürekten sevin (1:22).
Çünkü ruhen yeniden doğdunuz. Bu doğuş, ölümlü bir tohum değil, ölümsüz bir tohum neticesinde oldu. O tohum da Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmıdır (1:23).
“Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız” Bu sebeple artık her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan, iftiradan uzak durun (1:25-2:1).
Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiniz (2:9)
Sevgili dostlarım, bu dünyada garipler ve misafirler gibisiniz. Bu sebeple yalvarıyorum, nefsinizin arzularından kaçın. Bu arzular canınıza karşı savaşıyor (2:11).
Sizin örneğiniz İsa Mesih’tir. O sizin uğrunuza acı çekti. Siz de O’nun izinden gitmelisiniz (2:21).
Günahlarımızı üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, artık günah işlemeyelim, hak yolunda yaşayalım diye yaptı (2:24).
Bazılarınızın kocaları Allah’ın kelâmına inanmıyor olabilir. Fakat olumlu hayatınıza bakıp Allah’a dönebilirler; sizin bir şey söylemenize gerek kalmaz (3:1).
Onlara saygı gösterin, çünkü onlar da sizinle beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır. Bunu yaparsanız, dua etmenize engel kalmaz (3:7).
Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. sövenlere sövmeyin. Tersine onlara hayırdua edin. Çünkü Allah sizi böyle yapmaya çağırdı. O zaman O’nun nimetlerine nail olursunuz (3:9).
Kalplerinizde Mesih’e özel bir yer verin, O’nun Rab olduğunu anlayın. İçinizdeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olun. Ancak herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap verin. Vicdanınızı temiz tutun. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdüğünüz hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar (3:15-16).
Nitekim Mesih acı çekip çarmıhta öldü. Bunu, ilk ve son kere günahlarımızı üstlenmek için yaptı. Günahsız olduğu halde günahlılar için öldü. Bunu, sizleri suçsuz olarak Allah’ın huzuruna çıkarmak için yaptı (3:18).
Çünkü kurtuluş müjdesi ölülere de vazedildi. Neticede onlar da herkes gibi hayattayken işledikleri ameller için hesap verecekler; fakat ruhen Allah’ın katında yaşayacaklardır (4:6).
Her şeyin sonu yaklaştı. Bu sebeple akıllı olun, dua etmek için ayık kalın (4:7).
“Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?” Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler. Çünkü O, itimada lâyıktır (4:18-19).
sevinçle coşuyorsunuz (1:6).
Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar (1:12).
Benzer şeyleri not etmek lazım.
Kıyaslanan şeyleri not etmek lazım.
Tekrarlanan şeyleri not etmek lazım.
Anla metin ne demektir! Bu adımda parçayı anlamaya ve yorumlamaya çalışıyoruz.
Baba, Mukaddes Ruh ve İsa Mesih birlikte imanlıların kurtuluşunda etkindir. Baba onları ezelî öngörüsüyle seçti. Mukaddes Ruh onları takdis etti. İsa Mesih çarmıhta dökülen kanı vasıtasıyla onları günahlarından arındırdı (1:2).
Allah imanlıları halkı olmaya çağırır (1:15).
Allah paktır, mukaddestir. Bu sebeple imanlılar da yaptıkları her şeyde kendilerini pak tutmalıdır. Allah Tevrat’ta şöyle emrediyor: “Ben pak olduğum gibi siz de pak olun” (1:15-16).
İmanlılar Allah’ı “semavî Baba” diye çağırıyorlar. Allah insanlar arasında hiç ayrım yapmaz. Bu sebeple imanlılar dünyadaki gurbet zamanlarını takva içinde geçirmelidirler (1:17).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu imanlıların uğruna dünyaya gönderdi (1:20).
Allah Mesih’i ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için imanlılar Allah’a iman ediyorlar, O’na umut bağlıyorlar (1:21).
İnsanlar Rab İsa’yı reddettiler; fakat Allah O’nu seçkin ve değerli temel taşı yaptı (2:4).
İman etmeyenler Allah’ın kelâmını dinlemedikleri için sürçerler. Bu onlar için Allah’ın takdiridir (2:8).
Allah’ın istediği şey imanlıların iyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarmalarıdır (2:15).
İmanlılar iyilik yaptıkları halde acı çekip sabrederlerse, Allah’ın lütfuna nail olurlar. Allah onları bunun için çağırdı (2:20-21).
Allah adaletle hükmedendir (2:23).
Rab sâlihleri gözetir, onların yakarışlarına kulak verir. Fakat kötülük yapanlardan yüz çevirir (3:12).
Geçmişte Allah, Nuh’un zamanında gemi yapılırken yaşayan insanların tövbe etmelerini sabırla bekledi, fakat O’na itaat etmediler (3:20).
Dirilen Mesih arşa çıktı; şimdi Allah’ın sağında oturmaktadır (3:22).
Allah hayattayken işledikleri ameller için insanlardan hesap isteyeck (4:5).
Allah yaşayanlara da ölülere de hükmetmeye hazırdır (4:5).
İnsanlar ruhen Allah’ın katında yaşayacaklar (4:6).
Allah lütfederek her bir imanlıya bir mevhibe vermiştir (4:10).
Allah’ın lütfu çok yönlüdür (4:10).
Allah konuşur. “Vaaz mevhibesi olan, bizzat Allah’ın kelâmını iletir gibi konuşsun” (4:11).
Allah hizmet etmek için bazı imanlılara hizmet mevhibesiyle kuvvet sağlar (4:11).
Allah’ın hesap günü yaklaştı 4:17).
Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. Eğer Allah önce müminlerden hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak? (4:17).
Allah itimada lâyık olan Yaradan’dır (4:19).
Allah insanları önderlere emanet etti (5:2,3).
“Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder” (5:5).
Allah kudret sahibidir (5:6).
Allah, kendi kudreti karşısında alçakgönüllü olanları zamanı geldiğinde yüceltecektir (5:6).
Allah daima lütufkârdır (5:10).
Allah Mesih vasıtasıyla imanlıları ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır (5:10).
İmanlılar bir süre sıkıntı çekecektiken sonra Allah eksiklerini giderecek, imanlarını pekiştirecek, onları kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır (5:10).
Bütün kudret ebediyen Allah’ındır (5:11).
Allah’ın lütfu hakikattir (5:12).
Semavî Babaları Allah müminleri ezelî öngörüsüyle seçti, Mukaddes Ruh’un vasıtasıyla takdis etti. Çünkü İsa Mesih’e itaat etmenizi ve O’nun çarmıhta dökülen kanı vasıtasıyla günahlarınızdan arınmanızı istedi (1:2).
İmanlılar Allah’ı “semavî Baba” diye çağırıyorlar (1:17).
Semavî Baba insanlar arasında hiç ayrım yapmaz (1:17).
İsa Mesih kendisine itaat edenleri O’nun çarmıhta dökülen kanı vasıtasıyla günahlarından arındırır (1:2).
Mesih’in Ruhu eski zaman peygamberlerinin içlerindeydi. Ruh onlara Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi (1:11).
İmanlıları kurtaran Mesih’in kıymetli kanıdır (1:18).
Mesih, kusursuz ve lekesiz kurban kuzusuna benzer (1:18).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi (1:20).
Bu ahir zamanda Allah Mesih’i imanlıların uğruna dünyaya gönderdi (1:20).
Mesih’in sayesinde imanlılar Allah’a iman ediyorlar (1:21).
Allah Mesih’i ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için imanlılar Allah’a iman ediyor, O’na umut bağlıyorlar (1:21).
Rab’bin iyiliğini tattıkları için imanlılar Rab İsa’ya gelmelidir (2:4).
Rab İsa cemaatin yaşayan temel taşıdır. İnsanlar O’nu reddettiler; fakat Allah O’nu seçkin ve değerli temel taşı yaptı (2:4).
İmanlılar seçkin, kıymetli köşe taşı olan Mesih’in kıymetini bilirler. Fakat iman etmeyenler için, “İnşaatçıların reddettiği taş, binanın köşe taşı oldu” (2:6-7).
Mesih “İnsanların takılıp sürçtükleri taş ve tökezledikleri kaya oldu” (2:8).
İyilik yaptığı halde acı çekip sabrettiği için, imanlıların örneği İsa Mesih’tir (2:20-21).
İsa Mesih imanlıların uğruna acı çekti (2:21).
İmanlılar İsa Mesih’in izinden gitmeliler (2:21).
Yeşaya Peygamber, Mesih için şöyle der: “O hiç günah işlemedi, ağzından yalan söz çıkmadı” (2:22).
Mesih aşağılandığında karşılık vermedi; elem çektiğinde kimseyi tehdit etmedi. Davasını adaletle hükmeden Allah’a bıraktı (2:23).
İmanlıların ve Petrus’un günahlarını üstlenip çarmıhta öldü (2:24).
İsa Mesih bunu, artık imanlılar ve Petrus günah işlemeyip, hak yolunda yaşasınlar diye yaptı (2:24).
İmanlılar İsa Mesih’in yaralarıyla şifa buldular (2:25).
Mesih imanlıları fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayandır (2:25).
İmanlıların kalplerinde Mesih’e özel bir yer vermeli, O’nun Rab olduğunu anlamalıdırlar (3:15).
Nitekim Mesih acı çekip çarmıhta öldü. Bunu, ilk ve son kere imanlıların günahlarını üstlenmek için yaptı (3:18).
İsa Mesih günahsız olduğu halde günahlılar için öldü (3:18).
İsa Mesih bunu, imanlıları suçsuz olarak Allah’ın huzuruna çıkarmak için yaptı (3:18).
İsa Mesih bedenen öldürüldü; fakat Mukaddes Ruh tarafından diriltildi (3:18).
Mesih Ruh vasıtasıyla zindanda olan ruhlara gidip kurtuluş müjdesini vazetti. Bu ruhlar geçmişte, Nuh’un zamanında gemi yapılırken yaşayan insanlardı. Allah tövbe etmelerini sabırla bekledi, fakat O’na itaat etmediler. Sadece bir avuç kişi, daha doğrusu sekiz kişi, gemiye binip suyla kurtuldu (3:19-20).
İmanlılar Mesih’in dirilişi sayesinde vaftizle kurtuluşa ererler (3:21).
Dirilen Mesih arşa çıktı; şimdi Allah’ın sağında oturmaktadır. Bütün melekler, semavî yetkiler ve kudretler O’na tâbi kılınmıştır (3:22).
Mesih dünyadayken bedenen acı çekti (4:1).
Her bir imanlı Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahiptir. İmanlılar bu mevhibelerle birbirlerine hizmet etmelidirler. İmanlılar bunu yapınca İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirecekler (4:10-11).
İzzet ve kudret ebetler ebedince Mesih’e aittir. Âmin (4:11).
İmanlılar Mesih gibi sıkıntı çektikleri için sevinmelidirler. Mesih ihtişam içinde tezahür ettiğinde sevinip coşacaklar (4:13).
Petrus Mesih’in çektiği acılara şahit oldu. Mesih’in tezahür edecek ihtişamına ortak biri olacak (5:1).
Cemaatleri güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman önderlere hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek (5:4).
Allah Mesih vasıtasıyla imanlıları ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır (5:10).
Mukaddes Ruh Allah’ın seçtiği imanlıları takdis etti (1:2).
Mesih’in Ruhu eski zaman peygamberlerinin içlerindeydi. Ruh onlara Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi. Onlar da Ruh’un kimden söz ettiğini ve O’nun ne zaman geleceğini araştırdılar (1:11).
Mesih bedenen öldürüldü; fakat Mukaddes Ruh tarafından diriltildi (3:18).
Mesih Ruh vasıtasıyla zindanda olan ruhlara gidip kurtuluş müjdesini vazetti. Bu ruhlar geçmişte, Nuh’un zamanında gemi yapılırken yaşayan insanlardı (3:19-20).
Allah’ın Ruhu bütün haşmetiyle Mesih’in şakirtleri oldukları için hakarete uğrayanların üzerindedir (4:14).
İmanlılar iman ettiler. Bu taşın kıymetini bilirler (2:7).
Fakat iman etmeyenler Allah’ın kelâmını dinlemedikleri için sürçerler. Bu onlar için Allah’ın takdiridir (2:8).
İmanlılar insanların tehditlerinden korkmamalı, onlardan ürkmemelidir (3:14).
İmanlıların Mesih’in takipçileri olarak sürdükleri hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar (3:16).
Mesih dünyadayken bedenen acı çekti. İmanlılar da acı çekmeye hazırlıklı olmalıdırlar. İmanlı olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Böyle yaparlarsa insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezlar. Hayatlarının geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarlar (4:1-2).
İmanlılar geçmişte imansızların hoşlandıkları şeyleri yaparak yeterince vakit harcadılar. Hayatları sefahat, şehvet, ayyaşlık, çılgın eğlenceler ve içki âlemlerinden ibaretti. Allah’ın şeriatını hiçe sayarak putlara secde ettiler (4:3).
İmansızlar imanlıların kendileriyle aynı sefahat seline kapılmadıklarını görüp onları yadırgıyorlar, kötülüyorlar. İmansızlar Allah’a hesap verecekler. Allah yaşayanlara da ölülere de hükmetmeye hazırdır (4:4-5).
Belki imanlılar sıkıntı çekecekler. Fakat sıkıntıları cinayet işlemekten, hırsızlık yapmaktan, fesat çıkarmaktan ya da başkalarının işine karışmaktan olmamalıdır (4:15).
Allah’ın hesap günü yaklaştı. Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. Eğer Allah önce bizden hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak? Süleyman Peygamber şöyle der: “Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?” (4:17-18).
Günah kendi ihtiraslarının peşinden gitmektir “Allah’a itaat edin; çünkü artık O’nun evlatlarısınız. Eskiden cahildiniz, kendi ihtiraslarınızın peşinden gittiniz; fakat artık öyle yapmayın” (1:14).
Ruhen yeniden doğup hakikate itaat etmek günahtan arınmak yoludur. “Hakikate itaat ederek kendinizi arıttınız. Şimdi mümin kardeşlerinizi riyasızca sevebiliyorsunuz. Bu sebeple birbirinizi candan ve yürekten sevin. Çünkü ruhen yeniden doğdunuz. Bu doğuş, ölümlü bir tohum değil, ölümsüz bir tohum neticesinde oldu. O tohum da Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmıdır” (1:22-23).
Petrus bazı günah türlerini sıraladıktan sonra onlardan uzak durmanın yolunun Allah’ın kelâmına göre yaşamak olduğunu bildirir. “Bu sebeple artık her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan, iftiradan uzak durun. Yeni doğmuş bebekler gibi olun. Onlar nasıl sütü özlerse siz de Allah’ın kelâmını öyle özleyin. Allah’ın kelâmı katıksız süte benzer. Onunla beslenin ki, büyüyüp kurtuluşa eresiniz. ‘Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız’” (2:1-3).
Nefsin arzuları imanlının canına karşı savaşıyor. “Sevgili dostlarım, bu dünyada garipler ve misafirler gibisiniz. Bu sebeple yalvarıyorum, nefsinizin arzularından kaçın. Bu arzular canınıza karşı savaşıyor” (2:11).
Mesih imanlıların günahlarını üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, artık imanlılar günah işlemesinler, hak yolunda yaşasınlar diye yaptı (2:24).
İmanlılar günahta yaşarken yolunu şaşıran koyunlar gibiydiler. “Yolunu şaşıran koyunlar gibiydiniz; fakat şimdi sizi fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndünüz” (2:25).
Kötülüğe kötülükle karşılık vermek ve sövenlere sövmek günahtır. “Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. sövenlere sövmeyin” (3:9).
Tehdit etmek günahtır. “İnsanların tehditlerinden korkmayın, onlardan ürkmeyin” (3:14).
Ayıplamak, iftirar atmak utanılacak günahlardır. “O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdüğünüz hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar” (3:16).
İmanlı olarak acı çekmek günah işlemekten vazgeçmek demektir. “Mümin olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir” (4:1).
Günah insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmektir. Allah’ın isteğine göre yaşamamaktır. “Böyle yaparsanız insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezsiniz. Hayatınızın geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarsınız” (4:2).
Günah imansızların hoşlandıkları şeylerden ibarettir. Bu şeyler sefahat, şehvet, ayyaşlık, çılgın eğlenceler ve içki âlemleri ve Allah’ın şeriatını hiçe sayarak putlara secde etmektir.“Geçmişte imansızların hoşlandıkları şeyleri yaparak yeterince vakit harcadınız. Hayatınız sefahat, şehvet,ayyaşlık, çılgın eğlenceler ve içki âlemlerinden ibaretti. Allah’ın şeriatını hiçe sayarak putlara secde ettiniz (4:3).
İmansızlar hoşlandıkları şeylerden vazgeçtikleri için imanlıları kötülerler. Bunun için imansızlar Allah’a hesap verecekler. “İmansızlar şimdi kendileriyle aynı sefahat seline kapılmadığınızı görüp sizi yadırgıyorlar, kötülüyorlar. Onlar Allah’a hesap verecekler. Allah yaşayanlara da ölülere de hükmetmeye hazırdır” (4:4-5).
Günah örnekleri: cinayet işlemek, hırsızlık yapmak, fesat çıkarmak, başkalarının işine karışmak (4:15).
Semavî Baba ezelî öngörüsüyle imanlıları seçti. Mukaddes Ruh onları İsa Mesih’e itaat etmeye yönlendirir. İsa Mesih çarmıhta dökülen kanı vasıtasıyla onları günahlarından arıtır. “Semavî Babamız Allah sizi ezelî öngörüsüyle seçti, Mukaddes Ruh’un vasıtasıyla takdis etti. Çünkü İsa Mesih’e itaat etmenizi ve O’nun çarmıhta dökülen kanı vasıtasıyla günahlarınızdan arınmanızı istedi” (1:2).
Semavî Baba büyük merhametiyle imanlıların yeniden doğmalarını sağlar. İsa Mesih’i ölümden dirilterek onları ebedî bir umuda kavuşturdu. Bu umut semada çürümeyen mirastan ibarettir. Allah onları kendi kudretiyle ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaklar. “Efendimiz İsa Mesih’in semavî Babası Allah’a hamtlar olsun! Büyük merhametiyle bize yeni hayat verdi. İsa Mesih’i ölümden dirilterek bizi ebedî bir umuda kavuşturdu. Bu umut, Allah’ın semada tahsis ettiği mirastan ibarettir. Bu miras ne çürür, ne lekelenir, ne de solar. Allah iman eden sizleri kendi kudretiyle ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaksınız” (1:3-5).
İmtihanı geçen imanlıların imanları İsa Mesih tekrar geldiği zaman onlara övgü, şan ve şeref kazandıracaktır. İmanlarının sonucu olarak canlarının kurtuluşuna nail oluyorlar. “İmtihanı geçen bu imanınız, İsa Mesih tezahür ettiği zaman övgü, şan ve şeref kazandıracaktır. Mesih’i görmediniz, fakat O’nu seviyorsunuz. Şimdi O’nu görmediğiniz halde O’na iman ediyorsunuz; tarif edilemeyecek kadar büyük bir sevinçle coşuyorsunuz. Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna nail oluyorsunuz” (1:7-9).
Eski zaman peygamberleri imanlılara bahşedilen lütuf ve kurtuluş hakkında incelemeler ve araştırmalar yaptılar. İçlerindeki Mesih’in Ruhu onlara Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi. “Eski peygamberler bahşedilen lütuftan söz ettiler; bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar. Mesih’in Ruhu içlerindeydi. Ruh onlara Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi. Onlar da Ruh’un kimden söz ettiğini ve O’nun ne zaman geleceğini araştırdılar. Şimdi de iletilen bilgilerle kendilerine değil, hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu bilgileri kurtuluş müjdesini verenler ilettiler. Onlar semadan gönderilen Mukaddes Ruh’un kuvvetiyle vazediyorlar. Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar” (1:10-12).
İsa Mesih’in gelişinde imanlılara lütuf bahşedilecek. “Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun. Umudunuzu tamamen İsa Mesih’in gelişinde bahşedilecek lütfa bağlayın” (1:13).
İmanlılar Allah’ın evlatlarıdırlar. “Allah’a itaat edin; çünkü artık O’nun evlatlarısınız (1:14).
Kurtuluş imanlıların atalarından miras aldıkları boş hayattan kurtuluştur. Onları kurtaran altın ya da gümüş gibi fani şeyler değil, Mesih’in kıymetli kanıdır.“Bildiğiniz gibi atalarınızdan miras aldığınız boş hayattan kurtuldunuz. Sizi kurtaran altın ya da gümüş gibi fani şeyler değil, Mesih’in kıymetli kanıdır. Mesih, kusursuz ve lekesiz kurban kuzusuna benzer”(1:18).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu imanlıların uğruna dünyaya gönderdi. Mesih’in sayesinde Allah’a iman ediyorlar. Allah Mesih’i ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için imanlılar Allah’a iman ediyorlar, O’na umut bağlıyorlar. “Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu sizin uğrunuza dünyaya gönderdi. O’nun sayesinde Allah’a iman ediyorsunuz. Allah O’nu ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için Allah’a iman ediyorsunuz, O’na umut bağlıyorsunuz (1:20-21).
İmanlılar hakikate itaat ederek kendilerini arıttılar. Bu yüzden artık mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar. “Hakikate itaat ederek kendinizi arıttınız. Şimdi mümin kardeşlerinizi riyasızca sevebiliyorsunuz. Bu sebeple birbirinizi candan ve yürekten sevin” (1:22).
Kurtuluş imanlıların ruhen yeniden doğmalarını içerir. Bu doğuş, ölümlü bir tohum değil, ölümsüz bir tohum olan Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmı neticesinde oldu. “Çünkü ruhen yeniden doğdunuz. Bu doğuş, ölümlü bir tohum değil, ölümsüz bir tohum neticesinde oldu. O tohum da Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmıdır” (1:23).
İmanlılar Allah’ın kelâmıyla beslenirlerse büyüyüp kurtuluşa erecekler. “Yeni doğmuş bebekler gibi olun. Onlar nasıl sütü özlerse siz de Allah’ın kelâmını öyle özleyin. Allah’ın kelâmı katıksız süte benzer. Onunla beslenin ki, büyüyüp kurtuluşa eresiniz (2:2).
İmanlılar seçilmiş bir nesil olarak şimdi merhamete erdiler. “Fakat siz seçilmiş bir nesilsiniz, ebedî Hükümdar’ın rahiplerisiniz, mukaddes milletsiniz, Allah’ın öz halkısınız. Sizi karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiniz. Bir zamanlar Allah’a ait değildiniz; fakat şimdi O’nun halkısınız. Bir zamanlar Allah’ın merhametinden mahrumdunuz; fakat şimdi merhamete erdiniz” (2:9-10).
İsa Mesih Petrus’un ve imanlıların günahlarını üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, onlar artık günah işlemesinler, hak yolunda yaşasınlar diye yaptı. Mesih’in yaralarıyla onlar iyi edildiler. “Günahlarımızı üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, artık günah işlemeyelim, hak yolunda yaşayalım diye yaptı. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz (2:24).
İmanlılar eskiden yolunu şaşıran koyunlar gibiydiler ama artık onları fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndüler. “Yolunu şaşıran koyunlar gibiydiniz; fakat şimdi sizi fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndünüz (2:25).
İmansız bir kocanın imanlı karısının ona tâbi olup olumlu hayat sürmesiyle karısının bir şey söylemesine gerek kalmadan Allah’a dönebilir. “Ey kadınlar, siz de kocalarınıza tâbi olun. Bazılarınızın kocaları Allah’ın kelâmına inanmıyor olabilir. Fakat olumlu hayatınıza bakıp Allah’a dönebilirler; sizin bir şey söylemenize gerek kalmaz. Temiz ve hürmet dolu hayatınızı görmeleri yeter” (3:1-2).
Kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu kötüdür. ‘Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?’ “Allah’ın hesap günü yaklaştı. Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. Eğer Allah önce bizden hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak? Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?’” (4:17-18).
Allah imanlıları ebedî bir umuda kavuşturdu, onlara semada miras ayırdı. Allah iman edenleri kendi kudretiyle ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaklar. “Efendimiz İsa Mesih’in semavî Babası Allah’a hamtlar olsun! Büyük merhametiyle bize yeni hayat verdi. İsa Mesih’i ölümden dirilterek bizi ebedî bir umuda kavuşturdu. Bu umut, Allah’ın semada tahsis ettiği mirastan ibarettir. Bu miras ne çürür, ne lekelenir, ne de solar. Allah iman eden sizleri kendi kudretiyle ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaksınız” (1:3-5).
Mukaddes Ruh semadan gönderildi. “Şimdi de iletilen bilgilerle kendilerine değil, hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu bilgileri kurtuluş müjdesini verenler ilettiler. Onlar semadan gönderilen Mukaddes Ruh’un kuvvetiyle vazediyorlar. Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar” (1:12).
İsa Mesih’in gelişinde imanlılara lütuf bahşedilecek. Umutlarını tamamen buna bağlamalıdırlar. “Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun. Umudunuzu tamamen İsa Mesih’in gelişinde bahşedilecek lütfa bağlayın” (1:13).
Allah’ın Mesih’i ölümden dirilttiği ve yücelttiği için imanlılar O’na umut bağlıyorlar. “O’nun sayesinde Allah’a iman ediyorsunuz. Allah O’nu ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için Allah’a iman ediyorsunuz, O’na umut bağlıyorsunuz” (1:21)
Dirilen Mesih semaya çıktı; şimdi Allah’ın sağında oturmaktadır. Semadaki varlıklar O’na itaat etmektedir. “Dirilen Mesih arşa çıktı; şimdi Allah’ın sağında oturmaktadır. Bütün melekler, semavî yetkiler ve kudretler O’na tâbi kılınmıştır” (3:22).
İmanlılar içlerindeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olmalıdır. “Kalplerinizde Mesih’e özel bir yer verin, O’nun Rab olduğunu anlayın. İçinizdeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olun.” ( 3:15).
Allah büyük merhametiyle Petrus’a ve imanlılara yeni hayat verdi. İsa Mesih’i ölümden dirilterek onları ebedî bir umuda kavuşturdu “Efendimiz İsa Mesih’in semavî Babası Allah’a hamtlar olsun! Büyük merhametiyle bize yeni hayat verdi. İsa Mesih’i ölümden dirilterek bizi ebedî bir umuda kavuşturdu” (1:3).
Kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacakları için imanlılar sevinçle coşuyorlar. Kısa bir süre için çeşitli sıkıntılar çekmeleri gerekse bile sevinmelidirler “Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaksınız. Bu sebeple sevinçle coşuyorsunuz. Şimdi kısa bir süre için çeşitli sıkıntılar çekmeniz gerekse bile sevinin” (1:5-6).
Çünkü sıkıntılara dayanmaları, imanlarının ne kadar samimi olduğunu gösterir. İmtihanı geçen bu imanları, İsa Mesih tekrar geldiği zaman onlara övgü, şan ve şeref kazandıracaktır. “Çünkü sıkıntılara dayanmanız, imanınızın ne kadar samimi olduğunu gösterir. Altın ateşle arıtılsa da sonunda yok olup gider. Oysa imanınız kalıcıdır, altından daha da kıymetlidir. İmtihanı geçen bu imanınız, İsa Mesih tezahür ettiği zaman övgü, şan ve şeref kazandıracaktır” (1:7).
Mesih’i görmediler, fakat O’nu seviyorlar. O’nu görmedikleri halde O’na iman ediyorlar; tarif edilemeyecek kadar büyük bir sevinçle coşuyorlar. Çünkü imanlarının sonucu olarak canlarının kurtuluşuna nail oluyorlar “Mesih’i görmediniz, fakat O’nu seviyorsunuz. Şimdi O’nu görmediğiniz halde O’na iman ediyorsunuz; tarif edilemeyecek kadar büyük bir sevinçle coşuyorsunuz. Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna nail oluyorsunuz” (1:8).
Allah eski peygamberlere ilettikleri bilgilerle çağımızdaki imanlılara hizmet ettiklerini açıkça gösterdi. Kurtuluş müjdesini duyuranlar eski peygamberlerin ilettikleri bilgileri kullanarak semadan gönderilen Mukaddes Ruh’un kuvvetiyle vazediyorlar. Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar. Bu sebeple imanlılar zihinlerini Allah’a hizmet etmek için hazırlamalı; tetikte olmalıdırlar. Umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlamalıdırlar. “Şimdi de iletilen bilgilerle kendilerine değil, hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu bilgileri kurtuluş müjdesini verenler ilettiler. Onlar semadan gönderilen Mukaddes Ruh’un kuvvetiyle vazediyorlar. Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar. Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun. Umudunuzu tamamen İsa Mesih’in gelişinde bahşedilecek lütfa bağlayın” (1:12-13).
İmanlılar Allah’ın evlatları oldukları için Allah’a itaat etmelidirler. “Allah’a itaat edin; çünkü artık O’nun evlatlarısınız. Eskiden cahildiniz, kendi ihtiraslarınızın peşinden gittiniz; fakat artık öyle yapmayın” (1:14).
Allah’ın mukaddes ve pak olduğu için imanlıların mukaddes olup pak bir hayat sürmeleri lazımdır. “Sizi halkı olmaya çağıran Allah paktır. Bu sebeple siz de yaptığınız her şeyde kendinizi pak tutun. Nitekim Allah Tevrat’ta şöyle emrediyor: “Ben pak olduğum gibi siz de pak olun.” (1:15-16).
Allah’ı ‘Baba’ diye çağıran imanlılar Kendisinin tarafsız bir Yargıç olduğunu hiç unutmamalıdırlar. Buna göre Kendisine gereken saygıyı gösterip O’nun istediği bir hayat sürmeleri lazımdır. “Allah’ı ‘semavî Baba’ diye çağırıyorsunuz. O’nun insanlar arasında hiç ayrım yapmadığını unutmayın. Bu sebeple dünyadaki gurbet zamanınızı takva içinde geçirin” (1:17).
Petrus’un yazdığı imanlılar Mesih’in kıymetli kanıyla atalarından miras aldıkları boş hayattan kurtuldular. “Bildiğiniz gibi atalarınızdan miras aldığınız boş hayattan kurtuldunuz. Sizi kurtaran altın ya da gümüş gibi fani şeyler değil, Mesih’in kıymetli kanıdır. Mesih, kusursuz ve lekesiz kurban kuzusuna benzer” (1:18).
İmanlılar Mesih’in kanı, dirilişi ve yücelişi hakkındaki hakikate itaat ederek kendilerini arıttılar. Ruhen yeniden doğdukları için mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar. “O’nun sayesinde Allah’a iman ediyorsunuz. AllahO’nu ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için Allah’a iman ediyorsunuz, O’na umut bağlıyorsunuz. Hakikate itaat ederek kendinizi arıttınız. Şimdi mümin kardeşlerinizi riyasızca sevebiliyorsunuz. Bu sebeple birbirinizi candan ve yürekten sevin. Çünkü ruhen yeniden doğdunuz. Bu doğuş, ölümlü bir tohum değil, ölümsüz bir tohum neticesinde oldu. O tohum da Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmıdır (1:21-23).
İmanlılar ölümsüz bir tohum olan Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmı neticesinde ruhen yeniden doğdukları için artık her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan, iftiradan uzak durmalıdırlar. Sütü özleyen yeni doğmuş bebekler gibi olup, Allah’ın kelâmını öyle özlemelidirler. Böylece büyüyüp kurtuluşa erecekler. Rab’bin iyiliğini tattıkları için Allah’ın kelâmını özlemek konusunda zorluk çekmemelidirler. “Bu sebeple artık her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan, iftiradan uzak durun. Yeni doğmuş bebekler gibi olun. Onlar nasıl sütü özlerse siz de Allah’ın kelâmını öyle özleyin. Allah’ın kelâmı katıksız süte benzer. Onunla beslenin ki, büyüyüp kurtuluşa eresiniz. ‘Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız’ ” (2:1-3).
Allah imanlıları öz halkı olmak üzere seçti. Onları karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın iyiliklerini ilan etmek için seçildiler. “Fakat siz seçilmiş bir nesilsiniz, ebedî Hükümdar’ın rahiplerisiniz, mukaddes milletsiniz, Allah’ın öz halkısınız. Sizi karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiniz. Bir zamanlar Allah’a ait değildiniz; fakat şimdi O’nun halkısınız. Bir zamanlar Allah’ın merhametinden mahrumdunuz; fakat şimdi merhamete erdiniz” (2:9-10).
İmanlıların iman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürmeleri lazım. Onlara kötülük yakıştırıp iftira edenler iyi işlerini görsünler ve Allah’ı yüceltsinler. “İman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürün. Belki içlerinde kötülük yakıştırıp iftira edenleri vardır. Bırakın, onlar hayırlı amellerinizi görsünler. O zaman mahşer gününde Allah’ı yüceltecekler” (2:12).
İmanlıların Rab adına her insanî müesseseye tâbi olmaları gerekir. İmparatora ve valilere tâbi olmaları istenir. “Rab adına her insanî müesseseye tâbi olun; en üstün yetkiye sahip olan imparatora da, onun gönderdiği valilere de tâbi olun. Valilerin vazifesi suç işleyenleri cezalandırmak, iyilik yapanları da takdir etmektir” (2:13-14).
İmanlılar iyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarmalıdırlar. Bunu yaparlarsa Allah’ın istediğini yapmış olurlar. “İyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarın. Allah’ın istediği işte budur” (2:15).
İmanlılar hür insanlar olarak yaşamalıdırlar. Oysa hürriyetlerini kötülük yapmak için bahane etmemelidirler. Allah’ın kullarına lâyık bir hayat sürmelidirler. “Hür insanlar olarak yaşayın. Fakat hürriyetinizi kötülük yapmak için bahane etmeyin. Allah’ın kullarına lâyık bir hayat sürün” (2:16).
İmanlılar herkese hürmet etmelidirler. “Herkese hürmet edin. Mümin kardeşlerinizi sevin. Allah’tan korkun. İmparatora hürmet edin” (2:17).
İmanlılar mümin kardeşlerini sevmelidirler. “Herkese hürmet edin. Mümin kardeşlerinizi sevin. Allah’tan korkun. İmparatora hürmet edin” (2:17).
İmanlılar Allah’tan korkmalıdırlar. “Herkese hürmet edin. Mümin kardeşlerinizi sevin. Allah’tan korkun. İmparatora hürmet edin” (2:17).
İmanlılar İmparatora hürmet etmelidirler. “Herkese hürmet edin. Mümin kardeşlerinizi sevin. Allah’tan korkun. İmparatora hürmet edin” (2:17).
Köle olan imanlılar efendilerine tâbi olup tam saygı göstermelidirler. Efendileri iyi ve nazik de olsa insafsız da olsa hürmeti eksik etmemelidirler. “Ey köleler, efendilerinize tâbi olun, tam saygı gösterin. Efendiniz iyi ve nazik de olsa insafsız da olsa hürmeti eksik etmeyin” (2:18).
Haksız yere acı çeken imanlı, vicdan namına Allah’a itaat edip buna katlanırsa, Allah’ın lütfuna nail olur. Ama imanlılar suç işlediklerinden dolayı dayak yer ve buna sabrederlerse, övünecek bir şey yok. Fakat iyilik yaptıkları halde acı çekip sabrederlerse, Allah’ın lütfuna nail olurlar. Allah onları bunun için çağırdı. Onların örneği İsa Mesih’tir. O onların uğruna acı çekti. Onlar da O’nun izinden gitmelidirler. “Haksız yere acı çeken kişi, vicdan namına Allah’a itaat edip buna katlanırsa, Allah’ın lütfuna nail olur. Suç işlediğinizden dolayı dayak yer ve buna sabrederseniz, övünecek bir şey yok. Fakat iyilik yaptığınız halde acı çekip sabrederseniz, Allah’ın lütfuna nail olursunuz. Allah sizi bunun için çağırdı. Sizin örneğiniz İsa Mesih’tir. O sizin uğrunuza acı çekti. Siz de O’nun izinden gitmelisiniz” (2:19-21).
Mesih, imanlılar günah işlemesinler, hak yolunda yaşasınlar diye günahlarını üstlenip çarmıhta öldü. İmanlılar yolunu şaşıran koyunlar gibiydiler; fakat şimdi onları fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndüler. “Mesih aşağılandığında karşılık vermedi; elem çektiğinde kimseyi tehdit etmedi. Davasını adaletle hükmeden Allah’a bıraktı. Günahlarımızı üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, artık günah işlemeyelim, hak yolunda yaşayalım diye yaptı. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz. Yolunu şaşıran koyunlar gibiydiniz; fakat şimdi sizi fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndünüz” (2:23-25).
İmanlı kadınlar kocalarına tâbi olmalıdırlar. “Ey kadınlar, siz de kocalarınıza tâbi olun” (3:1).
İmanlı kadınlar, asıl güzelliğe, sakin ve yumuşak ruhtan ibaret olan iç güzelliğine önem vermeleri lazımdır. Bu güzellik hiç solmaz. Allah’ın gözünde çok değerlidir. “Asıl güzellik iç güzelliğidir, sakin ve yumuşak ruhun güzelliğidir. Bu güzellik hiç solmaz. Allah’ın gözünde çok değerlidir. Eski çağlarda hayatlarını Allah’a vakfetmiş ve umutlarını O’na bağlamış kadınlar böyleydi. Ruhani güzelliğe önem verirlerdi. Aynı zamanda kocalarına tâbiydiler” (3:4-5).
İmanlı erkekler karılarıyla anlayış içinde yaşamalıdırlar. Karılarına saygı göstermeleri lazımdır. Bunu yaparlarsa, dua etmelerine engel kalmaz. “Aynı şekilde, ey kocalar, siz de karılarınızla anlayış içinde yaşayın. Çünkü onların bünyesi sizinkinden daha zayıftır. Onlara saygı gösterin, çünkü onlar da sizinle beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır. Bunu yaparsanız, dua etmenize engel kalmaz” (3:7).
İmanlılar aynı düşüncede birleşmelidirler. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar birbirlerine dert ortağı olmalıdırlar. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar birbirlerini kardeşçe sevmelidirler. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar şefkatli olmalıdırlar. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar alçakgönüllü olmalıdırlar. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar kendilerine sövenlere sövmemelidir. “Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. sövenlere sövmeyin. Tersine onlara hayırdua edin. Çünkü Allah sizi böyle yapmaya çağırdı. O zaman O’nun nimetlerine nail olursunuz” (3:9).
İmanlılar kendilerine sövenler için hayırdua etmelidir. Allah onları böyle yapmaya çağırdı. . O zaman Allah’ın nimetlerine nail olurlar. “Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. sövenlere sövmeyin. Tersine onlara hayırdua edin. Çünkü Allah sizi böyle yapmaya çağırdı. O zaman O’nun nimetlerine nail olursunuz” (3:9).
İmanlılar hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isterlerse, dillerine hâkim olmalıdırlar. Ağızlarından kötü söz çıkmasın, yalan söylemesinler. Kötülük yapmaktan sakınsın, iyilik yapsınlar. Selâmeti amaç edinsin, selâmet için canla başla çalışsınlar. Çünkü Rab böyle davrananları gözetir, onların yakarışlarına kulak verir. “Hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isteyen, diline hâkim olsun. Ağzından kötü söz çıkmasın, yalan söylemesin. Kötülük yapmaktan sakınsın, iyilik yapsın. Selâmeti amaç edinsin, selâmet için canla başla çalışsın. Çünkü Rab sâlihleri gözetir, onların yakarışlarına kulak verir. Fakat kötülük yapanlardan yüz çevirir” (3:10-12).
İyilik yapmakta gayretli olan imanlılara hiç kimse kötülük etmez. Doğru olanı yaptıkları için acı çekseler bile ne mutlu onlara! İnsanların tehditlerinden korkmamalı, onlardan ürkmemelidirler. Kalplerinde Mesih’e özel bir yer vermeli, O’nun Rab olduğunu anlamalıdırlar. İçlerindeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olmalıdırlar. Ancak herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap versinler. Vicdanlarını temiz tutmalıdırlar. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdükleri hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar. “İyilik yapmakta gayretli olursanız hiç kimse kötülük etmez. Doğru olanı yaptığınız için acı çekseniz bile ne mutlu size! İnsanların tehditlerinden korkmayın, onlardan ürkmeyin. Kalplerinizde Mesih’e özel bir yer verin, O’nun Rab olduğunu anlayın. İçinizdeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olun. herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap verin. Vicdanınızı temiz tutun. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdüğünüz hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar” (3:13-16).
İmanlılar acı çekmeye hazırlıklı olmalıdırlar. İmanlı olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Böyle yaparlarsa insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezler. Hayatlarının geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarlar. “Mesih dünyadayken bedenen acı çekti. Siz de acı çekmeye hazırlıklı olun. Mümin olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Böyle yaparsanız insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezsiniz. Hayatınızın geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarsınız” (4:1-2).
Petrus’un yazdığı imanlılar geçmişte imansızların hoşlandıkları şeyleri yaparak yeterince vakit harcadılar. Hayatları sefahat, şehvet, ayyaşlık, çılgın eğlenceler ve içki âlemlerinden ibaretti. Allah’ın şeriatını hiçe sayarak putlara secde ettiler. İmansızlar şimdi kendileriyle aynı sefahat seline kapılmadıklarını görüp onları yadırgıyorlar, kötülüyorlar. İmansızlar Allah’a hesap verecekler. Allah yaşayanlara da ölülere de hükmetmeye hazırdır. “Geçmişte imansızların hoşlandıkları şeyleri yaparak yeterince vakit harcadınız. Hayatınız sefahat, şehvet, ayyaşlık, çılgın eğlenceler ve içki âlemlerinden ibaretti. Allah’ın şeriatını hiçe sayarak putlara secde ettiniz. İmansızlar şimdi kendileriyle aynı sefahat seline kapılmadığınızı görüp sizi yadırgıyorlar, kötülüyorlar. Onlar Allah’a hesap verecekler. Allah yaşayanlara da ölülere de hükmetmeye hazırdır” (4:3-4).
Kurtuluş müjdesini kabul edip ölenler ruhen Allah’ın katında yaşayacaklar. “Çünkü kurtuluş müjdesi ölülere de vazedildi. Neticede onlar da herkes gibi hayattayken işledikleri ameller için hesap verecekler; fakat ruhen Allah’ın katında yaşayacaklardır” (4:6).
Her şeyin sonu yaklaştığı için imanlılar akıllı olmalı, dua etmek için ayık kalmalıdırlar. “Her şeyin sonu yaklaştı. Bu sebeple akıllı olun, dua etmek için ayık kalın” (4:7).
En önemlisi, birbirlerini yürekten sevmelidirler. Çünkü sevgi birçok günahı örter. “En önemlisi, birbirinizi yürekten sevin. Çünkü sevgi birçok günahı örter” (4:8).
Şikayet etmeden birbirlerine karşı misafirperver olmalıdırlar. “Sızlanıp söylenmeden birbirinize karşı misafirperver olun” (4:9).
Her imanlı bir ruhanî bir kabiliyete sahiptir. Kabiliyetlerini birbirlerine hizmet etmek için kullanmalıdırlar. Böylece yaptıkları her şey İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirsin “Her biriniz Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahipsiniz. Bu mevhibelerle birbirinize hizmet edin. Böylece Allah’ın çok yönlü lütfunu iyi kullanmış olursunuz. Vaaz mevhibesi olan, bizzat Allah’ın kelâmını iletir gibi konuşsun. Hizmet mevhibesi olan, Allah’ın sağladığı kuvvetle hizmet etsin. Böylece yaptığınız her şey İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirsin” (4:10-11).
İmanlılar çektikleri sıkıntılarlarla imtihan ediliyorlar. Başlarına garip bir şey geliyormuş gibi şaşmamalıdırlar. Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektikleri için sevinmelidirler. Mesih ihtişam içinde geri geldiğinde sevinip coşacaklar. Mesih’in şakirtleri oldukları için hakarete uğrarlarsa kendilerini mutlu saymalıdırlar. Çünkü Allah’ın Ruhu bütün haşmetiyle üzerlerindedir. “Çektiğiniz sıkıntılar giydirilen ateşten bir gömleğe benzer; böyle imtihan ediliyorsunuz. Başınıza garip bir şey geliyormuş gibi şaşmayın. Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektiğiniz için sevinin. Mesih ihtişam içinde tezahür ettiğinde sevinip coşacaksınız. Mesih’in şakirtleri olduğunuz için hakarete uğrarsanız ne mutlu size! Çünkü Allah’ın Ruhu bütün haşmetiyle üzerinizdedir” (4:12-14).
İmanlılar Mesih’in izleyicileri oldukları için acı çekerlerse bundan utanmamalıdırlar. Aksine, Mesih’in adıyla anıldıkları için Allah’a hamdetsinler. “Mesih’in şakirdi olduğu için acı çeken bundan utanmasın. Aksine, Mesih’in adıyla anıldığı için Allah’a hamdetsin” (4:16).
4:19’daki teşvik sözü önceki ayetlerde sunulan bilgilerden bir sonuç çıkarmadır. “İmanlılar dünyada kısa bir süre için acı çekerlerse de bu acılar hiç bir şekilde imansız günahârların çekeceği sonsuz cezayla kıyaslanamaz. İmanlılar çektikleri acılara garip bir şey olarak bakmamalı, onlara şikayet etmemelidirler. Aksine sabırla onlara dayanmalıdırlar çünkü bu acılar bir raslantı değildir onlara Allah izin vermiştir, ve O’nun denetimi altında sürerler. Allah bu acıları onların iyiliği ve kendi izzeti için atamıştır. Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler.” (John Gill Tüm Kutsal Kitap Açıklaması). “Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler. Çünkü O, itimada lâyıktır” (4:19).
Önder olmayan, imanda ve yaşta daha genç imanlılar önderlerine tâbi olmalıdırlar. “Ey gençler, siz de önderlerinize tâbi olun. Birbirinize alçakgönüllülükle davranın. Nitekim Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder’ ” (5:5).
İmanlılar birbirlerine alçakgönüllülükle davranmalıdırlar. “Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder”. “Ey gençler, siz de önderlerinize tâbi olun. Birbirinize alçakgönüllülükle davranın. Nitekim Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder’ ” (5:5).
İmanlılar Allah’ın kudreti karşısında alçakgönüllü olmalıdırlar. Allah da zamanı geldiğinde onları yüceltecektir “Allah’ın kudreti karşısında alçakgönüllü olun. O da zamanı geldiğinde sizi yüceltecektir” (5:6).
İmanlılar bütün kaygılarını Allah’a havale etmelidirler. Allah onları kayırır. “Bütün kaygılarınızı Allah’a havale edin. O sizi kayırır” (5:7).
İblis saldırınca imanlılar imanlarının sarsılmamasına dikkat etmelidirler. “İmanınız sarsılmasın, İblis’e direnin. Bilin ki, dünyanın her yerindeki mümin kardeşleriniz aynı sıkıntılardan geçiyor. Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla sizi ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek, imanınızı pekiştirecek, sizi kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır” (5:9-10).
İblis saldırınca imanlılar ona direnmelidirler. Bilmelidirler ki, dünyanın her yerindeki imanlı kardeşleri aynı sıkıntılardan geçiyor. Lütufkâr olan Allah Mesih vasıtasıyla onları ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekecekler. Fakat ardından Allah eksiklerini giderecek, imanlarını pekiştirecek, onları kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır. “İmanınız sarsılmasın, İblis’e direnin. Bilin ki, dünyanın her yerindeki mümin kardeşleriniz aynı sıkıntılardan geçiyor. Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla sizi ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek, imanınızı pekiştirecek, sizi kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır” (5:9-10).
İmanlılar topluluğu imanlıları Allah’a hizmet etmek için hazırlamalıdır. “Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun” (1:13).
İmanlılar topluluğu umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlayan insanlardan oluşur (1:13).
İmanlılar topluluğu Allah’a itaat eden, Allah’ın evlatlarından oluşur (1:14).
İmanlılar topluluğu onları halkı olmaya çağıran pak olan Allah’ın halkıdır. Bu sebeple topluluk yaptığı her şeyde kendisini pak tutmalıdır. “Nitekim Allah Tevrat’ta şöyle emrediyor: ‘Ben pak olduğum gibi siz de pak olun’ ” (1:15-16).
İmanlılar topluluğu Allah’ı “semavî Baba” diye çağırıyor. İmanlılar topluluğu O’nun insanlar arasında hiç ayrım yapmadığını unutmamalıdır. Bu sebeple dünyadaki gurbet zamanlarını takva içinde geçirmelidir (1:17).
İmanlılar topluluğunun üyeleri hakikate itaat ederek kendlerini arıttılar. Şimdi mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar. Bu sebeple birbirlerini candan ve yürekten sevmelidirler (1:22).
İmanlılar topluluğunun üyeleri yeni doğmuş bebekler gibi olmalıdırlar. Yeni doğmuş bebekler nasıl sütü özlerse onlar da Allah’ın kelâmını öyle özlemelidir. Allah’ın kelâmı katıksız süte benzer. Onunla imanlılar topluluğu beslenmeli ki, büyüyüp kurtuluşa ersin (2:2).
Rab’bin iyiliğini tattıkları için imanlılar Rab İsa’ya yakınlaşmalıdır. Rab İsa imanlılar topluluğunun temel taşıdır. İmanlılar yaşayan taşlardır. Allah bu taşları ruhani bir mabet yapmak için kullanıyor. İmanlılar topluluğu bu ruhanî mabette İsa Mesih vasıtasıyla Allah’ı hoşnut eden ruhani kurbanlar sunan rahipler topluluğudur. Topluluğun amacı Allah’a tapınmaktır. “Onun için Rab İsa’ya gelin. O cemaatin yaşayan temel taşıdır. İnsanlar O’nu reddettiler; fakat Allah O’nu seçkin ve değerli temel taşı yaptı. Sizler de O’nun gibisiniz, yaşayan taşlarsınız. Allah sizleri ruhani bir mabet yapmak için kullanıyor. Hayatlarını O’na vakfeden rahipler cemaatisiniz. İsa Mesih vasıtasıyla Allah’ı hoşnut eden ruhani kurbanlar sunmalısınız” (2:4-5).
İmanlılar topluluğu seçilmiş bir nesil, ebedî Hükümdar’ın rahipleri, mukaddes millet, Allah’ın öz halkıdır. Topluluk üyeleri onları karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın iyiliklerini ilan etmek için seçildiler. Topluluğun amacı Müjde’yi yaymaktır. “Fakat siz seçilmiş bir nesilsiniz, ebedî Hükümdar’ın rahiplerisiniz, mukaddes milletsiniz, Allah’ın öz halkısınız. Sizi karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiniz” (2:9).
İmanlılar topluluğunun üyeleri iman etmeyenler arasında Allah’a layık olumlu bir hayat sürmelidirler. Hayırlı işlerini görerek onlara kötülük yakıştırıp iftira edenler Allah’ı yüceltecekler. Topluluğun amacı Allah’a layık olumlu bir hayat sürmektir. “İman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürün. Belki içlerinde kötülük yakıştırıp iftira edenleri vardır. Bırakın, onlar hayırlı amellerinizi görsünler. O zaman mahşer gününde Allah’ı yüceltecekler” (2:12).
İmanlılar topluluğunun üyeleri Rab adına her insanî müesseseye tâbi olmalıdır. “Rab adına her insanî müesseseye tâbi olun; en üstün yetkiye sahip olan imparatora da, onun gönderdiği valilere de tâbi olun” (2:13-14).
İmanlılar topluluğunun üyeleri için Allah’ın istediği, iyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarmalarıdır. “İyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarın. Allah’ın istediği işte budur” (2:15).
İmanlılar topluluğunun üyeleri hürriyetlerini kötülük yapmak için bahane etmemek suretiyle hür insanlar olarak yaşamalıdırlar. “Hür insanlar olarak yaşayın. Fakat hürriyetinizi kötülük yapmak için bahane etmeyin” (2:16).
İmanlılar topluluğunun üyeleri Allah’ın kullarına lâyık bir hayat sürmelidirler. “Allah’ın kullarına lâyık bir hayat sürün” (2:16).
İmanlılar topluluğunun üyeleri herkese hürmet etmelidirler. “Herkese hürmet edin. Mümin kardeşlerinizi sevin” (2:17).
İmanlılar topluluğunun üyeleri mümin kardeşlerini sevmelidirler. “Herkese hürmet edin. Mümin kardeşlerinizi sevin (2:17).
İmanlılar topluluğunun üyeleri Allah’tan korkmalıdırlar. “Allah’tan korkun” (2:17).
İmanlılar topluluğunun üyeleri İmparatora hürmet etmelidirler. “İmparatora hürmet edin” (2:17).
İmanlılar topluluğunun üyeleri aynı düşüncede birleşmelidirler. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar topluluğunun üyeleri birbirlerine dert ortağı olmalıdırlar. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar topluluğunun üyeleri birbirlerini kardeşçe sevmelidirler. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar topluluğunun üyeleri şefkatli olmalıdırlar. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar topluluğunun üyeleri alçakgönüllü olmalıdırlar. “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Birbirinize dert ortağı olun. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
İmanlılar topluluğunun üyeleri kendilerine sövenlere sövmemelidir. “Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. sövenlere sövmeyin. Tersine onlara hayırdua edin. Çünkü Allah sizi böyle yapmaya çağırdı. O zaman O’nun nimetlerine nail olursunuz” (3:9).
İmanlılar topluluğunun üyeleri kendilerine sövenler için hayırdua etmelidir. Allah onları böyle yapmaya çağırdı. . O zaman Allah’ın nimetlerine nail olurlar. “Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. sövenlere sövmeyin. Tersine onlara hayırdua edin. Çünkü Allah sizi böyle yapmaya çağırdı. O zaman O’nun nimetlerine nail olursunuz” (3:9).
İmanlılar topluluğunun üyeleri hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isterlerse, dillerine hâkim olmalıdırlar. Ağızlarından kötü söz çıkmasın, yalan söylemesinler. Kötülük yapmaktan sakınsın, iyilik yapsınlar. Selâmeti amaç edinsin, selâmet için canla başla çalışsınlar. Çünkü Rab böyle davrananları gözetir, onların yakarışlarına kulak verir. “Hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isteyen, diline hâkim olsun. Ağzından kötü söz çıkmasın, yalan söylemesin. Kötülük yapmaktan sakınsın, iyilik yapsın. Selâmeti amaç edinsin, selâmet için canla başla çalışsın. Çünkü Rab sâlihleri gözetir, onların yakarışlarına kulak verir. Fakat kötülük yapanlardan yüz çevirir” (3:10-12).
İyilik yapmakta gayretli olan imanlılar topluluğunun üyelerine hiç kimse kötülük etmez. Doğru olanı yaptıkları için acı çekseler bile ne mutlu onlara! İnsanların tehditlerinden korkmamalı, onlardan ürkmemelidirler. Kalplerinde Mesih’e özel bir yer vermeli, O’nun Rab olduğunu anlamalıdırlar. İçlerindeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olmalıdırlar. Ancak herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap versinler. Vicdanlarını temiz tutmalıdırlar. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdükleri hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar. “İyilik yapmakta gayretli olursanız hiç kimse kötülük etmez. Doğru olanı yaptığınız için acı çekseniz bile ne mutlu size! İnsanların tehditlerinden korkmayın, onlardan ürkmeyin. Kalplerinizde Mesih’e özel bir yer verin, O’nun Rab olduğunu anlayın. İçinizdeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olun. herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap verin. Vicdanınızı temiz tutun. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdüğünüz hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar” (3:13-16).
İmanlılar topluluğunun üyeleri acı çekmeye hazırlıklı olmalıdırlar. İmanlı olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Böyle yaparlarsa insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezler. Hayatlarının geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarlar. “Mesih dünyadayken bedenen acı çekti. Siz de acı çekmeye hazırlıklı olun. Mümin olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Böyle yaparsanız insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezsiniz. Hayatınızın geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarsınız” (4:1-2).
Her şeyin sonu yaklaştığı için imanlılar topluluğunun üyeleri akıllı olup, dua etmek için ayık kalmalıdırlar. “Her şeyin sonu yaklaştı. Bu sebeple akıllı olun, dua etmek için ayık kalın” (4:7).
İmanlılar topluluğunun üyelerinin yapacağı en önemli şey, birbirlerini yürekten sevmektir. “En önemlisi, birbirinizi yürekten sevin. Çünkü sevgi birçok günahı örter” (4:8).
İmanlılar topluluğunun üyeleri birbirlerine karşı misafirperver olmalıdırlar. “Sızlanıp söylenmeden birbirinize karşı misafirperver olun” (4:9).
İmanlılar topluluğunun her bir üyesi birbirlerine hizmet etmek için Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahiptir. Bu ruhani kabiliyetler Allah’ın mesajını topluluğa iletmek ve birbirlerine hizmet etmek içindir. Bunları iyi bir şeklide kullanan topluluk İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirir. “Her biriniz Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahipsiniz. Bu mevhibelerle birbirinize hizmet edin. Böylece Allah’ın çok yönlü lütfunu iyi kullanmış olursunuz. Vaaz mevhibesi olan, bizzat Allah’ın kelâmını iletir gibi konuşsun. Hizmet mevhibesi olan, Allah’ın sağladığı kuvvetle hizmet etsin. Böylece yaptığınız her şey İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirsin. İzzet ve kudret ebetler ebedince Mesih’e aittir. Âmin” (4:10-11).
İmanlılar topluluğunun üyelerinin çektikleri sıkıntılar onlara giydirilen ateşten bir gömleğe benzer. Bu sıkıntılarla imtihan ediliyorlar. Başlarına garip bir şey geliyormuş gibi şaşmamamalıdırlar. “Çektiğiniz sıkıntılar giydirilen ateşten bir gömleğe benzer; böyle imtihan ediliyorsunuz. Başınıza garip bir şey geliyormuş gibi şaşmayın” (4:12).
İmanlılar topluluğunun önderleri sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın onlara emanet ettiği insanlara göz kulak olmalı, onları gözetmelidirler. Bunu zorunluluktan ya da para hırsıyla değil, gönüllü ve gönül rızasıyla yapmalıdırlar. Önderler Allah’ın onlara emanet ettiği kişilere hükmetmeye kalkışmamalıdırlar. Tersine, iyi hayatlarıyla onlara örnek olmalıdırlar. İmanlılar topluluklarını güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman önderlere hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek. “Cemaatinizin önderlerine sesleniyorum. Ben de sizler gibi bir önderim. Mesih’in çektiği acılara şahit oldum. Mesih’in tezahür edecek ihtişamına ortak biri olarak sizden rica ediyorum: Sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın emanet ettiği insanlara göz kulak olun, onları gözetin. Bunu zorunluluktan ya da para hırsıyla değil, gönüllü ve gönül rızasıyla yapın. Allah’ın istediği budur. Allah’ın emanet ettiği kişilere hükmetmeye kalkışmayın. Tersine, iyi hayatınızla onlara örnek olun. Cemaatleri güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek” (5:1-4).
İmanlıların sahip oldukları umut Allah’ın semada onlara ayırdığı mirastan oluşur. Bu miras ne çürür, ne lekelenir, ne de solar. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaklar. Ahir zaman İsa’nın tekrar gelişiyle ilgilidir. “Bu umut, Allah’ın semada tahsis ettiği mirastan ibarettir. Bu miras ne çürür, ne lekelenir, ne de solar. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaksınız” (1:4-5).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu imanlılar uğruna dünyaya gönderdi. Ahir zaman İsa Mesih’in dünyaya gelişiyle başladı. “Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu sizin uğrunuza dünyaya gönderdi” (1:20).
Burada mahşer gününden bahsedilirken “ziyaret günü” anlamına gelen bir deyim söz konusu. Mektubu yorumlarken bunun olasılı anlamlarını şöyle sıralamıştık: “İman etmeyenler müjdelediğimiz mesajı beğenmeyip hakkımızda kötü konuşabilir. Petrus’a göre onları susturmamızın yolu, önlerinde saygı değer bir hayat sürmemizdir. Bu da belirli bir zamanda o iman etmeyenlerin Allah’ı yüceltmelerine sebep olacak. Yorumcular bu zamanın ne vakit olacağı konusunda çeşitli cevaplar verirler. Sözün anlamı ziyaret günüdür. Halk Dilinde İncil tercümanları bu ziyaretin hüküm günü olarak yorumlarlar. Başkaları, merhametiyle Allah’ın o iman etmeyenleri ruhsal uyanışla ziyaret ettiği gün diye yorumlarlar. Başka bir öneri, üst seviyede bir yöneticinin o imanlıların oturduğu yere ziyaretidir. O zaman imanlıların kendilerine yakıştıran kötülükler için yargılanması söz konusu. Oysa yönetici olumlu hayatlarında bir kötülük bulamazdı. İnandıkları Allah’ı yüceltmek zorunda kalırdı. Hakkımızda kötü konuşanların ağızlarını hayırlı amellerimizle kapatmaya bakalım.” “İman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürün. Belki içlerinde kötülük yakıştırıp iftira edenleri vardır. Bırakın, onlar hayırlı amellerinizi görsünler. O zaman mahşer gününde Allah’ı yüceltecekler” (2:12).
İmanlılar sıkıntı çektikleri için sevinmelidirler, çünkü Mesih yücelik içinde tekrar geldiğinde sevinip coşacaklar. “Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektiğiniz için sevinin. Mesih ihtişam içinde tezahür ettiğinde sevinip coşacaksınız” (4:13).
Allah’ın hesap günü yaklaştı. Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. Eğer Allah önce imanlılardan hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak? “Allah’ın hesap günü yaklaştı. Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. Eğer Allah önce bizden hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak? Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?’ ” (4:17-18).
Petrus önder olarak Mesih’in çektiği acılara şahit oldu. Mesih’in tekrar geldiğinde yüceliğine ortak biri olacak. “Cemaatinizin önderlerine sesleniyorum. Ben de sizler gibi bir önderim. Mesih’in çektiği acılara şahit oldum. Mesih’in tezahür edecek ihtişamına ortak biri olarak sizden rica ediyorum” (5:1).
Cemaatleri güden önderlerin başı Mesih, tekrar geldiği zaman sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın onlara emanet ettiği insanlara göz kulak olan önderlere hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek. “Sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın emanet ettiği insanlara göz kulak olun, onları gözetin. Bunu zorunluluktan ya da para hırsıyla değil, gönüllü ve gönül rızasıyla yapın. Allah’ın istediği budur. Allah’ın emanet ettiği kişilere hükmetmeye kalkışmayın. Tersine, iyi hayatınızla onlara örnek olun. Cemaatleri güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek (5:2-4).
Daima lütufkâr olan Allah, Mesih vasıtasıyla acı çeken imanlıları (aslında bütün imanlıları) ebedî yüceliğine ortak olmaya çağırmaktadır. “Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla sizi ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek, imanınızı pekiştirecek, sizi kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır” (5:10).
“Eski peygamberler bahşedilen lütuftan söz ettiler; bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar. Mesih’in Ruhu içlerindeydi. Ruh onlara Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi. Onlar da Ruh’un kimden söz ettiğini ve O’nun ne zaman geleceğini araştırdılar. Şimdi de iletilen bilgilerle kendilerine değil, hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu bilgileri kurtuluş müjdesini verenler ilettiler. Onlar semadan gönderilen Mukaddes Ruh’un kuvvetiyle vazediyorlar. Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar” (1:10-12). Her ne kadar Petrus bu ayetlerde Eski Ahit’ten alıntı yapmazsa da, Eski Ahit peygamberlerinin Mesih’le ilgili verdikleri bilgilerine genel bir bakış atar. Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı yüceliği bildirdiklerini vurgular.
“Sizi halkı olmaya çağıran Allah paktır. Bu sebeple siz de yaptığınız her şeyde kendinizi pak tutun. Nitekim Allah Tevrat’ta şöyle emrediyor: ‘Ben pak olduğum gibi siz de pak olun’ ” (1:15-16). Petrus imanlıların, Allah’a ait bir halk oldukları için, Allah’a layık temiz bir hayat yaşamalarının gerekliliğini vurgulamak için Levililer kitapçığıdan aynı konuya değinen ve İsrail’e veren Allah’ın emrini aktarır: “Tanrınız olmak için sizi Mısır’dan çıkaran RAB benim. Kutsal olun, çünkü ben kutsalım” (Levililer 11:45 Kutsal Kitap). Her ne kadar Levililer bölüm 11’in ana konusu “eti yenen pak hayvanlar ve eti yenmeyen murdar hayvanlar” konusu ise de, ayet 45 İsrail halkının Allah’a ayrılmış bir halk oldukları için kutsal bir hayat sürmelerinin gerekliliği üzerinde durur.
“Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız” (2:3). Petrus’un sözü Mezmur 34 ayet 8’e dayanır: “Tadın da görün, RAB ne iyidir, Ne mutlu O'na sığınan adama!” Davut çağrıda bulunurken Petrus çağrıyı kabul edip ona göre hareket etmiş kişilerin durumunu anlatır.
“Onun için Rab İsa’ya gelin. O cemaatin yaşayan temel taşıdır. İnsanlar O’nu reddettiler; fakat Allah O’nu seçkin ve değerli temel taşı yaptı” (2:4). Petrus yine ele aldığı konuyu Eski Ahit ayetlerine değinerek pekiştirir. Değindiği ayet şu: “Bu yüzden Egemen RAB diyor ki, ‘İşte Siyon'a sağlam temel olarak bir taş, denenmiş bir taş, değerli bir köşe taşı yerleştiriyorum. Ona güvenen yenilmeyecek’ ” (Yeşaya 28:16 Kutsal Kitap). Bu sözün konteksti şudur: Allah halkının günahlarınına karşı korkunç bir fırtına gibi gazabını dökecekti. Buna rağmen Yeruşalim şehrinde onun üzerine yeniden kurulacağı bir temel taşını bırakacaktı. Allah, kendi hükümranlığının sağlam bir temele bağlandığı için, ne gelirse gelsin yerinde duracağına dair vaat veriyor. Gerek Yahudi gerekse Hristiyan yorumcular bu köşe taşının Mesih olduğu konusunda birleşirler. Tek fark Yahudiler İsa’nın Mesih olduğunu kabul etmezler.
Petrus ayet 6’da doğrudan Yeşaya 28:16 ayetini aktarır: “Allah, Yeşaya Peygamber’in kitabında şöyle der: “Bak, Kudüs’e bir taş koydum, seçkin, kıymetli bir köşe taşı koydum. O’na iman edenler hüsrana uğramayacak” (2:6). Petrus’a göre İsa Mesih’e iman edenler ne gelirse gelsin hüsrana uğramayacak.
“Onun için Rab İsa’ya gelin. O cemaatin yaşayan temel taşıdır. İnsanlar O’nu reddettiler; fakat Allah O’nu seçkin ve değerli temel taşı yaptı” (2:4). Petrus İsa Mesih’in kendi halkının önderleri tarafından reddedildiği mevzuyla Mezmur 118:22 ayetine değinir: “Yapıcıların reddettiği taş, Köşenin baş taşı oldu.” O reddedildiği halde cemaatin temeli oldu. Gelecek çağda Allah’ın hükümranlığını kuracak olan da O’dur. Mesih Allah için seçkin ve değerlidir. Biz de O’na layık olduğu değer verelim.
“Sizler iman ettiniz. Bu taşın kıymetini bilirsiniz. Fakat iman etmeyenler için, ‘İnşaatçıların reddettiği taş, binanın köşe taşı oldu.’ ” (2:7). Petrus Anadolu’da dağılmış müminlerin imanını biliyordu. İman ettikleri için İsa onlara çok kıymetliydi. O hayatlarının temel taşıydı. Her şeyleri için O’na borçluydular. Petrus yine öğretişini Eski Ahid’in bir ayetine dayandırır: “Yapıcıların reddettiği taş, Köşenin baş taşı oldu” (Mezmur 118:22). Petrus, İsa Mesih’ten aynı ayetinin Kendisi hakkında olduğunu işitmişti. İsa yetkisine şüphe getiren Başrahipler ve ileri gelenlere “şunu sordu: ‘Siz Zebur’da şu sözleri okumadınız mı? “İnşaatçıların reddettiği taş, binanın temel taşı oldu. Bu Rab’bin işidir, gözümüzde harika bir şeydir!” açıkça söylüyorum, Allah’ın Hükümranlığı sizin elinizden alınacak, hükümranlığa yaraşır biçimde davranan başka insanlara verilecek. O taşın üzerine düşen paramparça olacak. Taş da kimin üzerine düşerse, onu ezip toz edecek.’ ” (Matta 21:42-44). İman etmeyenlerin durumu zordu. Onların önderleri olan “inşaatçılar” İsa’yı reddettiler. Oysa Allah, onların planlarını alt üst ederek İsa’yı en yüce mevkiye getirdi. Vakit varken tövbe etmezlerse Allah’ın korkunç yargısı onları bekleyecekti.
“ ‘İnsanların takılıp sürçtükleri taş ve tökezledikleri kaya oldu.’ Onlar Allah’ın kelâmını dinlemedikleri için sürçerler. Bu onlar için Allah’ın takdiridir ” (2:8). Petrus bu sözlerle Yeşaya Kitabındaki bir parçaya değinir: “RAB beni halkın tuttuğu yoldan gitmeme konusunda şiddetle uyararak şöyle dedi: ‘Onların entrika dediği her şeye siz entrika demeyin; Onların korktuğundan korkmayın, yılmayın. Her Şeye Egemen RAB'bi kutsal sayın. Korkunuz, yılgınız O'ndan olsun. Tapınak O olacak. İsrail'in iki krallığı içinse Sürçme taşı ve tökezleme kayası, Yeruşalim'de yaşayanlar için Kapan ve tuzak olacak. Birçokları sendeleyip düşecek, parçalanacak, Tuzağa düşüp ele geçecek’ ” (Yeşaya 8:11-15). Allah’ın seçtiği kıymetli Köşe Taşı olan Mesih’i reddetmenin sonucu yargı ve cezadır. Tarihten bu cezanın Romalı Komutan Titus’un M.S. 70 yılında Kuddüs’ü ele geçirmesiyle gerçekleştiğini biliyoruz. İsrail halkının çoğu Mesihlerini tanımak istemediler. Allah’ın O’nu açıklayan kelâmını dinlemediler. Bunun için O onlara Köşenin baş taşı değil, takılıp sürçtükleri taş ve tökezledikleri kaya oldu. Kurtuluşu reddeden yargıya uğrar. Yargıya uğramak, kurtuluşu reddedenler için Allah’ın takdiridir.
“Fakat siz seçilmiş bir nesilsiniz, ebedî Hükümdar’ın rahiplerisiniz, mukaddes milletsiniz, Allah’ın öz halkısınız. Sizi karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiniz” (2:9). Petrus Anadolu’da dağılmış gariplere Mesih’in hükümranlığında ne kadar şanlı bir mevkiye getirildiklerini hatırlatır. Bunu yaparken yine mesajını Eski Ahit sözlerine dayandırır: “ ‘Şimdi sözümü dikkatle dinler, antlaşmama uyarsanız, bütün uluslar içinde öz halkım olursunuz. Çünkü yeryüzünün tümü benimdir. Siz benim için kâhinler krallığı, kutsal ulus olacaksınız.’ İsrailliler'e böyle söyleyeceksin” (Çıkış 19:5-6). Dünya gözünde hor görülen Anadolulu imanlılar Allah’ın seçtiği bir halktır. O’nun görevlileridirler. Kendisine ayırdığı bir cemaattirler. O’nun öz halkıdırlar. Atandıkları görev de Allah’a hamd ve şükretmektir. Rahiplerin en baştaki görevi buydu. Allah’ın yüceliğini ve iyiliklerini duyurmaları isteniyordu. Allah onları günahın ve imansızlığın karanlığından Müjde vasıtasıyla Kendi huzurunun aydınlığına getirmişti. Onlar hem ibadetlerinde Allah’a şükredecek hem de şahitliklerinde O’nun kurtuluşunu başkalarına ilan edecekti. Biz de aynısını yapmaya çağırıldık.
“Bir zamanlar Allah’a ait değildiniz; fakat şimdi O’nun halkısınız. Bir zamanlar Allah’ın merhametinden mahrumdunuz; fakat şimdi merhamete erdiniz” (2:10). Petrus Anadolu’daki imanlıların geçmişini anlatmak için Peygamber Hoşea’nın vasıtasıyla açıklanan Allah’ın Sözü’ne değinir: “Gomer yine hamile kaldı ve bir kız doğurdu. RAB Hoşea'ya, ‘Adını Lo-Ruhama koy’ dedi, ‘Çünkü artık İsrail soyuna acımayacağım, onları bağışlamayacağım. Ancak Yahuda soyuna merhamet edeceğim. Ben kurtaracağım onları, ama yay, kılıç, savaş, at ve atlılar aracılığıyla değil, kendi aracılığımla.’ Gomer Lo-Ruhama'yı sütten kesince yine hamile kaldı ve bir oğul doğurdu. RAB Hoşea'ya, ‘Adını Lo-Ammi koy’ dedi, ‘Çünkü siz benim halkım değilsiniz, ben de sizin Tanrınız değilim. Yine de İsrailliler'in sayısı denizin kumu gibi sayılamaz, ölçülemez olacak. Kendilerine, 'Siz halkım değilsiniz denilen yerde, 'Yaşayan Tanrı'nın çocuklarısınız denecek. Yahuda ve İsrail halkları yeniden birleşecek. Başlarına tek önder atayacaklar. Ülkeden çıkacaklar. Çünkü Yizreel günü büyük bir gün olacak’ ” (Hoşea 1:6-12). Bazı yorumcular Anadolu’daki imanlıların Yahudi olmayan milletlerden oldukları için Allah ait olmadıkları kanısındadır. Ama kontekste Allah asi İsrail’in Kuzey Krallığının halkına “siz benim halkım değilsiniz” der. Anadolu’da dağılmış imanlılar Yahudi olsun, öbür milletlerden olsun iman etmeden önce Allah’a ait değildiler. Ama iman eder etmez Allah’ın halkı oldular. Eskiden Allah’ın merhametinden mahrumdular; fakat iman edince merhamete erdiler. Biz iman etmeden önce ne haldeydik ama Allah’a şükür o bize merhamet ederek kendi halkına kattı!
“Yeşaya Peygamber, Mesih için şöyle der: ‘O hiç günah işlemedi, ağzından yalan söz çıkmadı’” (2:22). Anadolu’da dağılmış müminlerin izlemeleri istenen kişi hiç günah işlememiş olan İsa Mesih’tir. Petrus, alıştığı gibi öğrettiği hakikatleri desteklemek için Eski Ahit peygamberlerinin sözlerini kullanır. Burada Yeşaya 53:9 ayetine değinir. Yeşaya Peygamber acı çeken Rabbin kulunu anlatırken “Şiddete başvurmadığı, Ağzından hileli söz çıkmadığı halde, Ona kötülerin yanında bir mezar verildi, Ama öldüğünde zenginin yanındaydı” der. Petrus’un değindiği bu ayet, vurgulamak istediği hakikati güzel bir şekilde aydınlatır. İnsanlar şiddete başvurmayan ve ağzından hileli söz çıkmayan Rabbin Kulu olan Mesih’i öldürecek, kötülerin yanında bir mezar verceklerdi. Oysa zengin adam O’nu kendisine layık bir mezara yatıracaktı. Yeşaya’nın bu sözleri İsa Mesih’in hayatında yerine geldi. İyilik yapan Mesih korkunç acılara dayandı. Biz imanlılar için üstün örnek!
“Mesih aşağılandığında karşılık vermedi; elem çektiğinde kimseyi tehdit etmedi. Davasını adaletle hükmeden Allah’a bıraktı” (2:23). Hizmeti boyunca dinî liderler İsa Mesih hakkında kötü konuştular. O’nu aşağladılar ama O karşılık vermedi. Petrus bu ayette acı çeken Rabbin Kulu hakkında düşünmeye devam eder. Değindiği ayet şöyle: “O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi açmadı ağzını” (Yeşaya 53:7). Yargılanırken Mesih aynı davrandı: “Başrahipler O’nu suçlayınca hiç cevap vermedi. Pilatus O’na, “Seni ne kadar çok şeyle suçluyorlar! Duymuyor musun?” diye sordu. Fakat İsa bu suçlamalara cevap vermedi. Bu hali valiyi şaşırttı” (Matta 27:12-14). Çarmıhta acı çekerken O’na hakaretler yağdırdılar: “Oradan geçenler İsa’ya hakaret ettiler. Başlarını sallayıp, ‘Hani mabedi yıkıp üç günde yeniden yapacaktın! Sen önce kendini kurtar! Eğer Allah’ın semavî Oğlu’ysan, çarmıhtan aşağı in!’ dediler. Aynı şekilde başrahipler, din âlimleri ve ileri gelenler O’nunla alay ettiler: ‘Başkalarını kurtardı, fakat kendini kurtaramıyor! Hani İsrail’in Kralı’ydı? Çarmıhtan insin de O’na inanalım. Allah’a güvendi. Allah O’ndan razıysa O’nu kurtarsın bakalım. ‘Allah’ın semavî Oğlu’yum’ dememiş miydi?’ İsa’yla birlikte çarmıha gerilen haydutlar da O’na aynı şekilde hakaret ettiler” (Matta 27:39-44). Oysa İsa karşılık vermedi. “İsa yüksek sesle, ‘Semavî Baba, ruhumu sana teslim ediyorum!’ diye seslendi. Bunu dedikten sonra son nefesini verdi” (Luka 23:46). “Davasını adaletle hükmeden Allah’a bıraktı.” Biliyordu ki, hakaret edenler tövbe etmezse, Allah’ın adil yargısına uğrayacaktı. Petrus bu örneğe göre davranmamızı buyurmuştu (ayet 21).
“Günahlarımızı üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, artık günah işlemeyelim, hak yolunda yaşayalım diye yaptı. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz” (2:24). İlgi çekici durum şudur ki, Petrus’un orijinal dilde çarmıh için kullandığı kelime alışagelen “stavros” değil, odun veya ağaç anlamına gelen “xulon” kelimesidir. Petrus bunu şu Eski Ahit ayetlerine değinmek için yapmış olabilir: “Eğer bir adam bir günahtan ötürü ölüm cezasına çarptırılıp öldürülür ve ölüsü ağaca asılırsa, ölüyü gece ağaçta asılı bırakmamalısınız. O gün kesinlikle gömmelisiniz. Asılan kişi Tanrı tarafından lanetlenmiştir. Tanrınız RAB’bin mülk olarak vereceği ülkeyi kirletmeyeceksiniz (Yasanın Tekrarı 21:22-23).
“Günahlarımızı üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, artık günah işlemeyelim, hak yolunda yaşayalım diye yaptı. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz” (2:24). Petrus yine öğretişini desteklemek için yukarıda değindiği Yeşaya 53’üncü bölümden bir alıntı götürür. “Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk” (ayet 5). Mesih’in ölümü günah hastalığını çekenlere şifa verir. Günahın yıprattığı iç varlıklarını sağlığa kavuşturur.
“Yolunu şaşıran koyunlar gibiydiniz; fakat şimdi sizi fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndünüz.” ( 2:25). Petrus öğretişini desteklemek için Yeşaya 53’üncü bölüme değinmeye devam eder: “Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi” (Yeşaya 53:6). Anadolulu imanlılar eskiden kaybolmuş koyunlar gibi günah yollarında avare dolaşıyordu. Oysa İyi Çoban Mesih hakkında duyunca O’na geldiler ve O onları gütmeye ve korumaya başladı. Bu satırları yazarken Petrus, İsa Mesih’in ağzından duyduğu öğretişi hatırlar olmalıydı: “Ben iyi çobanım. İyi çoban, koyunları için canını feda eder… Ben iyi çobanım. Semavî Babam beni tanır, ben de O’nu tanırım. Aynı şekilde koyunlarımı tanırım, koyunlarım da beni tanırlar. Onlar için canımı veririm. Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım da var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi duyacaklar. Böylece tek sürü ve tek çoban olacak. Semavî Babam beni sever, çünkü canımı tekrar geri almak üzere feda ederim. Hiç kimse canımı alamaz. Ben onu kendim veririm. Canımı vermeye ve sonra da geri almaya kudretim var. Bunu yapmamı semavî Babam emretti” (Yuhanna 10:11,14-18). “Farz edin sizden birinin yüz koyunu var, bir tanesi de kayboluyor. Ne yapar o kişi? Doksan dokuz koyunu kırlarda bırakıp kayıp koyunu bulana kadar aramaya devam etmez mi? Onu bulunca sevinerek omuzlarına alır. Evine dönünce arkadaşlarını ve komşularını çağırır, onlara, ‘Benimle sevinin, çünkü kayıp koyunumu buldum!’ der. Şunu bilin ki, aynı şekilde tövbe eden tek bir günahkâr için semada sevinç olacaktır. Bu sevinç, tövbeye muhtaç olmayan doksan dokuz sâlih insan için duyulandan daha büyüktür” (Luka 15:4-7).
Zebur’da yazıldığı gibi, “Hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isteyen, diline hâkim olsun. Ağzından kötü söz çıkmasın, yalan söylemesin” (3:10). Petrus dürüst ve erdemli şekilde konuşmanın bereketini anlatmak için Mezmur 34:12-15 ayetlerine baş vurur. Mezmur ayetlerine göre, hoş bir hayat yaşamak ve iyi günler görmek isteyen kişi diline hâkim olmaya öğrenmeli. Ağzına geleni söylemeyi bırakıp Allah’ın isteğine göre doğru ve dürüst konuşmayı öğrenmeli. Kötü konuşmayı ve yalanı bırakmalı.
“Kötülük yapmaktan sakınsın, iyilik yapsın. Selâmeti amaç edinsin, selâmet için canla başla çalışsın.” (3:11). Petrus hoş bir hayat yaşamak ve iyi günler görmek isteyen imanlılara öğüt veren Mezmur 34 ayetlerini aktarmaya devam eder. Bu güzellikleri gönenmek isteyen kişi kötü davranışlarına son vermelidir. Sonra iyi şeylere yönelmeli. Hem iyilik yapsın hem de selâmeti amaç edinsin. Önceleri kendisi için yaşıyordu ama artık insanlara karşı yardımsever olmayı öğrenmeli. Önceleri kavgacıydı ama şimdi barışsever olmalı. İnsanlar arası ilişkilerinin yapıcı olması için gayret göstermeli. Ailede, çalıştığı yerde, imanlılar topluluğunda uyum sağlamaya çalışmalıdır. O zaman hayatı hoş olacak, iyi günler görecek.
“Çünkü Rab sâlihleri gözetir, onların yakarışlarına kulak verir. Fakat kötülük yapanlardan yüz çevirir” (3:12). Bu ayet Petrus’un Mezmur 34’ten aktardığı parçanın sonuncu ayetidir. Rab kendisiyle ilişki kurmuş ve kendisinin “doğru insan” ilan ettiği kişilerle ilgilenir. Onları himayesinde tutar. Dualarına önem verir. Kulağını onlara yöneltip tüm ilgisini yakarışlarına verir. Oysa kötülük yapanlara yüz vermez. Yüzünü onlardan çevirir. Allah’ın dualarımıza cevap vermesini istersek kendisiyle ilişki kurmuş ve O’nun isteğine göre bir hayat yaşar olmalıyız.
“Allah’ın hesap günü yaklaştı. Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. Eğer Allah önce bizden hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak?” (4:17). Hesap gününün yaklaşması ne anlama geliyor? Bazı yorumcular bunun Allah’ın Mesih’i reddeden İsrail milletiyle hesaplaşma günü olduğunu vurgular. Aynı konuyu bölüm 2 ayet 8’i yorumlarken belirttik: “Allah’ın seçtiği kıymetli Köşe Taşı olan Mesih’i reddetmenin sonucu yargı ve cezadır. Tarihten bu cezanın Romalı Komutan Titus’un M.S. 70 yılında Kuddüs’ü ele geçirmesiyle gerçekleştiğini biliyoruz. İsrail halkının çoğu Mesihlerini tanımak istemediler. Allah’ın O’nu açıklayan kelâmını dinlemediler. Bunun için O onlara Köşenin baş taşı değil, takılıp sürçtükleri taş ve tökezledikleri kaya oldu. Kurtuluşu reddeden yargıya uğrar.” Petrus’un yazdığı zaman Titus’un Kuddüs’ü ele geçirmesi yaklaşıyordu. Orijinal dildeki “yargının Allah'ın evinden başlayacağı” sözü bu yorumu destekler. Yargı Allah’ın evi olan mabette başlayacaktı. Eski Ahit peygamberliğine dayanır: “ ‘Kent boyunca onu izleyin ve kimseye acımadan, kimseyi esirgemeden öldürün’ dediğini duydum… ‘Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.’ ” (Hezekiel 9:5-6). Daha genel bir yorum mümkündür. Ahiretteki hesap günü yaklaşıyor. O zaman Allah önce kendi ev halkından hesap soracak. “Eğer Allah önce bizden hesap soracaksa, kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu ne olacak?” Allah kurtuluş müjdesine itaat edenleri hayatları için hesap vermeye çağıracak. Buna göre kurtuluş müjdesini reddedenlerin uğrayacağı son korkunçtur.
“Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?’ ” (4:18).Petrus yine öğretişini aydınlatmak için Eski Ahit yazılarına değinir. Süleyman’nın Özdeyişlerinin Eski Grekçe tercümesini aktarır. İbranicesi Kutsal Kitap’ta şöyle tercüme edilir: “Bu dünyada doğru kişi bile cezalandırılırsa, kötülerle günahlıların cezalandırılacağı kesindir” (11:31). Grekçesi ayete insanın nasıl kurtulacağı açısından bakar. İbranicesi insanın nasıl bir karşılık aldığı açısından bakar. Doğru kişinin günahları için dünyada terbiye edilmek üzere ceza çeker ama bu hayattan sonra çekmez. Kurtulması için bir çok engelin aşılması gerekir. Allah’ı saymayan günahkârın uyarılmak üzere günahları için acı çekerse de, uyarıya önem verip tövbe etmezse ebediyen kurtulamayacak.
Ey gençler, siz de önderlerinize tâbi olun. Birbirinize alçakgönüllülükle davranın. Nitekim Süleyman Peygamber şöyle der: “Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder” (5:5). Petrus gençleri önderlerin öğütlerine önem vermeye çağırır. Önceki ayetlerde önder diye tercüme edilen kelimenin ‘ihtiyar’ anlamına geldiğini ama bunun yanı sıra kurul üyesi için kullanılan “presbutros” sözünü karşıladığını görmüştük. Bir cemaatin bakımı ve diğer kurul üyeleriyle birlikte cemaatin sorunlarının çözümü için karar vermeye yükümlü kişiydi. Buna göre genç diye tercüme edilen “neoteros” kelimesinin önder olmayan topluluk üyesi anlamına gelebileceği anlaşılır. Cemaatteki imanlılar önderlerin öğretişini kabul edip hayatlarına uygulamaları gerekir. Dik kafalı olmamalılar. Diğer imanlılara karşı da alçakgönüllü olmayı kabul etmeleri lazım. Orijinal metin “alçakgönüllülüğü bir giysi gibi üstünüze alın” alamındadır. Petrus her zamanki gibi öğretişini Eski Ahit’ten bir alıntıyla destekler. “Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder” sözü Süleymanın Özdeyişleri 3:34 dayanır. Allah’ın bereketlerini gönenmek isteyen imanlı topluluktaki diğer kardeşlerine karşı yumuşak huylu davranmalıdır. Bencilikle davranan imanlılar Allah’ın kendilerine karşı durduğunu görecekler.
“Bütün kaygılarınızı Allah’a havale edin. O sizi kayırır” (5:7). Petrus Mezmur 55:22 ayetinin Grekçe tercümesini aktarır. İbranicesi aynı düşünceyi değişik bir şekilde ifade eder: “Yükünü RAB'be bırak, O sana destek olur” (Mezmur 55:22). Kaygı zaten bir yük gibi ve onu Allah’a havale edebilmemiz bize büyük bir teselli. Şöyle dua edebiliriz: “Allah’ım, bu sorunu nasıl çözeceğimi bilmiyorum. Onu senin ellerine bırakıyorum. Sen onu çözer misin?” Bizi kayıran Allahımız çözümü bulacak. “Bütün” kelimesine dikkat edin. Büyük küçük, önemli önemsiz bütün kaygılarımızı O’na havale etmemiz istenir. Anadolu’da dağılmış imanlılar büyük bir teşvik ve teselli olsa gerek! Bize de!
Petrus Eski Ahitte bulunan 18 parçaya değinir.
Petrus’un mektubu kendisinin İsa’nın havarilere verdiği “Gidin, bütün halkları şakirtlerim yapın” buyruğunu yerine getirmekte olduğunu gösterir (Matta 28:18-20). Mektubun ayetlerini teker teker incelediğimizde Petrus’un İsa’nın öğrencisi olarak yetiştirdiği kişilere İsa’nın atadığı havarilere emrettiği her şeye itaat etmeyi onlara öğrettiğini gördük (Matta 28:18-20). Petrus’un İsa’nın öğretişini topluluklara ve onların önderlerine uyguladığını görebiliriz. Petrus Anadolu’da dağılmış imanlıların baskı altında acı çektiklerini duyunca onları cesaretlendirmek için bu mektubu yazdı. Bunu yaparken dünya yaratılmadan önce Allah’ın kurduğu kurtarma planından başlayarak kavuşacakları semadaki mirasına kadar imanlıların kurtuluşunun birçok yönünü açıklar. Büyük hikayenin ana hatları budur.
1/ Mesih’in şakirdi olarak acıya dayanmak
2/ Allah’ın ebedi kurtuluş planı.
3/ Lütuf
4/ Mesih inancına göre evlilik
5/ Yerel kilise topluluğunun amacı ve düzeni
6/ Yerel kilise topluluğunda önderlik ve hizmet
7/ Allah için yaşamak konusundaki İsa’nın emirleri
Allah imanlıları ebedî bir umuda kavuşturdu (1:3). Kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacakları için imanlılar sevinçle coşuyorlar. Kısa bir süre için çeşitli sıkıntılar çekmeleri gerekse bile sevinmelidirler (1:5-6).
İmtihanı geçen bu imanları, İsa Mesih geldiği zaman onlara övgü, şan ve şeref kazandıracaktır (1:7).
Mesih’i görmediler, fakat O’nu seviyorlar. Şimdi O’nu görmediklerı halde O’na iman ediyorlar; tarif edilemeyecek kadar büyük bir sevinçle coşuyorlar çünkü canlarının kurtuluşuna nail oluyorlar (1:8-9).
Haksız yere acı çeken imanlı, vicdan namına Allah’a itaat edip buna katlanırsa, Allah’ın lütfuna nail olur. Allah onları bunun için çağırdı. Onların örneği İsa Mesih’tir. O onların uğruna acı çekti. Onlar da O’nun izinden gitmelidirler (2:19-21).
İmanlılar kendilerine sövenlere sövmemelidir. İmanlılar kendilerine sövenler için hayırdua etmelidir. Allah onları böyle yapmaya çağırdı. O zaman Allah’ın nimetlerine nail olurlar (3:9).
İyilik yapmakta gayretli olan imanlılara hiç kimse kötülük etmez. Doğru olanı yaptıkları için acı çekseler bile ne mutlu onlara! İnsanların tehditlerinden korkmamalı, onlardan ürkmemelidirler. Kalplerinde Mesih’e özel bir yer vermeli, O’nun Rab olduğunu anlamalıdırlar. İçlerindeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olmalıdırlar. Ancak herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap versinler. Vicdanlarını temiz tutmalıdırlar. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdükleri hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar (3:13-16).
İmanlılar acı çekmeye hazırlıklı olmalıdırlar. İmanlı olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Böyle yaparlarsa insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezler. Hayatlarının geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarlar (4:1-2).
İmanlılar çektikleri sıkıntılarlarla imtihan ediliyorlar. Başlarına garip bir şey geliyormuş gibi şaşmamalıdırlar. Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektikleri için sevinmelidirler. Mesih ihtişam içinde geri geldiğinde sevinip coşacaklar. Mesih’in şakirtleri oldukları için hakarete uğrarlarsa kendilerini mutlu saymalıdırlar. Çünkü Allah’ın Ruhu bütün haşmetiyle üzerlerindedir (4:12-14).
İmanlılar Mesih’in izleyicileri oldukları için acı çekerlerse bundan utanmamalıdırlar. Aksine, Mesih’in adıyla anıldıkları için Allah’a hamdetsinler (4:16).
4:19’daki teşvik sözü önceki ayetlerde arz edilen bilgilerden bir sonuç çıkarmadır. “İmanlılar dünyada kısa bir süre için acı çekerlerse de bu acılar hiç bir şekilde imansız günahârların çekeceği sonsuz cezayla kıyaslanamaz. İmanlılar çektikleri acılara garip bir şey olarak bakmamalı, onlara şikayet etmemelidirler. Aksine sabırla onlara dayanmalıdırlar çünkü bu acılar bir raslantı değildir onlara Allah izin vermiştir, ve O’nun denetimi altında sürerler. Allah bu acıları onların iyiliği ve kendi izzeti için atamıştır. Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler.” (John Gill Tüm Kutsal Kitap Açıklaması). “Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler. Çünkü O, itimada lâyıktır” (4:19).
İmanlılar bütün kaygılarını Allah’a havale etmelidirler. Allah onları kayırır (5:7).
İblis saldırınca imanlılar imanlarının sarsılmamasına dikkat etmelidirler. İblis saldırınca imanlılar ona direnmelidirler. Bilmelidirler ki, dünyanın her yerindeki imanlı kardeşleri aynı sıkıntılardan geçiyor. Lütufkâr olan Allah Mesih vasıtasıyla onları ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekecekler. Fakat ardından Allah eksiklerini giderecek, imanlarını pekiştirecek, onları kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır. “İmanınız sarsılmasın, İblis’e direnin. Bilin ki, dünyanın her yerindeki mümin kardeşleriniz aynı sıkıntılardan geçiyor. Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla sizi ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek, imanınızı pekiştirecek, sizi kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır” (5:9-10).
Özet:
Kısa bir süre için çeşitli sıkıntılar çeken imanlılar ebedî kurtuluş umuduyla sevinmeli (1:5-6).
İmanlıların sıkıntılara dayanmları, imanlarının samimiyetini gösterir (1:7).
İmtihanı geçen imanları, İsa Mesih’in tekrar gelişinde onlara övgü kazandıracaktır (1:7).
Sıkıntılar içinde Mesih’i seviyorlar ve tarif edilemeyecek kadar büyük bir sevinçle coşuyorlar çünkü canlarının kurtuluşuna nail oluyorlar (1:8-9).
Haksız yere acı çeken imanlı, vicdan namına Allah’a itaat edip buna katlanırsa, Allah’ın lütfuna nail olur (2:19-21).
İmanlılar kendilerine sövenler için hayırdua etmelidir (3:9).
İmanlılar doğru olanı yaptıkları için acı çekseler bile ne mutlu onlara! İnsanların tehditlerinden korkmamalıdırlar (3:14).
İçlerindeki umudun sebebini soran herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap vermek için her zaman hazırlıklı olmalıdırlar. Vicdanlarını temiz tutmalıdırlar. O zaman Mesih’in takipçileri olarak sürdükleri hayatı ayıplayanlar iftiralarından utanacaklar (3:15-16).
İmanlılar acı çekmeye hazırlıklı olmalıdırlar (4:1).
İmanlı olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Hayatlarının geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarlar (4:1-2).
İmanlılar çektikleri sıkıntılarlarla imtihan ediliyorlar (4:12).
Başlarına garip bir şey geliyormuş gibi şaşmamalıdırlar. Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektikleri için sevinmelidirler. Mesih ihtişam içinde geri geldiğinde sevinip coşacaklar (4:13).
Mesih’in şakirtleri oldukları için hakarete uğrarlarsa kendilerini mutlu saymalıdırlar. Çünkü Allah’ın Ruhu bütün haşmetiyle üzerlerindedir (4:14).
İmanlılar Mesih’in izleyicileri oldukları için acı çekerlerse bundan utanmamalıdırlar. Aksine, Mesih’in adıyla anıldıkları için Allah’a hamdetsinler (4:16).
İmanlılar dünyada kısa bir süre için acı çekerlerse de bu acılar hiç bir şekilde imansız günahârların çekeceği sonsuz cezayla kıyaslanamaz. Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler. Çünkü O, itimada lâyıktır (4:16-19).
Acı çeken imanlılar bütün kaygılarını Allah’a havale etmelidirler. Allah onları kayırır (5:7).
İblis saldırınca imanlılar imanlarının sarsılmamasına dikkat etmelidirler (5:9).
İblis saldırınca imanlılar ona direnmelidirler. Bilmelidirler ki, dünyanın her yerindeki imanlı kardeşleri aynı sıkıntılardan geçiyor (5:9).
Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla acı çeken imanlıları ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır (5:10).
Bir süre sıkıntı çekecekler. Fakat ardından Allah eksiklerini giderecek, imanlarını pekiştirecek, onları kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır” (5:10).
Semavî Baba ezelî öngörüsüyle imanlıları seçti. Mukaddes Ruh onları İsa Mesih’e itaat etmeye yönlendirir. İsa Mesih çarmıhta dökülen kanı vasıtasıyla onları günahlarından arıtır (1:2).
Semavî Baba büyük merhametiyle imanlıların yeniden doğmalarını sağlar. İsa Mesih’i ölümden dirilterek onları ebedî bir umuda kavuşturdu. Bu umut semada çürümeyen mirastan ibarettir. Allah onları kendi kudretiyle ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaklar (1:3-5).
İmtihanı geçen imanlıların imanları İsa Mesih tekrar geldiği zaman onlara övgü, şan ve şeref kazandıracaktır. İmanlarının sonucu olarak canlarının kurtuluşuna nail oluyorlar (1:7-9).
Eski zaman peygamberleri imanlılara bahşedilen lütuf ve kurtuluş hakkında dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar. İçlerindeki Mesih’in Ruhu onlara Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi (1:10-11).
İmanlılara iletilen bilgilerle kendilerine değil, imanlılara hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu bilgileri imanlılara kurtuluş müjdesini verenler ilettiler. Onlar semadan gönderilen Mukaddes Ruh’un kuvvetiyle vazettiler. Melekler bile bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar (1:12).
İmanlılar Allah’ın evlatlarıdırlar (1:14).
Kurtuluş imanlıların atalarından miras aldıkları boş hayattan kurtuluştur. Onları kurtaran altın ya da gümüş gibi fani şeyler değil, Mesih’in kıymetli kanıdır (1:18).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu imanlıların uğruna dünyaya gönderdi. Mesih’in sayesinde Allah’a iman ediyorlar. Allah Mesih’i ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için imanlılar Allah’a iman ediyorlar, O’na umut bağlıyorlar (1:20-21).
İmanlılar hakikate itaat ederek kendilerini arıttılar. Bu yüzden artık mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar (1:22).
Kurtuluş imanlıların ruhen yeniden doğmalarını içerir. Bu doğuş, ölümlü bir tohum değil, ölümsüz bir tohum olan Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmı neticesinde oldu (1:23).
İmanlılar Allah’ın kelâmıyla beslenirlerse büyüyüp kurtuluşa ereyecekler (2:2).
İmanlılar seçilmiş bir nesil olarak şimdi merhamete erdiler (2:9-10).
İsa Mesih imanlıların günahlarını üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, onlar artık günah işlemesinler, hak yolunda yaşasınlar diye yaptı. Mesih’in yaralarıyla onlar iyi edildiler (2:24).
İmanlılar eskiden yolunu şaşıran koyunlar gibiydiler ama artık onları fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndüler (2:25).
İmansız bir kocanın imanlı karısının ona tâbi olup olumlu hayat sürmesiyle karısının bir şey söylemesine gerek kalmadan Allah’a dönebilir (3:1-2).
Kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu kötüdür. ‘Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?’ (4:17-18).
Özet:
Kurtuluş, Baba’nın ezelî öngörüsüyle imanlıları seçmesi, Mukaddes Ruh’un onları İsa Mesih’e itaat etmeye yönlendirmesi ve İsa Mesih çarmıhta dökülen kanının onları günahlarından arıtmasıyla gerçekleşir (1:2).
Semavî Baba büyük merhametiyle imanlıların yeniden doğmalarını sağlar. İsa Mesih’i ölümden dirilterek onları semada çürümeyen mirastan ibaret olan ebedî bir umuda kavuşturdu (1:3-4).
Allah onları kendi kudretiyle ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir (1:5).
Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaklar (1:5).
İmanlılar imanlarının sonucu olarak canlarının kurtuluşuna nail oluyorlar (1:7-9).
Eski zaman peygamberleri imanlılara bahşedilen lütuf ve kurtuluş hakkında dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar. İçlerindeki Mesih’in Ruhu onlara Mesih’in çekeceği acıları ve ardından kavuşacağı ihtişamı bildirdi (1:10-11).
İmanlılara iletilen bilgilerle kendilerine değil, imanlılara hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu bilgileri imanlılara kurtuluş müjdesini verenler ilettiler (1:12).
Melekler bile kurtuluş müjdesiyle ilgili bu hakikatleri yakından görmeye büyük hasret duyarlar (1:12).
İmanlılar Allah’ın evlatlarıdırlar (1:14).
Kurtuluş imanlıların atalarından miras aldıkları boş hayattan kurtuluştur. Onları kurtaran altın ya da gümüş gibi fani şeyler değil, Mesih’in kıymetli kanıdır (1:18).
Allah daha kâinatı yaratmadan önce Mesih’e kurtarış vazifesini verdi. Bu ahir zamanda da O’nu imanlıların uğruna dünyaya gönderdi. Allah Mesih’i ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için imanlılar Allah’a iman ediyorlar (1:20-21).
İmanlılar hakikate itaat ederek kendilerini arıttılar. Bu yüzden artık mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar (1:22).
Kurtuluş imanlıların ruhen yeniden doğmalarını içerir. Bu doğuş, ölümsüz bir tohum olan Allah’ın hayat veren ve ebediyen geçerli olan kelâmı neticesinde oldu (1:23).
İmanlılar Allah’ın kelâmıyla beslenirlerse büyüyüp kurtuluşa ereyecekler (2:2).
Onları karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiler (2:9).
İmanlılar bir zamanlar Allah’ın merhametinden mahrumdu; fakat şimdi merhamete erdiler (2:10).
İsa Mesih imanlıların günahlarını üstlenip çarmıhta öldü. Bunu, onlar artık günah işlemesinler, hak yolunda yaşasınlar diye yaptı (2:24).
İmanlılar Mesih’in yaralarıyla iyi edildiler (2:24).
İmanlılar eskiden yolunu şaşıran koyunlar gibiydiler ama artık onları fedakâr bir çoban gibi güden ve kollayan Mesih’e döndüler (2:25).
İmansız bir kocanın imanlı karısının ona tâbi olup olumlu hayat sürmesiyle karısının bir şey söylemesine gerek kalmadan Allah’a dönebilir (3:1-2).
Kurtuluş müjdesine itaat etmeyenlerin sonu kötüdür. ‘Sâlih kişi bile zor kurtulacak. Öyleyse takvasız günahkâr nasıl kurtulacak?’ (4:17-18).
“Bu kısa mektubu Silvanus’un yardımıyla yazdım. Onu itimada lâyık bir mümin kardeş sayıyorum. Maksadım sizi cesaretlendirmektir. Mektubumda Allah’ın lütfundan bahsettim. Bu lütfun hakikat olduğuna şahitlik etmek istiyorum. Siz de bu lütfa bağlı kalın (5:12).
“Semavî Babamız Allah sizi ezelî öngörüsüyle seçti, Mukaddes Ruh’un vasıtasıyla takdis etti. Çünkü İsa Mesih’e itaat etmenizi ve O’nun çarmıhta dökülen kanı vasıtasıyla günahlarınızdan arınmanızı istedi. Allah lütfunu ve selâmetini bol bol ihsan etsin!” (1:2).
“Eski peygamberler bahşedilen lütuftan söz ettiler; bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar” (1:10).
“Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun. Umudunuzu tamamen İsa Mesih’in gelişinde bahşedilecek lütfa bağlayın” (1:13)
“Aynı şekilde, ey kocalar, siz de karılarınızla anlayış içinde yaşayın. Çünkü onların bünyesi sizinkinden daha zayıftır. Onlara saygı gösterin, çünkü onlar da sizinle beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır. Bunu yaparsanız, dua etmenize engel kalmaz.” (3:7).
“Her biriniz Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahipsiniz. Bu mevhibelerle birbirinize hizmet edin. Böylece Allah’ın çok yönlü lütfunu iyi kullanmış olursunuz” (4:10).
“Ey gençler, siz de önderlerinize tâbi olun. Birbirinize alçakgönüllülükle davranın. Nitekim Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder’ ” (5:5).
“Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla sizi ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek, imanınızı pekiştirecek, sizi kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır” (5:10).
Özet:
Petrus’un kitapçığı yazmaktaki amacı Allah’ın hakıkî lütfu hakkında şahitlik etmekti. İmanlılar bu lütfa bağlı kalmalıdır (5:12).
Petrus Allah’ın lütfunu imanlılara bol bol ihsan etmesi için dua eder (1:2).
Eski peygamberler imanlıların kavuşacakları lütuf ve kurtuluşu önceden bildirdiler (1:10).
İmanlılar umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlamalıdırlar (1:13).
İmanlı karı kocalar beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır (3:7).
Allah’ın çok yönlü lütfunu iyi kullanan imanlılar aldıkları ruhanî kabiliyetle birbirlerine hizmet etmelidirler (4:10).
İmanlılar birbirlerine alçakgönüllülükle davranmalıdır, çünkü ‘Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder’ (5:5).
Allah daima lütufkârdır. İmanlıların bir süre sıkıntı çekmelerinin ardından O eksiklerini giderecek, imanlarını pekiştirecek, onları kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır (5:10).
İmanlı kadınlar kocalarına hürmet edip ailede önderlik yapmaya izin vermelidirler. “Ey kadınlar, siz de kocalarınıza tâbi olun” (3:1).
Kocaları imansız ise imanlı kadınlar onlara vaaz etmemelidir. İmansız kocalar, karılarının temiz ve hürmet dolu hayatlarını görerek Allah’a dönebilirler. “Bazılarınızın kocaları Allah’ın kelâmına inanmıyor olabilir. Fakat olumlu hayatınıza bakıp Allah’a dönebilirler; sizin bir şey söylemenize gerek kalmaz. Temiz ve hürmet dolu hayatınızı görmeleri yeter” (3:1-2).
İmanlı kadınlar dış güzelliğinden çok ruhani güzelliğe önem vermelidirler. Hayatlarını Allah’a vakfetmiş ve umutlarını O’na bağlamış olarak , sakin ve yumuşak ruhun güzelliğine sahip olmalıdırlar. “Güzelliğiniz örgülü saçlar, altın takılar, zarif giysiler gibi şeylerden gelmemeli. Bunlar sadece dış görünüşle ilgilidir. Asıl güzellik iç güzelliğidir, sakin ve yumuşak ruhun güzelliğidir. Bu güzellik hiç solmaz. Allah’ın gözünde çok değerlidir. Eski çağlarda hayatlarını Allah’a vakfetmiş ve umutlarını O’na bağlamış kadınlar böyleydi. Ruhani güzelliğe önem verirlerdi. Aynı zamanda kocalarına tâbiydiler. Mesela Sara, kocası İbrahim’e itaat ederdi, ona ‘Efendim’ diye hitap ederdi. Siz de hiçbir tehditten yılmadan iyi olanı yapın. O zaman Sara’nın kızları olursunuz” (3:3-6).
Petrus imanlı kocalara dönerek onların aynı şekilde hayatlarını Allah’a vakfedip O’na umut bağlamalarını istedi. İmanlı erkek karısını anlamaya çalışmalı. Hangi söz ve davranışların onu incittiğini bilmeli ve bunlardan uzak durmalı. Hangi söz ve davranışların onu sevindirdiğini öğrenmeli ve uygulamalıdır. Erkekler, karılarının kolayca kırıldığı bilincinde olmalı. Erkekler karılarına hürmet etmeliler. Fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını temin etmeli, onlar hakkında iyi konuşmalıdırlar. Onların ruhsal hayatlarını paylaşmalılar. Bu Allah’ın isteğidir. Onlarla “beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır”. Allah, karısına saygı göstermeyen imanlı erkeklerin dualarını reddedecek “Aynı şekilde, ey kocalar, siz de karılarınızla anlayış içinde yaşayın. Çünkü onların bünyesi sizinkinden daha zayıftır. Onlara saygı gösterin, çünkü onlar da sizinle beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır. Bunu yaparsanız, dua etmenize engel kalmaz” (3:7).
Özet:
İmanlı kadınlar kocalarına hürmet edip ailede önderlik yapmaya izin vermelidirler (3:1).
İmanlı kadınlar imansız kocalarına vaaz etmemelidir. İmansız kocalar, karılarının temiz ve hürmet dolu hayatlarını görerek Allah’a dönebilirler (3:1-2).
İmanlı kadınlar dış güzelliğinden çok ruhani güzelliğe önem vermelidirler (3:3-5).
Erkekler, karılarının kolayca kırıldığı bilincinde olmalı (3:7).
Erkekler karılarına hürmet etmeliler (3:7).
İmanlılar topluluğu imanlıları Allah’a hizmet etmek için hazırlamalıdır. “Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun” (1:13).
İmanlılar topluluğu umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlayan insanlardan oluşur (1:13).
İmanlılar topluluğu Allah’a itaat eden, Allah’ın evlatlarından oluşur (1:14).
İmanlılar topluluğu onları halkı olmaya çağıran pak olan Allah’ın halkıdır. Bu sebeple topluluk yaptığı her şeyde kendisini pak tutmalıdır. “Nitekim Allah Tevrat’ta şöyle emrediyor: ‘Ben pak olduğum gibi siz de pak olun’ ” (1:15-16).
İmanlılar topluluğu Allah’ı “semavî Baba” diye çağırıyor. İmanlılar topluluğu O’nun insanlar arasında hiç ayrım yapmadığını unutmamalıdır. Bu sebeple dünyadaki gurbet zamanlarını takva içinde geçirmelidir (1:17).
İmanlılar topluluğunun üyeleri hakikate itaat ederek kendlerini arıttılar. Şimdi mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar. Bu sebeple birbirlerini candan ve yürekten sevmelidirler (1:22).
İmanlılar topluluğunun üyeleri yeni doğmuş bebekler gibi olmalıdırlar. Yeni doğmuş bebekler nasıl sütü özlerse onlar da Allah’ın kelâmını öyle özlemelidir. Allah’ın kelâmı katıksız süte benzer. Onunla imanlılar topluluğu beslenmeli ki, büyüyüp kurtuluşa ersin (2:2).
Rab’bin iyiliğini tattıkları için imanlılar Rab İsa’ya yakınlaşmalıdır. Rab İsa imanlılar topluluğunun temel taşıdır. İmanlılar yaşayan taşlardır. Allah bu taşları ruhani bir mabet yapmak için kullanıyor. İmanlılar topluluğu bu ruhanî mabette İsa Mesih vasıtasıyla Allah’ı hoşnut eden ruhani kurbanlar sunan rahipler topluluğudur. Topluluğun amacı Allah’a tapınmaktır. “Onun için Rab İsa’ya gelin. O cemaatin yaşayan temel taşıdır. İnsanlar O’nu reddettiler; fakat Allah O’nu seçkin ve değerli temel taşı yaptı. Sizler de O’nun gibisiniz, yaşayan taşlarsınız. Allah sizleri ruhani bir mabet yapmak için kullanıyor. Hayatlarını O’na vakfeden rahipler cemaatisiniz. İsa Mesih vasıtasıyla Allah’ı hoşnut eden ruhani kurbanlar sunmalısınız” (2:4-5).
İmanlılar topluluğu seçilmiş bir nesil, ebedî Hükümdar’ın rahipleri, mukaddes millet, Allah’ın öz halkıdır. Topluluk üyeleri onları karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiler. Topluluğun amacı Müjde’yi yaymaktır. “Fakat siz seçilmiş bir nesilsiniz, ebedî Hükümdar’ın rahiplerisiniz, mukaddes milletsiniz, Allah’ın öz halkısınız. Sizi karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiniz” (2:9).
İmanlılar topluluğunun üyeleri iman etmeyenler arasında Allah’a layık olumlu bir hayat sürmelidirler. Hayırlı amellerini görerek onlara kötülük yakıştırıp iftira edenler Allah’ı yüceltecekler. Topluluğun amacı Allah’a layık olumlu bir hayat sürmektir. “İman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürün. Belki içlerinde kötülük yakıştırıp iftira edenleri vardır. Bırakın, onlar hayırlı amellerinizi görsünler. O zaman mahşer gününde Allah’ı yüceltecekler” (2:12).
Özet:
İmanlılar topluluğu imanlıları Allah’a hizmet etmek için hazırlamalıdır (1:13).
İmanlılar topluluğu umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlayan insanlardan oluşur (1:13).
İmanlılar topluluğu Allah’a itaat eden, Allah’ın evlatlarından oluşur (1:14).
İmanlılar topluluğu onları halkı olmaya çağıran pak olan Allah’ın halkıdır. Bu sebeple topluluk yaptığı her şeyde kendisini pak tutmalıdır (1:15-16).
İmanlılar topluluğu “Baba” diye çağırdığı Zat’ın insanlar arasında hiç ayrım yapmadığını hatırlayarak dünyadaki gurbet zamanlarını Allah korkusu içinde geçirmelidir (1:17).
İmanlılar topluluğunun üyeleri hakikate itaat ederek kendlerini arıttıkları için mümin kardeşlerini riyasızca sevebiliyorlar. Bu sebeple birbirlerini candan ve yürekten sevmelidirler (1:22).
İmanlılar topluluğu Allah’ın kelâmıyla beslenmeli ki, büyüyüp kurtuluşa ersin (2:2).
Rab’bin iyiliğini tattıkları için imanlılar topluluğunun üyeleri Rab İsa’ya yakınlaşmalıdır (2:4).
Rab İsa imanlılar topluluğunun temel taşıdır (2:4).
Topluluğun amacı Allah’a tapınmaktır. İmanlılar yaşayan taşlardır. Allah bu taşları ruhani bir mabet yapmak için kullanıyor. İmanlılar topluluğu bu ruhanî mabette İsa Mesih vasıtasıyla Allah’ı hoşnut eden ruhani kurbanlar sunan rahipler topluluğudur (2:5).
Topluluk üyeleri onları karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiler. Topluluğun amacı Müjde’yi yaymaktır (2:9).
Topluluğun amacı Allah’a layık olumlu bir hayat sürmektir (2:12).
İmanlılar topluluğu imanlıları Allah’a hizmet etmek için hazırlamalıdır. “Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun” (1:13).
İmanlılar topluluğunun her bir üyesi birbirlerine hizmet etmek için Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahiptir. Bu ruhani kabiliyetler Allah’ın mesajını topluluğa iletmek ve birbirlerine hizmet etmek içindir. Bunları iyi bir şeklide kullanan topluluk İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirir. “Her biriniz Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahipsiniz. Bu mevhibelerle birbirinize hizmet edin. Böylece Allah’ın çok yönlü lütfunu iyi kullanmış olursunuz. Vaaz mevhibesi olan, bizzat Allah’ın kelâmını iletir gibi konuşsun. Hizmet mevhibesi olan, Allah’ın sağladığı kuvvetle hizmet etsin. Böylece yaptığınız her şey İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirsin. İzzet ve kudret ebetler ebedince Mesih’e aittir. Âmin” (4:10-11).
İmanlılar topluluğunun önderleri sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın onlara emanet ettiği insanlara göz kulak olmalı, onları gözetmelidirler. Bunu zorunluluktan ya da para hırsıyla değil, gönüllü ve gönül rızasıyla yapmalıdırlar. Önderler Allah’ın onlara emanet ettiği kişilere hükmetmeye kalkışmamalıdırlar. Tersine, iyi hayatlarıyla onlara örnek olmalıdırlar. İmanlılar topluluklarını güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman Allah’ın isteğine göre hizmet eden önderlere hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek. “Cemaatinizin önderlerine sesleniyorum. Ben de sizler gibi bir önderim. Mesih’in çektiği acılara şahit oldum. Mesih’in tezahür edecek ihtişamına ortak biri olarak sizden rica ediyorum: Sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın emanet ettiği insanlara göz kulak olun, onları gözetin. Bunu zorunluluktan ya da para hırsıyla değil, gönüllü ve gönül rızasıyla yapın. Allah’ın istediği budur. Allah’ın emanet ettiği kişilere hükmetmeye kalkışmayın. Tersine, iyi hayatınızla onlara örnek olun. Cemaatleri güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek” (5:1-4).
Petrus gençleri önderlerin öğütlerine önem vermeye çağırır. Önder diye tercüme edilen “presbutros” kelimesi ‘ihtiyar’ anlamına gelebilir ama bunun yanı sıra kurul üyesi için kullanılır. Bir cemaatin bakımı ve diğer kurul üyeleriyle birlikte cemaatin sorunlarının çözümü için karar vermeye yükümlü kişidir. Buna göre genç diye tercüme edilen “neoteros” kelimesinin önder olmayan topluluk üyesi anlamına gelebileceği anlaşılır. Cemaatteki imanlılar önderlerin öğretişini kabul edip hayatlarına uygulamaları gerekir. Dik kafalı olmamalılar. Diğer imanlılara karşı da alçakgönüllü olmayı kabul etmeleri lazım. “Ey gençler, siz de önderlerinize tâbi olun. Birbirinize alçakgönüllülükle davranın. Nitekim Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder’ ” (5:5).
Özet:
İmanlılar topluluğu imanlıları Allah’a hizmet etmek için hazırlamalıdır (1:13).
İmanlılar topluluğunun her bir üyesi Allah’ın mesajını topluluğa iletmek ve birbirlerine hizmet etmek için Allah’ın lütfettiği bir ruhani kabiliyete sahiptir. Bunları iyi bir şeklide kullanan topluluk İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirir (4:10-11).
Topluluğun önderleri sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın onlara emanet ettiği insanlara göz kulak olmalıdır. Bunu zorunluluktan ya da para hırsıyla değil, gönüllü ve gönül rızasıyla yapmalıdırlar (5:2).
Önderler Allah’ın onlara emanet ettiği kişilere hükmetmeye kalkışmamalıdır. Tersine, iyi hayatlarıyla onlara örnek olmalıdır (5:3).
İmanlılar topluluklarını güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman Allah’ın isteğine göre hizmet eden önderlere hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek (5:4).
Cemaatteki imanlılar önderlerin öğretişini kabul edip hayatlarına uygulamaları gerekir. Dik kafalı olmamalılar. Diğer imanlılara karşı da alçakgönüllü olmayı kabul etmeleri lazım (5:5).
İmanlılar zihinlerini Allah’a hizmet etmek için hazırlamalı, tetikte olmalıdırlar (1:13). İsa buna günlük hayattan bir örnekle açıklar: “Bu, seyahate çıkmadan evini kölelerine emanet eden adama benzer. Adam kölelerini evinden sorumlu kılar, hepsine birer vazife verir. Kapıya bakan köleye her zaman tetikte olmasını tembihler. Ben de aynısını söylüyorum” (Markos 13:34).
Umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlamalıdırlar (1:13). İsa bu umudu şöyle açıklar: “Semavî Babam’ın evinde kalacak çok yer vardır. Öyle olmasa söylerdim. ‘Oraya yer hazırlamak için gideceğim’ der miydim? Gidip yer hazırladıktan sonra geri döneceğim. Benim bulunduğum yerde olabilmeniz için gelip sizi yanıma alacağım” (Yuhanna 14:2-3).
İmanlılar Allah’ın evlatları oldukları için Allah’a itaat etmelidirler (1:14). İsa insanların Allah’ın evlatları olmak için Allah gibi davranmaları gerektiğini açıklar: “Fakat siz düşmanlarınızı sevin, onlara iyilik yapın ve karşılık beklemeden ödünç verin. Böylece mükâfatınız büyük olur, Yüceler Yücesi Allah’ın evlatları olursunuz. Çünkü Allah nankör ve zalim kişilere bile inayet eder. Semavî Babanız merhametli olduğu gibi siz de merhametli olun” (Luka 6:35).
Allah’ın mukaddes ve pak olduğu için imanlıların mukaddes olup pak bir hayat sürmeleri lazımdır (1:15-16). İsa aynı konuyu vurguladı: “Velhasıl, semavî Babanız kâmil olduğu gibi siz de kâmil olun” (Matta 5:48).
İmanlılar hakikate itaat ederek kendlerini arıttıkları için birbirlerini candan ve yürekten sevmelidirler (1:22). Birbirlerini sevme gerekliliği İsa’nın en çok önem verdiği emirdir (Yuhanna 3:21; Yuhanna 8:32; Yuhanna 16:13; Yuhanna 17:17; Yuhanna 13:34-35).
İmanlılar ruhen yeniden doğdukları için artık her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan, iftiradan uzak durmalıdırlar (2:1). Bu günahlardan uzak durulması İsa’nın öğretişinde de vurgulanır (Matta 22:18; Matta 23:28; Markos 7:20-23; Luka 12:1). İsa yeniden doğmanın gerekliliğini vurgular (Yuhanna 3:3-8).
İmanlılar yeni doğmuş bebekler gibi olmalı. Onlar nasıl sütü özlerse imanlılar da Allah’ın kelâmını öyle özlemeli. Katıksız süte benzeyen Allah’ın kelâmıyla beslenmeli ki, büyüyüp kurtuluşa ersinler (2:2-3). İsa’nın sözleri Allah’ın kelâmıyla aynı önemi taşır. İmanlılar İsa’nın sözlerine göre yaşamalıdır (Matta 24:35; Markos 8:38; Yuhanna 14:23; Yuhanna 15:7; Matta 28:19-20).
İmanlılar onları karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiler (2:9-10) İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Dünyanın her yanına gidin, kurtuluş müjdesini herkese vazedin. Her kim inanır ve vaftiz olursa kurtulacak. Ancak inanmayanlar mahkûm olacaktır (Markos 16:15-16).
İmanlıların iman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürmeleri lazım. Onlara kötülük yakıştırıp iftira edenler hayırlı amellerini görsünler ve Allah’ı yüceltsinler (2:12). Petrus’un bu öğretişi İsa Mesih’in şu emrine dayanır: “Aynı şekilde sizin ışığınız da bütün insanları aydınlatmalıdır. Böylece herkes hayırlı amellerinizi görecek ve semavî Babanız’a hamdedecek” (Matta 5:16).
İmanlıların Rab adına her insanî müesseseye tâbi olmaları gerekir. İmparatora ve valilere tâbi olmaları istenir (2:13-14,17). Petrus’un bu öğretişi İsa’nın şu öğretişine dayanır: “Onlar, ‘Sezar’ın’ diye cevap verdiler. O zaman İsa, ‘O halde Sezar’ın hakkını Sezar’a, Allah’ın hakkını Allah’a verin!’ dedi” (Matta 22:21).
İmanlılar iyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarmalıdırlar. Bunu yaparlarsa Allah’ın istediğini yapmış olurlar (2:15). Petrus’un bu öğretişi İsa Mesih’in şu emrine dayanır: “Aynı şekilde sizin ışığınız da bütün insanları aydınlatmalıdır. Böylece herkes hayırlı amellerinizi görecek ve semavî Babanız’a hamdedecek” (Matta 5:16). “Fakat siz düşmanlarınızı sevin, onlara iyilik yapın ve karşılık beklemeden ödünç verin. Böylece mükâfatınız büyük olur, Yüceler Yücesi Allah’ın evlatları olursunuz. Çünkü Allah nankör ve zalim kişilere bile inayet eder. Semavî Babanız merhametli olduğu gibi siz de merhametli olun” (Luka 6:35-36).
İmanlılar hür insanlar olarak yaşamalıdırlar. Oysa hürriyetlerini kötülük yapmak için bahane etmemelidirler. Allah’ın kullarına lâyık bir hayat sürmelidirler (2:16). İmanlılar İsa’nın kınadığı din âlimleri gibi olmamalıdır. “Vay halinize ikiyüzlü din âlimleri ve Ferisiler! Badanalı mezarlar gibisiniz. Bu mezarlar dıştan güzel görünür, fakat içleri ölü kemikleri ve murdarlıkla doludur. Aynı şekilde siz de dıştan sâlih görünürsünüz, fakat içiniz ikiyüzlülük ve kötülükle doludur” (Matta 23:27-28). “İsa onlara, ‘Sizi ikiyüzlüler!’ dedi. ‘Yeşaya Peygamber’in sizin hakkınızda söylediği şu sözler ne kadar doğrudur! ‘Bu halk beni dudaklarıyla sayar, fakat kalpleri benden uzaktır’ ” (Markos 7:6).
İmanlılar herkese hürmet etmelidirler (2:17). İsa dolaylı olarak aynı emri vurgulamıştır: “ ‘Ebedî hayata sahip olmak istiyorsan Allah’ın emirlerini yerine getir.’ Adam, ‘Hangi emirleri?’ diye sordu. Bunun üzerine İsa şöyle dedi: ‘Adam öldürme, zina etme, hırsızlık yapma, yalan yere şahitlik etme, annene babana hürmet et’ ve ‘komşunu kendini sevdiğin gibi sev’ ” (Matta 19:17-19).
İmanlılar mümin kardeşlerini sevmelidirler (2:17). Petrus bu emri bizzat İsa’dan duymuştu: “Size yeni bir emir veriyorum: Birbirinizi sevin. Birbirinizi benim sizi sevdiğim gibi sevin. Birbirinizi severseniz herkes benim şakirtlerim olduğunuzu anlayacaktır” (Yuhanna 13:35-36).
İmanlılar Allah’tan korkmalıdırlar (2:17). Petrus bu emri bizzat İsa’dan duymuştu: “Dostlarım, şunu söyleyeyim, insanlardan korkmayın. Bedeni öldürebilirler, fakat ondan fazlasını yapamazlar. Esas kimden korkmanız gerektiğini söyleyeyim. Sizi öldürüp cehenneme atma gücü olan Allah’tan korkmalısınız. Evet, diyorum, esas korkmanız gereken Allah’tır” (Luka 12:4-5).
Köle olan imanlılar efendilerine tâbi olup tam saygı göstermelidirler. Efendileri iyi ve nazik de olsa insafsız da olsa hürmeti eksik etmemelidirler (2:18). Petrus’un bu emri İsa’nın genel öğretişine dayanır. İsa’nın bu konuda öğrettiği İncil’de yazılı değildir.
Haksız yere acı çeken imanlı, vicdan namına Allah’a itaat edip buna katlanırsa, Allah’ın lütfuna nail olur. Ama imanlılar suç işlediklerinden dolayı dayak yer ve buna sabrederlerse, övünecek bir şey yok. Fakat iyilik yaptıkları halde acı çekip sabrederlerse, Allah’ın lütfuna nail olurlar. Allah onları bunun için çağırdı. Onların örneği İsa Mesih’tir. O onların uğruna acı çekti. Onlar da O’nun izinden gitmelidirler (2:19-21). Petrus haksız yere acı çekme konusunu öğrettiklerine değil, doğrudan İsa’nın yaptığına dayandırır.
İmanlı kadınlar kocalarına tâbi olmalıdırlar (3:1). İmanlı erkekler karılarıyla anlayış içinde yaşamalıdırlar. Karılarına saygı göstermeleri lazımdır. Bunu yaparlarsa, dua etmelerine engel kalmaz (3:7). İncil kayıtlarına baktığımızda İsa Mesih’in evlilik ve kadının ile erkek yerleri hakkında çok az öğrettiğini görürüz. Bu tür öğretişleri Kutsal Ruh’un havarilere tam hakikate yol göstermesine bıraktığı görülür. “Yardımcı, yani Hakikat Ruhu gelince yol gösterip sizi tam hakikate kavuşturacak. Çünkü kendi adına konuşmayacak. Sadece işittiğini söyleyecek ve gelecekte olacakları bildirecek. O benden aldıklarını bildirecek ve böylece beni yüceltecek. Size, ‘O benden aldıklarını bildirecek’ dedim. Çünkü semavî Babam’ın nesi varsa benimdir” (Yuhanna 16:14-16). Yine de İsa’nın boşanmakla ilgili öğretişinin evliliği korumak niteliğini taşıdığı görülür: “Bazı Ferisiler İsa’nın yanına geldi. O’nu kendi sözleriyle tuzağa düşürmek niyetindeydiler. “Bir adamın herhangi bir sebeple karısını boşaması caiz midir?” diye sordular. İsa şöyle cevap verdi: “Başlangıçta Allah insanları ‘erkek ve dişi olarak yarattı.’ Bunu Tevrat’ta okumadınız mı? Allah şöyle dedi: ‘Bu sebeple adam annesini babasını bırakacak, karısıyla birleşecek, ikisi tek beden olacak.’ Onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Allah’ın birleştirdiğini hiç kimse ayırmasın” (Matta 19:3-6).
İmanlılar aynı düşüncede birleşmelidirler (3:8). İncil kayıtlarına baktığımızda İsa Mesih’in imanlılar topluluğu ve oradaki ilişkiler hakkında çok az öğrettiğini görürüz. Bu tür öğretişleri Kutsal Ruh’un havarilere tam hakikate yol göstermesine bıraktığı görülür. “Yardımcı, yani Hakikat Ruhu gelince yol gösterip sizi tam hakikate kavuşturacak. Çünkü kendi adına konuşmayacak. Sadece işittiğini söyleyecek ve gelecekte olacakları bildirecek. O benden aldıklarını bildirecek ve böylece beni yüceltecek. Size, ‘O benden aldıklarını bildirecek’ dedim. Çünkü semavî Babam’ın nesi varsa benimdir” (Yuhanna 16:14-16). Yine de İsa imanlıların birbirlerini affetmek ve bunun imanlı topluluğunda nasıl düzenlenmesi gerektiğini Matta bölüm 18’de açıklar: “Eğer mümin kardeşin sana karşı günah işlerse gidip yanlışını göster. Mesele ikinizin arasında kalsın. Eğer seni dinlerse onu kazanmış olursun. Fakat dinlemezse bir ya da iki kişiyi yanına al, tekrar onunla görüş; böylece ‘her suçlama iki ya da üç şahitle desteklenmelidir.’ Onları dinlemeyi reddederse, meseleyi cemaate bildir. Cemaati de dinlemezse, onu putperestlerle ya da vergicilerle aynı kefeye koy” (Matta 18:15-17). Konu şakirtlerin İsa’ya “Semavî Hükümranlık’ta en büyük kimdir?” sormalarıyla açılır. İsa’nın cevabı Petrus’un öğretişine temel sağlamak niteliğinde: “Bana iman eden şu mütevazı şakirtlerden birini yoldan çıkaranın vay haline!” (Matta 18:6).
İmanlılar birbirlerine dert ortağı olmalı, birbirlerini kardeşçe sevmeli ve şefkatli olmalıdırlar (3:8). Petrus’un bu öğretişi İsa Mesih’in öğretişine dayanır: “Eğer sadece sizi sevenleri severseniz, bu itibar kazandırır mı? Hayır, çünkü günahkârlar bile onları sevenleri sever! Eğer sadece iyilik yapanlara iyilik yaparsanız bu itibar kazandırır mı? Hayır, çünkü günahkârlar da aynısını yapar. İnsanlara ödünç verdiğinizde hep karşılık beklerseniz bu itibar kazandırır mı? Hayır, çünkü günahkârlar da verdiklerini geri almak şartıyla diğer günahkârlara ödünç verirler. Fakat siz düşmanlarınızı sevin, onlara iyilik yapın ve karşılık beklemeden ödünç verin. Böylece mükâfatınız büyük olur, Yüceler Yücesi Allah’ın evlatları olursunuz. Çünkü Allah nankör ve zalim kişilere bile inayet eder. Semavî Babanız merhametli olduğu gibi siz de merhametli olun” (Luka 6:32-36)
İmanlılar kötülüğe kötülükle karşılık vermememeli, kendilerine sövenlere sövmemelidir. Tersine onlara hayırdua etmelidirler (3:9). Petrus’un bu öğretişi İsa Mesih’in öğretişine dayanır: “Peşimden geldiğiniz için insanlar hakaret edecekler, zulmedecekler. Yalan yere türlü türlü kötü sözler söyleyecekler. O zaman ne mutlu size! Sevinçle coşun, çünkü semada mükâfatınız büyük olacaktır. Sevinin, çünkü sizden önce yaşamış peygamberlere de böyle zulmettiler” (Matta 5:11-12). “ ‘Göze göz, dişe diş’ emrini duydunuz. Fakat ben şunu diyorum, kötülük yapana karşılık vermeyin. Sağ yanağına vurana öteki yanağını da uzat. Senden davacı olup gömleğini almak isteyene abanı da ver. Seni bin adım yürümeye zorlayanla iki bin adım yürü. Senden dileyene ver. Ödünç isteyenden yüz çevirme. Fakat ben şunu diyorum, düşmanlarınızı sevin. zulmedenler için dua edin (Matta 5:38-41,44).
İmanlılar hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isterlerse, dillerine hâkim olmalıdırlar. Ağızlarından kötü söz çıkmasın, yalan söylemesinler. Kötülük yapmaktan sakınsın, iyilik yapsınlar. Selâmeti amaç edinsin, selâmet için canla başla çalışsınlar. Çünkü Rab böyle davrananları gözetir, onların yakarışlarına kulak verir (3:10-12). İsa, insanın kötü yüreğinden çıkan kötülükleri hakkında uyarır: “Biliyorsunuz, ağızdan giren her şey mideye iner, oradan da dışarı atılır. Fakat ağızdan çıkan sözler insanın kalbinden doğar. İşte insan bu şekilde kirlenir. Bunu söylüyorum, çünkü fesat, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan ve iftira hep kalpten doğar. İnsanı kirleten şey, bu kötülüklerdir. Fakat elleri dini kaidelere göre yıkamadan yemek yemek, insanı kirletmez’ ” (Matta 15:16-20). Doğru konuşmanın önemini vurgular: “Yine atalarımıza, ‘Yeminini bozma’ ve ‘Rab’bin huzurunda verdiğin sözü yerine getir’ dendiğini duydunuz. Fakat ben şunu diyorum, birine söz verdiğinizde onu yeminle pekiştirmeyin. Sema üzerine yemin etmeyin, çünkü sema Allah’ın tahtıdır. Yeryüzü üzerine de yemin etmeyin, çünkü yeryüzü Allah’ın ayağını koyduğu taburedir… ‘Evet’ demek için sadece ‘evet’, ‘hayır’ demek için sadece ‘hayır’ deyin, yeter. Bundan fazlası Şeytan’dandır” (Matta 5:33-37). “Tuz faydalıdır. Ancak tuz etkisini kaybederse, artık işe yaramaz. İçinizde tuz olsun. Birbirinizle barış içinde yaşayın” (Markos 9:50). Pavlus İsa’nın bu öğretişini imanlıların başkalarıyla konuşma şekline uygular: “Konuşmalarınız tuzla terbiye edilmiş gibi her zaman lütufkâr olsun. O zaman herkese gereken cevabı verebilirsiniz” (Koloseliler 4:6).
İmanlılar insanların tehditlerinden korkmamalı, onlardan ürkmemelidirler (3:14). İsa bunu konuyu çarpıcı bir şekilde vurgular: “Şakirt hocası gibi, köle de efendisi gibi muamele görmeye razı olmalıdır. Eğer insanlar evin efendisi olan bana Baalzevul, yani Şeytan diyorlarsa, evin halkı olan sizlere daha da kötüsünü söyleyecekler. Bu yüzden insanlardan korkmayın. Örtülü olan her şey açığa çıkarılacak, gizli olan her şey bilinecektir. gizlide söylediğim her şeyi halka açıkça söyleyin. Kulağınıza fısıldadığım sözleri damlardan bağırarak duyurun. İnsanlar bedeni öldürebilir, fakat ruhu öldüremezler. Öyleyse onlardan korkmayın. Allah’tan korkun. O, hem bedeni hem ruhu cehennemde helâk etmeye muktedirdir. İki serçe ancak bir metelik eder. Fakat bu küçücük kuşların teki bile semavî Babanız’ın rızası olmadan ölmez. Allah başınızdaki saç tellerinin sayısını bile bilir. Onun için korkmayın. Siz birçok serçeden daha değerlisiniz. İnsanların önünde bana iman ettiğini ikrar edeni ben de semavî Babam’ın önünde ikrar edeceğim. Fakat insanların önünde beni inkâr edenleri ben de semavî Babam’ın önünde inkâr edeceğim” (Matta 10:25-33).
İmanlılar kalplerinde Mesih’e özel bir yer vermeli (3:15). Petrus’un bu öğretişi İsa’nın şu sözlerine dayanır: “Ben asmayım, siz dallarsınız. Bende kalırsanız ve ben sizde kalırsam çok meyve verirsiniz. Benden ayrı olarak hiçbir şey yapamazsınız” (Yuhanna 15:5).
İmanlılar Mesih’in Rab olduğunu anlamalıdırlar (3:15). Petrus’un bu öğretişi İsa’nın şu sözlerine dayanır: “Siz bana, ‘Hocamız’, ‘Efendimiz’ diye hitap ediyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz, çünkü öyleyim. Ben Efendiniz ve Hocanız olduğum halde ayaklarınızı yıkıyorsam, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız. Bunu örnek olmak için yaptım. Siz de başkalarına, benim hizmet ettiğim gibi hizmet edin (Yuhanna 13:13-15). Tomas dirilimiş İsa’yla karşılaşırken bunu ikrar etti ve İsa onun ikrarını kabul etti: “Sonra Tomas’a dönüp, ‘Parmağını uzat. Ellerime bak, elini uzatıp böğrüme koy. Şüphe duymayı bırak ve iman et!’ dedi. Tomas O’na, ‘Rabbim ve Allahım!’ diye karşılık verdi. O zaman İsa ona, ‘Beni gördüğün için mi iman ettin? Beni görmeden iman edenlere ne mutlu!’ dedi” (Yuhanna 20:27-29). İsa kendisini görmemiş olanların aynı ikrarda bulunmalarını ister.
İmanlılar acı çekmeye hazırlıklı olmalıdırlar. İmanlı olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir. Böyle yaparlarsa insanların arzuladığı şeylerin peşinden gitmezler. Hayatlarının geri kalanını Allah’ın isteğine göre yaşarlar (4:1-2). Petrus’un bu öğretişi İsa Mesih’in öğretişine dayanır: “Peşimden geldiğiniz için insanlar hakaret edecekler, zulmedecekler. Yalan yere türlü türlü kötü sözler söyleyecekler. O zaman ne mutlu size! Sevinçle coşun, çünkü semada mükâfatınız büyük olacaktır. Sevinin, çünkü sizden önce yaşamış peygamberlere de böyle zulmettiler” (Matta 5:11-12).
Her şeyin sonu yaklaştığı için imanlılar akıllı olmalı, dua etmek için ayık kalmalıdırlar (4:7). İsa’nın bahçede söyledikleri daha Petrus’un kulaklarında çınlıyor olsa gerek: “Şakirtlerinin yanına dönünce onları uyumuş buldu. Petrus’a, ‘Benimle bir saat uyanık kalamadınız mı?” dedi. ‘Uyanık kalın, ayartılmamak için dua edin. Doğru olanı yapmaya isteklisiniz, fakat bedenleriniz zayıftır’ ” (Matta 26:40-41).
En önemlisi, birbirlerini yürekten sevmelidirler. Çünkü sevgi birçok günahı örter (4:8). Petrus Süleymanın Mesellerindeki “Nefret çekişmeyi azdırır, Sevgi her suçu bağışlar” ayetine değinir (10:12). Petrus’un öğretişi İsa Mesih’in şu sözüne dayanır: “Size yeni bir emir veriyorum: Birbirinizi sevin. Birbirinizi benim sizi sevdiğim gibi sevin. Birbirinizi severseniz herkes benim şakirtlerim olduğunuzu anlayacaktır” (Yuhanna 13:34-35). İsa barışmanın ve bağışlamanın önemini şu çarpıcı sözlerle vurgular: “Mabette, sunakta adağını sunarken birinin senden şikâyetçi olduğunu hatırlarsan ne yapacaksın? Adağını orada bırak, git önce o kişiyle barış. Sonra gel adağını sun” (Matta 5:23-24). “Evet, eğer insanların yaptığı kötülükleri bağışlarsanız semavî Babanız da sizi bağışlayacaktır. Fakat bağışlamazsanız o zaman semavî Babanız da sizi bağışlamayacaktır” (Matta 6:14-15).
Şikayet etmeden birbirlerine karşı misafirperver olmalıdırlar (4:9). Petrus bu öğretişi verirken İsa’nın misafirperverliğini hatırlamış olsa gerek: “Akşama doğru on iki havari İsa’ya gelip şöyle dediler: ‘İnsanlara söyle de dağılsınlar. Burası tenha bir yer. Gidip çevre köylerde ve çiftliklerde kendilerine yiyecek ve yatacak yer bulsunlar.’ Fakat İsa şakirtlerine, ‘Onlara siz yiyecek verin’ dedi. Şakirtler, ‘Bizde sadece beş ekmek ve iki balık var’ ” (Luka 9:12-13). Dirilmiş İsa aynı misafirperverliği gösterdi: ‘İsa onlara, ‘Gelin, yemek yiyin’ dedi. Şakirtlerden hiçbiri O’na, ‘Sen kimsin?’ diye sormaya yeltenmedi. Çünkü O’nun Rab olduğunu biliyorlardı. İsa gidip ekmek aldı ve onlara verdi. Ayrıca onlara balık da verdi” (Yuhanna 21:12-13).
Her imanlı bir ruhanî bir kabiliyete sahiptir. İmanlılar kabiliyetlerini birbirlerine hizmet etmek için kullanmalıdırlar. Böylece yaptıkları her şey İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirsin (4:10-11). İsa hem kendi örneğiyle hem de öğretişiyle hizmet etme önemini gösterir: “İsa onlara şöyle dedi: ‘Krallar halklarına tahakküm eder, ileri gelenleri de halka ‘Velinimetimiz’ dedirtirler. Fakat siz böyle olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten, hizmet eden gibi olsun. Kim daha üstün? Sofrada oturan mı, hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Fakat ben aranızda hizmet eden biri gibi oldum’ ” (Luka 22:25-27). “Sadık ve akıllı bir köle düşünün. Efendisi onu diğer kölelerin başına getirir ve onlara zamanında yiyecek vermekle vazifelendirir. Efendisi eve döndüğünde iş başında bulacağı o köleye ne mutlu! Emin olun, efendisi onu bütün mallarının başına koyacak” (Matta 24:45-47). İsa Mesih doğrudan ruhanî mevhibelerden bahsetmez. Oysa imanlıların hayatında Mukaddes Ruh’un önemini vurgular: “Hangi baba ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık isterse yılan verir? Ya da yumurta isterse akrep verir? Siz kötü yürekli olsanız bile çocuklarınıza güzel hediyeler vermeyi biliyorsunuz. Öyleyse semavî Baba kendisinden dileyenlere mutlaka Mukaddes Ruh’u da verecektir” (Luka 11:11-13).
İmanlılar çektikleri sıkıntılarlarla imtihan ediliyorlar. Başlarına garip bir şey geliyormuş gibi şaşmamalıdırlar. Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektikleri için sevinmelidirler. Mesih ihtişam içinde geri geldiğinde sevinip coşacaklar. Mesih’in şakirtleri oldukları için hakarete uğrarlarsa kendilerini mutlu saymalıdırlar. Çünkü Allah’ın Ruhu bütün haşmetiyle üzerlerindedir (4:12-14). İsa Mesih aynı konuyu şu çarpıcı sözlerle vurgular: “ ‘Doğru olanı yaptığı için zulüm görenlere ne mutlu! Çünkü Semavî Hükümranlık onlarındır. Peşimden geldiğiniz için insanlar hakaret edecekler, zulmedecekler. Yalan yere türlü türlü kötü sözler söyleyecekler. O zaman ne mutlu size! Sevinçle coşun, çünkü semada mükâfatınız büyük olacaktır. Sevinin, çünkü sizden önce yaşamış peygamberlere de böyle zulmettiler’ ” (Matta 5:10-12).
İmanlılar Mesih’in izleyicileri oldukları için acı çekerlerse bundan utanmamalıdırlar. Aksine, Mesih’in adıyla anıldıkları için Allah’a hamdetsinler (4:16). Petrus’un öğretişinin İsa Mesih’kine dayandığı görülür: “ ‘Peşimden geldiğiniz için insanlar hakaret edecekler, zulmedecekler. Yalan yere türlü türlü kötü sözler söyleyecekler. O zaman ne mutlu size! Sevinçle coşun, çünkü semada mükâfatınız büyük olacaktır. Sevinin, çünkü sizden önce yaşamış peygamberlere de böyle zulmettiler’ ” (Matta 5:10-12).
Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çeken imanlılar, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler. Çünkü O, itimada lâyıktır (4:19). İsa acı çekecek olan şakirtlerine hem Allah hem de kendisine güvenmeyi emretti. “İsa şakirtlerine şöyle dedi: ‘Yüreğiniz sıkılmasın. Allah’a iman edin. Bana da iman edin’ ” (Yuhanna 14:1). “Sözlerime kulak verin. Öyle bir zaman geliyor ki, hepiniz dağılıp evlerinize döneceksiniz; beni yalnız bırakacaksınız. Bunun zamanı geldi bile. Fakat ben yalnız değilim, çünkü semavî Baba benimle birliktedir. Bunları, benim sayemde selâmete kavuşasınız diye söyledim. Bu dünyada sıkıntı çekeceksiniz. Fakat cesur olun! Çünkü ben dünyayı yendim” (Yuhanna 16:32-33).
Önder olmayan, imanda ve yaşta daha genç imanlılar önderlerine tâbi olmalıdırlar (5:5). İncil kayıtlarına baktığımızda İsa Mesih’in imanlılar topluluğundaki ilişkiler hakkında çok az öğrettiğini görürüz. Bu tür öğretişleri Kutsal Ruh’un havarilere tam hakikate yol göstermesine bıraktığı görülür. “Yardımcı, yani Hakikat Ruhu gelince yol gösterip sizi tam hakikate kavuşturacak. Çünkü kendi adına konuşmayacak. Sadece işittiğini söyleyecek ve gelecekte olacakları bildirecek. O benden aldıklarını bildirecek ve böylece beni yüceltecek. Size, ‘O benden aldıklarını bildirecek’ dedim. Çünkü semavî Babam’ın nesi varsa benimdir” (Yuhanna 16:14-16). Yine de İsa’nın yumuşak huylu olmanın önemini vurguladığı görülür: “Yumuşak huylu olanlara ne mutlu! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar!” (Matta 5:5).
İmanlılar birbirlerine alçakgönüllülükle davranmalıdırlar. “Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder” (5:5). İsa’nın yumuşak huylu olmanın önemini vurguladığı görülür: “Yumuşak huylu olanlara ne mutlu! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar!” (Matta 5:5).
İmanlılar Allah’ın kudreti karşısında alçakgönüllü olmalıdırlar. Allah da zamanı geldiğinde onları yüceltecektir (5:6). İsa bu konuda kendisini örnek gösterir, şakirtlerine bu örneğe göre davranmayı emreder: “Benim boyunduruğumu takın ve benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huyluyum, alçakgönüllüyüm. Sayemde gönül rahatlığına kavuşursunuz” (Matta 11:29). Petrus bu konudaki öğretişini İsa’nın şu sözünden almış olabilir: “Büyüklük taslayan herkes küçük düşürülür. Alçakgönüllü olan ise el üstünde tutulur” (Luka 14:11).
İmanlılar bütün kaygılarını Allah’a havale etmelidirler. Allah onları kayırır (5:7). Petrus’un öğretişi İsa Mesih’in bu konudaki öğretişine dayanır: “Bu yüzden derim ki yiyecek, içecek ve giyecek için kaygılanmayın. Hayatınız yemekten, bedeniniz de giyecekten daha önemlidir… Velhasıl ‘Ne yiyeceğiz?’, ‘Ne içeceğiz?’, ‘Ne giyeceğiz?’ diye kaygılanmayın. Allah’ı tanımayanlar hep böyle şeyleri düşünüp dururlar. Fakat semavî Babanız bunlara muhtaç olduğunuzu bilir. Siz Allah’ın Hükümranlığı’na ve hak yoluna öncelik verin. O zaman diğer her şey verilecektir.” (Matta 6:25; 31-33).
İblis saldırınca imanlılar ona direnmelidirler. Bilmelidirler ki, dünyanın her yerindeki imanlı kardeşleri aynı sıkıntılardan geçiyor. Lütufkâr olan Allah Mesih vasıtasıyla onları ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekecekler. Fakat ardından Allah eksiklerini giderecek, imanlarını pekiştirecek, onları kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır (5:9-10). Petrus’un öğretişi İsa Mesih’in bu konudaki öğretişine dayanır: “Bakın, Şeytan’ın emrindeki cinler, yılanlara ve akreplere benzer. Ben bunları ayak altına alma yetkisini verdim. Düşmanınız Şeytan’a galip geleceksiniz. hiçbir şey zarar veremeyecek” (Luka 10:19).
Özet:
İmanlılar zihinlerini Allah’a hizmet etmek için hazırlamalı, tetikte olmalıdırlar (1:13; Markos 13:34).
Umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlamalıdırlar (1:13; Yuhanna 14:2-3).
İmanlılar Allah’ın evlatları oldukları için Allah’a itaat etmelidirler (1:14; Luka 6:35).
Allah’ın mukaddes ve pak olduğu için imanlıların mukaddes olup pak bir hayat sürmeleri lazımdır (1:15-16; Matta 5:48).
İmanlılar hakikate itaat ederek kendlerini arıttıkları için birbirlerini candan ve yürekten sevmelidirler (1:22; 2:17; 4:8; Yuhanna 3:21; Yuhanna 8:32; Yuhanna 16:13; Yuhanna 17:17; Yuhanna 13:34-35).
İmanlılar ruhen yeniden doğdukları için artık her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan, iftiradan uzak durmalıdırlar (2:1; Yuhanna 3:3-8; Matta 22:18; Matta 23:28; Markos 7:20-23; Luka 12:1).
İmanlılar yeni doğmuş bebekler gibi olmalı. Onlar nasıl sütü özlerse imanlılar da Allah’ın kelâmını öyle özlemeli. Katıksız süte benzeyen Allah’ın kelâmıyla beslenmeli ki, büyüyüp kurtuluşa ersinler (2:2-3; Matta 24:35; Markos 8:38; Yuhanna 14:23; Yuhanna 15:7).
İmanlılar onları karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiler (2:9-10; Markos 16:15-16).
İmanlıların iman etmeyenler arasında olumlu bir hayat sürmeleri lazım. Onlara kötülük yakıştırıp iftira edenler hayırlı amellerini görsünler ve Allah’ı yüceltsinler (2:12; Matta 5:16).
İmanlıların Rab adına her insanî müesseseye tâbi olmaları gerekir. İmparatora ve valilere tâbi olmaları istenir (2:13-14,17; Matta 22:21).
İmanlılar iyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarmalıdırlar. Bunu yaparlarsa Allah’ın istediğini yapmış olurlar (2:15; Matta 5:16; Matta 35-36).
İmanlılar hür insanlar olarak yaşamalıdırlar. Oysa hürriyetlerini kötülük yapmak için bahane etmemelidirler. Allah’ın kullarına lâyık bir hayat sürmelidirler (2:16; Matta 23:27-28; Markos 7:6).
İmanlılar herkese hürmet etmelidirler (2:17; Matta 19:17-19).
İmanlılar Allah’tan korkmalıdırlar (2:17; Luka 12:4-5).
Haksız yere acı çeken imanlı, vicdan namına Allah’a itaat edip buna katlanırsa, Allah’ın lütfuna nail olur. Onların örneği İsa Mesih’tir. O onların uğruna acı çekti. Onlar da O’nun izinden gitmelidirler (2:19-21).
İmanlı kadınlar kocalarına tâbi olmalıdırlar (3:1; Yuhanna 16:14-16; Matta 19:3-6).
İmanlı erkekler karılarıyla anlayış içinde yaşamalıdırlar. Karılarına saygı göstermeleri lazımdır (3:7; Yuhanna 16:14-16; Matta 19:3-6.
İmanlılar aynı düşüncede birleşmelidirler (3:8; Yuhanna 16:14-16; Matta 18:15-17; Matta 18:6).
İmanlılar birbirlerine dert ortağı olmalı, birbirlerini kardeşçe sevmeli ve şefkatli olmalıdırlar (3:8; Luka 6:32-36; Yuhanna 13:34-35).
İmanlılar kötülüğe kötülükle karşılık vermememeli, kendilerine sövenlere sövmemelidir. Tersine onlara hayırdua etmelidirler (3:9; Matta 5:11-12; Matta 5:38-41,44).
İmanlılar hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isterlerse, dillerine hâkim olmalıdırlar (3:10-12; Matta 15:16-20; Matta 5:33-37).
İmanlılar insanların tehditlerinden korkmamalıdır (3:14; Matta 10:25-33).
İmanlılar kalplerinde Mesih’e özel bir yer vermeli (3:15; Yuhanna 15:5).
İmanlılar Mesih’in Rab olduğunu anlamalıdırlar (3:15; Yuhanna 13:13-15; Yuhanna 20:27-29).
İmanlılar acı çekmeye hazırlıklı olmalıdırlar (4:1-2; Matta 5:11-12).
Her şeyin sonu yaklaştığı için imanlılar akıllı olmalı, dua etmek için ayık kalmalıdırlar (4:7; Matta 26:40-41).
Şikayet etmeden birbirlerine karşı misafirperver olmalıdırlar (4:9; Luka 9:12-13).
Her imanlı ruhanî bir kabiliyete sahiptir. İmanlılar kabiliyetlerini birbirlerine hizmet etmek için kullanmalıdırlar (4:10-11; Luka 22:25-27; Matta 24:45-47).
İmanlılar sıkıntı çekince sıkıntılarlarla imtihan edildiklerini bilmeli, başlarına garip bir şey geliyormuş gibi şaşmamalıdırlar. Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektikleri için sevinmelidirler (4:12-14; Matta 5:10-12).
İmanlılar Mesih’in izleyicileri oldukları için acı çekerlerse bundan utanmamalıdırlar. Aksine, Mesih’in adıyla anıldıkları için Allah’a hamdetsinler (4:16; Matta 5:10-12).
Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çeken imanlılar, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler (4:19; Yuhanna 14:1; Yuhanna 16:32-33).
İmanlılar birbirlerine alçakgönüllülükle davranmalıdırlar (5:5; Matta 5:5).
İmanlılar Allah’ın kudreti karşısında alçakgönüllü olmalıdırlar. Allah da zamanı geldiğinde onları yüceltecektir (5:6; Matta 11:29; Luka 14:11).
İmanlılar bütün kaygılarını Allah’a havale etmelidirler. Allah onları kayırır (5:7; Matta 6:25; 31-33).
İblis saldırınca imanlılar ona direnmelidirler (5:9-10; Luka 10:19).
Petrus bunu şöyle açıklar: “Maksadım sizi cesaretlendirmektir” (1.Petrus 5:12). Cesaretlendirmek istediği kişiler “Pontus’ta, Galatya’da, Kapadokya’da, Asya ili ve Bitinya’da dağılmış ve oralarda yabancılar gibi yaşayan” müminlerdi. Ayetlere ayrıntılı olarak baktığımızda bu yerlerin Anadolu’da olduğunu görmüştük. Petrus’un oradaki imanlılarla olan bağlantısından kesin bilgimiz yoktur. Tek bildiğimiz şey Petrus’un Pentekost gününde Yeruşalim’de Müjde’yi duyurduğu zaman onu dinleyenler arasında “Kapadokya’da, Pontus ve Asya ilinde, Frigya ve Pamfilya’da” yaşayanlar vardı. Bu bölgeler Petrus’un mektubun yazdığı imanlıların yaşadıkları hemen hemen aynı yerlerdir. Petrus’un “Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih’in adıyla vaftiz olsun” sözünü kabul edenlerin arasında Anadolu’da yaşayanların bulunduğunu tahmin edebiliriz. Böylece Petrus’un yazdığı imanlıların bazılarını imana getirdiğini kabul etmek oldukça sağlam bir tahmindir. Onları şahsen tanımış olabilirdi.
Petrus’un onların baskı altında acı çektiklerini duyunca onları cesaretlendirmek için mektup yazdı. Bu haberi o yerlerle bağlantısı olan Silas’ın (Silvanus) Petrus’un yanında olması bu tahminimizi kuvvetlendirir. O oradan Petrus’un yanına gelmiş olabilirdi. “Silvanus’un yardımıyla yazdım” sözünün Petrus’un ona mektubu dikte ettiği anlamına gelebilir (1.Petrus 5:12). Ama bunun yanı sıra Silas’ın yardım etmesi, onun o mektubu Anadolu’nun o çeşitli yerlerine ulaştırmış olduğu anlamına gelebilir. Silas’ın veya başkasının Anadolu’nun dağlarını aşıp o yereleri tek tek dolaşarak mektubu cemaatlere okuduğunu yüzde yüz bilmiyoruz. Olabilir ki Silas bir kaç kopya yazıp her bir merkeze ulaştırmak üzere başkalarının eline verdi. Bildiğimiz bir şey vardır. Bu mektup ulaştığı imanlılara o kadar değerli oldu ki onu atmamışlar. Yeni Ahit kitabı bir araya getirilince havarisi aracılığıyla İsa’nın öğretişini yansıtan bu kıymetli mektup ona dahil edilmiştir.
Petrus imanlılara cesaret verirken Allah’ın lütfundan bahsetti. “Bu lütfun hakikat olduğuna şahitlik etmek istiyorum. Siz de bu lütfa bağlı kalın” (1.Petrus 5:12). Allah, yaşadıkları ne durumlar olursa olsun imanlıları kuvvetlendirmek için lütfunu verir. Onlar bu lütfa bağlı kalmalıdır. Allah’ın imanlılara lütfunu ve selâmetini bol bol ihsan etmesi için dua eder (1:2).
Eski zaman peygamberleri imanlıların kavuşacakları lütfu ve kurtuluşu önceden bildirdiler (1:10). Kurtuluş Allah’ın lütfuyla sağlanır ve lütuf aracılığıyla imanlılara bahşedilir.
İmanlılar umutlarını tamamen İsa Mesih’in gelişinde onlara bahşedilecek lütfa bağlamalıdır (1:13). Lütfun gelecek zamanla iligili yönü vardır. Lütuf imanlılara İsa Mesih’in tekrar gelişinde verilecektir. Umutlarını bu gelecekteki lütfa bağlamaları hayatın sıkıntılarına üstün gelemelerine yardımcı olacak. Bu lütuf Allah’ın semada onlara tahsis ettiği miras olarak açıklanmıştır (1:4). “Bu miras ne çürür, ne lekelenir, ne de solar.”
İmanlı karı kocalar beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır (3:7). Birçok yorumcu ve hiç olmazsa bir eski Kutsal Kitap tercümesi (Süryanince) bu hayatı ebedî hayat olarak değerlendirir. Hem karılar hem kocalar bölüm 1 ayet 4’te bildirilen semavî mirasa sahip olacaklardı. Aynı zamanda bu hayatı dünyadaki normal hayat olarak yorumlamak mümkündür. Dünyadaki karı koca hayatı Allah’ın lütfettiği ve kutsadığı hayat olarak hürmete değer sayılmalıdır. Ünlü yorumcu Matthew Henry yorum kitabında şöyle yazar: “Oysa karı başka ve daha yüksek yönlerde kocasına eşittir. Onlar ‘beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır.’ Bu hayatın ve gelecek hayatın bütün bereketlerine beraber kavuşmuşlardır. Bu sebeple barış ve sakinlik içinde birlikte yaşamalıdırlar. Bunu yapmazlarsa beraber ettikleri ve birbirleri için ettikleri dualar engellencektir.” Karı kocanın birleşmesi yeryüzünde yeni hayatı üretendir.
Allah’ın çok yönlü lütfunu iyi kullanan imanlılar aldıkları ruhanî kabiliyetle birbirlerine hizmet etmelidirler (4:10). Allah lütfuyla birbirlerine hizmet edebilmeleri için imanlılara çeşitli mevibeler verir.
Bütün imanlılar birbirlerine alçakgönüllülükle davranmalıdır, çünkü ‘Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder’ (5:5). Allah, ilişkilerinde birbirlerine karşı alçakgönüllü davranan imanlılara iyiliğini ve lütfunu gösterir.
Allah daima lütufkârdır. İmanlıların bir süre sıkıntı çekmelerinin ardından O eksiklerini giderecek, imanlarını pekiştirecek, onları kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır (5:10). “Allah daima lütufkârdır” sözü özgün metinde bulunan “tüm lütfunun Allahı” deyimini tercüme eder. Tercümanlar Allah’ın lütfunun sürekli olarak imanlılara bahşedilmeye hazır olduğu yönüne önem vermiştir. Bu deyim aynı zamanda Allah’ın lütfunun çok yönlü olmasına değinir. Ayrıca Allah’ın lütfunun bolluğunu işaret eder.
Mektubu inceledik. Onu analize ettik. Onu anlamaya çalıştık. Onu özetledik. Önemli konularını çıkarttık. Bu mektubun Kutsal Kitap’taki yerini tespit ettik ve tüm Kitab’ın hikayesiyle bağlantısını ortaya çıkardık. Gözlemleme ve yorumlama adımlarını attık. Bu adımlar nesneldir, somut gerçekleri ortaya koyar. Ama kalan adım daha şahsî adımdır. Bu adımda Kutsal Kitab’ı kendi hayatımıza uygulamaya çalışıyoruz.
Yap ne lazımsa!
Bu bize hatırlatıyor ki, Kutsal Kitap sadece bilgi veren bir kitap değildir, hayatlarımızı değiştiren bir kitaptır. Bu bölümde kesin ölçütler yoktur. Sen okuyucu olarak önemli görünen ayetleri seçmekte serbestsin. Aşağıda bazı örnekler veriyorum.
“İsa Mesih’i ölümden dirilterek bizi ebedî bir umuda kavuşturdu. Bu umut, Allah’ın semada tahsis ettiği mirastan ibarettir. Bu miras ne çürür, ne lekelenir, ne de solar. Allah iman eden sizleri kendi kudretiyle ebedî kurtuluş için muhafaza etmektedir. Bu kurtuluşa ahir zamanda, İsa tekrar geldiğinde kavuşacaksınız” (1:3-5).
“O’nun sayesinde Allah’a iman ediyorsunuz. Allah O’nu ölümden diriltti ve yüceltti. İşte onun için Allah’a iman ediyorsunuz, O’na umut bağlıyorsunuz” (1:21).
“Allah, Yeşaya Peygamber’in kitabında şöyle der: ‘Bak, Kudüs’e bir taş koydum, seçkin, kıymetli bir köşe taşı koydum. O’na iman edenler hüsrana uğramayacak.’ Sizler iman ettiniz. Bu taşın kıymetini bilirsiniz” (2:6-7).
“Çektiğiniz sıkıntılar giydirilen ateşten bir gömleğe benzer; böyle imtihan ediliyorsunuz. Başınıza garip bir şey geliyormuş gibi şaşmayın. Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektiğiniz için sevinin. Mesih ihtişam içinde tezahür ettiğinde sevinip coşacaksınız. Mesih’in şakirtleri olduğunuz için hakarete uğrarsanız ne mutlu size! Çünkü Allah’ın Ruhu bütün haşmetiyle üzerinizdedir” (4:12-14).
“Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler. Çünkü O, itimada lâyıktır” (4:19).
“Ey gençler, siz de önderlerinize tâbi olun. Birbirinize alçakgönüllülükle davranın. Nitekim Süleyman Peygamber şöyle der: “Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder” (5:5).
“Allah’ın kudreti karşısında alçakgönüllü olun. O da zamanı geldiğinde sizi yüceltecektir” (5:6).
Bütün kaygılarınızı Allah’a havale edin.O sizi kayırır (5:7).
“İmanınız sarsılmasın, İblis’e direnin. Bilin ki, dünyanın her yerindeki mümin kardeşleriniz aynı sıkıntılardan geçiyor. Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla sizi ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek, imanınızı pekiştirecek, sizi kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır” (5:9-10).
Okuyan dua etsin ve bunu kendisi için nasıl yapacağını Rab’den öğrensin. Sonra kendi not defeterinde yapacaklarını kaydetsin ve onları uygulamaya koysun.
“Eskiden cahildiniz, kendi ihtiraslarınızın peşinden gittiniz; fakat artık öyle yapmayın.” (1:14).
“Bu sebeple artık her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan, iftiradan uzak durun” (2:1).
“Geçmişte imansızların hoşlandıkları şeyleri yaparak yeterince vakit harcadınız. Hayatınız sefahat, şehvet, ayyaşlık, çılgın eğlenceler ve içki âlemlerinden ibaretti. Allah’ın şeriatını hiçe sayarak putlara secde ettiniz” (4:3).
“Belki sıkıntı çekeceksiniz. Fakat sıkıntılarınız cinayet işlemekten, hırsızlık yapmaktan, fesat çıkarmaktan ya da başkalarının işine karışmaktan olmasın” (4:15).
Okuyan dua etsin ve bunu kendisi için nasıl yapacağını Rab’den öğrensin. Sonra kendi not defeterinde yapacaklarını kaydetsin ve onları uygulamaya koysun.
“Bu sebeple zihinlerinizi Allah’a hizmet etmek için hazırlayın; tetikte olun” (1:13).
“Umudunuzu tamamen İsa Mesih’in gelişinde bahşedilecek lütfa bağlayın” (1:13).
“Allah’a itaat edin; çünkü artık O’nun evlatlarısınız” (1:14).
“Sizi halkı olmaya çağıran Allah paktır. Bu sebeple siz de yaptığınız her şeyde kendinizi pak tutun. Nitekim Allah Tevrat’ta şöyle emrediyor: ‘Ben pak olduğum gibi siz de pak olun’ ” (1:15-16).
“Allah’ı “semavî Baba” diye çağırıyorsunuz. O’nun insanlar arasında hiç ayrım yapmadığını unutmayın. Bu sebeple dünyadaki gurbet zamanınızı takva içinde geçirin” (1:17).
“Hakikate itaat ederek kendinizi arıttınız. Şimdi mümin kardeşlerinizi riyasızca sevebiliyorsunuz. Bu sebeple birbirinizi candan ve yürekten sevin” (1:22).
“Yeni doğmuş bebekler gibi olun. Onlar nasıl sütü özlerse siz de Allah’ın kelâmını öyle özleyin. Allah’ın kelâmı katıksız süte benzer. Onunla beslenin ki, büyüyüp kurtuluşa eresiniz” (2:2).
“Onun için Rab İsa’ya gelin. O cemaatin yaşayan temel taşıdır. İnsanlar O’nu reddettiler; fakat Allah O’nu seçkin ve değerli temel taşı yaptı” (2:4).
“Sevgili dostlarım, bu dünyada garipler ve misafirler gibisiniz. Bu sebeple yalvarıyorum, nefsinizin arzularından kaçın. Bu arzular canınıza karşı savaşıyor” (2:11).
“Rab adına her insanî müesseseye tâbi olun; en üstün yetkiye sahip olan imparatora da, onun gönderdiği valilere de tâbi olun” (2:13-14).
“İyilik yaparak akılsız insanların cahilce konuşmalarını boşa çıkarın. Allah’ın istediği işte budur” (2:15).
“Hür insanlar olarak yaşayın. Fakat hürriyetinizi kötülük yapmak için bahane etmeyin” (2:16).
“Allah’ın kullarına lâyık bir hayat sürün” (2:16).
“Herkese hürmet edin. Mümin kardeşlerinizi sevin” (2:17).
“Allah’tan korkun” (2:17).
“İmparatora hürmet edin” (2:17).
“Ey kadınlar, siz de kocalarınıza tâbi olun. Bazılarınızın kocaları Allah’ın kelâmına inanmıyor olabilir. Fakat olumlu hayatınıza bakıp Allah’a dönebilirler; sizin bir şey söylemenize gerek kalmaz. 2 Temiz ve hürmet dolu hayatınızı görmeleri yeter” (3:1-2).
“Aynı şekilde, ey kocalar, siz de karılarınızla anlayış içinde yaşayın. Çünkü onların bünyesi sizinkinden daha zayıftır. Onlara saygı gösterin, çünkü onlar da sizinle beraber Allah’ın lütfettiği hayata nail olmuşlardır. Bunu yaparsanız, dua etmenize engel kalmaz” (3:7).
“Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin” (3:8).
“Birbirinize dert ortağı olun” (3:8).
“Birbirinizi kardeşçe sevin” (3:8).
“Şefkatli, alçakgönüllü olun” (3:8).
“Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. sövenlere sövmeyin. Tersine onlara hayırdua edin” (3:9).
“Zebur’da yazıldığı gibi, “Hayatın tadını çıkarmak ve iyi günler görmek isteyen, diline hâkim olsun. Ağzından kötü söz çıkmasın, yalan söylemesin” (3:10).
“Kötülük yapmaktan sakınsın, iyilik yapsın” (3:11).
“Selâmeti amaç edinsin, selâmet için canla başla çalışsın” (3:11).
“Doğru olanı yaptığınız için acı çekseniz bile ne mutlu size! İnsanların tehditlerinden korkmayın, onlardan ürkmeyin” (3:14).
“Kalplerinizde Mesih’e özel bir yer verin, O’nun Rab olduğunu anlayın” (3:15).
“İçinizdeki umudun sebebini soran herkese cevap vermek için her zaman hazırlıklı olun” (3:15).
“Ancak herkese yumuşak huyla ve hürmetle cevap verin” (3:16).
“Vicdanınızı temiz tutun” (3:16).
“Siz de acı çekmeye hazırlıklı olun. Mümin olarak acı çeken kişi, günah işlemekten vazgeçti demektir” (4:1).
“Her şeyin sonu yaklaştı. Bu sebeple akıllı olun, dua etmek için ayık kalın” (4:7).
“En önemlisi, birbirinizi yürekten sevin. Çünkü sevgi birçok günahı örter” (4:8).
“Sızlanıp söylenmeden birbirinize karşı misafirperver olun” (4:9).
“Çektiğiniz sıkıntılar giydirilen ateşten bir gömleğe benzer; böyle imtihan ediliyorsunuz. Başınıza garip bir şey geliyormuş gibi şaşmayın” (4:12).
“Tersine, Mesih gibi sıkıntı çektiğiniz için sevinin. Mesih ihtişam içinde tezahür ettiğinde sevinip coşacaksınız” (4:13).
“Mesih’in şakirdi olduğu için acı çeken bundan utanmasın. Aksine, Mesih’in adıyla anıldığı için Allah’a hamdetsin” (4:16).
“Bu sebeple Allah’ın isteğini yaptıkları için sıkıntı çekenler, iyi amellerle canlarını Yaradan’a emanet etsinler. Çünkü O, itimada lâyıktır” (4:19).
“Ey gençler, siz de önderlerinize tâbi olun. Birbirinize alçakgönüllülükle davranın. Nitekim Süleyman Peygamber şöyle der: ‘Allah kibirlilere karşıdır, fakat alçakgönüllülere lütfeder’ ” (5:5).
“Allah’ın kudreti karşısında alçakgönüllü olun. O da zamanı geldiğinde sizi yüceltecektir” (5:6).
“Bütün kaygılarınızı Allah’a havale edin. O sizi kayırır” (5:7).
“Ayık ve uyanık kalın. Hasmınız İblis, ortalıkta kükreyerek dolaşan bir aslan gibi, yutacak birini arıyor” (5:8).
“İmanınız sarsılmasın, İblis’e direnin. Bilin ki, dünyanın her yerindeki mümin kardeşleriniz aynı sıkıntılardan geçiyor” (5:9).
“Mektubumda Allah’ın lütfundan bahsettim. Bu lütfun hakikat olduğuna şahitlik etmek istiyorum. Siz de bu lütfa bağlı kalın” (5:12).
“Birbirinizi sevgiyle öperek selamlayın. Mesih’e ait olanlarınızın hepsine selâmet dileriz” (5:14).
Okuyan dua etsin ve bunu kendisi için nasıl yapacağını Rab’den öğrensin. Sonra kendi not defeterinde yapacaklarını kaydetsin ve onları uygulamaya koysun.
“Fakat siz seçilmiş bir nesilsiniz, ebedî Hükümdar’ın rahiplerisiniz, mukaddes milletsiniz, Allah’ın öz halkısınız. Sizi karanlıktan kendi harika nuruna çağıran Allah’ın faziletlerini ilan etmek için seçildiniz” (2:9).
“Her biriniz Allah’ın lütfettiği bir mevhibeye sahipsiniz. Bu mevhibelerle birbirinize hizmet edin. Böylece Allah’ın çok yönlü lütfunu iyi kullanmış olursunuz. Vaaz mevhibesi olan, bizzat Allah’ın kelâmını iletir gibi konuşsun. Hizmet mevhibesi olan, Allah’ın sağladığı kuvvetle hizmet etsin. Böylece yaptığınız her şey İsa Mesih vasıtasıyla Allah’a izzet getirsin. İzzet ve kudret ebetler ebedince Mesih’e aittir. Âmin” (4:10-11).
“Cemaatinizin önderlerine sesleniyorum. Ben de sizler gibi bir önderim. Mesih’in çektiği acılara şahit oldum. Mesih’in tezahür edecek ihtişamına ortak biri olarak sizden rica ediyorum: Sürüsünü canı pahasına güden çoban gibi, Allah’ın emanet ettiği insanlara göz kulak olun, onları gözetin. Bunu zorunluluktan ya da para hırsıyla değil, gönüllü ve gönül rızasıyla yapın. Allah’ın istediği budur. Allah’ın emanet ettiği kişilere hükmetmeye kalkışmayın. Tersine, iyi hayatınızla onlara örnek olun. Cemaatleri güden önderlerin başı Mesih’tir. Mesih tekrar geldiği zaman hiç solmayan muhteşem zafer tacını giydirecek” (5:1-4).
İmanınız sarsılmasın, İblis’e direnin. Bilin ki, dünyanın her yerindeki mümin kardeşleriniz aynı sıkıntılardan geçiyor. Allah daima lütufkârdır. Mesih vasıtasıyla sizi ebedî izzetine ortak olmaya çağırmaktadır. Bir süre sıkıntı çekeceksiniz. Fakat ardından Allah eksiklerinizi giderecek, imanınızı pekiştirecek, sizi kuvvetlendirecek ve emniyet içinde yaşatacaktır (5:9-10).
Okuyan dua etsin ve bunu kendisi için nasıl yapacağını Rab’den öğrensin. Sonra kendi not defterinde yapacaklarını kaydetsin ve onları uygulamaya koysun.