Giriş

Kutsal Kitap’a güvenen bir Hristiyan olmak kuşkusuz heyecanlı bir durumdur. Bir tarafta kötülük güçleri serbestçe çoğalmakta, öbür tarafta da Kutsal Kitap’ın dünya görüşünü destekleyen deliller aşırı derecede çoğalmaktadır. Medya bunu yayınlamamış olabilir, ama keşifler peş peşe Tanrı Sözü’nün gerçekliğini ve onun ilkelerine göre yaşamanın değerini vurgulamaktadır.

Evrim kuramının artık kendiliğinden çöktüğünü görebiliriz. Zaten delilleri güçlü değildi ve artık birçok bilim insanı bu kavramın zayıflıklarına değiniyor. Birçok bilim insanı, şans ve rastgele süreçlerinin, özellikle canlı sistemlerde gördüğümüz akıl almaz karmaşıklığı üretemeyeceğini görmüştür. Jeoloji tarihi bilginleri “Bugün geçmişin anahtarıdır” diyen bu eski sloganı terk edip neredeyse Kutsal Kitap’ın tarih görüşüne benzeyecek teoriler sunuyorlar. Hristiyanlar için evrime ters düşen bilgilere ulaşmak kolay değildir, çünkü birçok eğitimci, politikacı, ve medyacı işbirliği yaparak evrimsel, tanrısız, doğalcı dünya görüşünü devam ettiriyorlar.

Amerikan öğrenim sistemi özellikle Amerikalılara iyi hizmet etmemiştir. Hem sosyal amaçları berbattır, hem de akademik eğitimi başaramamaktadır. Diğer ülkelere göre Amerikalı öğrencilerin başarıları geri kalmıştır. Birçok önemli gerçek ve düşünce, sınıfın dışında sansür edilmiştir. Öğrencilerin sınıfta görebildikleri konular hakkında nasıl düşünebilecekleri nadiren öğretilmektedir. Onun yerine sınavda tekrarlayabilmeleri amacıyla belli gerçekler ve kavramlar öğretilmektedir. Gerçeklerin nasıl toplanıp yorumlanmasıyla ilgili yetenekler yeteri kadar öğretilmemektedir.

Bu yetenekler özellikle tarih ile ilgili konularda önemlidir. Evrim kuramı, eğitim kuruluşlarında o kadar yerleşmiş bulunuyor ki, çoğu insan evrim kuramının bilimsel bir gerçek olduğunu sanıyor. Aslında, bilimsel gerçekler bu kavrama göre yorumlanıp konu kapatılmaktadır. Bizlerden bu kavramı hatırlamamız ve tekrarlamamız beklenmektedir. Hiç kimsenin evrimi gözle görmemiş olmasını, geçmişte fosillerin evrimsel ilerlemeyi göstermediğini, bilimsel yasaların tüm evrim fikrini reddettiğini ve evrimin mantığa ters olduğunu görmezden gelin.

Birçok insan evrimin yanlış olduğunu seziyor, ama eğitimlerinde başka bir açıklama görmedikleri için evrimci olarak kalıyorlar. Okullarda “Tüm eğitimli insanlar evrimi kabul eder. Sadece bilgisiz, bağnaz Hristiyanlar evrimi reddeder” diye öğretilmektedir.

Eğer düşünceleri tartma ve şimdiki zamanda gözlemlenebilen bilimsel gerçekler ile bu gerçekleri yorumlamak üzere kullanılabilen geçmiş zaman hakkındaki fikirler arasındaki fark bir öğretilse, en azından dürüst düşünenler için konu çok daha açık olacaktır. Bilim derslerinde bilim üzerinde daha çok, evrimsel düşünceler üzerinde daha az zaman harcansa, SAT sınav sonuçları eskisi gibi yükselecektir.

Birçok Hristiyan da dikkatlice düşünmeme tuzağına düşmüştür. Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın her şeyi altı günde yarattığını okuyorlar. Rab’bi tanıyorlar ve Kelamına güveniyorlar, ama bu kişiler “Tüm eğitimli insanlar evrimin kanıtlandığını bilir” diye duymuş oldukları için kendilerini bir çelişki içinde bulmaktadırlar. “Acaba yaratılış mı, evrim mı? Kutsal Kitap mı, bilim mi?” Bilim geçerli olduğuna ve Kutsal Kitap’la çeliştiğine göre Kutsal Kitap’ın hatalı olduğunu düşünmeye başlıyorlar.

Böyle bir durumda birkaç seçenek ortaya çıkmaktadır. Bunlardan en sık görüleni, uygun zamanda yaratılışa inanmak, uygun zamanda evrime inanmak ve ikisinin arasındaki çelişki hakkında kaygılanmamak. “Belki ikisi de uzlaşır. Belki Tanrı, yaratmak için evrimi kullanmıştır. Belki Yaratılış kitabındaki günler, aslında uzun çağlardı. Belki evrimsel süreç, ayetler arasındaki bir boşlukta, eski bir dünyada geçmiş; sonra Tanrı dünyayı yeniden altı günde yaratmıştır. Belki, belki... Eski Antlaşma’yı fazla düşünmeyip Yeni Antlaşma’da duracağım.”

“Ama kuşkularıma ne olacak? Dinozorlar Kutsal Kitap’ın öğretilerine nasıl uyacak? Kayin, eşini nerede buldu? Irklar nereden gelmektedir?


Resimler: 1. Gün 2. Gün


Resimler: 3. Gün 4. Gün 5. Gün 6. Gün


Ya Buzul Çağı? Tüm hayvanlar nasıl Nuh’un gemisine sığabildi? Dağları kaplayacak su nereden geldi ve nereye gitti?” Evrimsel varsayımlarla başlanırsa, bu soruların cevapları yeteri kadar iyi olmayacaktır. Bu yüzden birçok Hristiyan artık Tevrat’a ve İncil’e bile güvenmez, hatalar içerdiklerini düşünür.

Bundan dolayı kuşku duyan Hristiyanlar’la dolu olan kilise zayıftır. İyi ailelerden gelen gençler, üniversitede okuduktan sonra artık inançlarından şüphe duymaya başlarlar, ya da daha kötüsü… Pastörler tüm Kutsal Kitap’ı öğretmemektedir. Mezhepler Kutsal Kitap’tan vazgeçmektedir. İlahiyat okulları, karar veremedikleri için çeşitli taviz seçenekleri sunmaktadır.

Institute for Creation Research (ICR – Yaratılış Araştırmaları Enstitüsü) bu konular üzerinde çalışmaktadır. Bu kuruluşun amacı delilleri araştırmak, Kutsal Kitap’a uyumlu olan daha iyi yorumları düzenlemek ve mümkünse, yeni bilimsel gerçekleri keşfetmektir. ICR’nin en önemli arzularından birisi insanlara geçmiş zamanlar hakkında nasıl düşünmemiz gerektiğini ve Kutsal Kitap’a sadık kalarak nasıl bilimsel ve tarihsel gerçekleri yorumlamamız gerektiğini öğretmektir. Evrimin müjdeye bir engel olarak nasıl kullanıldığını görmüştük ve bu engel kaldırılmalıdır.

Son yıllarda yaratılış konusuna olan ilgi hayli artmıştır. Hristiyan bireyler ve aileler kökenler ve bilim hakkında güvenilir öğretiye susamışlardır. Artık evrimin meyveleri o kadar tatsız olmuştur ki, Hristiyanlar gittikçe kendilerine öğretilmiş olan tavizli Yaratılış yorumlarından rahatsız olmaktadırlar.

ICR’nin en sevilen seminer konusu “Yaratılış Kitabına Dönüş”tür. Bu da ICR’nin bir özetidir. Hepimiz bilimciyiz; aynı zamanda Hristiyanız. Hepimiz bilimi severiz; aynı zamanda Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’i ve onun Kelamı’nı severiz. Hristiyanlar’ın Yaratılış’a dönüp oradaki gerçek tarihi anlamaları, ardından görmediğimiz geçmiş zamanla ilgili bilimsel gerçekleri Kutsal Kitap’a sadık kalarak yorumlamaları konusunda onları teşvik ederiz.

Seminerlerimizde hep yeni ve farklı veriler üzerinde durmuyoruz. Tersine evrimci meslektaşlarımızın kullandığı aynı verilerin (dinozor fosilleri, ırk farklılıkları, jeolojik katmanlar vb.) nasıl daha iyi ve Kutsal Kitap’a sadık kalarak yorumlanabileceğini gösteriyoruz. Temel Kutsal Kitap ilkeleri söz konusu olunca, doktoralı bilim insanı ve lise öğrencisinin aynı öğretiye ihtiyaçları vardır.

Bilim insanı bilimsel gerçekleri zaten bilmektedir ve nasıl yeniden yorumlanabileceğini görecektir. Başka mesleklerde çalışanlar gördükleri evrimsel dersleri ve doğa filmlerini hatırlayıp yanlışlıkları anlayacaktır. Adanmış inanlılar soru ve kuşkularının cevaplarını alınca sevinirler. Onları rahatsız eden şey artık kovulmuştur. Evet, Kutsal Kitap zor olan bilim ve tarih alanlarında bile gerçekten doğru ve güvenilirdir.

Bu kitabın kaynağı, “Yeryüzünün Yaşı” adlı Yaratılış Kitabına Dönüş derslerimdir. Bu konuşmadan sonra dinleyiciler hep bana koşup bu öğretinin hangi kitapta bulunduğunu sorarlar. Birçok ICR kitabı, bu ve başka konuları ele alır, ama tek bir kitapta hem genç yeryüzünün kanıtlarını sıralayan hem de gerçeklerin nasıl yorumlandığını açıklayan bir esere ihtiyaç vardı.

Bir jeoloji profesörü olarak 45 dakikalık bir derste Yeryüzünün Yaşı konusunda konuşmak zordur. Ama bu kitapta birçok örnek ve bilgi vermek için daha çok yer ve dipnot var. Yine de bu kitaba daha çok bilgi de eklenebilirdi.

Bu kitap dünyanın yaşı hakkındaki tüm teknik bilgileri içerdiğini iddia etmiyor. Yine de bu konuyu anlamak için, bu kitap, bilimci olan ve olmayan okurumuzu tatmin edecek bir temel atıyor. Tüm detaylara girmeden birçok önemli ve teknik konuya değiniyor. Arzum sadece tüm okurların rahatça yeni bilgi öğrenmeleri değil, aynı zamanda okurların bilgi hakkında yeni ve faydalı bir düşünme tarzı öğrenmeleridir.

Bu demek değildir ki konular yüzeysel ve yanlış sunuluyor. Gerçek olan Tanrı’ya hizmet ettiğimiz için, çalışmalarımızda hem gerçekçi hem de dikkatli olmalıyız. İlerdeki dipnotlar, özgün ve daha çok detaylı bilgi veren eserlere işaret etmektedir.

Yazar ben olayım ya da olmayayım, okurların iyi bir yaratılışçı kitap ve makale hazinesi keşfetmelerini çok isterim. İlgili teknik kaynakları aktardım; bazı veriler, kendi jeoloji gözlemlerim ve çalışmalarımdan kaynaklanmaktadır. Durum böyle olduğu için yayınlanmış bir kaynak olmayabilir.

Seminerlerimden sonra bana sıkça sorulan sorulardan bir diğeri, çizimlerimin bir kopyasını nereden elde edebilecekleridir. Onun için bu kitaba öğretmede kolay kullanılabilen resimler ve çizimler dâhil ettim. Her öğretmen ve yaratılışçı konuşmacıya, kendi gözlem ve çalışmalarından kaynaklanan resimler ve örnekler toplamasını tavsiye ederim. Yaratılış, Tufan ve genç yeryüzü için deliller her yerdedir. Bu kitabı okuduktan sonra etrafınızdaki delilleri göreceğinizi umuyorum. Daha çok kişinin jeolojiyi bir meslek olarak seçeceğini ve Hristiyan jeologların genç yeryüzü kavramı için kalan sorunları çözmek üzere işbirliğine katılacağını ümit ederim. Soruların tüm cevaplarına sahip olduğumuzu ileri sürmüyorum. Ancak sorunların çözümü için bir çerçeve veren Kitabım var diyorum. Bildiğimizi yayalım, Kutsal Kitap çerçevesine uygun bir model sunalım, geri kalan sorunları çözelim, ve çalışırken kavrayışımızdaki hataları düzeltelim.

Konuya tam girmeden sözcüklerimizi tanımlasak iyi olur. Böylece okuyucu bir şeyi yanlış anlamasın. Bu tanımlar kısa ve derslerde kullanışlı olmak üzere tasarlanmıştır.

Kutsal Kitap Yaratılışçılığı: Kutsal Kitap’ın Tanrısı tarafından altı gün içinde her şeyin olağanüstü bir şekilde var edilmesi.

Bilimsel Yaratılışçılık: Yaratılan her ana tür, farklı bir türe ait bir atası olmadan birdenbire var olmuştur. Ana türler içinde çeşitlilik beklenir, ama bu çeşitlilik her türün genetik sınırları içinde kalır, stasis gösterir.

Stasis: Canlı türlerin zamanda değişmeme eğilimi, evrimsel ilerleme konusunda durgunluk.

Katastrofizm (afetçilik): Dünyanın tarihinde bugünkü oranlardan çok daha büyük süreçler olmuştur. Bazı eski süreçler bugün hiç olmamaktadır. Mutlaka dünyanın yaratılışı ve Nuh zamanındaki tufan böyle benzersiz olaylardı. Nuh Tufanı yeryüzünü tamamen değiştirmiş ve bize fosiller ve kaya katmanları sunmuştur.

Evrim: Tüm yaşamın zaman içinde değişerek ortak bir atadan geldiği fikri. İnsan ve maymunların, maymuna benzer bir ortak atası vardır. Tüm omurgalıların balıktan türemiş ve balıklar da bir omurgasızdan türemiştir. Tüm yaşam cansız kimyasallardan oluşa gelen tek hücreli bir canlıdan türemiştir. Değişimler mutasyon, doğal seçilim, ve genetik rekombinasyon gibi doğal süreçler aracılığıyla ilerler.

Mikro-evrim: Canlıların nüfusu içinde bazı niteliklerin azalmasını ya da çoğalmasını gösteren küçük adaptasyonlar; ana türler içindeki çeşitlilik. Bu durum canlı nüfusunda devamlı görülür.

Makro-evrim: Canlı bireyde ya da nüfuslarda yepyeni bir nitelik ya da tür getiren büyük, kuramsal değişimler. Böyle değişimler canlı nüfusunda hiç görülmemiştir.

Mutasyon: Bir canlının soyunu etkileyebilen genetik yapısındaki değişim. Tek bir mutasyon birden fazla niteliği etkileyebilir. Bazıları etkisiz olsa da birçoğu ölümcüldür. Genoma bilgi ekleyen faydalı bir mutasyon hiç görülmemiştir.

Doğal Seçilim: Canlı nüfusunda gözlemlenen ve belli bir çevreye en uygun nitelikleri seçen süreç. Bu koruyucu süreç genellikle mevcut durumu devam ettirir ve hiç yeni genetik bir yapı meydana getirmez.

Sıçramalı Denge: Ara sıra hızlı makro-evrim süreçlerinin geçtiği uzun, değişimsiz, dengeli zaman. Bu teori ancak ara fosillerin yokluğunu açıklamak için düşünülmüştür.

Tekbiçimcilik (değişmezlik): “Bugün geçmişin anahtarıdır.” Geçmişte bugünkünden tamamen farklı süreçler ya da süreç hızları hiç olmamıştır. Süreçlerin “tekbiçimli” kaldığı varsayımına dayanarak, günümüzdeki süreçler geçmiş zaman içerisine konularak yorumlanmaktadır.


Grafikler:

Kutsal Kitap Modeli

Tanrı tarafından altı gün içinde her şeyin olağanüstü bir şekilde yoktan var edilmesi

Günahtan dolayı her şeyin üzerine lanet ve ölüm gelmesi

Nuh’un zamanında gerçekleşen, kayaları ve fosilleri oluşturan küresel tufan


Yaratılış Modeli:

Tasarım, amaç ve birbirine bağlılık gösteren her şeyin olağanüstü bir şekilde var edilmesi

Karmaşıklığın zamanla köklü bir şekilde azalması ve sınırlı yatay değişim

Yeryüzü tarihinde doğal afetlerin hakim olması


Jeolojik sütun: Küresel ölçeğe dayalı bir bağlantı aracılığıyla sıralanmış kaya katmanlarının, gözlenmiş yerel dizilişi içerisinde, eski olanlarının altta ve daha yeni olanları üstte olacak şekilde sıralanan fosiller sütunudur. Jeolojik sütunun tümü herhangi bir yerde bulunmuyordur, ancak küresel bir eğilim vardır. İşaret fosillerinin tek bir çağa, zamana ya da sisteme ait oldukları düşünülür. Katmanların dizilişine eklenen yorumsal yaşa jeolojik zaman denir ve evrimsel dogmaya bağladır.

Tanıtıcı fosiller: Hemen, hemen her kaya katmanı birçok temel fosil türünü (deniztarağı, mercan) içermesine rağmen, belli organizmalar ya da türlerin sadece jeolojik zamanının kısa bir sürecinde yaşadıkları düşünülür ve buna göre kayanın yaşının bilinebileceği ileri sürülmektedir. İndeks fosil olarak da bilinir.

Neo-katastrofizm (yeni afetçilik): Geçmişteki doğal afetler, çok şiddetli olmuş ve büyük alanları kaplamış olsa da, nedenleri bugünkü süreçlerle aynıdır. Bu afetlerin arasında uzun, sakin zamanlar vardı. Bu modern teori, birçok jeolojik düşünür arasında kabul görmüştür.

Tanrısal Evrim: Bilimsel veriler konusunda, ateist evrim kuramıyla hemen, hemen aynıdır. Tanrı ya evrim sürecini başlatıp doğal süreçlere bırakmış ya da evrim sürecini yönetmiş olabilir.

Aşamalı Yaratılış: Gün-Devir kuramı olarak da bilinir. Yaratılış günleri sözde jeoloji devirlerine benzer uzun zamanlardı. Her temel yaşam formu, bu devirler içinde olağanüstü bir şekilde yaratılmıştır.

Çerçeve Hipotezi: Kutsal Kitap tarih ya da bilim ile ilgili konulara değindiği zaman, bu konularla ilgili ayetlerin ancak ilahiyatsal anlamı taşıdıklarını öne süren bir varsayımdır. Yani, Tanrı bir şeyler yapmıştır ama bu şeyler tam anlatıldığı gibi değildir. Yaratılış kitabı gerçek tarih olarak anlaşılmamalıdır. Bu kuram, bugünkü müjdeci ilahiyat okullarının birçoğunda kabul görmüş ve ilahiyatçıların evrimi ve yaşlı yeryüzü kavramlarını kabul etmeleri için gerekçe sağlamıştır.

Yerel Tufan Teorisi: Nuh zamanındaki tufanın küresel değil, Mezopotamya Vadisini kapsadığı öğretisidir. Ya bu görüş, ya da benzer durgun tufan görüşü, evrim ve yaşlı yeryüzü düşüncelerinin önemli bir parçasıdır. Çünkü dünyanın kaya ve fosil kaydı genellikle yanlış yorumlanarak evrime ve yaşlı yeryüzüne delil gösterilmektedir. Durgun tufan teorisine göre tufan küreseldi ama aşınım, kaya ya da fosil gibi bir iz bırakmamıştır.

Evrimcilik: Evrim düşüncesinin kamu sektörüne uygulanmasıdır. Bu da tıpkı sosyal Darvincilik gibi, insanın bir hayvan olup hayvan haklarının insan haklarıyla eşit olması gerektiği düşüncesi ve insansal yaşamın değerinin daha az olması düşüncelerini içerir.

Yeni Çağ Felsefe: Eski çağ tümtanrıcılığın modern şeklidir. Bu düşünce, evrimsel bilimi Doğu gizemciliğiyle, tek dünya yönetimiyle, tüm dinlerle ve sosyal evrimcilikle uzlaştırır.


Grafikler:

Evrim Modeli

Her şeyin şans, rastlantısal mutasyon ve doğal seçilim yoluyla olmasının doğal kökeni

Zamanda sınırsız dikey değişimin ve karmaşıklığın artması

Dünya tarihinde tekbiçimli süreçlerin ağırlığı: yeni afetçilik


[Jeolojik Sütun]:


SENOZOİK

4. ZAMAN

İnsan, Yünlü Mamut

3. ZAMAN

Zürafa, Kılıç Dişli Kaplan, Devekuşu


MEZOZOİK (2. Zaman)

KRETASE

Mosasaur, Pteranodon, Meşe, Titrek Kavak, Kaplumbağa, Manolya

JURA

Cycad, Stegosaur, Arkeopteriks, Brachiosaur

TRİAS

Çekirge, Ginkgo, Labyrinthodont, Coelophysis


PALEOZOİK (1. Zaman)

PERMİYEN

Cynognathus, Dimetrodon, Mayıs Sineği, Cycad

GEÇ KARBONİFER

Hamamböceği, Atkuyrukları, Kozalaklı, Yusufçuk

ERKEN KARBONİFER

Calamite, Blastoid, Kolsu Ayaklılar, Eğreltiotu, Çanakeğrelti

DEVONİYEN

Kolsu Ayaklılar, Denizlaleleri, Lepidodendroid, Cimatius, Ichthyostega, Köpekbalığı

SİLÜRİYEN

Kurtayağı, Denizlaleleri, Eurypterid, Saçak Yüzgeçli

ORDOVİSİYEN

Yosun Hayvanı, Mercan, Denizanası, Kırmızı Alg, Zırhlı Balık, Kolsu Ayaklılar

KAMBRİYEN

Deniztarağı, Salyangoz, Heterostracan Balık, Trilobit, Kolsu Ayaklı, Halkalı Solucan, Nautiloid